Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1014 E. 2019/1212 K. 05.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/885 Esas
KARAR NO : 2019/1148

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 02/08/2018
KARAR TARİHİ : 26/11/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil şirket nezdinde —— nolu, —– vadeli —————– bulunan tesisinde ———– maydana gelen iş kazasında işçi —- vefat ettiğini, müteveffa —- ——– ölümünden sonra —–tarafından müvekkil şirket sigortalısı———– aleyhine Gebze ——- İş Mahkemesi’nin ———- Karar sayısı ile rücuen tazminat davası açıldığını, dava sonucunda toplam —- tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verildiğini, işbu kararın —- tarafından Kocaeli ———- İcra Müdürlüğü’nün—– esas sayılı dosyası ile ilamlı icra takibine konu edildiğini, karar gereğince, sigortalı şirket ——- tarafından dosya borcunun tamamı—- tarihinde icra dosyasına ödendiğini, sigortalı ——- ödediği işbu tazminatı müvekkil şirket nezdindeki işveren mali mesuliyet sigorta poliçesinden talep etmesi üzerine bu miktarın —– tarihinde sigortalıya ödendiğini, hasarın ödenmesi ile mukavele şartlarına ve Ticaret Kanununun 1472. Maddesi hükmüne göre şirket sigortalısının yerine kaim olmuş ve sigortalının zarara sebebiyet verenler aleyhine mevcut her türlü haklarının şirkete intikal ettiğini, Gebze—–İş Mahkemesi’nin —– Karar sayılı kararının —- tarafından bozulduğunu, tüm bu nedenlerle İstanbul Anadolu —- İcra Müdürlüğü’nün ——–esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itiraz neticesinde takibin durduğundan davanın kabulü ile takibin devamına karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
CEVAP : Davalı ——– vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı —– ile müvekkil şirket arasında imzalı herhangi bir sözleşme veya anlaşma olmadığı gibi ticari ilişki ya da cari hesap ilişkisi de bulunmadığını, davacının müvekkile huzurdaki dava ile rücu ettiği alacak miktarının hiçbir somut dayanağı olmadığı gibi takibe konu alacak hakkında kesinleşmiş bir mahkeme kararı da sunulmadığını, bu sebeple davaya konu icra takibi ile talep edilen alacak miktarının hiçbir hukuki dayanağının olmadığını, müvekkil şirket ile dava dışı ————– firması arasında ———–imzalandığnıı, bu sözleşme gereği müvekkil şirket——- firmasının ————–bulunan tesislerinde üretim ekipmanlarının bakım işi için görevlendirildiğini, işin yerine getirilmesi sırasında müvekkil şirket çalışanı ——– iş kazası geçirerek vefat ettiğini, bunun üzerine—– tarafından geride kalan hak sahiplerine bağlanan gelir ile diğer masrafların rücuen tazmini amacıyla Gebze—–. İş Mahkemesi’nin ——esas sayılı dosyası ikame edildiğini, yapılan yarıglmaa sonucunda davacı lehine hesaplanan tutarın müvekkil şirket ile diğer davalı——– firmasından müştereken ve müteselsilen tazminine karar verildiğini, bu karar ilişkin hem müvekkil hem ——– tehri icra talepli temyiz yoluna başvurduğunu, temyize konu karar—— tarafından Kocaeli——. İcra Müdürlüğü’nün—– esas sayılı dosyası ile ilamlı icra takibine konu edildiğini, taraflarınca icra dosyasına teminat mektubu sunulmuş olup Yargıtay ilgili hukuk dairesinden tehri icra kararı sunulmuş ve takibin müvekkil şirket yönünden durdurulduğunu, diğer davalı ——— ise tehri icra talepli temyiz yoluna başvurmuş olmasına rağmen icra dosyasının borcunu ödediğini, karar hakkında yapılan temyiz incelemesi neticesinde Yargıtay —–. Hukuk Dairesinin —esas— Karar sayılı 03/05/2016 tarihli bozma ilamı ile yerel mahkeme kararı kusur oranları hakkında yeniden inceleme yapılması gerekliliği nedeniyle bozularak yerel mahkemeye iade edildiğini, söz konusu davanın Gebze—-. İş Mahkemesi’nin —- esas sayılı dosyası ile halen görülmeye devam ettiğini, davacı —- huzurdaki dava ile hakkında kesinleşmiş bir mahkeme kararı