Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1100 E. 2021/195 K. 09.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/1100 Esas
KARAR NO: 2021/195
DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/10/2016
KARAR TARİHİ: 09/03/2021
DAVA:Davacı vekili Mahkememize sunduğu —- havale tarihli ve aynı tarihte harçlandırdığı dava dilekçesinde özetle; davacı özetle tarafların aralarında iki adet — kenet çatı kaplama işleri hususunda —- tarihinde sözleşme imzaladığını, sözleşmenin 2. maddesi uyarınca davacının iki adet villanın kenet çatı kaplama işini yapmayı üstlendiğini, davalının ise sözleşme konusu bedeli ödemeyi kabul ettiğini, iş bedelinin sözleşmenin 3. maddesinde kaplama alanı yaklaşık olarak —– olarak belirlendiğini, işin kesin bedelinin nasıl belirleneceği ise aynı maddenin devamında düzenlendiğini, iş tamamlandığında kaplanan alanın metre kırma yöntemiyle ölçülerek belirleneceği ve metre kare başına —- üzerinden işin toplam bedelinin hesaplanacağının kararlaştırıldığını, işin, —- tarihinde tamamlandığını, davacı şirket yetkilisi tarafından —– mesajı ile işin bittiği ve teslime hazır olduğu hususları ile teslim için uygun bir günün belirlenmesi talebinin davalı şirket yetkilisine iletildiğini, davacı şirketçe defaatle e-posta, telefon ve mesaj yoluyla yapılan ısrarlı teklifler sonucunda nihayet —- tarihinde davalı şirket yetkilisi tarafından davacı şirket yetkilisine gönderilen —- tarihinin uygun olduğunun belirtildiğini, belirtilen tarihte işin teslim edildiğini, sözleşmenin——- ödendiğini, davacı şirketçe kaplanan alanın toplam —- olduğunu, akabinde sözleşmenin —maddesi uyarınca — üzerinden hesaplama yapıldığını, işin toplam bedelinin —– olduğunu, işin teslim edilmesi ile ilgili olarak davalı şirkete gönderilen —–posta iletilerine cevap alınamaması üzerine bu kez davacı şirket tarafından yapılan işin tamamına istinaden tanzim edilen —– dahil bedelli faturanın davalı şirkete — barkod numaralı iadeli taahhütlü posta yolu ile gönderildiğini, faturanın —- tarihinde tebliğ alındığını, fatura tebliğ alınmasına rağmen davacı şirkete bakiye bedele ilişkin olarak herhangi bir ödeme yapılmadığından alacağın tahsili için davacı şirketçe —– yevmiye numarasıyla ihtarnamenin keşide edildiğini, davacı tarafından sözleşmeye konu iş tamamlanmasına karşın davalının — tutarın yalnızca —- ödediğini, dilekçe ekinde sunulan cari özel hareket raporunda da açıkça görüleceği gibi bakiye—- borcun bulunduğunu, davacının — tarihinden beri muaccel olan alacağını tahsil edemediğini, ——sayılı dosyası ile ilamsız icra takibinin başlatıldığını, davalının takibe itiraz ettiğini, takibin durduğunu belirtmiş ve itirazın iptali ile takibin devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesi talep etmiştir.
