Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/627 E. 2023/608 K. 12.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/627
KARAR NO : 2023/608

DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ : 30/09/2015
KARAR TARİHİ : 12/07/2023

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

DAVA: Davacı vekili 30.09.2015 tarihli dava dilekçesinden özetle; davacıların davalı şirketin %23,32 pay sahibi ortakları olduklarını, şirket müdürü ve ortağı —–2006 yılından itibaren %70,82 büyük pay sahibi olduğunu, pay yüksekliğine güvenerek ana sözleşme, kanun ve dürüstlük kurallarını ihlal ettiğini, şirkette sadece kendi çıkarları doğrultusunda yönetim uyguladığını, şirkete sadakat borcunu ve şirket çıkarlarını ihlal ettiğini, şirket ana sözleşmesinin 15.maddesinde yer alan 1/3 oy sınırlamasını yok saydığını, kanuna aykırı davranışlarla azınlık pay sahiplerinin yönetime katkılarını kabul etmeyerek onlara hiçbir zaman kar dağıtımı dahi yapmadığını, despot yönetimine devam edebilmek ve ana sözleşmenin 15. maddesinde var olan 1/3 oy sınırlamasını yok etmek için eşi —- muvazaalı 27.200 oy hakkı olan 2720 payı —- Noterliği 21.03.2014 tarih ve —–yevmiye numaralı mal ayrılığı sözleşmesi ve akabinde aynı tarih ve —– yevmiye numaralı bilâ bedel devir ettiğini, böylece TTK 596 maddesine dolanarak 1/3 oy sınırlamasını yok saymak istediğini, muvazaalı yaptığı işlemlerle karşı şirket aleyhine açılmış davalar bulunduğunu, ilgili dava dosyalarında alınan bilirkişi raporları ile çok açık bir şekilde muvazaanın varlığının tespit edildiğini, müdür/ortak —– müdürlük kararının yok hükmünde olduğunun —–Asliye Ticaret Mahkemesi’nin—– Esas sayılı kesinleşmiş mahkeme kararı ile sabit olduğunu, o tarihten beri yetkisiz olan müdürün TTK hükümlerine göre Genel Kurul Toplantısı organize edemeyeceğini, müdür —– eşi —— yaptığı 2720 pay devrinin muvazaalı olması ve genel kurulun yeni üyeyi kabul kararı vermemesinden dolayı bu ortağın oy hakkının bulunmadığını, ancak genel kurul tutanakları incelendiğinde hem şirketin yetkisiz müdürünün hem de eşinin oy kullandığının anlaşılacağını, şirketin 09.07.2015 tarih ve —– sayılı Genel Kurul Kararı incelendiğinde ilgili genel kurulda hem yetkisiz müdür hem de muvazaalı ortak eş —— oy kullandıklarını, 09.07.2015 tarihli Genel Kurul Kararına ilişkin gündemin 2. Maddesinin faaliyet raporunun okunması ve müzakere edilmesine ilişkin olduğunu, muhalefet şerhinde bu konu ile ilgili itirazlarının açıklandığını, gündemin 3. maddesinin 2014 yılı bilanço ve kar / zarar hesaplarının okunması müzakere edilmesi ve tasdikine ilişkin olduğunu, bu konuda muhalefet şerhini geniş olarak yapıldığını, döneme ait bilanço, ayrıntılı gelir tablosu birlikte incelendiğinde şirketin aktifi / likit mukayesesinde atıl sermaye varlığının ortaya çıktığını, karlılık oranının düşük olduğunu, 2014 yılında gösterilen karlılık artışının büyük oranda şirket faaliyetlerinden kaynaklandığını, çünkü şirket öz kaynaklarına göre karlılık oranının %7 olduğunu, 21.657.000 TL gibi bir paranın işletmeye sokulmadan atıl tutulduğunu bir ortamda gösterilen karın büyük kısmının banka faizlerinden oluştuğunu, banka faizlerinin %15-16 olduğu dönemde şirketin karlılık oranının banka faizlerinin de altında olduğunu, şüpheli alacaklar miktarının yüksek olduğunu, 2014 yılı şüpheli alacaklarında denetim noksanlığından dolayı bir milyon TL civarında gereksiz artış bulunduğunu, bilançoda gösterilen alınan sipariş avansları ve stokların gerçeği yansıtmadığını, şirket ile ilgili azınlık pay sahiplerine kanunun ön gördüğü hiçbir bilgi verilmediğini, belge gösterilmediğini, sadece despot bir tavırla önceden yazılan kararların oylamaya geçildiğini, alınan sipariş avansları ile ilgili alt kayıtlar hakkında hiçbir bilgi ve belge verilmediğini, sadece muhalefet şerhinin tutanağa geçildiğini, muvazaalı ortak—– oy hakkı olmamasına rağmen oy kullandığını, tutanakta 18.640 ret oyuna karşılık 56.700 olumlu oy ile alınan tasdik kararının ana sözleşme ve kanuna aykırı olduğunu, müdürlüğü Mahkeme kararı ile yok sayılmış bir kişinin genel kurul toplantısı düzenlemeye hakkının olmadığını, TTK 436 maddesine göre