Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/801 E. 2019/1231 K. 12.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2015/801 Esas
KARAR NO: 2019/1231
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/10/2015
KARAR TARİHİ : 12/12/2019
DAVA:Davacı vekili Mahkememize sunduğu —- havale tarihli ve aynı tarihte harçlandırdığı dava dilekçesinde özetle; davalı şirket aleyhine cari hesap alacağının ödenmesi için İstanbul Anadolu –. İcra Müdürlüğünün— Esas sayılı icra dosyası üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığını, borçlu vekilinin itiraz dilekçesi vermek suretiyle icra takibini durdurduğunu, bu itirazların tamamının yasal dayanaktan yoksun ve gerçek dışı olduğunu, müvekkili ile davalı arasında taşıma işinin görülmesi konusunda uzun yıllardır süregelen bir ticari ilişki bulunduğunu, davalının ticari ilişki içinde bulunduğu şirketlere ödemelerinin banka üzerinden yapmaktan kaçındığını, borçlu olduğu şirketlere iç bölgeleri aracılığıyla elden ödeme yapmayı tercih ettiğini, bu uygulama sonucunda bölgelerdeki şahısların gerçek dışı evraklar düzenleyerek müvekkili çalışanlarına teslim edilmiş gibi farazi bir durum yaratması sonucunda dava konusu alacağın doğduğunu, sundukları tediye makbuzları ve sevk irsaliyeleri incelendiğinde davalı şirketin düzenlediği belgelerde beyan edilen şahısların müvekkili şirket çalışanları olmadığını, müvekkili şirkette çalışmadıklarını, müvekkilince alacakları hususunda davalı şirkete yapılan başvuruda kendileri delil olarak bu belgeleri sunduğunu ancak kayıtları incelendiğinde ne bir bedel girişi ne de belgelerde yazan isimlere sahip bir çalışanlarını olmadığının görüldüğünü, davalı şirketin düzenlediği teslime ilişkin tutanaklarda müvekkili adına ödemeyi teslim alan olarak gösterilen şoförlerin müvekkili şirkette hiçbir zaman çalışmadığını, müvekkilinin muhasebe kayıtlarında davalının toplamda —- TL borçlu olduğunun anlaşıldığını, icra takibi öncesi ve sonrasında borçlu tarafından herhangi bir ödeme yapılmadığı gibi haksız bir şekilde icra dosyasına itiraz edildiğini, davalının yetkililerinin belirtilen hususlarda usulsüzlük yapıldığını kabul ettiğini ancak yine de ödemeden imtina ettiklerini beyanla davanın kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili Mahkememize sunduğu —– havale tarihli cevaba cevap dilekçesinde özetle: dava dilekçesini tekrarla davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili — tarihli duruşmada/esas hakkındaki beyanında; önceki beyanlarını tekrarla davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA:Davalı vekili Mahkememize sunduğu — havale tarihli cevap dilekçesinde özetle: davacı tarafça müvekkili firma aleyhine başlatılan icra takibi — tarihinde yani taşıma işleminin üzerinden 3 senelik süre geçtikten yapılmış olduğu ve davacı tarafın karayolu nakliyesinden kaynaklı fatura alacağının zamanaşımına uğradığını, taraflar arasında ticari ilişki bulunduğunu, taraflar arasında ticari bir ilişkinin olduğu ve davacı firma tarafından müvekkili firmaya nakliye hizmeti verildiği ile ilgili olarak taraflar arasında bir uyuşmazlık, anlaşmazlık bulunmadığını, müvekkili firmanın alacaklı olduğu iddiasında olan davacı firmaya herhangi bir borcu bulunmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili Mahkememize sunduğu — havale tarihli ikinci cevap dilekçesinde özetle: cevap dilekçesini tekrarla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili — tarihli duruşmada/esas hakkındaki beyanında; önceki beyanlarını tekrarla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Uyuşmazlık Konusu : Taraflar arasındaki ihtilaf, temelde taraflar arasındaki taşımacılık sözleşmesinden kaynaklı cari hesap ilişkisi nedeniyle davacının alacaklı olup olmadğı ve iddia olunun zamanaşımı nedeniyle alacağın zaman aşamına uğrayıp uğramadığı noktasındadır.
Davanın Hukuki Niteliği: Dava, icra takibine yapılan itirazın iptali davasıdır.
Davanın Hukuki Sebebi: İtirazın iptalini düzenleyen 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 67/1. Maddesindeki “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.” şeklindeki düzenlemedir.