Davacı vekili—— tarihli duruşmada/esas hakkındaki beyanında; önceki beyanlarını tekrarla davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili Mahkememize sunduğu —- havale tarihli cevap dilekçesinde özetle: davaya konu takibin yok hükmünde olduğunu, davacının—- bedelli fatura dayanak gösterilerek davalının aleyhine —-sayılı dosyası ile başlatılan ilamsız icra takibine—- tarihinde —- yetkisine itiraz edildiği ve yetkili icra müdürlüklerinin —- olduğunun belirtildiği, hâlihazırda alacaklı tarafça yetki itirazına cevap verilmediği için kanuni sürenin geçtiği de göz önünde bulundurularak davaya konu takibin yok hükmünde olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesini talep ettiklerini, davanın yetkisiz mahkemede açıldığını; taraflar arasında —- tarihli kenet çatı kaplama sözleşmesi imzalandığını; sözleşmede işin hangi niteliklere sahip olması gerektiğinin açıkça belirtildiğini, işveren tarafından hazır edilecek —– yapılacağı, işin bedelinin —– belirlendiğini, iş tesliminde mevcut kaplanmış olan metre kırma suretiyle ölçüm yapılarak tespit edilmesi gerektiğini, davacı şirketçe sözleşme imzalandıktan ve avans ödemesi yapıldıktan sonra malzemenin şantiye sahasına indirilecek ve çelik alt yapısı hazır olduğunda iş başlangıcı yapılıp —– içerisinde iş teslim edilmesi gerektiğini, ancak işin süresinde teslim edilmediği gibi yapılanların da eksik yapıldığını, davacının işi sözleşmeye uygun yapmadığını, geç ve eksik olarak davalıya teslim edildiği, davacının iş teslimine ilişkin belgenin dosyaya sunmadığını, davacıdan defalarca eksik ve ayıplı işlerin tamamlanmasının talep edildiğini, ancak davacının bu eksiklikleri veya ayıpları gidermediğini, bunun üzerine kalan işin davalı tarafça üçüncü kişiye yaptırıldığını, üçüncü kişiyle yapılan sözleşme gereğince —— ödendiğini, yapılan iş ile orantılı hakedişin davacıya ödendiğini, davacının hesabına konu ettiği kaplama alanının abartıldığını, zira bu yerin toplamının — olduğunu, kaplama yapılan alanın —– olmadığını, davalıya sms yoluyla bilgi verildiği yönündeki iddiaların gerçek olmadığını, davalı şirket yetkilisinin işin bitmediği ve eksik yapıldığı ve bu şekilde teslim almayacağına dair mesaj attığını, faturanın usulüne uygun olarak tebliğ edilmediğini, davalı tarafça keşide edilen—– yevmiye numaralı ihtarnamesi ile bu hususlar davacıya bildirildiğini belirtmiş ve davanın reddi, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili —-tarihli duruşmada/esas hakkındaki beyanında; önceki beyanlarını tekrarla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Uyuşmazlık Konusu : Taraflar arasındaki ihtilaf, temelde Taraflar arasındaki sözleşme uyarınca iki adet binanın çatı kaplama işinin yapıldıktan sonra davalı tarafından geç teslim alınıp alınmadığı, bakiye hak ediş bedelinin ödenip ödenmediği, ayrıca davacının işi geç veya eksik teslim edip etmediği, eksik işlerin başka bir firmaya yaptırılıp yaptırılmadığı, yapılan işle orantılı olarak davacının hak edişinin ödenip ödenmediği, icra dairesinin ve mahkememizin yetkisi olup olmadığı noktasındadır.
Davanın Hukuki Niteliği: Dava, icra takibine yapılan itirazın iptali davasıdır.
Davanın Hukuki Sebebi: İtirazın iptalini düzenleyen 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 67/1. Maddesindeki “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.” şeklindeki düzenlemedir.
DELİLLER :
Celp ve tetkik edilen —– dosyasında; davacı takip alacaklısı tarafından —– tarihli takip talebi ile davalı takip borçlusu hakkında ilamsız takip başlatıldığı, ödeme emrinin davalı takip borçlusuna tebliği üzerine davalı takip borçlusunun süresi içerisinde, borca ve ferilerine karşı itiraz ettiği ve bunun üzerine takibin durduğu, itiraz dilekçesinin ve takibin durdurulmasına ilişkin kararın davacı takip alacaklısına tebliğ edilmediği, eldeki davanın 1(bir) yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Dosyada mübrez—– tarihli sözleşme incelendiğinde; davacı ile davalı arasında iki adet villa binasının kenet çatı kaplama işleri hususunda imzaladığını anlaşılmıştır.
Dosyada mübrez —- tarihli fatura incelendiğinde; davacı şirket tarafından davalı adına düzenlendiği, yapılan işin tamamına istinaden tanzim edildiği ve miktarının —- olduğu anlaşılmıştır.
