Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/938 E. 2021/464 K. 16.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/938
KARAR NO : 2021/464

DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/10/2015
KARAR TARİHİ : 16/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili —–dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin keşidecisi olduğu——- nolu —–çekin müvekkili şirketin imzası sahte olarak atılarak davalı bankaya verildiğini, müvekkilinin bankadan sorgulama yaptırdığında daval—–.— şirketin çeklerde lehtar olarak ön yüze yazıldığını, çeklerin arkasına da yine bu şirketin cirosunun atıldığını ve daha sonra bankaya verildiğinin görüldüğünü, bu nedenle çeklerin ön yüzünde ismi yazılı olan ve çeklerin arkasında da ciranta olarak ve imzası bulunan——- gösterildiğini, ancak çeklerde keşideci olarak ——- imzaların müvekkili şirket yetkilisine ait olmadığını, ——şikayet yapıldığını, konuyla ilgili çeşitli —-kararları bulunduğunu, anılan bu nedenlerle söz konusu çeklerde keşideci olarak müvekkili şirkete — imzalar müvekkili şirkete ait olmadığından ve bu konuda halen sahtecilik —- yapıldığını, çeklerin — henüz icra takibine konu edilmemesine rağmen icra takibine muhtemelen konulacağından icra takibinin açılmasının önlenmesi için HMK md 209 gereğince tedbir kararı verilmesinin zaruri olduğunu belirterek çekler hakkında icra takıbi açılmasının önlenmesi veya takip açılması halinde takibin tedbiren durdurulması için HMK 209 maddesi gereğince tedbir kararı verilmesini, davanın kabulü ile müvekkili ile davalılar arasında borç doğuracak bir ticari ilişki olmaması sebebiyle ve çeklerde keşideci olarak müvekkili şirkete atfen atılan imzaların müvekkili şirkete ait olmaması nedeniyle müvekkilinin davaya konu çekilirden dolayı davalılara borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Temlik eden davalı — tarihli beyan/cevap dilekçesinde özetle; müvekkil — kullandırılan kredilerden kaynaklanan borçları nedeniyle tahsilinde borçlarına mahsup edilmek üzere, ——. tarafından temlik cirosuyla cirolanmak suretiyle; müvekkil bankaya verilen, keşidecisinin davacı şirket olduğu —–ait çekler yasal süresi içinde ibraz edilmiş olup imza uyuşmazlığı sebebiyle işlem yapılmadığına ilişkin kaşe vurularak, işbu durum çeklerin arkasına yazdırıldığını, kişi ve yetkili hamil konumunda olan müvekkil bankaca sözkonusu—- vasıtası ile icra takibine başlandığını, davacı vekilince de huzurdaki davanın ikame edildiğini, takibe konu çek ve diğer çeklerin, keşideci —- çeki temlik cirosuyla cirolayarak müvekkil Bankaya verdiğini, belirtilen bu ciro silsilesinde müvekkil bankanın, davacının —- borçlu olup olmadığını bilmesinin imkanı olmadığı gibi böyle hukuki bir yükümlülüğü de bulunmadığını, müvekkili bankanın çeki elinde bulunduran — konumunda bulunduğunu, —evraklarında sebepten — geçerli olduğunu, buna göre — evrakı ile — doğuran sebep arasında, doğrudan ilişki kurulması mümkün olmadığı gibi iyi niyetli üçüncü kişi konumundaki müvekkil bankayı, keşideci ile emrine çek düzenlenen şirket arasındaki ilişkiye dair itirazların bağlamayacağını, davacının çeklerin müvekkil bankada olduğunu ve banka tarafından takas odasından sorulduğunu bilmekte olduğunu, TTK 687 madde hükmüne göre poliçeden dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan defileri başvuran hamile karşı ileri süremeyeceğini, dosyaya sunduğumuz Yargıtay kararlarında da bu husus açıkça ifade edildiğini, davacının zararına hareket etmemiştir ve etmesinin mümkün olmadığını, davacı tarafın kötü niyetli olarak ve sırf takip safahatını uzatmak maksadı ile itirazda bulunduğunu, davacı tarafın