oy hakkı olmamasına rağmen yetkisiz müdür —— bilanço ve kar zarar hesaplarına esas olan işlemlere bizzat imzası ile müdahil olduğunu, şirket müdürü ortağın kendi ibrazı hakkında oy kullanma hakkı bulunmamasına rağmen oy kullandığını, bu nedenle ibra kararının yok hükmünde olduğunu, sermaye artırma kararının içerik olarak yok hükmünde olduğunu, şirketin sermaye artırımına ihtiyacının bulunmadığını, bilançoda şirketin 21.657.000 TL atıl parasının bulunduğunu, tam da bu paraya denk gelen sermaye artırımındaki esas maksadın azınlık pay sahibi olan davacılara kar dağıtmayı engellemek olduğunu, yapılan bu işlemin içeriğinin ana sözleşme, kanun ve dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, alınan kararın yok hükmünde olduğunu, yine alınan sermaye artırım kararının TTK 589 – 620 vd. karar nisabı hükümlerine aykırı olduğunu, sermaye artırımının ana sözleşme değişikliği olduğunu, TTK 589 hükmüne göre oylama yapılması gerektiğini, temsil edilen oy oranının en az 2/3 olumlu oyu ile sermaye artırım kararı alınabileceğini, toplantı nisabının 75.340 olduğunu, karar nisabının ise 50.226 olduğunu, tutanakta 58.700 olumlu oy ile karar alındığını, 1/3 oy sınırlaması sebebiyle hakim ortakların en fazla kullanabilecekleri oy oranın 26.666 x 2 = 53.332 olması gerektiğini, muvazaalı ortak ve eş —– oy hakkı bulunmadığını, oy hakkı olmayan muvazaalı ortağın oyu düşüldüğünde kullanılan en fazla olumlu oy sayısının —- ait olan 26.666 olduğunu, kararı nisabının ise 58.700 olması göz önüne alındığında sermaye artırım kararının hem içerik hem de karar nisabı olarak yok hükmünde olduğunu, yine adres değişikliğine ilişkin oylamanın da —– muvazaalı ortak olması nedeniyle oy hakkı bulunmadığından yok hükmünde olduğunu iddia ederek, gündemde 2 ile 6. sırada belirtilen ve 09.07.2015 tarih ve—–sayılı GKK (OKK) toplantısında alınmış bulunan kararların şirket ana sözleşmesine ve TTK 589, 418, 619, 620, 621 vs. hükümlerine, afaki iyi niyet kurallarına aykırı olduğundan karar tescilinin tedbiren durdurulmasına ve icrasının geri bırakılmasına, 09.07.2015 tarih ve —-. GKK (OKK) toplantısında alınan kararların geçersizliği (yok hükmünde olduğunun) tespitine ve iptaline karar verilmesini, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP: Davalı vekili 01.12.2015 tarihli cevap dilekçesinde özetle; 03.04.2014 tarihli Olağanüstü Genel Kurul Toplantısında alınan kararla —-şirketin işlerini ve muamelelerini yürütmek üzere şirket müdürlüğüne seçildiğini, anılan toplantının tutanağında yer alan gündemin 2. maddesinden görülebileceği üzere —–37.280 olumsuz oya karşı 113.320 olumlu oy ile müdür olarak seçildiğini, dava konusu 16.04.2014 tarihli Genel Kurul Toplantısının, çağrı yapılmasına, organizasyona ve gündemin belirlenmesine yetkili bir müdür bulunmasıyla yapıldığını, tüm davacıların da genel kurula iştirak ettiklerinden çağrı usulünün hukuka uygun olduğunu, bu nedenle davacıların hukuka ve nesnel gerçekliğe açıkça aykırı taleplerinin reddi gerektiğini, şirketin 2009 yılından beri yetkili bir müdür tarafından idare edildiğini, dava konusu olağan genel kurul toplantısının çağrı usulüne uygun şekilde yapıldığını, bu hususta aksi düşünülse dahi kararlılık kazanmış Yargıtay kararlarına göre genel kurul toplantısının çağrıda usulsüz bir durum olmasının toplantıda alınan kararların iptaline veya yok sayılmalarına sebep olmadığını, davacılar davaya konu genel kurul toplantı tutanağına katılarak oylamaya katıldıklarını, bu nedenle çağrının usulsüz yapıldığından bahisle genel kurul toplantı tutanağının iptali yönünde talep oluşturmalarının hukuki menfaatinin kalmadığını, bu noktada dürüstlük ve afaki iyi niyet kurallarına aykırı talep oluşturduklarını, şirkette yaklaşık %35 oranında —–pay sahibi olduğunu, TTK 596 maddesi uyarınca —– mal rejimi sözleşmesi gereğince payı iktisap ettiğinden davacıların belirttiği gibi genel kurul onayına gerek olmaksızın şirkette pay sahibi olduğunu, ayrıca 29.04.2014 tarihli Genel Kurulda —– şirkete ortak olarak kabul edildiğini, pay defterine de isminin yazıldığını, üstelik genel kurulda kabul kararı alınmasa bile TTK 596.f.2 maddesi uyarınca şirket genel