Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1143 E. 2020/459 K. 01.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2016/1143 Esas
KARAR NO: 2020/459
DAVA : Alacak (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 18/09/2015
KARAR TARİHİ: 01/10/2020
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı ile davalı şirket yetkilisi—— ikinci bir şirket kurduklarını, bu şirkette davacının hisse oranının —– bu şirketin —–ettikten sonra ortakların kararı ile kapatıldığını, davalı —- bulunduğu İstanbulda bulunan davalı —– hissenin davacıya verilmesini teklif ettiğini ve davalı şirkette —- olarak çalışmaya başladığını, bu arada kendisine devrini teklif eden davacının oyalandığını, daha sonra davalı —–hisselerini diğer davalı eşi — ettiğini, şirketin zor durumda kalmaması için taraflar arasındaki güven ilişkisine dayalı çalışmaların—– yaptıklarını, advalı ——- teklif ettiğini, bu toplantıda kendi el yazısı ile yazdı toplantı tutanağını e-posta ile davacıya gönderdiğini, davalının davacıdan kendi hesabını yapıp göndermesini istediğini müvekkili tarafından yapılan hesabın —–gönderildiğini, ancak hesabın kabul edilmediğini, müvekkiline herhangi bir ödeme yapılmayacağının söylendiğini davacının şirkete sokulmadığını, davalının halen kullandığı —– davacı tarafından oluşturulduğun davalı şirkette çalışan tüm işçiler ile tüm tedarikçilerin ve müşterilerin müvekkilini şirket ortağı olarak bildiğini, davalı tarafından müvekkiline gönderilen cevaplarda davacının ortaklığının ikrar edildiğini, davalıların keşide etttikleri——- nolu ihtarname ile müvekkilinin ve eşinin iş akdinin fesih edildiğini, aslen davacıya ait olup davalı adına alınmış olan —– plakalı aracın teslim edilmesi istediklerini ancak davalıların iddiasının aksine müvekkilinin söz konusu şirketin çalışanı değil ortağı olduğunu, tüm bu nedenlerle şimdilik —belirsiz alacağın—– tarihinden itibaren faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini mahkememizden talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili —– tarihli dilekçesi ile davasını ıslah etmiş ve dilekçesinde özetle: Müvekkili ile davalılardan —-iş yaptıkları için tanıştıklarını, ortak iş yapmaya karar verdiklerini ve —– bir şirket kurduklarını. bu şirket ——ait olduğunu, müvekkilinin bu şirkete sermaye olarak bilgi birikimini, mesleki tecrübesini, koyacak, davalı——şirkete nakit sermaye koyup şirketin finansman ve müşteri portföyünü sağlayacaktır. Bu şirkette kar paylaşımı da hisse oranına göre yapılacağını,————— Ancak bir süre sonra davalı——— isminde bir firmamın daha olduğunu biliyorsun. Sahibi olduğum ——— bu firmayla aramızda bir adi ortaklık oluşturalım, bu adi ortaklığın elektrik panoları ve otomasyonla ilgili her türlü faaliyetinden elde edilen karın —– sana verelim. Bizimle ——– üzerinden yürütelim.” dediğini, müvekkilim bu teklifi kabul etmiş, tarafların aldığı ortak kararla ——–gelen müvekkilim, davalı——- şirketle birlikte elektrik panolarının ve otomasyon sistemlerinin üretimine devam etmiş, şirket bu konudaki faaliyetlerini adi ortaklık biçiminde sürdürmeye başladığını, müvekkilinin bu şirketle adi ortaklık kurduktan sonra, şirketin elektrik panoları ve otomasyon sistemleri üretimiyle ilgili işlerinin yöneticisi olarak —— yılından ortaklığın davalılar tarafından fiilen sona erdirildiği —– ayına kadar birlikte çalıştığını, davacı müvekkilinin, kendisine verilen söz gereğince adi ortaklıkla ilgili yazılı bir sözleşme yapılmasını talep etmiş, bu konuda davalı —— birkaç kez konuşmuş, ancak davalılar kendisine kar payının düzenli olarak ödeneceği hususunda söz verince, aralarındaki güven ilişkisinin sarsılmaması, aynı zamanda arkadaşı olan—– karşı zor durumda kalmaması için adi ortaklık sözleşmesinin yazılı hale getirilmesi talebinde çok ısrarcı olmamıştır. Müvekkilim ilerleyen süreçte evlenmiş, evlendikten sonra eşi—— çalışmaya başlamıştır. Karşılıklı güvene dayalı bu çalışmalar ve adi ortaklık faaliyeti yaklaşık 9 yıl sürmüş, ancak adi ortaklığın cirosu ve kar oranı artmaya başlayınca davalılar, davacı müvekkilime adi ortaklığın kazancından —– payına düşen % 40 hisseyi ödememeye başlamıştır. davacı müvekkilimin davalılarla olan adi ortaklığı uzun yıllar devam etmiş, şirketin elektrik panoları imalatı ve otomasyon sistemleri imalatı ile ilgili yaptığı işlerde davacı müvekkilim tam söz hakkına sahip olmuştur.