bulunmayan alacak miktarını haksız bir şekilde müvekkilden talep ettiğini,—– tarafından icra dosyasına yapılan ödemenin müvekkil şirket açısından hiçbir bağlayıcılığının olmadığını, zira ilgili takip icra müdürlüğü tarafından müvekkil yönünden durdurulduğunu, açıklanan nedenlerle müvekkilin Gebze —-. İş Mahkemesi’nde görülen dava konusu olaydaki kusur oranı bile belirli değilken, dosyadan alınan bilirkişi raporunun işbu davanın esasına dayanak yapılması ve müvekkil şirkete husumet yöneltmesinin kabul edilemez olduğunu, tüm bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
Davalı ———vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı —- tarafından İstanbul Anadolu —-. İcra Müdürlüğü’nün —– esas sayılı dosyasından müvekkile —– ödeme emri gönderildiğini ve müvekkil tarafından yasal süresi içerisinde borcun tümüne takibe ve tüm ferilerini itiraz edildiğini, icra takibinde borcun sebebi olarak Gebze—- İş Mahkemesi’nin—————-Karar sayılı ilamı çerçevesinde —-istinaden ödenen tazminatın rücuen tahsili talebi belirtildiğini, oysa işbu davada Gebze—–İş Mahkemesi’nin——- karar sayılı ilamı çerçevesinde işveren mali mesuliyet sigorta poliçesine istinaden ödenen tazminatın rücuen tahsilinden bahsedilerek itirazın iptalini talep etmiş ve davacı icra takibinde belirtilen ilamdan farklı bir ilam için itirazıp iptali davası açmış olduğu için davanın bu nedenle de reddini talep etmiştir.
Davalı … cevap dilekçesinde özetle; dava konusu ödemeye ilişkin kazanın olduğu tarihte diğer davalılardan ————– şirketinde bakım onarım sorumlusu olarak görev yapmakta olduğunu, işvereni ——–firması arasında “—–imzalandığını, bu sözleşme gereği —- bulunan tesislerinde üretim ekipmanlarının bakım işi için görevlendirildiğini, işin yerine getirilmesi sırasında diğer davalı —- iş kazası geçirerek vefat ettiğini, bunun üzerine —- tarafından geride kalan hak sahiplerine bağlanan gelir ile diğer masrafların rücuen tazmini amacıyla ——- firması aleyhine Gebze—–. İş Mahkemesi’nin — esas sayılı dosyasının ikame edildiğini, bu dosyada taraf sıfatının bulunmadığını, yapılan ödemenin davacı tarafından tanzim edilmesi ve tarafına rücu edilmesi, söz konusu dava ve icra takip dosyasına taraf olmaması ve dosyada sunulu bilirkişi raporunun hiçbir maddi vakıayi ve alacağı ispatlamadığı gerekçeleriyle mümkün olmadığını, ilgili icra takibi ile hiçbir alakasının bulunmadığını, tüm bu nedenlerle davanın reddini arz ve talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Mahkememizce uyuşmazlık: Taraflar arasında uyuşmazlık, davacıya sigortalı dava dışı —- iş yerinde meydan —– ölümlü iş kazası sonucu davacının sigortalısına ödediğini iddia etitği, tazminat tutarını davalılardan kusurları oranında isteyip isteyemeyeceği, davalıların bu zarardan sorumlu olup olmadıkları, takibe yaptıkları itirazın yerinde olup olmadığı, İİK 67 maddesi uyarınca itirazın iptali hüküm ve koşullarının oluşup oluşmadığı hususunda ihtilaf tespit edildi. Şeklinde tespit edilmiştir.
Celp ve tetkik olunan İstanbul Anadolu —-. İcra müdürlüğünün —- Esas sayılı dosyanın incelenmesinde davacı tarafından davalılar aleyhine —- asıl alacak ve —- işlemiş faiz olmak üzere— alacağın tahsili için ——- tarihinde genel haciz yoluyla icra takibi başlatıldığı, takip dayanağının Gebze—–. İş mahkemesinin —— tarih,—–. Sayılı ilamı çerçevesinde müvekkili şirket nezdinde ferdi kaza—– poliçesine istinaden ödenen tazminatın … için % 2 kusuruna denk gelen ——nin —–kusuruna denk gelen——- kusuruna denk gelen—- nin, borçlar kanunu ve yasal mevzuat gereğince rücuen tahsili talebidir. Açıklaması yapıldığı görülmüştür.
Takibe dayanak yapılan Gebze—– İş mahkemesinin—- Karar sayılı ilamın incelenmesinde davacısının dava dışı —– olduğu, davalıların ise——. ( eski ünvanı ——.) olduğu görülmüştür.
