Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/725 E. 2018/1032 K. 11.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2015/725 Esas
KARAR NO : 2018/1032

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/10/2015
KARAR TARİHİ : 11/10/2018

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin ……. adresinde kurulu tesisat ile ilgili olarak davalı şirketin ………. nolu elektrik abonesi olduğunu, davalı tarafça 18/08/2015 elektrik tüketim döneminden düzenlenen faturada İletim Bedeli, Dağıtım Bedeli, Perakende Satış Hizmet Bedeli, Sayaç Okuma Bedeli’nin yansıtılıp tahsil edildiğini, Yargıtay Daireleri’nin de tahsil edilen söz konusu tutarların iadesine ilişkin kararlarının olduğunu beyanla İletim bedeli için 3.084,92TL, Dağıtım Bedeli için 6.534,18 TL, Perakende Satış Hizmeti Bedeli için 2.372,70TL, Sayaç Okuma Bedeli için 5,92TL bedel için İstanbul Anadolu …..İcra Müdürlüğü’nün 2015/18777 Esas sayılı dosyası ile yapılan takibe davalının itirazının iptaline, takibin devamına, %20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; basiretli tacir gibi davranması gereken davacının taraflar arasındaki sözleşmede ödemeyi kabul ve taahhüt ettiği kalemlerin istirdadını talep edemeyeceğini, 4628 sayılı kanun ve 6446 sayılı kanunların elektrik tarifelerinin oluşturulması hususunda EPDK’nın yetkilendirdiğini ve kurulun çıkarttığı yönetmelik, tebliğ, karar ve ikincil mevzuatlarla tarifelerin düzenlendiğini, kurul kararlarının Danıştay tarafından iptal edilmedikçe tüm gerçek ve tüzel kişiler için bağlayıcı olduğunu, müvekkili ve diğer lisans sahibi şirketlerin kurul kararlarını uygulamamalarının lisans iptaline kadar yaptırımları olduğunu, dava dilekçesinde sözü edilen Kayıp Kaçak Bedeli ile dava konusu olmayan diğer kalemlerin EPDK düzenlemesi gereği olduğunu ve mevzuata uygun olarak tahsil edildiğini beyanla davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Uyuşmazlık Konusu :Davacı tarafından davalı aleyhine başlatılan İstanbul Anadolu …..İcra Dairesinin 2015/18777 esas sayılı İcra dosyasında takibe konu alacağın dayanağı olan 18/08/2015 tarih ve 28/08/2015 son ödeme tarihli fatura ile tahsil edilen iletim bedeli , dağıtım bedeli , perakende satış hizmet bedeli , PSH sayaç okuma bedelinin davalıdan iadesini talep edip edemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Davanın Hukuki Niteliği: Dava, icra takibine yapılan itirazın iptali davasıdır.
Davanın Hukuki Sebebi: İtirazın iptalini düzenleyen 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 67/1. Maddesindeki “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.” şeklindeki düzenlemedir.
DELİLLER :
Davalı ……………. Kayıtları incelendiğinde; davacının davalı şirket abonesi olduğu anlaşılmıştır.
Celp ve tetkik edilen İstanbul Anadolu ……………. İcra Müdürlüğü’nün 2015/18777 Esas sayılı dosyasında; davacı takip alacaklısı tarafından 16/09/2015 tarihli takip talebi ile davalı takip borçlusu hakkında ilamsız takip başlatıldığı, ödeme emrinin davalı takip borçlusuna 21/09/2015 tarihinde tebliği üzerine davalı takip borçlusunun 28/09/2015 tarihli dilekçesi ile süresi içerisinde, borca ve ferilerine karşı itiraz ettiği ve bunun üzerine takibin durduğu, itiraz dilekçenin ve takibin durdurulmasına ilişkin kararın davacı takip alacaklısına tebliğ edilmediği, eldeki davanın 1(bir) yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE KANAAT :
Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır. (17/06/2016 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı yasanın 21. maddesi ile değişik 6446 sayılı yasanın 17/10 md.)
Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. madde hükümleri uygulanır. (17/06/2016 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı yasanın 26. maddesi ile değişik 6446 sayılı yasanın Geçici Madde 20. md.)
Dava açıldıktan sonra Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren ve açılmış davalarda da yasanın uygulanacağına ilişkin düzenleme içeren 6719 sayılı yasanın 26’ncı maddesi ile değişik 6446 sayılı yasanın Geçici Madde 20. maddesinin anayasaya aykırı olduğundan bahisle Mahkememizin ……..Esas sayılı dava dosyasında Anayasa Mahkemesine başvuru yapıldığı, ancak başvurunun kabul edildiği 28/11/2016 tarihinden itibaren T.C. Anayasası ‘nın 152/3 ‘üncü maddesinde öngörülen sürenin başvuru hakkında henüz bir karar verilmeden geçtiğinin anlaşılması nedeniyle yargılamaya mevcut yasal düzenlemeler çerçevesinde devam edilmesine karar verilmiştir.