——- o tarihlerde çalışan tüm işçiler, şirketin ticari münasebetlerinin olduğu firmalar, alışveriş yaptıkları firmalar, sektördeki diğer kişi ve kuruluşlar, tarafların çevresindeki herkes, müvekkilimi davalı—–kar ortağı olarak bilmekte, tanımaktadırlar. Ancak davalıların iddiasının aksine davacı müvekkilim söz konusu şirkette çalışan değil, ortak konumunda olup, ihtarnamede davacı müvekkilimin işçi olarak nitelenmesi müvekkilim açısından bağlayıcı değildir. Davalı —- tarafından müvekkilime ——- ödeme yapılmıştır. Bu miktarda bir ödeme ancak bir ortaklık ilişkisinden kaynaklanabilir, hatta davacı müvekkilimin ile davalılar —- tarihinde bir araya gelerek yaptıkları toplantıda——- ismi ile davalı —— —- bünyesinde yeni bir şirket kurmaya karar vermişlerdir. Bu konudaki tutanak, yazışma ve mailler dilekçemiz ekindedir. Açıklanmaya çalışıldığı üzere, tahsili istenen alacaklar müvekkilimin davalılarla olan gayri resmi adi ortaklıklarıyla yürüttüğü ticari faaliyetlerden elde edilen kazançlardan müvekkilimin payına düşen alacaklardır. Sonuçta davalılar, elektrik panosu ve otomasyon imalatı yapacak bilgi ve tecrübeye sahip olmadıklarından, müvekkilim tarafından yürütülen bu çalışmalar sonucu ilave kazanç sağlamışlardır. Ancak bu kazançlardan müvekkilimin payına düşen tutarı ödemekten imtina ettiklerinden, adi ortaklığın feshi ile ortaklık hak ve alacaklarının tahsili için işbu başvuruda bulunma zorunluluğu doğmuştur. Tüm bu nedenlerle Fazlaya ilişkin hak ve alacaklarımızı talep etme, ek dava açma, müddeabihin (dava konusu miktarın) arttırılması için davayı ıslah etme hakkımız saklı kalmak kaydıyla, bu aşamada dava olunan miktarda değişiklik olmamak kaydıyla; davayı hukuki sebep ve netice-i talep bakımından kısmen ıslah ettiklerini, adi ortaklıktan kaynaklanan tasfiye payımıza düşen hak ve alacaklarımızın tespiti ile belirsiz alacak davamızın kabulüne, şimdilik —– tarihli dava dilekçemizle talep ettiğimiz — alacağın — tarihinden itibaren işletilecek en yüksek ticari avans faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsili ile davacı müvekkilime ödenmesine karar verilmesini mahkememizden talep etmiştir.
CEVAP : Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle mahkemece dava dilekçesinde bahsedilen müvekkilinin davacının —– kurduklarını ve bu şirkette müvekkili ile davacının ortak oldukları hususunun doğru olduğunu, söz konusu şirketin—– tarihinde kurulduğunu, bu şirket kurulduğu tarihte de —- faaliyetine devam ettiğini,—– yılında kurulduğunu, yani davacı lie müvekkilinin kurmuş oldukları şirketten daha önce kurulduğunu, davacının müvekkili —–firması ile hiçbir ilişkisi olmadığı için hisselerini davacıya değil —– eden bir şirket olduğunu, davacının hiçbir zaman üvekkili—– gayri resmi ortağı olmadığını, davacının müvekkili şirkette hiçbir zaman çek veya senet ödemelerinde imza yetkisi bulunmadığını, davalı —- açılan davanın husumet yönünden ve esastan reddi gerektiğini zira davacı ile müvekkili —– yapılmış resmi bir ortaklık sözleşmesi bulunmadığını, noterden düzenlenen herhangi bir hisse devri sözleşmesi bulunmadığını, tüm bu nedenlerle görevsilik kararı verilmesine haksız ve hukuki dayanağı olmayan davanın reddine karar verilmesini mahkememizden talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
UYUŞMAZLIK: Davacının davalılar ile arasında var olduğunu iddia ettiği adi ortaklığın tasfiyesini ve tasfiye payının ödenmesine ilişkin alacak davasıdır.
