Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/612 E. 2019/402 K. 18.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2015/612
KARAR NO : 2019/402
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 30/09/2015
KARAR TARİHİ: 18/04/2019
DAVA :
Davacı vekili Mahkememize sunduğu 30/09/2015 havale tarihli ve aynı tarihte harçlandırdığı dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket tarafından davalı borçluya mal ve hizmet arzı sağlandığını, 24/08/2015 tarihli sevk irsaliyeli faturaya konu malların davalıya eksiksiz olarak teslim edildiğini, icra takibine konu faturadan ödeme yapıldığını, bakiye kalan 38.200,00 TL’nin ödenmediğini, borcun ödenmemesi üzerine İstanbul Anadolu 19. İcra Müdürlüğü’nün ———- Esas sayılı dosyası ile takibe geçildiğini, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, itirazın yerinde olmadığını, ticari defter incelemesi sonucu alacağın bulunduğunun tespit edileceğini beyanla haksız itirazın iptali ile takibin devamına, alacağın % 20 ‘sinden aşağı olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili Mahkememize sunduğu 23/12/2015 havale tarihli cevaba cevap dilekçesinde özetle: davalı tarafın sevk irsaliyesini teslim alarak faturanın bir bölümünü ödeyerek ve bir bölümü içinde itirazda bulunmasının kötü niyetli olduğunun göstergesi olduğunu, ayıp iddiasından bahsedilemeyeceğini, dava konusu malların tam ve eksiksiz olarak davalıya tesliminin yapıldığını beyanla davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davacı vekili 18/04/2019 tarihli duruşmada/esas hakkındaki beyanında; bilirkişi raporuna itirazlarını tekrarla yeniden rapor alınmasını talep etmiş ve davanın davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili Mahkememize sunduğu 27/11/2015 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle: davacı şirket tarafından müvekkiline teslim edilen malların eksik ve ayıplı olduğunu, bu hususun süresi içinde ———-noter kanalı ile bildirildiğini, söz konusu irsaliyeli faturanın iade edildiğini,————tarafından müvekkili şirkete teslim edilen ürünlerin gözden geçirme yükümlülüğüne uygun olarak kontrol edildiğini, yapılan işlerde boyama ve cila işleri kaynaklı bir çok ayıbın bulunduğunun tespit edildiğini, noter ihtarı ile faturanın davacıya iade edildiğini, ihtar ile fatura muhteviyatının hakedişle örtüşmediğinin davacıya bildirildiğini, faturanın büyük bir bölümü için ödeme yapıldığını, ayıplı iş teslimi nedeniyle müvekkili şirketin mağdur olduğunu, işi başka firmalardan destek almak suretiyle yaptırdığını, faturanın tek başına alacağın varlığını isatlayamayacağını beyanla davanın reddi ile icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili Mahkememize sunduğu 11/02/2016 havale tarihli ikinci(2.) cevap dilekçesinde özetle: faturanın yasal süresi içerisinde iade edildiğini, aksi iddianın ispat yükünün davacı tarafta olduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili 18/04/2019 tarihli duruşmada/esas hakkındaki beyanında; bilirkişi raporuna itirazlarının tekrarla yeniden rapor alınmasını talep etmiş ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Uyuşmazlık Konusu : Taraflar arasındaki ihtilaf, temelde faturaya konu mal ve hizmetin eksik ve ayıplı ifa edilip edilmediği, davacının davalı taraftan bakiye hakediş alacağının bulunup bulunmadığı noktasındadır.
Davanın Hukuki Niteliği: Dava, icra takibine yapılan itirazın iptali davasıdır.
Davanın Hukuki Sebebi: İtirazın iptalini düzenleyen 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 67/1. Maddesindeki “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.” şeklindeki düzenlemedir.
DELİLLER :
Celp ve tetkik edilen İstanbul Anadolu 19. İcra Müdürlüğü’nün————Esas sayılı dosyasında; davacı takip alacaklısı tarafından 07/09/2015 tarihli takip talebi ile davalı takip borçlusu hakkında ilamsız takip başlatıldığı, ödeme emrinin davalı takip borçlusuna 11/09/2015 tarihinde tebliği üzerine davalı takip borçlusunun süresi içerisinde, borca ve ferilerine karşı itiraz ettiği ve bunun üzerine takibin durduğu, itiraz dilekçesinin ve takibin durdurulmasına ilişkin kararın davacı takip alacaklısına tebliğ edilmediği, eldeki davanın 1(bir) yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Davacı vekilince dosyaya sunulan —– tarihli ———– seri nolu irsaliyeli fatura incelendiğinde, davalıya yönelik olarak 90.919,00 TL bedelli düzenlendiği ve açık fatura niteliğinde olduğu anlaşılmıştır.