DELİLLER:Celp ve tetkik edilen İstanbul Anadolu—. İcra Müdürlüğü’nün —- sayılı dosyasında; davacı takip alacaklısı tarafından — tarihli takip talebi ile davalı takip borçlusu hakkında ilamsız takip başlatıldığı, ödeme emrinin davalı takip borçlusuna tebliği üzerine davalı takip borçlusunun süresi içerisinde, borca ve ferilerine karşı itiraz ettiği ve bunun üzerine takibin durduğu, itiraz dilekçesinin ve/veya takibin durdurulmasına ilişkin kararın davacı takip alacaklısına tebliğ edilmediği, eldeki davanın — yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Tarafların ticari defterlerinin incelenmesine karar verilmiş, inceleme gününde Mahkememize ibraz edilen ticari defterler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Mali Müşavir bilirkişi — havale tarihli raporunda özetle; davacının ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme — tarihi itibarıyla davacının —- TL alacaklı olduğunu ancak —TL alacak için takibe geçildiğini, bunun nedeninin anlaşılamadığını, davalının ticari defterleri üzerinde yapılan incelemede ise —tarihi itibarıyla davalının — TL alacaklı bulunduğunu, davacının — tarihli — no.lu — TL bedelli faturasının davalı defter kayıtlarında bulunmadığını, söz konusu davalı defterlerinde yer almadığından bu fatura içeriği hizmetin verilidği hususunu ve davacının kanıtlaması gerektiğini ancak bu aşamada kanıtlanamadığını, bu halde davacının bu fatura bedelinin talep ettiği alacaktan düşülmesi gerektiğini, davalı tarafın usulüne uygun tutulduğu anlaşılan ticari defterlerinde davacı defterlerinde kayıtlı olmayan – adet matbu kasa makbuzları ile … ile — tarafındanı çeşitli kişi isim ve imzalarına — TL ödeme kaydı bulunduğunu, davacının yukarıda hesaplanan — TL alacağından yapılan bu ödemenin düşülmesi halinde davacının alacağının — TL olduğunun söylenebileceğini ancak davacı tarafın bu makbuzlarda adı geçen şahısların şirket çalışanı olmadığı hususunu iddia ettiğini, davalı tarafın ise piyasayada taşıma yapan tüm nakliye firmalarında işleyişin nakliyeci firmaların günlük yükleme durumuna göre araçlarını yükleme yerine yönlendirdiklerini, aracın yüklenmesi sonrasında aracın sefere başlamadan önce anlaşılan navlun bedelini KDV hariç kısmını elden makbuz karşılığında araç sürücüsü ya da şirketin alt yüklenici firma yetkilisine ödeme yapıldığını, bu ödeme yapılmadan nakliyecinin hiçbir şeklide sefere başlamadığını, teamülün bu şeklide olduğunu beyan ve Rapor etmiştir.
Bilirkişi Heyeti — havale tarihli raporunda özetle; davacının tüm alacak miktarını fatura bazında müstenidatı olan taşıma-sevk evrakı ile ispat etmesi gerektiğini, davalı ödemeleri mesnedi taşıma irsaliyelerinin davacı antetli kağıtlarda olduğunu, bu da söz konusu alt taşıyıcıları davacının temin ettiğine işaret ettiğini, davalının ödemelerinin taşıt plakaları, taşıma irsaliyeleri ve taşıma sürecini teyit eder niltelikte olduğu gözetilerek davacı tarafından düzenlenen faturalara konu işi yapan alt taşıyıcılara ödeme olduğu sürece hesaptan düşülmesi gerektiğini, davacının fatura müstenidatı olan taşıma evrakı ile aksini ortaya koymadığı sürece davalı ödemelerinin davacı için yapılmadığının değerlendirildiğini, burada çalışan veya temsilci olma şartı aranmayacağını, taşımacılık teamüllerinden fiili taşıyanların taşıma başlangıcında ödeme yapmadan alt taşıyıcı veya taşeron taşıyıcı olarak iş görmekten imtina ettiğinin gözetilmesi gerektiğini, taraf ticari defterleri ile teyit edildiği ve davalı ödemeleri mahsup edildiğinde bakiye—- TL davacı alacağının hesaplandığı gözetilerek bu miktar davacı asıl alacağı olacağını beyan ve rapor etmiştir.
