Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1183 E. 2019/474 K. 08.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/1183
KARAR NO : 2019/474
DAVA : Ticari Şirket (Fesih İstemli)
DAVA TARİHİ: 08/11/2016
KARAR TARİHİ: 08/05/2019
Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Fesih İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dilekçesinde özetle ; davalı şirketin kargo sektörünün lider şirketlerinden biri olduğunu, müvekkilinin şirket sermayesinin % 26,86 sınasahip A grubu ortak olup görev süresinin ————- tarihinde sona eren yönetim kurulunun başkanı ve halihazırda da şirket ——— olarak görev yaptığını, şirket organlarının hissedarlar arasındaki sorunlar sebebi ile karar alamaz hale geldiğini, yönetim kurulu seçimi hususunda dahi müşterek bir irade tesis edilemediğinden şirketin organsız kaldığını, şirkette davacının 23.774.364 adet- grubu, …’ın 23.774,364 adet – grubu, …’ın 18.826.272 adet- grubu ve … ‘nin ise 22.125.000 adet B grubu paya sahip olduğunu, şirketin 30 Temmuz 2016 dan bu yana yönetim kurulundan yoksun olarak faaliyet yürüttüğünü, şirket genel kurulunun 29 Temmuz 2016 ve 18 Ağustos 2016 tarihlerinde toplandığını ancak yönetim kurulu üyelerinin seçilmesinin mümkün olmadığını, şönetim kurulunun seçimi için şirket sermayesini temsil eden hisselerin % 90’ının olumlu oyu gerektiğini, herhangi bir hissedarın olumlu oy vermemesi halinde yönetim kurulunun teşekkülü de mümkün olmayacağından yönetim kurulu oluşturulamadığını, ortaklar arasındaki uyuşmazlıklar sebebi ile yakın zamanda yeni bir yönetim kurulu teşekkül ettirilmesinin mümkün olmadığını, davacının şirketin temsil ve idaresinde yaşanan sorunların giderilmesi için İstanbul Anadolu 5.ASliye Ticaret Mahkemesinden şirkete kayyım atanması talebinde bulunduğunu, ortaklığın birlikte yürütülmesinin mümkün olmadığı inancının diğer ortak ———- mevcut olduğunu, davacıya ait hisselerin satın alınması hususunda muhtelif kereler teklifte bulunulduğunu, ancak nihai bir mutabakat tesis edilemediğini, şirketin sevk ve idaresi için sadece ——— grubu pay sahiplerinin uzlaşmasının yeterli olmadığını, – grubu pay sahiplerinin de aralarında mutabakat tesis ederek kendilerine tanınan hakları kullanması gerektiğini, davacıya uygulanan baskı politikasına — grubunda yer alan hissedarlardan ———– da iştirak ettiğini, davacıya ağır hakaretler içeren bir a-mail atmış olması sebebi ile hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu, iddianamenin kabul edildiğini ve Beykoz 4. Asliye Ceza Mahkemesinin ———- zesas sayılı dosyasında yargılamasına başlandığını, şirketteki kaosun giderek büyüdüğünü, mahkemece gerekli tedbirler alınmazsa şirket değerinin ve dolayısıyla ortakların hisse değerlerinin önemli ölçüde yitirileceğini, şirket organlarının ortaklar arasında devam eden uyuşmazlıklar sonucu kilitlendiğini ve bunun TTK nun 531 hükmü gereğince şirketin feshini talep için haklı sebep oluşturduğunu, şirketin ——- grubu hissedar tarafından atanmış ——- tarafından ortada iki ayrı şirket varmış gibi yönetildiğini, operasyon , dağıtım, pazarlama, stratejik geliştirme, insan kaynakları ve bilgi teknolojilerinin ——– finans, kontrol, hukuk, vergi ve satın alma birimlerinin ise ————-bağlı olarak faaliyet gösterdiğini, hiçbirinin yekdiğerinin idaresindeki birimlerin sevk ve idaresi ile ilgili olarak yetki sahibi olmadığını, bu durumun çift başlılığa sebebiyet verdiğini, —— kendisine bağlı departmanları yönetim biçiminden memnun olmayan davacının bu memnuniyetsizliğini ve ———– şirkete verdiği zararları ——– defalarca bildirmiş olmasına rağmen gerekli adımların atılmadığını, davacının şirket ————-yönelik bir sorumluluk davası açmak zorunda kaldığını, şirketin günlük işleyişindeki tıkanıklığın şirkete zarar verebilecek bir noktaya vardığını, ———— ile şirket arasında 1 Ağustos 2013 tarihinden itibaren geçerli olacak şekilde bir Know How transferi sözleşmesi yapıldığını, sözleşme tahtında şirket tarafından ———-ya yıllık vergiler hariç 360.000 EURO ödenmesi gerektiğini, sözleşme ile——– kargo sektöründeki birikim, uzmanlık ve deneyiminin şirkete aktarılmasının hedeflendiğini, aradan geçen 3 yıldan sonra artık şirkete aktarılacak bir deneyim ve birikimin olmadığının görüldüğünü, davacının ——– olmasının da getirdiği sorumlulukla şirket üzerinde ağır bir külfet yaratmakta olan bu gereksiz sözleşmenin feshini talep ettiğini, ————arafından sözleşmenin feshine müsaade edilmediğini, şirketin davacıdan kiralamış olduğu taşınmaza ilişkin olarak davacının kira bedelinin artırılması talebinin ——- tarafından ketagorik olarak reddedildiğini, davacının son çare olarak mahkemeden kira bedelinin uyarlanmasını talep ettiğini, şirketin —–mevkiinde kıymetli bir gayrimenkulde payı bulunduğunu, bu arazi bir proje neticesinde değerlendirilse şirkete ciddi bir kaynak yaratma potansiyeli olduğu halde projenin ——– proje sözleşmesini imzalamaya yanaşmaması sebebi ile hayata geçirilemediğini, şirketin ———- anlaşılmaz tutumu yüzünden ciddi bir kaynaktan mahrum kaldığını, ortak amaçların yitirildiğini iddia ederek, TTK nun 531. Maddesi uyarınca öncelikle müvekkili davacıya ait payların rayiç değer üzerinden bedelleri ödenmek suretiyle şirket yada diğer ortaklar tarafından satın alınarak ortaklık ilişkisinin tasfiyesine, bunun mümkün olmaması halinde ise şirketin feshine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı şirket temsil kayyımı cevap dilekçesinde ; davalı şirket yönetim kurulu üyelerinin görev süresinin 30.07.2016 tarihinde sona erdiğini, 29.07.2016 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında ana sözleşme gereğince gerekli % 90 karar yeter sayısına ulaşılamadığından yeni yönetim kurulu üyelerinin seçilemediğini, hissedarların tamamının katılımı ile yapılan 18.08.2016 tarihli genel kurul toplantısında oybirliği ile toplantının yeni bir tarihe ertelenmesine karar verildiğini, bu toplantıda da yönetim kurulunun oluşturulamadığını, davacının haklı nedenlere dayalı olarak şirket ortaklığından çıkma, mümkün olmadığı taktirde fesin ve tasfiye isteminde bulunduğunu, yönetim kurulu üyelerinin görev sürelerinin üç yıl olarak belirlendiğini, görevlerini üç yıllık azami süreyi aşacak biçimde devam ettirebilmeleri mümkün olmadığından şirketin organsız durumda olduğunu bildirmiştir.