kurulunda 3 ay içerisinde —– ortak olarak onaylamayı ret kararı alınmadığı için —– her durumda şirketin ortağı olacağını, davacının bütün bu genel kurul kararları olmamış gibi TTK 596 maddesi de yokmuş gibi dava dilekçesini kurgulayarak Mahkemeyi yanıltıcı beyanlarda bulunduğunu, gündemin 3. maddesinde alınan bilanço ve kar – zarar hesaplarının okunması, müzakere edilmesi ve onaylanmasına ilişkin kararın TTK’da bulunan karar nisaplarına uygun olduğunu, toplantıda sadece bilançonun onaylanmayıp ibra kararının da alındığını, bilançonun onaylanmasının tek başına yöneticinin ibrası anlamına gelmediğini, TTK 619 maddesinde bulunan oy sınırlamasına tabi olmadığını, oy sınırlaması mevcut olsa bile —– tek başına 27.200 adet olumlu oyunun bilançonun onaylanması için yeterli olduğunu, toplantıda 01.01.2014 – 31.12.2014 dönemi bilanço, ayrıntılı gelir tablosu, faaliyet raporunun davacılara sunulduğunu ve müzakere edildiğini, buna karşın davacıların bilgi ve belge sahibi olmadıkları iddialarının afaki olduğunu, halka kapalı bir limitet şirketin piyasaların sürekli belirsiz olduğu günümüzde öz sermayesinden finansman elde etmesinin en doğrusu olduğunu, genel kurulun iradesi ile gerekçesiyle birlikte en doğru yatırım aracı seçildiğini, bu nedenle alınan tüm kararların TTK’ya uygun olduğunu, şirket müdürünün 18.640 ret oyuna karşılık 27.200 olumlu oy ile ibra edildiğini, şirket müdürü olan—–kanuna ve ana sözleşmeye uygun olarak kendi ibrasında oy kullanmadığını, ibra kararında karar nisabının 22.940 olduğunu, şirket müdürünün ibrası kararında tek başına olumlu oy kullanan —–27.200 oyunun 26.667 adet olacağını, her iki durumda da olumlu oylar ile ibra kararının nisabının sağlandığını, şirket genel kurulunun gündeminin 5. maddesi ile sermayenin artırılması yönünde aldığı kararın şirket ekonomik durumuna ve öngörülerine, ticari hayatın olağan akışına uygun olduğunu, şirket yönetiminin, şirket ortaklarının veya şirket sahiplerinin servetlerini maksimize etmek yerine şirketin mali yapısını sağlıklı tutmaya, uzun dönemde rekabet gücünü artırmaya öncelik verdiğini, kapalı bir aile şirketi olan, borçlanma araçları ve olağanı fazla bulunmayan müvekkili şirketin faizlerin giderek yükseldiği piyasa şartları içerisinde borçlanma riskini artırmamak adına finansmanı öz sermayeden ve karlardan edinmesinin en doğal tercih olduğunu, ticaret şirketlerinde ihtiyaç duyulacak finansmanın öz kaynaklarla karşılanacak kısmının başlıca kaynağını dağıtılmayan karların oluşturduğunu, kapalı aile şirketi olan müvekkili şirketin sermaye piyasalarından finansman elde etmesi mümkün olmadığı için şirketin zaruri ihtiyaçlarını öz kaynaklarından karşılaması gerektiğini, sermaye artırılması ve şirket ana merkezinin değiştirilmesi kararının TTK.’daki karar nisaplarına uygun olduğunu, dava dilekçesinde şirket merkezinin değiştirilmesi gerektiğini davacıların da belirttiklerini, buna rağmen bu kararın da iptalini talep etmelerinin açıkça dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, sermaye artırımına ilişkin genel kurul kararının şirket ve paydaşlarının menfaatlerine uygun olduğunu, şirketin yıllık dönem karara %30 külfet oluşturan kira giderlerinden kurtularak mali açıdan sağlıklı, istikrarlı büyüme ve kar payı dağıtılmasına yönelik alındığını, şirketin kar miktarlarından oluşan likidini yatırım finansmanı olarak kullanamaz ise uzun süren yargılama süreci içerisinde her yıl karının %30’u oranın kira giderine katlanmak zorunda kalacağını savunarak, usul şartlarını taşımayan, esasen hukuka, TTK’da yazılı karar nisaplarına uygun genel kurul kararı üzerinde talep edilen ihtiyati tedbir talebinin reddine, 09.07.2015 tarihli ve 91 sayılı olağan genel kurul toplantısında alınan tüm kararların TTK’da öngörülen nisaplara, ana sözleşmeye ve afaki iyi niyet kurallarına uygun olması, somut gerekçeler ile alınması nedeniyle davanın tümden reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacılar üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava, TTK 622. Maddenin atfı nedeniyle anonim şirketlere ilişkin TTK 445 vd maddeleri gereğince açılan genel kurul kararlarının butlanı ( TTK 447 ) davasıdır.