Celp ve tetkik olunan —– akdinin feshi’nin incelenmesinde davalı——- herhangi bir izin almadan işe gelmemesi nedeniyle iş sözleşmesinin fesih edildiğine ilişkin olduğu, görülmüştür.
Dosyada mevcut—– belgelerinin incelenmesinde davacı …’nun davalı şirketin çalışanı olduğu görülmüştür.
Celp ve tetkik olunan —— tarihinde faaliyete başladığı bildirilmiştir.
Mahkememize görevsizlik ile gelen işbu dava dosyasında görevsiz mahkemede ön inceleme duruşması yapılmış, davacı ve davalı tanıkları dinlenmiş ve dosya bilirkişiye tevdii edilmiş olup, bilirkişi dosyaya sunmuş olduğu —– raporunda özetle; TTK.’nın 5959. Maddesine göre hisse devri için hisseyi devreden ile devralan ortak arasında Noterde devir sözleşmesi yapılması gerektiği, devir sözleşmesinin yazılı olması ve notere onaylatılması limited şirketlerde hisse devrinin gerçekleşmesi için gerekli olduğu, dava dosyasında davacı ile davalı arasında hisse devrine ilişkin noterde onaylanmış herhangi bir sözleşme olmadığı, davacının ortak olduğunun kabulünün mümkün olmadığını, davalı şirket tarafından davacıya gönderilen —— yevmiye nolu ihtarnamesinde davacının şirket çalışanı olduğu kabul edilerek iş akdinin fesih edildiğini, yine davacı ile davalı … arasında yapılan mail yazışmalarında ve dosyada bulunan —- prim bildirge örneklerinden de davacının davalı şirkette çalışmış olduğu, ancak dosyada bulunan —- Şubesine ait dekont suretlerinden davalı —- hesabına — tarihinde maaş ödemesi olarak —- tarihinde—-tarihinde maaş ödemesi olarak —– ödeme yapıldığı, yine ——– ödeme yapıldığı, davalı dinlenen tanıkların bir kısmının davacının davalı şirkete ortak olduğunu, bir kısmının ise çalışan durumunda beyan etmelerine karşılık dava konusu alacak ile ilgili bir bilgilerinin olmadığı, davacı tarafından davalı şirkette yapılan işlemlerde kar ortağı olduğuna dair dosyaya ibraz edilmiş yazılı bir sözleşme bulunmadığı, davacının davalı şirkette aldığı ücret konusunda herhangi bir sözleşmeye rastlanılmadığını, dava dilekçesinde talep edilen —– alacağın ortaklıktan doğan alacak olduğu belirtilmiş ancak hangi nedenden kaynaklandığının belirtilmediğini, dosyada mevcut belgelerden davacının davalı şirketten ve diğer davalıdan alacaklı olup olmadığının tespitinin mümkün olmadığını, ancak davalı defterlerinde yapılacak mali bilirkişi incelemesi ile davacının davalı şirkette hangi ücrette çalıştığını, davalı şirketten herhangi bir alacağının bulunup bulanmadığını, ücretlerinin ödenip ödenmediğinin tespit edilebileceğini, sonuç olarak TTK. 595. Maddesi uyarınca şirket hisse devri için zorunlu olan Noter tasdikli şirket hisse devir sözleşmesi yapılmadığından davacının şirket ortağı olduğunun ispatlanamadığı yönünde rapor tanzim edilmiş ve rapor taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir.
Davacı vekili rapora karşı itiraz dilekçesinde davanın şirket ortaklığının tespiti davası olmadığını, talebinin davalı —– davalılarla davacının gayri resmi ortaklığından elde edilen kardan davacıya düşen payın tespitine ve tahsiline ilişkin olduğunu, davalı —— ödeme yapıldığını, bu miktarda bir ödemenin işçilik ücreti olamayacağını, zira davalı — davacı arasındaki e-posta yazışmalarında davalı —- davacının kendisinden ve şirketten ortaklık hakkı alacaklarının ödendiğini belirttiğini, yazılı delil başlangıcı teşkil eden bu yazışmaların davalı şirket ve—– davacının gayri resmi adi ortakları olduğunu kanıtlamaya yeterli olduğu yönünde beyanda bulunmuştur.
Davalı vekili ise —–tarihli duruşmada bilirkişi raporunda davacının şirket ortağı olmadığının tespit edildiğini, diğer alacakları ile ilgili herhangi bir talep olmadığını, varsa ayrı bir davanın konusu olması gerektiğini, bu nedenle davanın reddini talep etmiştir.