——-Noterliği’nin ———– yevmiye nolu ihtarnamesi incelendiğinde, keşidecisinin davalı … ——–.muhatabının —— tarih ve ———TL bedelli faturaya itirazları içerdiği, ihtarnamenin 03/09/2015 tarihinde———- tebliğ edildiği anlaşılmıştır.
Davacı tanığı … 13/04/2017 tarihli celsede alınan beyanında; ” Ben davacıya kendisi ile iş yapmamızdan dolayı tanırım, davacı bizim cilalama işlerini yapar, ben kendi işimizle ilgili cilalama işi yapıldığı sırada davacının atölyesindeydim, o sırada davaya konu ürünlerin de cilalama işi yapılıyordu, benim gördüğüm kadarı ile herhangi bir kusuru davalıya yapılan ürünlerde yoktu, zaten cilalama işinden sonra kendileri kontrolleri yaptırdı. İşi biten ürünler işi yaptıran kişi tarafından paketlenerek kontrolü yapılmak sureti ile teslim alınır, biz de kendi ürünlerimizi davacının atölyesinden cilalama işi bittikten sonra kendimiz kontrolünü yaparak paketlemesini yapmak sureti ile teslim alırız, davacı taraf herhangi bir paketleme veya montajı yapılacak yere teslim sureti ile çalışmaz, ayrıca davalının da elamanları cilalama sırasında davacının atölyesinde bulunuyordu.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davacı tanığı … 13/04/2017 tarihli celsede alınan beyanında; ” Ben davacının yanında ustabaşı olarak çalışıyorum, davaya konu ürünlerin cilalanması işinde ben de çalıştım, ürünlerin cilalama işi gerektiği gibi eksiksiz ve kusursuz olarak yapıldı, davalı taraf da davacının atölyesinden bu ürünleri bizzat görerek teslim aldılar, davalı taraf ürünü teslim alırken gerekli kontrolleri kendileri yaptılar ve ürünü paketleyerek sevkiyatı gerçekleştirdiler, çünkü çalışma sistemimize göre paketleme ve sevkiyat müşteriye aittir, davalı firma ile de daha önce bu şekilde çalışıyorduk. ” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davalı tanığı … 21/09/2017 tarihli celsede alınan beyanında; ” Ben davalı şirkette şantiye sorumlusu olarak görev yapan iç mimarım, şirketin almış olduğu ürünler geldiğinde, şantiyede ambalajından çıkarılır bu sırada gerekli kontrol işlemleri yapılır, davacı şirkette alınan mobilya ürünleri aynı bu şekilde şantiyeye gelip ambalajları açıldığında örneğin duvar panellerinde kendi içlerinde renk farklılıkları vardı, gelen diğer mobilya ürünlerinde yine farklılıkları vardı birbirleriyle uyum için değillerdi, bunları tespit etmemize rağmen yinede montajını yaptık zira işi tamamlamak için belirlenen bir süre vardı aksi halde cezai müeyyide ile karşılaşma durumumuz vardı, ben tespit ettiğim her ayıbı hemen şirket yetkililerine bildirdim onlarda davacı firmaya bildirdiler, nakliye ve paketleme işi her ne kadar davalı firmaya ait olsa da bu işi yapan davalı firma elemanları vasıfsız işçilerdir verilen ürünleri kontrol edip ayıbı tespit etme vasıfları yoktur, teslim edilen mobilya ürünlerinde ayıbın tespiti için ayıbın temel itibari ile renk farklılığından kaynaklanması nedeni ile montajın yapılması gerekir.