Bilindiği üzere genel kurul kararının butlan ya da iptalinin istenebilmesi için kural olarak davacı pay sahibinin genel kurul toplantısına katılması alınan kararlara olumsuz oy kullanması ve muhalefetini toplantı tutanağına geçirmesi gerekir. (TTK 446/1-a ) mahkememizce öncelikle bu husus nazara alınmış, davacılarımızın pay sahibi olduğu, genel kurul toplantısına katıldıkları muhalif oy kullanıp muhalefetlerini de toplantı tutanağına şerh ettirdikleri görülmüştür. Bilindiği üzere, iptal davaları için 3 aylık bir hak düşürücü süre de söz konusu olup, davamızda bu süre içinde açılmıştır. Kaldı ki TTK 447 maddesi uyarınca davaya konu edilen genel kurul kararının butlanına ilişkin davalarda hak düşürücü süre koşulu mevcut değildir.Mahkememizce tarafların bildirdiği tüm deliller celp olunarak dava dosyası ve davalı şirkete ait ticari defter kayıt ve dayanakları belgeler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak raporlar alınmıştır.
Davaya konu genel kurul toplantı tutanağının incelenmesinde; davalı şirketin 09.07.2015 tarihli 2014 yılına ilişkin olağan genel kurul toplantısının toplantı tutanağının 2-3-4-5-6. Maddelerine ilgili gündem maddesi okunup müzakere edildikten sonra her bir maddeye davacıların muhalefet şerhi koyarak imzaladıkları, muhalefet şerhlerinde; “Toplantının yetkisiz müdür tarafından düzenlendiği, şirket ortağı olarak gösterilen——muvazaalı ortak olduğu, şirket tarafından ortaklığı onaylanmadığı, bu konuda davaların devam ettiği, —— oy hakkının olmadığı, alınacak kararlarda olumlu/olumsuz oy kullanamayacağının, düzenlenen Genel Kurulun kanuna ve usule aykırı olduğu, toplantıda alınan kararların yok hükmünde olduğu…” belirtilmiştir. Hazirun cetvelinin incelenmesinde davalı şirket sermayesinin 8.000.000,00 TL her bir hisse bedelinin 1.000,00 TL olduğu, şirkette 8 ortağın pay sahibi bulunduğu, şirket ortaklarından —–2946 adet, —– 2720 adet hisseye, diğer ortakların her birinin ise 466 adet hisseye sahip oldukları, artan pay olan 4 adet hissenin ise —- verildiği, —-ile —–toplamda 5670 adet hisse ile toplam %70,87 oranında pay sahibi olduğu, toplantıya ortaklardan—– hariç olmak üzere kalan ortakların asaleten ve vekaleten katıldıkları anlaşılmıştır.
Davaya konu 09.07.2015 tarihli olağan genel kurul toplantı tutanağının ve ana sözleşme tadil metninin 6102 sayılı TTK hükümlerine uygun olarak ticaret sicil müdürlüğünce 15.07.2015 tarihinde tescil edildiği görülmüştür.