Bilirkişi raporları taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE KANAAT :
Ticari Defterlerin Delil Kabiliyeti
Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme, yabancı gerçek veya tüzel kişi bile olsalar, tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun, yargılamayı gerektiren davalarda hazırlık işlemlerine ilişkin hükümleriyle senetlerin ibrazı zorunluluğuna dair olan hükümleri ticari işlerde de uygulanır. (TTK m. 83)
Uyuşmazlık konusu vakıaları ispata elverişli yazılı veya basılı metin, senet, çizim, plan, kroki, fotoğraf, film, görüntü veya ses kaydı gibi veriler ile elektronik ortamdaki veriler ve bunlara benzer bilgi taşıyıcıları bu Kanuna göre belgedir. (HMK m. 199)
Taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar. Elektronik belgeler ise belgenin çıktısı alınarak ve talep edildiğinde incelemeye elverişli şekilde elektronik ortama kaydedilerek mahkemeye ibraz edilir. Ticari defterler gibi devamlı kullanılan belgelerin sadece ilgili kısımlarının onaylı örnekleri mahkemeye ibraz edilebilir. (HMK m. 219)
İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmî bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir. (HMK m. 220/1)
Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır. (HMK m. 222/2-3-5)
Temerrüt
İfa zamanı taraflarca kararlaştırılmadıkça veya hukuki ilişkinin özelliğinden anlaşılmadıkça her borç, doğumu anında muaccel olur(TBK m. 90).
Karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifası isteminde bulunan tarafın, sözleşmenin koşullarına ve özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olması gerekir(TBK m. 97).
Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer. Borcun ifa edileceği gün, birlikte belirlenmiş veya sözleşmede saklı tutulan bir hakka dayanarak taraflardan biri usulüne uygun bir bildirimde bulunmak suretiyle belirlemişse, bu günün geçmesiyle; ( …. ) borçlu temerrüde düşmüş olur. Ancak sebepsiz zenginleşenin iyiniyetli olduğu hâllerde temerrüt için bildirim şarttır(TBK m. 117/1,2).
Aksine sözleşme yoksa, ticari bir borcun faizi, vadenin bitiminden ve belli bir vade yoksa ihtar gününden itibaren işlemeye başlar(TTK m. 10).
Faiz
Bir miktar paranın ödenmesinde temerrüde düşen borçlu, sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça, geçmiş günler için 1 inci maddede belirlenen orana göre temerrüt faizi ödemeye mecburdur(3095 s.y. M. 2/1).
——- önceki yılın 31 Aralık günü kısa vadeli avanslar için uyguladığı faiz oranı, yukarıda açıklanan miktardan fazla ise, arada sözleşme olmasa bile ticari işlerde temerrüt faizi bu oran üzerinden istenebilir. Söz konusu avans faiz oranı, 30 Haziran günü önceki yılın 31 Aralık günü uygulanan avans faiz oranından beş puan veya daha çok farklı ise yılın ikinci yarısında bu oran geçerli olur(3095 s.y. M. 2/2).
Yargı yetkisini, Anayasanın 9. Maddesine göre, Türk Milleti adına kullanan Mahkememizce, uyuşmazlık konusu hakkında, yapılan açık duruşmalar ve yargılama sonunda(Ay. m.141); toplanan/sunulan deliller, Adana —. Asliye Ceza Mahkemesinin —– Esas sayılı dosyası, ticaret sicil kayıtları, faturalar, tediye makbuzları, sevk irsaliyeleri, takip dosyası, bilirkişi raporları, iddia ve savunmalar ile tüm dosya mündericatı incelenip hep birlikte değerlendirildiğinde; davacı/takip alacaklısının davalı/takip borçlusu hakkında cari hesaba dayalı olarak takip başlattığı, davalı/takip borçlusunun tebliğ edilen ödeme emri üzerine takibe borca ve fer’ileri yönünden süresinde itiraz ettiği ve takibin durduğu, eldeki itirazın iptali davasının süresinde açıldığı, taraflar arasındaki ihtilafın takip konusu alacağın daha önce tediye makbuzları karşılığında elden ödenip ödenmediği ve talebin zamanaşımına uğrayıp uğramadığı hususundan kaynaklandığı, fatura tarihleri itibarıyla takibe konu taşımaların 6102 sayılı TTK’ nın uygulandığı dönemde yapıldığı, TTK 855/1 maddesinde taşıma ücretinin düzenlenmediği, buna göre taşıma ücretine ilişkin zamanaşımının genel zamanaşımı süresine