FER’İ MÜDAHİL ————– vekili dilekçesinde ; müvekkili şirketin davalı şirkette % 25 oranında hisseye sahip ——— grubu pay sahibi olduğunu, dava konusu uyuşmazlık müvekkili şirket menfaatlerini de ilgilendirdiğinden müvvekkili şirketin davaya katılmakta hukuki yararı bulunduğunu, davacının gerçeğe aykırı beyanlarda bulunarak davalı şirketi sanki işlemez bir haldeymiş gibi göstermeye çalıştığını, davalı şirketin faaliyetlerini gerçekleştirmeye devam ettiğini ödemelerinde hiçbir sorun yaşanmadığını, davacının sistematik olarak müvekkili şirketi yıpratmaya ve davalı şirket yönetimini güç duruma sokmaya yönelik eylemlere başvurduğunu, davacının tamamen kötüniyetli bir tutumla bir yandan davalı şirketi organsız bırakmaya öte yandan da davalı şirket üzerinde tek başına kontrol sahibi olmaya çalıştığını belirterek fer’i müdahil olarak katılma taleplerinin kabulüne , davacının kayyım atanması ve tüm nihai taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
FER’İ MÜDAHİLLER——–… vekilleri dilekçelerinde; müvekkillerinin davalı şirkette –grubu paysahibi —- ailesine mensup hissedarlar olduğunu, hisselerinin toplanının şirket sermayesinin % 48,13’üne tekabül ettiğini, —– grubu paylar bakımından ise toplam % 64 oranında paya sahip olduklarını, dava konusu uyuşmazlığın müvekkillerinin ortak çıkar ve menfaatlerini yakinen ilgilendirdiğini, davacının netice-i talebinde öncelikli olarak hisselerinin satın alınmasını istemiş olduğunu ve bu yönde bir karar verilmesi durumunda müvekkillerinin hisselerin alıcısı durumuna gelebileceklerini beyan ederek davaya davalı şirket yanında fer’i müdahil olarak katılma taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Dava, davacının %26,86 oranında pay sahibi olduğu davalı şirketteki payının öncelikle rayiç değer üzerinden bedel ödenmek sureti ile şirket yada diğer ortaklar tarafından satın alınarak ortaklık ilişkisinin tasfiyesine olmadığı takdirde şirketin feshine karar verilmesi istemine ilişkin olup T.T.K 531 ve devamı maddelere dayanmaktadır.
Tarafların tüm delilleri celp olunarak dava dosyası ve davalı şirkete ait tüm ticari defter kayıt ve dayanak belgeleri üzerinde uzman bilirkişi heyeti aracılığı ile incelemeler yaptırılarak kök ve ek raporlar alınmıştır.
Yargılama sırasında davalı şirketin yönetim organının oluşturulamamış olması nedeni ile davalı şirkete işbu davada temsil edilmek üzere mahkememizce temsilci kayyımı atanmıştır.
İstanbul Anadolu 5 Asliye Ticaret Mahkemesinin ———- Esas sayılı dosyasında davacı tarafından davalı şirket aleyhine 28.09.2016 tarihinde TTK 410 maddesi uyarınca kayyım atanması istemi ile dava açıldığı, yargılama sonucunda; “…Davanın HMK 307 md gereği “davacının İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin ———– E sayılı dosyası üzerinden gerek davanın esasına ve gerek o davada kayyım tayinine yönelik talepleri ve kayyım atanması taleplerin dayanağı hukuki vakıaların varlığına ilişkin” haklarını saklı tutmuş olmakla davasının feragat nedeniyle reddine…” karar verildiği görülmüştür.
İstanbul Anadolu 4 Asliye Ticaret Mahkemesinin ————- Esas sayılı dava dosyası ile şirket ortaklarından … ile … tarafından davalı şirketin yönetim organının oluşturulamadığından şirkete yönetici kayyımı atanması yönünde dava açıldığı, mahkemece şirkete 5 kişiden oluşur yönetici kayyım heyeti atanmıştır. Mahkememizce işbu dava dosyasında davalı şirket yönünden ilgili kayyım heyetine tebligat yapılarak taraf teşkili sağlanmıştır.