Taraflarca delil olarak bildirilen;
—- Asliye Ticaret Mahkemesinin—– Esas sayılı dava dosyasının celp olunarak incelenmesinde; davacıların …, …, …, … olduğu, davalıların —–olduğu, davalılar karı koca arasında —-Noterliğinin 21.03.2014 tarih ve —–yevmiye sayısı ile düzenleme şeklinde yapılan limited şirket hisse devri sözleşmesinin muvazaa sebebi ile geçersizliğinin tespitine (yok hükmünde olduğunun tespitine) ayrıca şirket pay defterinde ticaret sicil müdürlüğünde ve diğer ilgili kurumlarda yapılan kayıt ve tescillerin silinmesi talep edildiği, mahkemece yapılan yargılama sonunda 09.12.2015 tarih —-sayılı kararı ile; “davanın kabulü ile davalıların —-. Noterliğinin 21.03.2014 tarih —– yevmiye sayısı ile tanzim edilen —- Şirketi’ndeki davalı—– hissesini aynı noterliğin aynı tarih —– yevmiye sayısı ile yapmış oldukları mal ayrılığı sözleşmesi esas alınarak diğer davalı —– yapılan hisse devir sözleşmesinin muvaza sebebi ile geçersizliğinin tespitine” karar verildiği, kararın 26.09.2019 tarihinde kesinleştiği görülmüştür.—– Asliye Ticaret Mahkemesinin ——Esas sayılı dava dosyasının celp olunarak yapılan incelenmesinde; davacıları …, …, …, … olduğu, davalısının —— olduğu, davanın konusunun davalı şirketin 29.04.2014 tarihli olağanüstü genel kurulunda alınan tüm kararların yok hükmünde olduğunun tespiti istemine ilişkin olduğu, mahkemece yapılan yargılama sonunda 10.11.2021 tarihinde —-karar sayılı kararı ile; —–Asliye Ticaret Mahkemesi ‘nin —– Esas sayılı dosyasında yapılan ve 26.09.2019 tarihinde kesinleşen ilamı uyarınca dava dışı büyük ortak—-tarafından —— yapılan pay devrinin muvazaalı olduğu ve devir sözleşmesinin geçersiz olduğu karara bağlanmıştır. Mahkeme ilamı ile pay devrindeki işlemin muvazaalı olduğunun tespit edildiği ve kararın kesinlik kazandığı anlaşılmakla; devir sözleşmesinin yok hükmünde olduğu tespit edildiğinden ve 29.04.2014 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında alınan kararın da 14 ve 15. Maddelerine aykırı olduğu kanaatine varıldığından yok hükmünde olduğunun kabulüne karar vermek gerekmiştir” gerekçesi ile davanın kabulüne karar verildiği görülmüştür.
Yokluk, bir hukuki işlemin kurucu nitelikteki unsurlarının bulunmaması sebebiyle işlemin hiç kurulmamış olması olarak tanımlanabilir. Genel kurul kararının varlığından söz edebilmek için de iki kurucu unsura ihtiyaç duyulmaktadır. Bunlar, genel kurul toplantısının yapılması ve pay sahiplerinin bu toplantıda karar almasıdır. Bu ikisinden birinde bir eksiklik meydana gelmesi halinde, karar hiç doğmamış sayılır ve en baştan itibaren yok sayılır. Yargıtay uygulamasına göre, genel kurul kararının oluşabilmesi için toplantının yapılması ve karar alınması gerektir bu iki kurucu unsurdan biri yoksa genel kurul kararı yok hükmündedir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu——kararı). Bu iki kurucu unsur kapsamında yoklukla malul sayılacak kararlara örnek olarak, Öncelikle yetkili olmayan kişi tarafından çağrı yapılması ve karar alınması, Çağrıda toplantı yer ve/veya saatinin yazılmamış olması hali, Pay sahibi olmayan kişiler tarafından karar alınması, Kanunda veya esas sözleşmede öngörülen asgari toplantı ve karar yeter sayılarına aykırı karar alınması, verilebilir.
Aynı şekilde, genel kurul toplantısında Bakanlık temsilcisinin bulunmamış (TTK m. 407/119) veya toplantı tutanaklarını imzalamamış olması halinde (TTK m. 422/N), genel kurul kararı yok hükmündedir.
Kesin hüküm niteliğine gelen—–. Asliye Ticaret Mahkemesinin —– Esas sayılı dava dosyasında verilen karar ile işbu kesin hükme dayanılarak karara bağlanan —- ATM’nin —– Esas sayılı dava dosyasında verilen —– sayılı karar doğrultusunda davaya konu edilen genel kurul toplantısında alınan kararların incelenmesinde;
Gündemin 1. Maddesinde toplantı başkanlığı’na—– seçildiği, gündemin 2. Maddesinde 2014 yılı faaliyet raporunun —– tarafından okunduğu, söz alan ortaklardan …’nun gündemin 2. Maddesi ile ilgili muhalefet şerhi olduğunu belirterek muhalefet şerhi eklediği ancak 2. Maddede herhangi bir kararın alınmadığı, görüldüğünden gündemin ilk iki maddesine ilişkin esasa yönelik inceleme yapılmamıştır.
Gündemin 3. Maddesinde 2014 yılı bilanço ve kar/zarar hesaplarının —– tarafından okunduğu, söz alan ortaklardan …’nun gündemin 3. Maddesi ile ilgili muhalefet şerhi olduğunu belirterek tutanağa eklenmek üzere üç sayfadan oluşan muhalefet şerhi sunduğu ve yapılan oylama sonucunda 2014 yılı bilanço ve gelir tasdikine 18640 ret oyuna karşılık 56700 olumlu oy ile ve oy çokluğu ile karar verildiği, görülmüştür.