Davalı tanığı——tarihli duruşmadaki beyanında; ” Ben, her iki şirketi de tanıyorum, her iki şirketi de tanıyorum, ben çatı ustası olarak çalışıyorum, davalı tarafın haber vermesi üzerine davaya konu iki adet villanın çatı kaplama işlerine baktım, yapılan imalatlarda tavan taş malzemeleri bükülmüş vaziyetteydi, duvar dipleri su alıyordu, kuşluklardan, güvercinliklerden su alıyordu, bunları değiştirdik, yaka profillerindeki açıklık nedeniyle değiştirdik, hatırlayabildiklerim bunlar, bu işlerin bedeli olarak davalı tarafa —- teklif verdik, ben işimi bitirdikten sonrda işçilik ve malzeme bedeli olarak davalı taraf bana ödedik, benim işyerim olmaması nedeniyle yaptığım bu işten dolayı fatura kesemedim, ben işe başlamadan 15 gün önce de davacı ve davalının da birlikte hazır olduğu bir zamanda yapılan imalatı incelemek üzere beni çağırmışlardı, bu sırada ben yine eksiklikleri yine onlara söylemiştim, ancak daha sonra bu eksikliklerin davacı tarafından giderilmesi gerektiği hususunda bir konuşma olup olmadığını bilmiyorum, davalı taraf daha sonra eksik kalan kısımları yaptırmak için beni tekrar çağırdı, ben de biraz önce anlattığım gibi eksik ve hatalı imalatları düzeltmim, davacı işi—– yılında teslim etti, ancak hangi ayda teslim edildiğini hatırlamıyorum, tanıklık ücreti istemiyorum,” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davalı tanığı —– tarihli duruşmadaki beyanında; “Ben, davaya konu iş tarihi itibariyle davalı şirkette yetkili idim, davacı taraf esasen işi hiç teslim etmedi, ancak mesaj yolu ile ücretin ödenmesini istiyordu, yapılan imalatlar güvercinlikler, çatı bağlantıları ve dereler yapılmamıştı, eksik kalan işleri biz daha sonra diğer tanık —- ödedik, biz işi diğer tanık —- yaptırmadan önce yapılan işin başında taraflar olarak —– hazır olduğu bir zamanda bir araya geldik, eksiklikleri davacı tarafa söyledik, davacı taraf bunları gidereceğini söyledi, ancak bu eksiklikleri gidermedi ve mesaj yolu ile kendisine ücretin ödenmesini istedi,—- yaptırdığımız işin faturasının olduğunu hatırlıyorum, ancak tam olarak hatırlamıyorum, biz davacı taraf ile bir ay sürede işin bitmesi için anlaşmıştık, ancak üç aylık süre geçtikten sonra iş ayıp ve eksikleri ile teslim edildi, biz eksik işleri tamamlaması için tanık —– ile sözleşme yaptık diye hatırlıyorum, tanıklık ücreti istemiyorum,” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davacı tanığı —- tarihli duruşmadaki beyanında; “Ben dava konusu çatı işinde 1 hafta kadar davacının iş vermesi ile çalıştım, her iki çatının da çatı kaplama işlerini yaptık, bunlardan çatı kaplama işini iş bize verildikten sonra 1 haftada teslim ettik, işi teslim ettiğimiz tarihi tam olarak hatırlayamıyorum, kendi yaptığımız imalat ile ilgiliolarak işin tamamlanmasından sonra bize herhangi bir şekilde şikayet gelmedi, biz imalatımızı süresinde ve eksiksiz olarak yerine getirdik, imalatımızda herhangi bir ayıplı durum söz konusu değildir, bizim imalatımızla ilgili olarak duvardan, duvar diplerinden, kuşluklardan çatının su aldığına ilişkin bize harhangi bir bildirim yapılmadı, taraf şirket yetkililerinin iddia olunan ayıplı ifa ile ilgili olarak görüşüp görüşmediklerini veya bu hususta davacı şirkete bir bildirim yapılıp yapılmadığını bilmiyorum, tanıklık ücreti istemiyorum,” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davacı tanığı —- talimat mahkemesince alınan —- tarihli beyanında; ” Ben davalı — şirketine ait iki adet villanın su tesisatı ve cephe kaplama işini ben yaptım. Yaklaşık 3 sene önce bu işi yaptım. Çatı işini ise başka bir firma yaptı. Bu firmanın davacı firma olup olmadığını bilmiyorum. Çünkü aramda bir samimiyet yoktu. Mal sahibinden duyduğuma göre çatıyı yapan firma çatıyı bir ay içeresinde yapacağını söylemiş ancak bir ay içinde tamamlayamamış. Yapma süresinin bayağı uzadığını hatırlıyorum. —-aydan fazla sürmüştü. Taraflar arasında bir sorun yaşandı diye düşünüyorum. Ancak ne olduğunu bilmiyorum. Ayrıca çatı işinin istenilen