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davalı tanığı … 21/09/2017 tarihli celsede alınan beyanında; ” Ben davalı şirkette koordinatör olarak çalışıyorum ve cila işlerinden sorumluyum davaya konu mobilya ürünlerinin nakliyesini ve paketlemesini davalı şirket personelinin yaptığı doğrudur ancak bu personel yeterli vasıfta olmadığı için kalite kontrol yapacak durumda değildir, ürünlerin ayıplı olduğu montajı yapıldıktan sonra ortaya çıktı, ürünlerde kendi içlerinde uyumsuz olacak şekilde renk farklılığı vardı, bunun anlaşılabilmesi için bütünlüğün sağlanacak şekilde montaj işleminin yapılması gerekiyor, ürünlerdeki renk tonu farklılığını görünce davacı tarafa gerekli bildirimlerde bulunduk. ” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davalı tanığı … 21/09/2017 tarihli celsede alınan beyanında; ” Ben cila işleri ile uğraşıyorum kendi iş yerim vardır, Ataşehir Shretın otelde yapılan mobilya işleri ile ilgili olarak davalı taraf daha önce montajı yapılmış mobilya ürünleri ile ilgili benden cila işi yapmamı istedi, ben gittiğimde yapılan işte renk tonu farklılıkları tespit ettim, renk tonu farklılığı yapılan cilalama işleminden kaynaklanıyordu ayrıca macun yoklama işini yaptım bunları ise mobilya ürünündeki çizik çatlak gibi yerlere uyguladım, ben kendi işimi yaparak davacı firmaya teslim ettim, ben işimi ekibimle birlikte üç aylık bir süre içinde bitirdim, tam hatırlayamıyorum ancak 15-16 bin TL lik iş yaptım.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Mimar bilirkişi 23/01/2018 havale tarihli raporunda özetle; davacı tarafından ahşap ürünlere yapılan boya ve cila işindeki ayıpların ve noksan işlerin özensiz işçilikten kaynaklandığı, ayıpların ve noksan işlerin, ürünlerin yan yana getirilmesi, montajı ve aynı aydınlıktaki bir ortamda, aynı gün ışığı açısı altında dikkatlice gözlenmesi ile anlaşılabileceği, davalı şirketin ürünlerdeki ayıpların giderilmesi ve noksan işlerin tamamlanması için yaptığı 145.693,70+ 14.000,00 TL olmak üzere toplam 28.693,70 TL ‘nin davacının icra takibi konusu yaptığını, 38.200,00 TL’den tenzil edilmesi ile KDV dahil alacağın 9.506,30 TL düzeyinde olabileceği beyan ve rapor edilmiştir.
Mimar bilirkişi 09/05/2018 havale tarihli ek raporunda özetle; davacı tarafından ahşap ürünlere yapılan boya ve cila işindeki ayıpların ve noksan işlerin özensiz işçilikten kaynaklandığı, ayıpların ve noksan işlerin, parça, parça montaj edilmemiş haldeki fiziki durumları ile belirlenmesinin mümkün olamayacağı, ayıpların ürünlerin yan yana getirilmesi, montajı ve aynı aydınlıktaki bir ortamda, aynı gün ışığı açısı altında dikkatlice gözlenmesi ile anlaşılabileceği, davacı tarafın yaptığı cilalama işlerindeki ayıplardan kayaklanan nefaset farkının KDV dahil 28.039,75 TL olduğunu, KDV dahil 52.719,00 TL tahsil ettiği, takip konusu yaptığı tutara bağlı olarak bakiye alacağın 10.160,25 TL düzeyinde olduğu beyan ve rapor edilmiştir.
Mimar bilirkişi 10/01/2019 havale tarihli raporunda özetle; 24/08/2018 tarihli irsaliyeli fatura ile teslim edilen malzemelerin “eksiksiz teslim alındı” ibaresiyle alınmasının malzemelerin ayıpsız olduğu anlamına gelmeyeceği, renkli fotoğraflarda da rahatça durumun tespit edileceğini, söz konusu malların ayıplı olduğu, davalının ———–. Noterliği vasıtası ile iade ettiği faturaya davacının herhangi bir itirazının bulunmadığını, davalının faturaları hesap edilerek belirlenen alacak miktarına katılmanın doğru olamayacağını, bunun yerine bilirkişinin ek raporunda belirttiği nesafet oranlarına göre hesap yapılmasının doğru yöntem olduğunu ve buna göre alacağın 10.160,25 TL olduğu beyan ve rapor edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE KANAAT :
Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, işsahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir(TBK m. 470).