—- sahip olduğu paylara ilişkin —-Asliye Ticaret Mahkemesinin —– Sayılı dosyası kapsamında gerçekleşen yargılamanın 26.09 2019 tarihinde kesinleşmesi sebebiyle, bu payların muvazaalı şekilde devredildiği ve bu sebeple devir sözleşmesinin geçersiz olduğu hususu kesinlik kazanmıştır. Kesinleşen, geriye doğru hüküm ifade eden karar doğrultusunda—- pay oranı dikkate alınmamış, vaki iptal kararı gereği devir öncesindeki duruma dönülerek ——devir öncesi hisse mevcudu olan 5.670.000 TL (2.950.000 + 2.720.000) sermaye payına göre nisapların değerlendirilmesi gerekmiştir.Bu durumda davalı şirket esas sözleşmesinin 15. Maddesi uyarınca, —–bütün ortakların sahip olduğu oy hakkının 1/3 oranında oy hakkına sahip bulunduğu kabul edilecektir. Gündemin 3. Maddesi kapsamında gerçekleşen oylamanın ibra oylaması niteliğinde olmadığı dikkate alındığında, şirket müdürü—-oy hakkından yoksunluğu söz konusu değildir. Sonuç olarak, kabul oyu veren—–alınan kararın Kanunen ve esas sözleşme hükümleri kapsamında toplam oy 16 adetlik (8.000.000/500.000) oy hakkında 11,34’üne (5.670.000/500.000) sahip olsa da ana sözleşmedeki 1/3 sınırı sebebiyle karar nisabında en çok 5,33 oy dikkate alınabilecektir. Toplantıdaki Red oyu miktarı 3,73 (0,93 x 4 ortak) Somut olayda da karar nisabının fiilen kullanılan oylara göre değil, toplam sermayeye göre tespit edilmesi gerektiğinden kullanılan olumlu oyların adi çoğunluk oranını sağlamadığı, bu sebeple alınan 3 nolu gündemdeki kararının yokluk ile malul olduğu sonucuna varılmıştır.
Gündemin 4. Maddesinde; “Şirket müdürünün 2014 yılı ile ilgili olarak ibrasına geçildiği, şirket müdürü—– yapılan oylama sonucunda 18640 ret oyuna karşılık 27200 olumlu oy ile ibra edildiği” şirket müdürü—–ibra oylamasında oy kullanmadığı, muhalefet şerhinde TTK 619 maddesine göre şirket yönetimine katılan ortağın kendi lehine oy kullanmasının yasaklandığı, —– kendi kendini ibra edemeyeceği, ayrıca —– 2014 yılında davalı şirket hisselerini muvazalı olarak satın aldığı, oy hakkının bulunmadığı, ayrıca ibrası istenilen—– eşi olduğu bu sebeple ibrada hiçbir şekilde oy kullanamayacağını alınan kararın şirket sözleşmesine, kanuna ve iyi niyet kurallarına aykırı olduğunu belirttikleri görülmüştür.
TTK 617. Maddesi; “(1) Genel kurul müdürler tarafından toplantıya çağrılır. Olağan genel kurul toplantısı, her yıl hesap döneminin sona ermesinden itibaren üç ay içinde yapılır. Şirket sözleşmesi uyarınca ve gerektikçe genel kurul olağanüstü toplantıya çağrılır. (2) Genel kurul, toplantı gününden en az onbeş gün önce toplantıya çağrılır. Şirket sözleşmesi bu süreyi uzatabilir veya on güne kadar kısaltabilir.(3) Toplantıya çağrı, azlığın çağrı ve öneri hakkı, gündem, öneriler, çağrısız genel kurul, hazırlık önlemleri, tutanak, yetkisiz katılma konularında anonim şirketlere ilişkin hükümler, Bakanlık temsilcisine ilişkin olanlar hariç, kıyas yoluyla uygulanır. Her ortak kendisini genel kurulda ortak olan veya olmayan bir kişi aracılığıyla temsil ettirebilir. (4) Herhangi bir ortak sözlü görüşme isteminde bulunmadıkça, genel kurul kararları, ortaklardan birinin gündem maddesi ile ilgili önerisine diğer ortakların yazılı onayları alınmak suretiyle de verilebilir. Aynı önerinin tüm ortakların onayına sunulması kararın geçerliliği için şarttır.” ,
Oy hakkından yoksunluk başlığını taşıyan TTK 619/1 maddesi; ” (1) Herhangi bir şekilde şirket yönetimine katılmış bulunanlar, müdürlerin ibralarına ilişkin kararlarda oy kullanamazlar.”
TTK 622. Maddesi; “- (1) Bu Kanunun anonim şirket genel kurul kararlarının butlanına ve iptaline ilişkin hükümleri, kıyas yoluyla limited şirketlere de uygulanır.”
TTK 436/2. Maddesi; “(2) Şirket yönetim kurulu üyeleriyle yönetimde görevli imza yetkisini haiz kişiler, yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmelerine ilişkin kararlarda kendilerine ait paylardan doğan oy haklarını kullanamaz. ” Şeklinde düzenlenmiştir.