gibi yapılıp yapılmadığını bilmiyorum. Ancak çatıda su kaçırması vardı. Mal sahibi beni çağırdı ben oraya gittim. Gittim çatının ek yerlerindeki açıklıklara silikon çektim. Mal sahibi ile aramızda samimiyet olduğu için ücret almadım. Ancak başka biri gelseydi günlük yevmiye olan —-alırdı. Çatı yapıldıktan sonra ilk yağmur yağdığının ertesi günü mal sahibi beni aradı. Çatıyı yapan adama su aktığını bildirip bildirmediğini bilemem. Benim bilgi ve görgüm bundan ibarettir. Tanık ücreti talebim yoktur,” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davacı tanığı —- talimat mahkemesince alınan — tarihli beyanında; ” Ben davacı ——ayında 1 hafta – 10 gün kadar süreyle taşerön işçi olarak çalıştım. Ben çalıştığım süre de davalı şirket yetkilileri benim tamir ettiğim yerleri beğenmişti. Ancak önceden yapılan ve hatalı olan yerleri beğenmediklerini anladım. Çalıştığım iş yeri —- da iki tane villa inşaatı idi. Burada ben çatı tamiri yaptım. Ben çatı tamirini davalı şirket temsilcilerinin istediği şekilde tamamladım. Fakat bir kaç yer için daha “şu kısımlarda sökülseydi daha iyi olurdu” dediler. Ancak iş verenim tarafından verilen talimat doğrultusunda sadece bana yapılması söylenilen yerleri yaptım. Davalı şirket temsilcileri yapılmasını istediği yerleri bana söylüyorlardı. Bende —– yetkililerine söylemeleri gerektiğini, benim yetkim dahilinde olan bir durum olmadığını söylüyordum. Sonradan o kısımlarla ilgili bir anlaşmazlık çıkıp çıkmadığını bilmiyorum.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Bilirkişi heyeti mahkememize sundukları —- tarihli kök raporunda özetle: taraflar arasında adi yazılı olmakla TBK m. 12 hükmünce geçerli sözleşmenin kurulduğunu, sözleşmede yer alan irade beyanları TBK m. 19/I hükmünce yorumlandığında sözleşmenin TBK m. 470 vd. hükümlerinde düzenlenmiş “eser sözleşmesi” olduğunu, buna göre davacının “yüklenici”, davalının ise “işsahibi” sıfatını haiz olduğu, yapılan inceleme sonucu davacı ile davalı arasında ticari bir ilişkinin kurulduğu ve aralarında faturalara dayalı cari hesap oluştuğunu, davacı ticari defterlerini—— düzenlemelerine göre usulüne uygun tuttuğunu, kayıtların birbirini teyit ettiğini, —- Ticari defterleri açılış tasdiklerinin zamanında yaptırdığını, kapanış (yevmiye defteri) tasdikinin yaptırmadığını, bu haliyle —– yılı ticari defterlerinin HMK m. 222 hükmünce davacı lehine delil niteliği taşıyamayacağını, 6012 sayılı TTK m. 64 ve VUK m. 182 gereğince tutulması zorunlu olan yasal defterleri tabloda belirtilen—— yıllarına ait ticari defterlerini süresinde açılış ve kapanış tasdiklerinin yaptırıldığını, davalıya ait —- yılı alacak bakiyesinin —- yılı ticari defterleri de teyit ettiğini, bu haliyle —- yılı ticari defterlerinin birbirini teyit eder şekilde tutulduğunu, davacının —- yılı ticari defterlerinin HMK m. 222 hükmü gereğince lehine delil niteliği taşıyacağını, dava tarihi itibariyle davacının davalıdan —- olmak üzere toplamda — tahsil ettiğini, davalı adına düzenleyip davalıya —- nolu —- faturadan mahsup edildiğinde —- davacının davalıdan —- alacaklı olduğunu, davalının ticari defterlerinde davacıya ait —–fatura kaydının bulunmadığı davacının ticari defter kaydında yer alan davalı adına —– ödeme kaydının davalı ticari defter kaydında yer almadığını, —- tarihinde yaptığı — davacı adına borç kaydının yer aldığını, davacıya yaptığı — borç kaydının — tarihine ödeme şeklinde kapatıldığı —- dava tarihi itibariyle davacıya ait borç alacak bakiyesinin bulunmadığını, davalının Ticari defterleri, 6012 sayılı TTK m. 64 ve VUK m. 182 gereğince tutulması zorunlu olan yasal defterleri tabloda belirtilen —- yıllarına ait ticari defterlerini süresinde açılış ve kapanış tasdiklerinin yaptırıldığını, ticari defterlerinin birbirini teyit eder şekilde tutulduğunu, davalının ticari defterlerinin HMK m. 222 hükmü gereğince yasal defterlerin lehine delil niteliği taşıyacağını, dava dosyasına gerçekleşen imalat ile ilgili olarak uygulama projesi, uygulama