tabi olduğu, sözleşmesel alacaklarda zamanaşımı süresinin ise on yıl olduğu nazara alındığında alacağın zamanaşımına uğramadığı, uyuşmazlığın halli ve taraflar arasındaki ticari ilişkinin tespiti için defter incelemesine karar verildiği, davacının ticari defterlerine göre davalıdan —- TL alacaklı olduğu, davalının ticari defterlerine göre davacıdan —- TL alacaklı bulunduğu, davacının —-TL bedelli faturasının davalı defter kayıtlarında bulunmadığı, bunun dışında kalanlar yönünden borçlunun faturaları kendi defterlerine kaydetmesi (faturaları deftere kayıt öncesinde ya da sonrasında süresi geçtikten sonra itiraz ve iade etmiş olması) halinde alacaklının (hizmet vermiş olsun ya da olmasın) HMK’nın 222. maddesi uyarınca alacağını ispatladığının kabul edilmesi gerektiği (Yargıtay -. HD’nin – tarih ve – Esas – Karar sayılı ilam), davalının kendi ticari defterlerindeki kayıtların aleyhine delil teşkil edeceği(Yargıtay – HD’nin – tarih ve – Esas – – Karar sayılı ilam) davalının kendi ticari defter kayıtlarının aksini yazılı delille ispatlaması gerektiği, davalı taraf her ne kadar ödemelerin araç şoförlerine yapıldığını iddia etmiş ise de tediye makbuzlarında tahsil eden kısmında ismi bulunan kişilerin celp edilen —- kayıtlarına göre davacı şirket çalışanı olmadıkları, bunun gibi taşıma uzmanı bilirkişi tarafından taşımanın davacı tarafça alt taşıyıcı kullanılarak yapıldığının ve alt taşıyıcıya yapılan ödemenin geçerli olduğunu beyan ve rapor etmiş ise de davalı vekilince cevap dilekçesinde “müşterilerin yükleyenin taşınması için nakliye firmalarından günlük araç temini yapılabildiğini tek seferlik taşıma işi için yükleme alanına giden nakliye araçları bakımından nakliye firmalarının talep ve yönlendirmelerine istinaden nakden ödemeler yapılmakta olduğunu ve taraflar arasındaki olayda da ödemelerin imzalı tediye makbuzları ile yapıldığını”, ikinci cevap dilekçesinde ise “anlaşılan navlun bedelinin araç sefere başlamadan önce tediye makbuzu karşılığında araç şoförüne ya da şirketin fatura koçanı yüklemeye eşlik eden alt nakliyeci firma yetkilisi/temsilcisine ödendiği” beyan edilmiş olması karşısında ve dosya arasına sunulu bulunan —- kestiği faturalara göre — fabrikasından emtianın alıcı — bulunan adresine sevk edilerek teslim edildiği, buna ilişkin alıcı—- düzenlemiş olduğu taşıma irsaliyelerinin mevcut olduğu, bu taşıma irsaliyelerindeki araç şoförleri ile gönderici —- tanzim ettiği sevk irsaliyelerindeki şoförlerin uyumlu olduğu, bahsi geçen sevk irsaliyelerinde alıcı —- askı dahil iki adet sevk irsaliyesi teslim alındı.” ibaresi ile birlikte imzasının bulunduğu, buna göre alıcı —- teslimatı davacının düzenlediği taşıma irsaliyesi ve aynı zamanda göndericinin(Şişecam) düzenlediği sevk irsaliyesinde bulunun şoförlerin yaptığı ancak davalının ödeme iddiasına dayanak yaptığı tediye makbuzlarında ” tahsil eden ” kısmında belirtilen kişilerin teslimatı gerçekleştiren araç sürücüsü olmadıkları, bu hususlar nazara alındığında davalı tarafın cevap ve ikinci cevap dilekçesindeki iddialarını ispatlayamadığı, davalının ödeme iddiasına konu tediye makbuzlarında adı geçen kişilerin taşımayı yapan araç sürücüleri olmaması nedeniyle davalının tediye makbuzları karşılığında elden ödeme iddiasını da ispat edemediği, bunun yanı sıra davalı tarafça bir kısım elden ödemelerinin davacının hesaplarında banka havalesi ile ödeme olarak kayıtlı olduğu beyan edilmiş ise de davalının ödemelere dayanak yapılan tediye makbuzlarını düzenleyen … hakkında şirketin kendisine avans olarak gönderdiği şirket parasını yükleme yapan araçlara ödemesini yapmadığı ve aldığı avans karşılığı yükleme evraklarını ibraz edemediği, tediye makbuzu ile ödediğini söylediği ödemeleri tedarikçi firmaya hiçbir zaman ödemediği iddiası ile Adana Cumhuriyet Başsavcılığına şikayet dilekçesi sunulması üzerine Başsavcılık tarafından —– tarihli iddianame şüphelinin yükleme yapan araçlara ödemek amacıyla gönderilen parayı şüphelinin ukdesinde