iddialarının gerçeği yansıtmadığını belirterek davacının taleplerinin reddine, davacı tarafın % 20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı—- tarihli cevap dilekçesinde özetle; davanın, yetkisiz mahkemede açıldığını, HMK 6. maddesi uyarınca genel yetkili mahkeme müvekkillerimin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri olup müvekkilim firma davacı tarafın dava dilekçesinde de belirttiği üzere “—- mukim olduğundan—- kayıtlı olduğunu, davaya bakma yetkisinin —-olduğunu yetkisizlik kararı verilmesini talep ettiklerini, davanın esastan reddinin gerektiğini, davaya konu çek davacı tarafça müvekkilim firmaya kendilerine çıkartılacak ürünlerin bedelini teşkil etmek üzere avans olarak keşide edildiğini, müvekkilim —–piyasalardaki sıkışıklık, başlamış bulunduğu —– ve özellikle —- aleyhe değişim nedeniyle ödeme dengesinde sıkıntı yaşamaya başladığını ve bunun neticesinde— erteleme talepli olarak mahkemeye başvurduklarını, üretimin durduğunu, müvekkilinin en kısa süre içerisinde —başlamak için elinden gelen çabayı göstermekte olduğunu, —-yeniden başlayacağını düşündüklerini, keşide edilen avans çeklerinin karşılığı olan ürünleri davacıya teslim edeceğini, açılmış olan davada hukuki menfaat bulunmadığı gibi taraflar arasındaki mutabakatlara uygun olarak ürün verilmesi halinde çeklerin karşılıksız kalmayacağını, davacı taraf her ne kadar çek üzerindeki keşideci imzasının kendilerine ait olmadığını ifade etmekte iseler de özellikle davacı tarafın muhatap bankasından daha evvel müvekkilim firmaya keşide edilip ödenen çekler getirtildiğinde o çeklerde de davaya konu çeklerdeki imza bulunduğunu, müvekkili firmaya keşide edilen çeklerin müvekkilimin gözü önünde imzalanmadığını, tersine davacı firmaca imzalanmak suretiyle müvekkilim firmaya gönderildiğini, davacı tarafça kötüniyetli beyanlarda bulunulduğu, bankadan ödenen çekler ile dava konusu çek üzerindeki imzalar karşılaştırıldığında görüleceğini, belirterek yetki yönünden inceleme yapılarak yetkisizlik kararı verilmesini, devamında haksız ve hukuka aykırı olarak açılmış davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Dava, keşideci imzasının sahte olduğundan bahisle davaya konu çekler nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkin olup, İİK 72 vd.maddelerine dayanmaktadır.
Tarafların tüm delilleri celbolunarak davaya konu edilen çeklerdeki keşideci imzaları üzerinde teknik bilirkişi incelemesi ve yerleşik Yargıtay içtihatları uyarınca davacı tarafın davaya konu çeklerdeki keşideci imzalarının şirket yetkilisine ait olmadığı iddiası ile birlikte imzaların şirket yetkilisine ait olmasa dahi bu çeklerin kendisi yönünden kabul edilmeyip — kayıtlanmadığı hususunu da ispat etmesi gerektiğinden davacı şirketin ticari —dayanak belgeleri üzerinde mali bilirkişi incelemesi yaptırılarak rapor alınmıştır. Alınan teknik ve mali bilirkişi raporlarının bilimsel nitelikli ve denetime açık bulundukları anlaşılmakla hükme esas alınmışlardır.
Davalılardan —– mahkememize yönelik yetki itirazı HMK 6 ve 7.maddeleri uyarınca davalı taraf birden fazla olduğundan davalı diğer bankanın yerleşim yeri ile davaya konu çeklerin keşide yerlerinin (muhatap bankanın) mahkememiz yargı yetkisi kapsamında olduğundan reddedilerek davanın esasına girilmiştir.
Davaya konu uyuşmazlık; ——- davalılara atfen atılmış ciro imzalarının bulunduğu —— verilmiş ve arka yüzünde davalılara atfen atılmış ciro imzalarının bulunduğu —– emrine verilmiş ve arka yüzünde — bedelli çeklerdeki keşideci imzasının davacı şirket yetkilisine ait olmadığından bahisle bu çekler nedeniyle davalılara borçlu olunup olunmadığına ilişkindir.