Kesin hüküm niteliğindeki —–. Asliye Ticaret Mahkemesinin —– Esas sayılı dosyasında verilen karar uyarınca; —– hissesinin devri yok hükmünde olduğuna göre—– hissesi devir öncesi —– seviyesine ulaşacağı, dolayısıyla kendi ibrasında oy kullanamayacak olan şirket müdürüne davacıların —– ret oyu karşılığında kabul oyu sıfır olacağından yöneticinin ibra edilemeyeceği, Yargıtay’ın bir çok kararında oy hakkından yoksun şirket yönetim kurulu üyelerinin TTK 436/2 maddesi uyarınca kendisi veya diğer yönetim kurulu üyelerinin ibra oylamasında oy kullanması halinde alınan bu kararın yokluk yaptırımı ile karşılığını bulmuştur.
Gündemin 5. Maddesinde; “Şirket sözleşmesinin sermaye başlığını taşıyan 6. Maddesinde yazılı şirket sermayesinin 8.000.000,00 TL den 20.000.000,00 TL ye çıkartılmasına ve yeni şekli ile tadil edilmesine 18640 ret oyuna karşılık 56700 kabul oyu ile oy çokluğu ile” karar verildiği görülmüştür. 5. Maddeye ileri sürülen muhalefet şerhinde; rasyonel çalışmayan, karlılığı banka faizlerinin altında olan 21.657,00 TL çek ve nakit atıl beklediği halde bugüne kadar hiç kar dağıtmayan bir şirkette sermaye arttırımının anlamsız olduğu, rasyonel olmadığı ve sermaye arttırımının kabul edilmediğinin belirtildiği görülmüştür.Mali bilirkişi gündemin 5. Maddesindeki sermaye arttırımına ilişkin karar yönünden yaptığı inceleme sonucunda raporda; şirketin karlılık oranının net satışa göre %3,75 öz kaynak karlılığına göre %8-%8,50 seviyesinde olduğu, şirketin 2014 yılı sonunda 21,7 Milyon TL ‘lik hazır değerlerinin bankalar hesabı içerisinde bulunan 2,2 Milyon TL’sinin vadesiz mevduat hesabında bulunduğu geri kalan hazır değerlerin ağırlıklı olarak vadeli mevduat, vadeli alınan çekler hesabından oluştuğu, gerçekte hazır değerler oranının büyük olması şirketin vadeli borçlarını ödemede çok güçlü olduğu anlamı çıksa da likidite fazlalığının dönen varlıkların iyi bir şekilde değerlenmediğinden şirketin karlılığını olumsuz yönde etkileyeceği, şirketin net karlılık oranının düşük olduğu, öz kaynak karlılık oranının da enflasyon oranının altında kaldığı, şirketin karlılık oranı düşük olsa da 2013-2014 yılı bilanço / gelir tablosu verilerinden anlaşıldığına göre şirketin 2014 yılında mali borcunun bulunmadığı dolayısıyla finansman giderinin de bulunmadığı, faaliyetin tamamının öz kaynaklar ile finanse edildiği, elde edilen net karın büyük bir kısmının kira giderlerinin finansmanında kullanılmasının önlenmesi için yeni bir gayrimenkul alınacağı yönünde şirket yönetimi sermayenin arttırılmasını savunmuş ise de; şirketin geçmiş yıl mali tablolarına bakıldığında 2015-2016-2017-2018 yıllarında şirketin kira giderlerini azaltmak anlamında bir gayrimenkulün satın alınmadığı, dolayısıyla şirketin mevcut rasyolarına, faaliyet sonuçlarına bakıldığında kar dağıtımı yapmayıp gayrimenkul alımı için sermaye arttırımı kararının dayanağı olmadığını açıklamıştır.Kesin hüküm niteliğindeki —- Asliye Ticaret Mahkemesinin ——sayılı dava dosyasında verilen hüküm uyarınca toplantıdaki karar nisabı yönünden değerlendirildiğinde; sermayenin iç kaynaklardan karşılanmak sureti ile 8 Milyon TL den 12 Milyon TL arttırılarak 20 Milyon TL ye çıkartılmasında TTK 621 maddesi uyarınca 2/3 çoğunluğun kabul oyu gerektiği, kabul oyu veren —— oy oranının şirket esas sözleşmesinin 15. Maddesi uyarınca en çok 1/3 olarak dikkate alındığında 5.33 oy hakkının (16/3) %53,3’e (5.33/10) karşılık gelerek üçte iki (2/3) nisabını sağlamadığından sermaye arttırım kararının kanunen ve esas sözleşme hükümleri kapsamında aranan oy çokluğu nisabına uygun şekilde alınmadığından yok hükmünde olduğu sonucuna varılmıştır.