Davacı vekili dava dilekçesinde Gebze —-. İş mahkemesinin—- Karar sayısıyla davalılar aleyhine rücuen tazminat davası açıldığını, dava sonunda —-tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verildiğini ve bu kararın Kocaeli İcra müdürlüğünün— Esas sayılı dosyasıyla ilamlı icra takibine konu edildiğini, karar gereğince davacıya sigortalı şirket —-. Tarafından dosya borcunun tamamı— — tarihinde ödendiğini, ve sigortalı —- ödediği bu tazminatı davacı şirket nezdindeki işveren mali mesuliyet sigorta poliçesinden talep etmesi üzerine bu miktarın 06/04/2016 tarihinde sigortalıya ödendiğini ve müvekkili şirketçe ödenen tazminatın zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olan davacılara kusurları oranda tazmini gerektiğini iddia ederek davalıların dava konusu takibe yaptıkları itirazın iptalini talep ettiği görülmüştür.
Celp ve tetkik olunan Gebze —. İş mahkemesinin —. Sayılı ilamının incelenmesinde davacısının dava dışı —– olduğu davalıların ise —- olduğu, mahkemece davanın kabulü ile — yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiliyle davacıya verilmesine dair karar verildiği, verilen kararın Yargıtay — Hukuk dairesinin —-. Sayılı ilamıyla bozulduğu, bozma sonrası davanın —Esasına kaydedildiği ve henüz sonuçlanmadığı davanın görülmeye devam ettiği Gebze —. İş mahkemesine yazılan müzekkere cevabında anlaşılmıştır.
Davacı vekili dosyaya sunmuş olduğu —– tarihli beyan dilekçesinde davaya konu icra takibinin açıklama kısmında müvekkili şirket tarafından yapılan ödemenin Gebze —. İş mahkemesinin— Esas ve — Karar sayılı ilama dayandığı belirtildiği ancak dava dilekçesinde açıklandığı üzere talebinin dayanağının sigortalı şirketin Gebze —-. İş mahkemesinin —- karar sayılı ilamının konu edildiği Kocaeli İcra Müdürlüğünün — Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu ödeme neticesinde sigortalı şirkete yapılan ödeme olduğunu takip talebinde sehven bilgileri yazılan Gebze —. İş mahkemesinin—- Karar sayılı ilamı sebebiyle müvekkili şirket tarafından yapılan bir ödeme olmadığını, yapılmayan bir ödemenin rücu imkanı bulunmadığından takip talebinde bu ilam bilgilerinin sehven yazıldığının kabul edilmesi gerektiğini beyan etmiştir.
Dava 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 67. Maddesinde düzenlenen itirazın iptali davasıdır.
2004 sayılı İİK’nın 67. Maddesinde; ” (Değişik madde: 18/02/1965 – 538/37 md.)
(Değişik fıkra: 17/07/2003 – 4949 S.K./15. md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
(Değişik fıkra: 09/11/1988 – 3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.
İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.
(Mülga fıkra: 17/07/2003 – 4949 S.K./103. md.)
Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.
(Ek fıkra:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” hükmü yer almaktadır.
Genel haciz yoluyla ilamsız icra takiplerinde borçlunun itirazı üzerine takip durur ve alacaklının takibin devamını sağlamaya yarayan imkanlardan biri İcra ve İflas kanununun 67. Maddesinde öngörülen itirazın iptali davasıdır. İtirazın iptali davası, takip alacaklısı tarafından itiraz etmiş olan takip borçlusuna karşı açılır. İcra takibinde yer alan ve borçlu tarafından itiraza uğrayan kısım davanın konusunu oluşturur.
İtirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilamsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini sağlamak amacı ile açılır. Başka bir deyişle itirazın iptali davası; alacaklının, itirazın kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde, borçlunun itiraz ettiği alacağın tespiti ve ödetilmesi istemiyle açtığı bir davadır.
İcra ve İflas kanununun 68 ve 68 (a) maddelerinde sözü edilen belgelerden birine sahip olmayan alacaklı, itirazın giderilmesini sağlayabilmek için yalnız itirazın iptali yoluna başvurabilir. Borçlu ödeme emrine itiraz etmemiş ya da itiraz geçerli değilse alacaklının itirazın iptali davası açmasında hukuki yararı yoktur.