Dava konusu çeklerdeki keşideci imzası inkar edildiğinden çeklerin keşide tarihi itibariyle davacı şirketin — dosyası kapsamında temsil ve ilzama yetkili yönetici tespit edilerek imza örnekleri alınıp, — bulunduğu belgeler celbolunarak uzman bilirkişi heyetinden rapor alınmıştır. Alınan raporda dava konusu çeklerde keşideci—- imzaların ve davacı şirket yetkilisi— imzalarını içeren karşılaştırma belgelerindeki imzaların —–yapılan incelemesinde imzaların başlangıç yeri, yukarıya ve aşağıya dönüşlerle yapılan — açılanması, aşağı ve sola dönüşlerle yapılan — açılanması, — yapısı ve birbiri ile bağlantısı dönüş hareketleri, imzaların sonlandırılış biçimi ve genel olarak ——-saptandığından çeklerdeki keşideci imzalarının mevcut karşılaştırma imzalarına kıyasla davacı şirket yetkilisi— eli ürünü olmadığı kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Yukarıda da açıklandığı üzere davacı tarafça, imzası inkar edilen çeklerin kendisi yönünden kabul edilmeyip ticari defterlerine kayıtlanmadığı hususunun ispatı yönünden davacı şirketin ticari defter kayıt ve dayanak belgeleri üzerinde yaptırılan inceleme sonucunda düzenlenen mali bilirkişi raporunda; “…davacı şirketin 2015 yılı ticari defterleri ve dayanak belgeleri üzerinde yapılan incelemede davacının 01/01/2015 tarihli yevmiye açılış maddesi ile 31/12/2015 tarihli yevmiye kapanış maddelerinde davalı — bir hesap bulunmadığı, — kodlu verilen — davalı ile ilgili bir kaydının bulunmadığı, — verilen çekler hesabında yine dava konusu çeklerle ilgili bir kaydının bulunmadığın tespit edildiği…” belirtilmiştir.
Davalı—- karşı sunduğu cevap dilekçesinde dava konusu edilen çeklerin gönderilecek ürünlerin bedeli için avans olarak verildiğini, bu hususta taraflar arasında mutabakat olduğunu bildirmiş ise savunmaları doğrultusunda sözleşme, çek teslim belgesi — sunulmadığından bu yöndeki savunmaya mahkememizce itibar edilmemiştir.
Davalı —- tarihi itibarile iflasına karar verildiği tespit edildiğinden — yazı cevabında davalı müflis—— mahkemece verilen iflas kararı kesinleştiğinden —– seçildiği bildirilerek seçilen—– vekilinin isim ve adresi mahkememize bildirilmiş, mahkememizce ilgili— temsilcilerine usulüne uygun tebligat yapılarak iflas kararına verilen şirket yönünden de taraf teşkili sağlanmıştır.
—- sayılı dosyasının celbolunarak yapılan incelenmesinde, davacı şirktet tarafından davalı — hakkında davaya konu ve konu olmayan dava dışı iki çekle birlikte beş adet çekteki imzaların sahte atıldığından bahisle şikayette bulunulduğu,— sayılı yetkisizlik kararı verilerek soruşturma dosyasının— soruşturma sayısını aldığı, soruşturmanın halen devam ettiği tespit edilmiştir.
TTK’nun 780. maddesi gereğince, düzenleyenin imzası çekin zorunlu unsurlarındandır. Diğer yandan, bir kişinin — borcundan sorumlu tutulabilmesi için keşideci,—– sıfatıyla gerçek bir imzasının bulunması gerekir. İmza sahteliği mutlak defi olup tüm çek alacaklılarına karşı ileri sürülebilir.
Yapılan sonunda dosya kapsamı ve alınan bilirkişi raporları birlikte değerlendirildiğinde, davaya konu edilen çeklerdeki keşideci imzasının davacı şirket yetkilisine ait olmadığı gibi iş bu çeklerin davacı şirket tarafından benimsenerek ticari defterlerine de kaydının yapılmadığı, dolayısıyla imza sahteliğine ilişkin mutlak definin davacı tarafça tüm alacaklılarına karşı ileri sürülebileceği——Karar sayılı içtihatları da nazara alınarak) kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1.Davanın KABULÜ ile; keşidecisi davacı ——– (iflas halinde) olan —– Şubesi’ne ait,
——— bedelli çekler nedeni ile davacının davalılara BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE
2.Başlangıçta peşin olarak alınan 21.603,04 TL harcın, tamamlama harcı 1.196,00 TL ile birlikte, alınması gerekli olan 86.412,15 TL harçtan mahsubu ile bakiye 63.613,11 TL karar ve ilam harcının davalılardan alınarak hazineye irat kaydına,
3.Davacının yargılama sırasında yapmış olduğu başvuru harcı 27,70 TL, peşin harç 21.603,04 TL, tamamlama harcı 1.196,00 TL ile birlikte posta ve tebligat gideri 518,70 TL, bilirkişi ücretleri toplamı 3.750,00 TL olmak üzere toplam 27.095,44 TL yargılama masrafının davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4.Davacı taraf yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan—- nisbi avukatlık ücretinin davalılardan alınarak davacı tarafa verilmesine,
5.Karar kesinleştiğinde, HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. maddesi uyarınca artan gider avansının davacı tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili ve davalı —– vekilinin yüzüne karşı, diğer davalının yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.