Gündemin 6. Maddesinde; “…şirket merkezinin … Adresine taşınmasına 18.640 ret oyuna karşılık 56700 olumlu oyla ve oy çokluğu ile” karar verilmiştir.
Gündemin 6. Maddesine yönelik öne sürülen muhalefet şerhinde şirketin bulunduğu adresin kentsel dönüşüm sebebi ile yıkılacağı bu sebeple şirket merkezinin başka bir yere taşınmasının ihtiyaç olduğu, hakim ortak şirket müdürünün, durumu diğer ortaklara açıklamadan müzakere etmeden despot şekilde… Adresine taşıma kararı aldığını, müzakere edilmediğinden bu adrese itiraz edildiğini bildirdikleri görülmüştür.
6102 sayılı TTK’nun 576/1-a maddesinde;” (1) Şirket sözleşmesinde aşağıdaki kayıtların açıkça yer alması gereklidir: a) Şirketin ticaret unvanı ve merkezinin bulunduğu yer” şeklinde yasal düzenleme mevcuttur. TTK ‘nun 621. Maddesinde temsil edilen oyların en az üçte ikisinin ve oy hakkı bulunan esas sermayenin tamamının salt çoğunluğunun bir arada bulunması hâlinde alınabilecek genel kurul kararlarının belirtildiği, yasal düzenlemenin f bendinde şirket adresinin değiştirilmesi yer almaktadır. Dolayısıyla davalı limited şirketin şirket merkezinin değiştirilmesi işbu yasal düzenleme uyarınca nitelikli nisap gerektirmeyen bir karar sayılmayacağından 2/3 nisap aranamayacağı, basit oy çokluğu ile karar verilebileceği, davalı şirket ana sözleşmesinin 15. Maddesindeki —— toplam 5,33 olan kabul oyunun davacıların 3,73 ret oyu bulunmasına göre basit oy çoğunluğu sağlanmış gibi görünse de; karar nisabı hesaplanırken oy sınırlamasına tabi ortağın kullanamadığı oylarında hesaba dahil edileceği başka bir anlatımla karar nisabının fiilen kullanılan oylara göre değil toplam sermaye göre tespit edilmesi gerektiğinden somut uyuşmazlıkta kullanılan olumlu oylar adi çoğunluk oranını sağlamadığından alınan bu kararın da kanun ve ana sözleşme hükümleri kapsamında aranan oy çokluğu nisabına uygun şekilde alınmadığından yok hükmünde olduğu sonucuna varılmıştır.Yapılan yargılama sonucunda dosya kapsamındaki tüm deliller,—– Ticaret Mahkemesinin —– Esas sayılı dava dosyasında verilen ve kesinleşen hüküm alınan bilirkişi raporları birlikte değerlendirildiğinde 09.07.2015 tarihli genel kurul toplantısından önce çoğunluk oy sahibi —- 2720 adet hissesini eşi —–mal taksimi sözleşmesi ile devrine ilişkin işlemin —–. Asliye Ticaret Mahkemesinin —-Esas —-Karar sayılı hükmü ile iptaline ilişkin kararı Yargıtay—–. Hukuk Dairesinin 26.09.2019 tarihinde onanarak kesinleştiği, muvaza sebebi ile iptal kararları geriye dönük olarak ve baştan itibaren geçersiz sayılacağı için —- davaya konu edilen genel kurul toplantısında pay sahibi, dolayısıyla oy hakkı sahibi olmadığı, kullandığı oyların da —–tarafından kullanılmış sayılacağı mahkememizce kabul olunarak alınan kararların ana sözleşme yasaya uygun oy nisabı ile alınmadığı anlaşıldığından aşağıdaki şekilde davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere;
1.Davanın KABULÜ ile ; davalı şirketin davaya konu edilen 2014 yılına ait 09.07.2015 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında alınan —–nolu kararların YOK HÜKMÜNDE OLDUKLARININ TESPİTİNE,
2.Başlangıçta peşin olarak alınan 27,70TL harcın alınması gerekli olan 269,85 TL harçtan mahsubu ile bakiye 242,15‬ TL harcın davalıdan tahsili hazineye irat kaydına,
3.Davacının yargılama sırasında yapmış olduğu başvuru harcı 27,70 TL, peşin harç 27,70 TL, posta ve tebligat gideri 354,50 TL, bilirkişi ücreti 1.500,00 TL olmak üzere toplam 1.909,90 TL yargılama masrafının davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
4.Davalı tarafça yargılama sırasında yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
5.Davacı taraf yargılama sırasında kendilerini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca 9.200,00 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
6.Karar kesinleştiğinde, HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. maddesi uyarınca artan gider avansının davacı tarafa; artan delil avansının davalı tarafa iadesine,
Dair, kendi adına asaleten bir kısım davacılar vekili ile davacı … mirasçıları vekili ve davalı şirket vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile —–Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.