İtirazın iptali davasının açılabilmesi için öncelikle davacının bu davayı açmakta hukuki bir yararı olacak, yetkili icra dairesinde yapılmış, geçerli haciz yolu ile ilamsız genel takip olacak, borçlu tarafından süresi içinde yapılmış ve takibi durdurmuş geçerli bir itiraz olacak, dava alacaklıya itirazın tebliğinden itibaren 1 yıllık süre içinde açılmış olacak, itiraz icra mahkemesinde kaldırılmamış olacak ve kesin hüküm bulunmayacak.
İtirazın iptali davalarının en önemli niteliği, bu davaların icra takibine bağlı, takibin devamına ya da iptaline yol açacak davalar olmasıdır. Bu nedenle, bu davalarda takip talebinde takip dayanağı olarak gösterilen belgeye bağlı olarak yargılama yapılmalıdır. İtirazın iptali davalarının icra takibine bağlı davalardan olmasının doğal sonucu; davacının icra takibine konu edilen alacağının varlığını kanıtlamasının zorunlu olmasıdır.
İtirazın iptali davasının konusu, ilamsız icra takibine borçlunun yaptığı itirazın haklı olup olmadığıdır. Mahkeme itirazın haklı olup olmadığını tespit ederken icra takibinin dayandığı takibi esas almalıdır. Alacaklı takip yapılırken dayanmadığı bir belgeye dayanarak itirazın iptali davası açamaz. Aksi halde itirazın iptali davasının normal bir alacak davasından farkı kalmaz ve bu sonuç davanın takip hukuku sistemi içindeki yeri ile bağdaşmaz. İtirazın iptali davasının konusu itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamaktır. Takipte dayanılan belgeye itiraz haklı ise, takipte dayanılmayan bir belgeye istinaden borçlunun itirazının haksızlığına karar verilemez. Eğer takipte dayanılmayan belge davada hükme esas alınırsa icra takibine itirazında haklı olan davalı-borçlu itirazın iptali davasında haksız duruma düşer. Alacaklı takip sırasında dayandığı ve borçluya onaylı suretini ödeme emriyle birlikte tebliğ ettiği belgeye istinaden itirazın iptali davası açmalıdır. Takip sırasında dayanılan belge dışında bir belgeye istinaden itirazın iptali davası açılamaz.
İtirazın iptali davalarında iki tür icra inkar tazminatı bulunmaktadır. Bunlardan ilki, icra inkar tazminatı diğeri de kötüniyet tazminatıdır. İcra inkar tazminatı veya kötüniyet tazminatı borçlar hukuku anlamında bir tazminat olmayıp itirazın iptali davasına özgü, borçluyu haksız itirazlardan, alacaklıyı haksız takiplerden alıkoyacak bir tür müeyyidedir. İcra inkar tazminatına ancak itirazın iptali davasında hükmedilebilir. Alacak davasında bu tazminata hükmedilemez. Davacı-alacaklının açtığı davanın itirazın iptali davası olarak nitelendirildiği durumlarda; davayı kazanması halinde lehine yüzde 20 tazminata hükmedilmesini isteyerek ve davayı kaybetmesi halinde, davalı tarafa yüzde 20 tazminat ödemeyi göze alarak açtığı davalarda inkar tazminatına hükmedilir.
İtirazın iptali davasında, borçlunun itirazında haksız olduğu mahkemece tespit edilir ise, borçlu hükmolunan borç miktarının yüzde yirmisinden aşağı olmayacak şekilde tazminata mahkum edilir. Buna icra inkar tazminatı denir. Alacaklı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesinin kabulünde kanun koyucunun güttüğü amaç, borçlunun borçlu olduğunu ve miktarını bildiği halde, borcunu inkar ederek takibi uzatmasını önlemektir. İcra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için öncelikle geçerli bir ilamsız genel icra takibi olmalı, borçlu yedi günlük süre içinde ödeme emrine itiraz etmiş olmalı, bir yıl içinde açılmış bir itirazın iptali davası bulunmalı, alacaklının icra inkar tazminatını istediğini açıkça belirtmesi, itirazın kötüniyetle yapılmış olması ve borçlunun haksızlığına karar verilmiş olması gerekmektedir. Mahkeme, itirazın iptali davası hakkında yaptığı inceleme sonucunda, borçlunun ödeme emrine karşı yapmış olduğu itirazın haksız olduğuna karar vermesi gerekir. Haksızlık itirazın yapıldığı tarihe göre belirlenir. Borçlunun itirazının haksız olup olmadığını tespit edebilmek için takip konusu yapılan ve borçlunun itiraz ettiği alacağın likit ( belli veya belirlenebilir) olması gerekir. Alacak likit ise borçlu itirazında haksızdır, alacak likit değil ise borçlu itirazında haklıdır. Alacağın likit olması demek, takip konusu alacağın miktarının belli olması demektir. Yani borçlu tarafından alacağın gerçek miktarını belirlemek için bütün unsular bilinmekte veya bilinebilecek durumdadır. Alacağın gerçek miktarını tespit etmek için alacaklı ve borçlunun anlaşmalarına veya böyle bir anlaşma olmazsa bir mahkeme kararına gerek yoktur. Borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilecek durumda ise alacak likit alacaktır.