fotoğrafı, tespit tutanağı, teslim tutanağı ya da ataşman gibi belgelerin sunulmamasından ötürü fatura bedelinin hesabında kullanılan —- imalatın metraj kontrolünün yapılamadığı ve bu sebeple hakediş bedelinin hesaplanamadığını, işin sözleşmeye uygun yapılıp yapılmadığı hakkında yerinde tespit yapılmadan ya da o tarihli imalat fotoğrafları, imalat tutanakları olmadan bir tespite varılamadığını, hakediş bedelinin hesaplanabilmesi için imalat fotoğrafları, imalat tutanakları ve uygulama projesinin dosyaya sunulmasının gerektiğini, mahkemece uyuşmazlık noktalarından biri olarak belirlenen “eksik işlerin başka bir firmaya yaptırılıp yaptırılmadığı” hususunda her ne kadar davalı tanığı —–, davacının eksik-ayıplı yaptığı işleri kendisinin tamamladığını beyan etse de dosya kapsamından bunu ispatlar sözleşmeye rastlanmadığını; kaldı ki davalı işsahibi, davacı yüklenicinin borçlandığı eser imalini eksik-ayıplı yaptığından bahisle eksik-ayıplı işleri üçüncü kişiye —– bedelle yaptırdığını iddia ettiğinden bu halde uygulama alanı bulacak hükmün —–olarak anılan TBK m. 113 hükmü olduğunu, hüküm gereğince işin üçüncü kişiye yaptırılabilmesi için hakim izninin gerektiği, ancak bu hükmün uygulanmasının ve uyuşmazlığa etkisinin takdirinin elbette Mahkeme’ye ait olduğunu, mahkemece uyuşmazlık noktası olarak belirlenen diğer hususlar bakımından ise yukarıda teknik bilirkişinin beyan ettiği üzere dosya kapsamından eksik-ayıplı işin bulunup bulunmadığına, varsa miktarına ve hakediş alacağının olup olmadığına ilişkin değerlendirme yapılamadığından şu aşamada eser sözleşmesi bakımından da bir değerlendirme yapılamadığını beyan ve rapor etmişlerdir.
Bilirkişi heyeti mahkememize sundukları —- tarihli ek raporunda özetle: Mahkemece belirlenen uyuşmazlık noktalarından biri olan “davacının işi geç veya eksik teslim edip etmediği” hususunda davaya sunulan belgeler doğrultusunda davacı yüklenicinin işi eksik olarak yaptığı ancak işin geç teslimine dair bir tespitte bulunulamadığını, davacının sunduğu projeler ve davalının sunduğu — tarihli —- sözleşme içeriği göz önüne alınırsa hakediş bedeli açıklama—– olarak hesaplandığını, bu durumda davacının alacağının —- olduğunu, — —- olduğu, hakkediş bakiyesine göre —– alacaklı olduğu, —- dosyasındaki icra takibinin — üzerinden devam etmesi gerektiğini, davalının sunduğu —- tarihli (dosyaya sunulu adi yazılı davalı ile dava dışı —- arasında eksik çatı işlerinin imalatı bakımından imzalanan) sözleşme konusunun bu proje için—- yapımı, dere içleri yaka profilleri yapımı, 0,5 sac galvaniz tava eksikliği yapımı, çatının üst kısmı parapet duvarı dibi eksik tava yapımı gibi çatı eksikleri ve tüm eksik işler olduğu iddia edilmekle birlikte yerinde inceleme yapılamadığından nelerin eksik imalat olduğu hususunun, sadece bu beyan ve delillerin doğrultusunda değerlendirilebildiğini, davalının, eksik işi başkasına yaptırmasından dolayı —– masrafın doğduğu ve bu hususta TBK m. 113 hükmünün uygulama alanı bulamayacağı, çünkü davacının işi teslim etmediği savunması yönünden ise değerlendirme yapıldığında ise TBK m. 113/I hükmünce nama ifa için gereken şartlar arasında “yapma borcunun borçlu tarafından ifa edilmemiş olması” şartının bulunduğu, davacı yüklenicinin teslimi hükmün uygulanma alanı bulması açısından gerekli olmadığı, TBK m. 113/I hükmünce nama ifa kurumuna gidilebilmesi için hâkim izninin (nama ifaya izin davası) aranmakta olduğu, bu hususun doktrinde ve —– müstakar kararlarında kabul edildiği, dolayısıyla davalı ile üçüncü kişi arasında eksik işlerin yapımı bakımından sözleşme kurulduğu ve işin üçüncü kişi tarafından yapıldığı (dosyaya sunulu davalı ile dava dışı—– arasında eksik çatı işlerinin imalatı bakımından imzalanan adi yazılı sözleşmenin delil vasfı) KABUL EDİLECEK OLURSA TBK m. 113 hükmünün uyuşmazlığa etkisinin takdirinin elbette Sayın Mahkeme’ye ait olduğunu, mali inceleme ve değerlendirmeler bakımından ilk rapordan farklı kanaate varılmadığını beyan ve rapor etmişlerdir.