Davacının işbu davada ilk istemi kendisine ait payları rayiç değer üzerinden bedelleri ödenmek sureti ile şirket yada ortaklar tarafından satın alınarak ortaklık ilişkisinin tasfiye edilmesidir. Hukuken ortaklıktan çıkma anlamına gelmektedir. Türk Ticaret Kanunu’nda; Anonim Şirket ortaklığından çıkma yönünde bir düzenleme mevcut değildir. Ancak Anonim Şirketin fesih ve tasfiyesi talebinin irdelenmesi sonucunda mahkemece fesih yerine davacının payının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerinin ödenip şirketten çıkarılmasına karar verebilir ki, T.T.K’nun 531 maddesinde; “…haklı sebeplerin varlığında, sermayenin en az 10 da 1 ini veya halka açık şirketlerde 20 de 1’ini temsil eden payların sahipleri, şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki Asliye Ticaret Mahkemesinden şirketin feshine karar verilmesini isteyebilirler. Mahkeme, fesih yerine, davacı pay sahiplerine, paylarının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerlerinin ödenip davacı pay sahiplerinin şirketten çıkarılmalarına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme karar verebilir. ” şeklinde hüküm düzenlenmiştir.
Davalı …———– 88.500.000,00 TL sermayesi ile kayıtlı olup, davacı ..—————- %26,86, feri müdahiller …’ın %26,86, …’ın %21,27 ———- %25 dava dışı —-n %00,01 oranında pay sahibi oldukları, yabancı sermayeli ortak———hisse grubu -, diğer hisse grubu ise—— dır. Davalı şirketin yönetim kurulu üyelerinin görev süresinin 30.07.2016 tarihinde sona erdiği, davacının bu tarihe kadar yönetim kurulu başkanı olarak görev yaptığı, şirketin 29.07.2016 tarihinde yapılan 2015 yılına ilişkin olağan genel kurul toplantısında yönetim kurulu adaylarının seçimi için %73,14 oranında olumlu oy kullanıldığı ancak şirketin ana sözleşmesinin 8/10. maddesindeki %90 olarak aranan oy nisabı oluşmadığından yönetim kurulu üyelerinin seçilemediği anlaşılmıştır.
Davalı şirketin tüm yasal defter kayıt ve dayanak belgeleri üzerinde mali bilirkişi heyeti aracılığı ile yaptırılan incelemede; davalı şirketin 2015 senesindeki net satışlarının toplamının 802.254.803,05 TL, vergi öncesi dönem kârının 74.054.771,32 TL, vergi sonrası dönem net kârının ise 38.457.291,31 TL olduğu, davalı şirketin 31.12.2015 tarihi itibariyle öz kaynaklarının 137.680.133,86 TL iken 31.12.2016 tarihi itibariyle artarak 176.137.425,17 TL ye çıktığı, hesaplanan işbu öz varlık bünyesinde şirketin 88.500.000,00 TL sermayesinin misli ile korunduğu, şirketin 31.12.2016 tarihi itibariyle istihdam ettiği personel sayısının 5448 kişi olduğu, ayrıca taşeron firmalarında aynı tarih itibariyle 804 kişi çalıştığı dolayısıyla şirketin varlık ve kaynak dengeleri ile faaliyet sonuçlarının, finansal yönden güçlü bir görünüm yansıttığı tespit edilmiştir. Bu tespite göre şirketin finansal boyutları yönünden haklı nedenle fesih için koşulların oluşmadığı anlaşılmıştır. Ayrıca davalı şirkete yönetim kayyımı atandıktan sonra davalı şirketin cirosunun %39, brüt karlılığının %97 vergi öncesi karlılığını %37 oranında arttırdığı, dolayısıyla kayyım heyeti yönetiminden dolayı davalı şirketin ve dolayısıyla ortakların zararının söz konusu olmadığı 31.12.2016 tarihi itibariyle istihdam ettiği personel sayısının 5448 kişi olduğu, ayrıca taşeron firmalarında aynı tarih itibariyle 804 kişi çalıştığı dolayısıyla şirketin varlık ve kaynak dengeleri ile faaliyet sonuçlarının, finansal yönden güçlü bir görünüm yansıttığı tespit edilmiştir. Bu tespite göre şirketin finansal boyutları yönünden haklı nedenle fesih için koşulların oluşmadığı anlaşılmıştır. Ayrıca davalı şirkete yönetim kayyımı atandıktan sonra davalı şirketin cirosunun %39, brüt karlılığının %97 vergi öncesi karlılığını %37 oranında arttırdığı, dolayısıyla kayyım heyeti yönetiminden dolayı davalı şirketin ve dolayısıyla ortakların zararının söz konusu olmadığı anlaşılmıştır.