İcra ve İflas Kanununun 67/2 maddesinde; “… Takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red olunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” hükmü gereğince, itirazın iptali davasının alacaklı aleyhine sonuçlanması halinde borçlu lehine tazminata hükmedilecektir. Kötü niyet tazminatına hükmedilebilmesi için öncelikle, alacaklının takibinin geçerli olması, süresinde itiraz edilmiş bulunması, süresi içinde itirazın iptali davası açılmış açılması, davanın davalı-borçlu lehine sonuçlanması, davacının takibinde haksız ve kötü niyetli olması ( borçlu lehine tazminata hükmedebilmek için alacaklının takibinin haksız olması yeterli olmayıp aynı zamanda davacı-alacaklının takibe geçmede ve itirazın iptali davasını açıp yürütmekte kötü niyetli olduğunun da kanıtlanması gerekmektedir) ve davalı-borçlunun kötü niyet tazminatı talebinde bulunmuş olması gerekmektedir.
Tüm dosya kapsamından davanın davacının sigorta poliçesi kapsamında ödediği bedelin rücuen davalılardan tahsili için açılan itirazın iptali davası olduğu anlaşılmıştır. Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, icra dosyası, iddia ve savunmalar, hep birlikte değerlendirildiğinde davaya konu takibin İstanbul Anadolu —. İcra müdürlüğünün 2017/21743 Esas sayılı dosyası olduğu, icra dosyasında takip dayanağı belgenin Gebze —. İş mahkemesinin —– Karar sayılı ilamı olduğu ilam bilgilerinin davalı borçlulara gönderilen ödeme emri belgesinde de belirtildiği , takip talebinde borcun sebebi ve dayanağının bu mahkeme kararı olduğu, davalıların da takibe itirazı üzerine takibin durduğu, ancak dava dilekçesinde alacağın dayanağı olarak Gebze —- İş mahkemesinin —- Karar sayılı ilam olduğu, takip dayağı ile davaca dilekçesinde belirtilen ilamın birbirinden farklı olduğu bu durumun davacı tarafında kabulünde olduğu ve dosyaya sunmuş olduğu 22/11/2019 tarihli beyan dilekçesinde bunun sehven yazıldığının belirtildiği görülmüştür. İtirazın iptali davalarında alacaklının takip talebinde belirttiği sebepler ile ve belgeler ile bağlı olduğu, takip talebinde sunmadığı ve dayanmadığı belgeleri itirazın iptali davasını açtıktan sonra sunup ileri süremeyeceği ( Yargıtay —.HD. — “İtirazın iptali davası, itiraz üzerine duran ilamsız icra takibinin devamını amaçlayan ve dayanağı olan icra takibine sıkı sıkıya bağlı olan bir dava türüdür. İİK.nun 58.maddesine göre takip talebinde borcun sebebinin gösterilmesi ve borç bir belgeye dayanıyorsa bu belgenin takip talebine eklenmesi gerekir. İİK.nun 60.maddesine göre de ödeme emrinin takip talebine uygun olarak düzenlenmesi gerekmektedir. Ödeme emrini alan borçlu borcun sebebine ve takibin dayandığı belgeye göre aleyhindeki ilamsız icra takibine itiraz edebilir. Bu durumda alacaklı süresi içerisinde ancak takip talebinde gösterilen belgeye dayanarak itirazın iptali davası açabilir. Başka bir anlatımla alacaklı, takibinde dayanmadığı bir belgeye itirazın iptali davasında ispat vasıtası olarak dayanamaz (Yargıtay HGK ————————– Karar sayılı kararları). Mahkemece yukarıda belirtilen ilkeler çerçevesinde iddia ve savunma değerlendirilip araştırma ve inceleme yapılarak varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.) , (—- ” …Alacaklı bu davada genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava etmektedir. İtirazın iptali davası, itirazın hükümden düşürülmesi ana başlığı altında düzenlenmekle takip hukuku içinde ve takip talebi ile sıkı sıkıya bağlantılı ele alınmak gereken, sonucuyla takibin devamına etkili bir dava türü olarak karşımıza çıkmaktadır ve takip talepnamesinde dayanılan borç ve borcun sebebi ile bağlılık asıldır… Bu davada ispat yükü kural olarak davayı açan alacaklıda olup alacaklı alacağını ispatla yükümlüdür. Genel hükümler dairesinde her türlü delille ispat edilecek