Davacı vekili —– tarihli dilekçesi ile davasını kısmen ıslah ederek adi ortaklığın tasfiyesi ve tasfiye alacağının tespiti ve belirsiz alacaklarının tahsilini talep etmiştir.
Islah dilekçesi davalıya tebliğ olmuş ve davalı ıslah dilekçesine karşı beyan dilekçesi sunmuş ve taraflar arasında herhangi bir adi ortaklık olmadığını ve adi ortaklıktan kaynaklanan tasfiye payı nedeniyle mevcut bir hak ve alacağının da bulunmadığını beyan etmiştir.
Islah dilekçesi sonras—— kararı verilmiş olup, mahkememizce de karşı görevsizlik kararı verilmesi sonucu —- sayılı ilam ile yargı yeri olarak mahkememiz belirlenmiş olup, mahkememizce yargılamaya devam edilmiştir.
Mahkememizce davacı —- sigorta sicil dosyası celp edilmiş olup, yapılan incelemesinde davacı — tarihinde davalı— giriş yaptığı, – tarihinde işten ayrıldığı, aynı iş yerine —tarihinde tekrar giriş yaptığı ve —- tarihinde işten ayrıldığı tespit edilmiştir.
Mahkememizce —— — kurucu ve ortaklarının gösterir şekilde—– istenilmesine, yine dava dışı —– kurucu ve ortaklarını gösterir şekilde —– celbine karar verilmiş olup, ——- gelen yazı cevabında—- tarihinde tescil edildiği, şirket kurucularının —- tarihi itibariyle tek ortağının — olduğu, temsil ve ilzam yetkilisinin yine … olduğu tespit edilmiştir. Dava dışı ve tasfiye halindeki—–şirketinin tertip edilmiş olduğu, ortaklarının ——tarihinde tasfiye kapanışı yapılarak ——- silindiği görülmüştür.
Mahkememizce davacı ve davalı tarafın tüm yasal defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş olup, inceleme gün ve saatinde tarafların hazır olmaması nedeniyle inceleme yapılamadığına dair —–tarihli tutanak düzenlenmiştir.
Davacı vekili müvekkilinin davacının sunacağı herhangi bir defterinin bulunmadığını, davalı ticari defterlerinin incelenmesini talep etmiş, davalı vekili ise —–gerçek kişi olduğunu, davalı şirketin defterleri üzerinde inceleme yapılmasını talep etmiş, mahkememizce 1 mali müşavir, 1 elektrik mühendisi bilirkişi ile inceleme yapılmasına karar verilmiş olup, davalı vekilince inceleme gün ve saatinde hazır bulunmaması ve defterlerini ibraz etmemesi nedeniyle —– tarihli tutanak tutulmuştur.
Mahkememizce dosyanın 1 mali müşavir ve 1 nitelikli hesap uzmanı bilirkişiye tevdi ile dosya üzerinden rapor alınmasına karar verilmiş olup, bilirkişi dosyaya sunmuş olduğu —– tarihli raporunda özetle; taraflar arasında adi ortak sözleşmesinin akdedilip, adi ortaklık akdi ilişkisinin kurulduğundan söz edilebilmesi için davalı şirket ile davacının, emeklerini ve/veya mallarının ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmek hususunda anlaşmış olmaları gerektiği ( TBK 620), bu husustaki ispat yükümlülüğünün davacıya ait olduğunu, ancak davacı tarafından bu hususa ispata ilgili deliller sunulmadığının, taraflar arasında davacının iddia ettiği gibi bir adi ortaklık sözleşmesinin akdedilmediği, davalı şirket ile davacı arasında eser sözleşmesi benzeri bir iş görme sözleşmesinin sözlü olarak akdedildiği, bu sözleşmeye istinaden davacının davalı şirkete elektrik panoları ve otomasyon sistemleri üretimi ile ilgili hizmetler verdiği, davalının da bu hizmetler karşılığında davacıya dönem dönem iş bedelleri ödediği, davacı taraflar arasında akdedilmiş olan sözleşmeye istinaden kendisine ödenmiş olan bu ücret tutarlarından daha fazla ücrete hak kazandıracak miktarda hizmet verdiğini ispata yönelik elverişli deliller sunmadığından davacının davalı şirketten aralarındaki sözleşmeden kaynaklanan bakiye iş bedeli alacağının bulunmadığını, diğer davalılar—— davacı arasında herhangi bir iş görme akdi ilişkisinin dahi kurulmadığı, bu nedenle davacının diğer davalılardan bir alacağı bulunmadığı yönünde rapor tanzim edilmiş ve rapor usulüne uygun olarak taraflara tebliğ edilmiştir.