Davacının istemi olan haklı sebeplerle fesih yönünen TTK 531 maddesinde haklı sebepler tanımlanmamış, örnek olarakta gösterilmemiştir. Bu nedenle haklı nedenin tespitinde yüksek mahkeme Yargıtay içtihatları ile öğretiden yararlanılmaktadır. Davacı taraf davalı şirketin yönetim kurulu organının oluşturulamamış olmasını iddialarına dayanak yapmaktadır. Yönetim kurulunun görev süresi dolmuş olmasına rağmen seçilememesi şirketin feshi için haklı neden sayılabilir. Ancak, fesih talebi davacıdan geldiğine göre; davacının bu durumun kendinden kaynaklanmadığını ispat etmesi gerekmektedir. Genel bir ifade ile ortaklığın devam etmesi doğruluk ve güven kuralına göre dava açan ortaktan beklenemiyorsa haklı sebep gerçekleşmiş demektir. Yukarıda da bahsedildiği gibi davalı şirketin ana sözleşmesinin 8/10. Maddesi gereğince yönetim kurulu üyelerinin seçilebilmesi için sermayenin %90 ını temsil eden hissedarların oyu gerekmekte, davalı şirketin 29.07.2016 tarihinde yapılan 2015 yılına ilişkin olağan genel kurul toplantısında yönetim kurulu adaylarının seçimi için %73,14 oranında olumlu oy kullanıldığından %90 oranında nisap sağlanamadığı için yönetim kurulu seçilememiştir. Yargılama devam ederken 14.09.2018 tarihli olağan üstü genel kurul toplantısında ve 14.12.2018 tarihli olağan genel kurul toplantısında davalı şirketteki kilitlenmenin ortadan kaldırılması amacıyla ana sözleşmenin ilgili maddelerinin değiştirilmesi hususunda gündeme madde eklenmesi teklif edilmiş ise de teklif davacı …———— ve Feri Müdahil … vekillerinin olumsuz oyları ile reddedilmiştir. İstanbul Anadolu 8 Asliye Ticaret Mahkemesinin ———- Esas sayılı dava dosyası ile davalı şirket ortaklarından … tarafından davalı şirket ve dosyamız davacısı aleyhine şirketin ana sözleşmesinin 7-8 ve 18 maddelerindeki hükümlerin butlanla malül olduğunun tespitine ilişkin dava açıldığı yargılamanın devam ettiği anlaşılmıştır.
Yapılan yargılama sonucunda dosya kapsamındaki delillere alınan bilirkişi raporlarına göre; 31.12.2016 tarihi itibariyle istihdam ettiği personel sayısı 5448 kişi olan, ayrıca taşeron firmalarında aynı tarih itibariyle 804 kişi çalıştıran dolayısıyla şirketin varlık ve kaynak dengeleri ile faaliyet sonuçları itibariyle finansal yönden güçlü olan şirketin finansal boyutları yönünden feshi için yeterli koşulların ve davacı yönünden de haklı sebeplerin oluşmadığından davacının davalı şirketin fesih ve tasfiyesini isteyemeyeceğinden mahkememizce davacı yönünden davalı şirketin feshi dışında başka bir çözüm yolu arayışına da girilmemesi gerektiği vicdani kanaatine varılarak takdiren aşağıdaki şekilde davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yazılı gerekçe ile ;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Yasası uyarınca alınması gereken 44.40 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 29.20 TL harcın mahsubu ile eksik alınan 15.20 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan harç ve giderlerin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan 100.00 TL tebligat ve müzekkere giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Hüküm tarihinde yürürlükte olan avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca davalı yararına tayin ve takdir edilen 2.725.00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak vekille temsil edilen davalıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan gider avanslarının kullanılmayan kısımlarının karar kesinleştiğinde ve istemleri halinde yatıranlara iadesine,
Dair, davacı ve vekilinin yokluğunda davalı vekilinin ve feri müdahil … vekili ve——- vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 08/05/2019