tuttuğu ve ödeme yapmış gibi tediye makbuzu düzenlediği iddiası ile cezalandırılması istemi ile kamu davası açıldığı, Adana – Asliye Ceza Mahkemesinin—- Esas sayılı dosyasında sanık …’ ın yapılan sorgusunda “… o dönemde bazı kamyonculara tediye makbuzuyla ödeme yapmama rağmen bazı araçlar şirketlere aitti bu şirket araçlarına nakliye yaptırdığımız durumlarda bana yardımcı olan —bey iş garanti olsun diye kamyonların sahibi olduğu şirketlerin hesabına nakliye ücreti göndermiş…” ve “… satış müdürü ve bölge müdür yardımcısı olan —–bilgisi dahilinde önce – — kamyon şoförlerine tediye makbuzuyla ödeme yapılıyordu, daha sonra —– talimatı çerçevesinde ödeme —- banka hesabına veya muhasebesine makbuzla ödeme yapıyorduk…” şeklinde beyanda bulunduğu, ayrıca ceza yargılaması sırasında ikinci celsede katılan … vekilinin “… dosyaya sunduğumuz yazılı beyanları tekrarla dilekçe ekindeki — adet tediye makbuzundaki imzalar ilgili alacaklılar tarafından imzalanarak tahsil edilmemiş, biz sanığın bu kişiler adına imza atarak parayı tahsil ettiğini düşünüyoruz, bu kısımla ilgili olarak emniyeti suistimal suçunun işlendiğini düşünüyoruz…” şeklinde beyanda bulunduğu, bütün bu beyanlar birlikte değerlendirildiğinde davacı şirketin hesabına bir kısım nakliye ücretinin ödendiği, bu haliyle tediye makbuzlarının gerçeği yansıtmadığı gibi—– ceza dosyasındaki beyanları da nazara alındığında tediye makbuzlarına itibar edilmesinin mümkün olmadığı, davalı tarafa yemin delilinin hatırlatıldığı ancak davalı tarafın yemin deliline dayanmadığı, bu nedenle ödeme iddiasının ispatlanamadığı, davacının taşıma işine ait ücret alacağına ilişkin faturaların — TL bedelli fatura dışında davalı defterinde kayıtlı olduğu, cari hesaba göre fatura tutarı –TL’ den davalının defterinde kayıtlı olmayan — TL’ lik fatura tenzil edildiğinde davacının — TL alacağının bulunduğu, ancak takibinde davacının — TL ettiği, davalı takip borçlusunun icra takibine itirazının haksız ve yersiz olduğu, davacı tarafın takip öncesi işlemiş faize ilişkin harçlandırılmış bir davası bulunmadığından bu hususta herhangi bir karar verilmediği, davacının takip talebinde yasal faiz talep etmiş olması nedeniyle alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz(3095 sy. m. 2/1) uygulanması gerektiği, alacağın likit olması nedeni ile kabulle sonuçlanan kısım üzerinden davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi şartlarının oluştuğu(İİK m. 67/2) sonuç ve vicdani kanaatine(Ay. m.138) varılarak davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜNE,
2-Davalı/takip borçlusunun, İstanbul Anadolu —. İcra Müdürlüğü’nün —- Esas sayılı dosyasına vaki itirazının İPTALİNE,
3-Kabulüne karar verilen alacağın %20 ‘si olan — TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Başlangıçta peşin olarak alınan 651,76 TL harcın ve icra takibi peşin harcı 193,07 TL’nin, alınması gerekli olan 2637,76 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.792,93 TL karar ve ilam harcının davalı ‘dan alınarak hazineye irat kaydına,
5-Davacının yargılama sırasında yapmış olduğu peşin harç 651,76 TL, posta ve tebligat gideri 194,00 TL, bilirkişi ücreti 900,00 TL, olmak üzere toplam 1745,76 TL yargılama masrafının davalı ‘dan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafça yapılan yargılama masraflarının kendi üzerlerinde bırakılmasına
7-Davacı taraf yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca 4.597,61 TL avukatlık ücretinin davalı ‘dan alınarak davacı tarafa verilmesine,
8-Karar kesinleştiğinde, HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. maddesi uyarınca artan gider avansının davacı tarafa; artan delil avansının davalı ‘ya iadesine,
9-Karar kesinleştiğinde İstanbul Anadolu —. İcra Müdürlüğü’nün—- Esas sayılı dosyasının merciine iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, diğerlerinin yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle açık duruşmada verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 12/12/2019