alacak da yine takip talepnamesine konu olan ve borçlu yanca itiraza uğrayan alacaktır… Genel hükümlere göre her türlü ispat olanağının varlığı, takip talepnamesinde yer alan borç sebebinden ve takip dayanağından uzaklaşmak anlamında düşünülmemelidir. Burada sadece İcra hakimliğinin dar yetkisi nedeniyle inceleyemediği delillerin genel mahkemede serbestçe ancak borca bağlı olarak ileri sürülmesi olanağının varlığı söz konusu olmaktadır.” ) ( —- “… Davacı, davalı aleyhine başlattığı icra takibinde takip dayanağı olarak borç miktarı, borçluya ödenen değişik tarihlerdeki alacakların toplamı olarak göstermiş, herhangi yazılı bir belgeye dayanmamıştır. Davacı yargılama aşamasında birtakım tediye makbuzları ibraz etmiş olup Yargıtay Hukuk genel Kurulunun ———- karar no.lu — tarihli kararı gereğince de alacaklı davacı itirazın iptali davasını açarken takipte dayanak olarak göstermediği delillere dava aşamasında dayanamaz. Kaldı ki davacının ibraz ettiği fotokopi belgeler dahi davacının iddiasını kanıtlamaya yeterli değildir. Davacı davasını yazılı bir belge ibraz ederek ispatlayamamıştır…” ), davacı takip talebinde dayanmadığı belgelere itirazın iptali davasında dayanmakla ve takip talebinde borcun kaynağının neden kaynaklandığı açık ve net bir şekilde şüpheye mahal vermeyecek ve borçlunun savunma hakkını kısıtlamayacak bir şekilde belirtilmemekle usule uygun bir takip olmaması neticesinde mahkememizce takip talebinin konusu olmayan borç için itirazın iptali davası açıldığı anlaşılmıştır, yine tüm davalıların kötü niyet tazminatı talebi olduğu anlaşılmakla; davacının kötü niyet tazminatına hükmedilebilmesi için takibinde haksız ve kötüniyetli olması gerektiği, kötü niyetinin davalı tarafça ispat edilmesi gerektiği, alacağın ispat edilememesinin alacaklının takibinde kötü niyetli olduğunu göstermeyeceği ( Yargıtay ——- İİK 67/2 maddesi takibin haksız ve kötü niyetli olması halinde alacaklı aleyhine tazminata hükmedileceğini hükme bağlamaktadır. Anılan kanun hükmü uyarınca alacaklı-davacı lehine tazminata hükmedilebilmesi için davacı alacaklı tarafından yapılan icra takibinin haksız olmasının yanı sıra takibin kötü niyetle yapılması da şarttır. Eldeki davada davacının kötüniyetli olduğunun ispat edilemediği anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca davacının kötü niyetinden söz edilemeyeceğinden aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. ) (—– — – … Kötü niyet tazminatı verilebilmesi için alacaklının takibinde haksız ve kötü niyetli olması gerekir (İİK md 67/2). Alacağın ispat edilememiş olması tek başına kötü niyetin göstergesi değildir. Somut olayda davacının kötü niyetinin ispatlanamamış olması karşısında aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi doğru değildir. ), yukarıda açıklanan tüm nedenlerle davanın reddi ile birlikte yasal şartları oluşmayan kötü niyet tazminat taleplerinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda belirtildiği gibi;
1-Davanın REDDİNE,
2-Şartları oluşmayan kötü niyet tazminat talebinin reddine,
3-Başlangıçta peşin olarak alınan—– harcın alınması gerekli olan — harçtan mahsubu ile fazla alınan —-karar kesinleştiğinde ve istem halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafın yargılama sırasında yapmış olduğu masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalılar yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan—- uyarınca — avukatlık ücretinin davacıdan alınarak kendini vekil ile temsil ettiren davalılara verilmesine,
6-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde, HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. maddesi uyarınca artan gider ve delil avansının davacıya ve davalıya iadesine,
Dair, davacı vekili ve davalılar vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.