Henüz yürürlükte olmayan bir yasadan dolayı, davacıdan davanın başında, kurul kararına uygunluk denetimini ileri sürmesi beklenemez. Kaldı ki, bu türden bir incelemeden açıkça bir vazgeçme de yoktur. O halde, davacı tarafın isteminin, dava konusu edilen kayıp kaçak vs. bedellerinin haksız tahsil edildiği şeklindeki iddia ve talebi, niteliği itibarıyla bu bedellerin EPDK kararlarına, düzenleyici işlemlerine uygun olmadığı iddiasını da içerdiğinden, Mahkemenin yasada öngörülen denetim görevini yerine getirmesi için yukarıda açıklanan şekilde yöntemince bilirkişi incelemesi yaptırılması ve sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekmektedir. (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi …….. HD ‘nin 15/05/2017 tarih ve 2017/442 Esas – 2017/441 Karar sayılı ilam)
Yargı yetkisini, Anayasanın 9. Maddesine göre, Türk Milleti adına kullanan Mahkememizce, uyuşmazlık konusu hakkında, yapılan açık duruşmalar ve yargılama sonunda(Ay. m.141); toplanan deliller, ticaret sicil kayıtları, davalı şirket kayıtları, iddia ve savunmalar ile tüm dosya mündericatı incelenip hep birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasında abonelik sözleşmesi bulunduğu ve davalı tarafça kayıp-kaçak vb. bedellerinin tahsil edildiği hususunda ihtilaf bulunmadığı, ihtilafın mevcut yasal düzenlemeler çerçevesinde tahsil edilen bu bedellerin davacı tarafa iadesinin gerekip gerekmediği hususundan kaynaklandığı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.05.2014 günlü ve 2013/7-2454 Esas 2014/679 Karar Sayılı ilamıyla; 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 4. maddesi ile Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’na tüketicilere yapılacak elektrik satışlarında uygulanacak fiyatlandırmaya esas unsurları tespit etme görevi verildiği, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun bu maddeye dayanarak 11.08.2002 gün ve 24843 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Perakende Satış Hizmet Geliri ile Perakende Enerji Satış Fiyatlarının Düzenlenmesi Hakkında Tebliği” yayımladığı, lisans sahibi şirketlerinde bu tebliğe uygun olarak tüketiciden kayıp-kaçak bedeli adı altında bedel tahsil ettikleri, ancak anılan madde ile Elektrik Piyasası Düzenleme Kurumu’na sınırsız bir fiyat belirleme hak ve yetkisinin verilmediği, özellikle kaçak (elektrik enerjisinin hırsızlanması) bedelinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödendiğinin bilinmesininde hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğu, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu kararları ile bu bedelin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınmasının hukuka uygun olmadığı kabul edilerek kayıp kaçak vb. bedellerin aboneye iadesine karar verildiği, ancak 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Kanunu’nun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilerek, Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edildiği, açıklanan yasa değişiklikleri birlikte Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu kararlarına dayanılarak alınmış olan ve dava konusu yapılan bedeller ile ilgili olarak açılan (ve halen derdest olan) davalar, (açıklanan yasa değişikliklerinin yürürlüğe girmesiyle birlikte) aboneler tarafından talep edilemez hale geldiği, dava konusu olan bedellerin tahsil edilmiş vaziyette davalı şirket nezdinde bulunmaya devam ediyor olması ve davanın konusuz kalmasının dava konusu hakkında mahkemece hüküm verilemeyecek bir hal almasını ifade edip, dava konusunun halen mevcudiyetini koruması karşısında yalnızca sonradan yürürlüğe giren yasa hükümleri gereğince davacı tarafın talep yetkisinin kaldırılmış olduğu, dava konusunun talep edilebilirlikten çıkmış olmasının davanın konusuz kalması anlamına gelmeyeceği, bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerektiği, ancak dava açıldıktan sonra hasıl olan yasa değişikliği nedeniyle, davacının dava açmasında haksız sayılamayacağı cihetle; karar verdikten sonra davacı yararına maktu vekalet ücreti takdiri ile yapmış olduğu diğer yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline karar verilmesi (Yargıtay ….. HD ‘nin 04/10/2017 tarih ve 2017/13559 E – 2017/13278 K sayılı ilam) gerektiği sonuç ve vicdani kanaatine(Ay. m.138) varılarak davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Başlangıçta peşin olarak alınan 206,02TL karar ve ilam harcının işin hitamında ödenmesi gereken 35,90 TL harçtan fazla olduğu anlaşıldığından 492 sayılı harçlar kanunun 31. maddesi gereğince fazla alınan 170,12 TL harcın karar kesinleştiğinde ve istem halinde davacıya ödenmesine,
3- Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 35,90TL harç ile tebligat ve müzekkere gideri ile bilirkişi ücreti olarak yapılan 693,20TL toplamı olan 729,10TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4- Davacı yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan …….. uyarınca 2.180,00TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. Maddesi uyarınca davacıya iadesine,
6-Karar kesinleştiğinde, celbedilen icra dosyasının merciine iadesine,
İlişkin olarak taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.