Bilirkişi heyeti mahkememize sundukları —– tarihli kök raporunda özetle: davacının üstlendiği işin tamamını eksiksiz ve ayıpsız yapmış olmasının kabulü halinde davacını davalıdan — sözleşme tarihi itibariyle — dahil bakiye — alacağının bulunduğunu, davacının ayrıca — tarihli ihtarnamesinin davalıya tebliğ edildiği tarihten —- sonraki tarihten itibaren takip tarihine kadar işmeiş temerrüt faizi alacağının bulunduğunu, kurullarında mali müşavir bilirkişi olmadığı için takip tarihine kadar işlemiş faiz tutarının hesaplanamadığını, davacının asıl alacağının talebi gibi takip tarihinden işleyecek ticari faizi ile birlikte tahsilinin gerektiğini beyan ve rapor etmişlerdir.
Bilirkişi heyeti mahkememize sundukları — tarihli ek raporunda özetle:
Davacının davalıdan takip tarihi itibariyle bakiye — alacağının bulunduğunu, davacının ayrıca — tarihli davacı ihtarnamesinin davalıya tebliğ edildiği tarihten —- gün sonraki tarihten takip tarihine kadar işlemiş talep gibi ticari temerrüt faizi alacağının bulunduğunu, bu alacağın hesaplanmasının kurullarının uzmanlığına girmediğini, davacının asıl alacağının takip tarihinden itibaren işletilebilecek talep gibi ticari temerrüt faizi ile birlikte tahsilinin gerektiğini beyan ve rapor etmişlerdir.
Bilirkişi kök ve ek raporları taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE KANAAT :
Davacı tarafından davalı ile kenet çatı yapım işine ilişkin eser sözleşmesi yaptıkları, kendilerinin işi yaptıkları ancak davalının iş bedelini ödemediği, bedelin tahsili amacıyla başlatılan icra takibine davalının itiraz ettiği, itirazın haksız olduğu iddiasıyla eldeki itirazın iptali davasının açıldığı anlaşılmıştır.
Davalının davaya konu işin süresinde teslim edilmediği ve eksik teslim edildiği, yapılan işe ilişkin hak edişin ödendiği iddiasıyla davanın reddine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
Taraflar arasında —- tarihli sözleşmenin imzalandığı, davalının iş nedeniyle —-ödeme yaptığı hususlarında uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Davalının işin geç ve eksik teslim edildiği yönündeki iddiaları bakımından yapılan incelemede; işin geç teslim edildiğine dair davalı tarafından soyut tanık beyanlarından başkaca bir delil sunulmamış olması nedeniyle ispat edilemediği, davalının işin eksik yapıldığı iddiası yönünden ise işin teslimi sırasında eksik yapılan işlerin neler olduğuna ilişkin herhangi bir tespit yapılmamış olması, işin eksik yapıldığına ilişkin dava dışı —- akdettikleri sözleşme dışında başkaca bir delil sunamamış, —-yapılan sözleşmenin de taraflar arasında her zaman düzenlenebilecek belge niteliğinde olduğu bu nedenle davalının eksik ifa iddiasını kanıtlamaya elverişli olmadığı kanaatine varılmıştır.