Davacı vekili —- tarihli duruşmada yemin deliline dayanarak—– yemin teklifinde bulunduğunu beyan etmiş olup, mahkememizce dava dilekçesinde davacının yemin deliline dayanmadığından talebinin reddine karar verilmiş ise de, davacının davasını ıslah ettiği ve ıslah dilekçesini sunduğu —- tarihli dilekçesinde yemin deliline dayandığı, mahkememizce sehven yemin deliline dayanmadığından talebinin reddine karar verilmiş ise de davacının davalı—– yapmış olduğu yemin teklifinin davanın esası yönünden bir etkisi olmayacağı anlaşılmıştır.
Yargı yetkisini, Anayasanın 9. Maddesine göre, Türk Milleti adına kullanan Mahkememizce, uyuşmazlık konusu hakkında, yapılan açık duruşmalar ve yargılama sonunda(Ay. m.141); toplanan/sunulan deliller,—– tanık beyanları, —–kayıtları, ödeme dekontları, iddia ve beyanlar ile tüm dosya mündericatı incelenip hep birlikte değerlendirildiğinde; davacının davasını —- tarihli dilekçesi ile kısmen ıslah ettiği ve talebinin davalı şirket ile davacı arasında —–tarihinde adi ortaklık kurulduğunu,—- işbu adi ortaklığın davalılar tarafından sona erdirildiğini, adi ortaklığın devamı boyunca davacının beton santralleri için otomasyon sistemlerini imal edip davalı şirketin imalat kısmındaki alıcılara teslim ettiğini, yine adi ortaklık faaliyetleri kapsamında elektrik otomasyon sistemleri ile ilgili yedek parça satışı da yaptığını, davalı şirketin bu satışları tek müşteri konumundaki —- yaptığını, adi ortaklık ilişkisine istinaden davalı şirket tarafından davacıya —- ödeme yaptığını, davalı şirketin davacıya keşide —— tarihli ihtarnamesi ile davacının iş akdinin fesih edildiğini ve adi ortaklığın davalı tarafından bu şekilde sonlandırıldığını, ancak davacının davalı şirkette çalışan değil ortak konumunda olduğunu iddia ettiği ve adi ortaklığın tasfiyesine ve davacının tasfiye payına düşen hak ve alacaklarının tespiti ile davacıya ödenmesini talep ettiği, davacı her ne kadar davalı ile arasında adi ortaklık olduğunu iddia etmiş ise de davalıların adi ortaklık kurulmadığını iddia ettiği, taraflar arasında bir adi ortaklık olduğunun ispat yükümlülüğünün davacı da olduğu, davacı tarafından adi ortaklığın ispat edilemediği, davacı sigorta sicil kayıtlarının incelenmesinde davacının davalı şirket çalışanı olarak görüldüğü, her ne kadar davacı tarafından davalıya bir kısım ödemeler yapılmış ise de yapılan ödemelerin adi ortaklık kapsamında yapıldığının sabit olmadığı, alınan bilirkişi raporlarına göre davalı şirket ile davacı arasında eser sözleşmesi benzeri bir iş görme sözleşmesinin yapıldığı, yapılan ödemelerin bu sözleşmeye istinaden yapılan ödemeler olduğu, davacı ile diğer davalılar —- arasında ise herhangi bir iş görme sözleşmesinin dahi bulunmadığı gibi bu davalılar ile davacı arasında da adi ortaklık olduğunun davacı tarafça ispatlanamadığı sonuç ve vicdani kanaatine varılarak davanın —–yönünden husumet yokluğundan reddine, diğer davalı şirket —– yönünden ise reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda belirtildiği gibi;
1.Davanın —- yönünden husumet yokluğundan REDDİNE,
2.——Yönünden ise esastan REDDİNE,
3-Harçlar Yasası uyarınca alınması gereken 54.40 TL karar ve ilam harcının dava açılırken peşin olarak yatırılmış olan 200,48 TL harçtan mahsubuna, fazla alınan 146,08 TL harcın karar kesinleştiğinde ve istemi halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan harç ve giderlerin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalılar tarafından yapılan 100 TL masrafın davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
6-Davalı —– yönünden husumet yokluğundan usulden reddedilmiş olmakla, hüküm tarihinde yürürlükte olan avukatlık asgari ücret tarifesinin 7/2 madde hükmü uyarınca tayin ve takdir edilen 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp bu davalıya verilmesine,
7-Diğer davalı şirket yönünden davanın esastan reddi nedeniyle aynı tarife uyarınca tayin ve takdir edilen 3.400,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınıp bu davalıya verilmesine,
Dair, davacı vekili ve davalılar vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye —–Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile —– Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 01/10/2020