Davalının taraflar arasında akdedilen sözleşme gereğince iş bedelinin ancak kendi muvafakatleri ile arttırılabileceği, davacı tarafından sözleşmede belirlenen bedelden daha fazla bedel talep edilmesinin haksız olduğu iddiası yönünden yapılan incelemede; sözleşmenin değişiklikler ve iş miktarının artma ve eksilmesi başlıklı 16. Maddesinde taahhüt konusu işin artması veya malzeme değişikliği gibi durumlar nedeniyle bedelin artması halinde yeni fiyatın muvafakat gerektirdiği hususunun düzenlendiği, somut uyuşmazlıkta iş miktarının artmasının ve malzeme değişikliği durumunun söz konusu olmadığı bu nedenle iş bedelinin sözleşmenin 3. Maddesine göre hesaplanması gerektiği davalının muvafakatinin alınmasının gerekmediği sonucuna varılmıştır.
Bilirkişi heyeti tarafından hazırlanan ve dosya kapsamına uygun olması nedeniyle hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre iş bedelinin —- olduğu anlaşılmıştır. Davalı tarafından yapılan — ödeme mahsup edildikten sonra davacının davalıdan— alacağının bulunduğu anlaşılmıştır.
Davacı tarafından davalıya gönderilen —- yevmiye nolu ihtarnamesinin davalıya tebliğ edildiği — tarihinden ihtarname ile verilen — günlük ödeme süresinin sona erdiği gün olan — tarihi ile takip tarihi olan —- tarihi arasındaki dönem için davacının işlemiş faiz talep edebileceği, tarafların tacir olması ve işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olması nedeniyle avans faizi istenebileceği bu nedenle davacı tarafından —– işlemiş faiz talep edilebileceği kanaatine varılmıştır.
Takibe konu alacağın sözleşmeden kaynaklanması, iş bedelinin nasıl hesaplanacağının sözleşmede belirlenmiş olması nedeniyle alacağın likit olduğu ve icra inkar talebinin haklı olduğu, reddedilen kısım yönünden davacının takip başlatmakta açıkça kötü niyetli olduğu ispatlanamadığından kötü niyet tazminatı talebinin haksız olduğu kanaatine ulaşılmıştır.
Tüm bu nedenlerle; davacının — asıl alacak ve —- işlemiş faiz yönünden yaptığı takibin haklı olduğu, davalının bu alacak yönünden yapılan takibe itirazının haksız olduğu kanaatine ulaşılmış, kısa kararın tefhimi sırasında asıl alacak miktarının sehven —- yazıldığı bu durum gerekçeli karar yazımı sırasında fark edilmiş ise de kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki oluşturulamayacağından düzeltileyeceği sonuç ve vicdani kanaatine(Ay. m.138) varılarak davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE,
2-Davalı/takip borçlusunun, —- dosyasına vaki itirazının —asıl alacak ve—işlemiş faiz olmak üzere toplam —- yönünden İPTALİNE, kabulüne karar verilen asıl alacağa takip tarihinden itibaren ticari faiz uygulanmasına,
3-Kabulüne karar verilen asıl alacağın %20 ‘si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davalı tarafın şartları oluşmayan kötü niyet tazminatı isteminin reddine,
5-Fazlaya ilişkin istemin reddine,
6-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 1.674,22 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 425,94 TL’nin mahsubu ile bakiye 1.248,28 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
7-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 1.689,66 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-Davacı tarafça yargılama boyunca yapılan ve 29,20 TL başvurma harcı 3.500,00 TL bilirkişi ücreti ve 139,55 TL posta ve tebligat giderinden oluşan 3.668,75 TL yargılama giderinden haklılık durumuna göre hesaplanan 3.432,14 TL ile peşin harç olarak alınan 425,94 TL olmak üzere toplam; 3.858,08 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
10-Davalı tarafından yargılama boyunca yapılan 208,85 TL posta ve tebligat giderinden oluşan yargılama giderinden haklılık durumuna göre hesaplanan; 13,47 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
11-Yatırılan avanstan kullanılan kısmın mahsubu ile bakiye kısmın kararın kesinleşmesi halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, diğerlerinin yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile ——— Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf yoluna başvuru konusu edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, istinaf yoluna başvurulmasının İİK’nın 36. maddesi saklı kalmak kaydıyla kararın icrasını durdurmayacağı, süresi içerisinde karara karşı istinaf yoluna başvurulmaması halinde hükmün kesin hüküm ve kesin delil oluşturacağı açıklanmak suretiyle açık duruşmada verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 09/03/2021