İşsahibi, eserin tesliminden sonra, işlerin olağan akışına göre imkân bulur bulmaz eseri gözden geçirmek ve ayıpları varsa, bunu uygun bir süre içinde yükleniciye bildirmek zorundadır. Taraflardan her biri, giderini karşılayarak, eserin bilirkişi tarafından gözden geçirilmesini ve sonucun bir raporla belirlenmesini isteyebilir(TBK m. 474).
Eserin açıkça veya örtülü olarak kabulünden sonra, yüklenici her türlü sorumluluktan kurtulur; ancak, onun tarafından kasten gizlenen ve usulüne göre gözden geçirme sırasında fark edilemeyecek olan ayıplar için sorumluluğu devam eder. İşsahibi, gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, eseri kabul etmiş sayılır. Eserdeki ayıp sonradan ortaya çıkarsa işsahibi, gecikmeksizin durumu yükleniciye bildirmek zorundadır; bildirmezse eseri kabul etmiş sayılır(TBK m. 477/1-2).
İşsahibinin bedel ödeme borcu, eserin teslimi anında muaccel olur. Eserin parça parça teslim edilmesi kararlaştırılmış ve bedel parçalara göre belirlenmişse, her parçanın bedeli onun teslimi anında muaccel olur. (TBK m. 479)
Eserin bedeli önceden belirlenmemiş veya yaklaşık olarak belirlenmişse bedel, yapıldığı yer ve zamanda eserin değerine ve yüklenicinin giderine bakılarak belirlenir. (TBK m. 481)
Yargı yetkisini, Anayasanın 9. Maddesine göre, Türk Milleti adına kullanan Mahkememizce, uyuşmazlık konusu hakkında, yapılan açık duruşmalar ve yargılama sonunda(Ay. m.141); toplanan/sunulan deliller, ticaret sicil kayıtları, fatura, ihtarname, tanık beyanları, takip dosyası, bilirkişi raporları, iddia ve savunmalar ile tüm dosya mündericatı incelenip hep birlikte değerlendirildiğinde; davacı/takip alacaklısının davalı/takip borçlusu hakkında faturaya dayalı olarak takip başlattığı, davalı/takip borçlusunun tebliğ edilen ödeme emri üzerine takibe borca ve fer’ileri yönünden süresinde itiraz ettiği ve takibin durduğu, eldeki itirazın iptali davasının süresinde açıldığı, taraflar arasındaki ihtilafın takip dayanağı belgeye konu mal ve/veya hizmetin ayıptan ari olarak teslim edilip edilmediği ve/veya sunulup sunulmadığı hususundan kaynaklandığı, taraflar arasında bir kısım mobilya imalatının cilalanması konusunda sözleşme yapıldığı, bu sözleşmenin TBK.nun 470 ‘inci maddesi uyarınca eser sözleşmesi niteliğinde olduğu, taraflar arasında iş bedelinin önceden belirlendiği hususunun ispat edilmediği, bu kapsamda taraflar arasında bedeli önceden belirlenmemiş(TBK m.481)eser sözleşmesi bulunduğu, sözleşmeye konu ürünlerin cilalama işinden sonra 24/08/2015 tarihinde davalıya teslim edildiği, davalı tarafça——— Noterliği’nin————5 yevmiye nolu ihtarnamesi ile 90.919,00 TL değerinde davacının faturasının iade edildiği, ayrıca eksik ve ayıplı iş teslimi yapılması neticesinde katlanılmak zorunda kalınan giderlerin hakedişten mahsup edildiğinin ihtar edildiği, davalı tanıklarının beyanlarına göre ayıp bildiriminin hemen davacı şirkete yapıldığı, ayıp ihbarı yapılması hukuki bir işlem değil “hukuki işlem benzeri bir fiil” olması nedeniyle süresi içerisinde ayıp ihbarının yapıldığının, tanık da dahil olmak üzere her türlü delille kanıtlanması mümkün olduğundan ———– buna göre montaj süresi de nazara alındığında ayıp ihbarının süresinde olduğu, alınan bilirkişi raporları, tanık beyanları ve davaya konu işin tesliminden itibaren 8 gün içerisinde çekilen noter ihtarnamesi değerlendirildiğinde, davaya konu işin ayıplı olarak ifa edildiği, davalının 01/09/2015 tarihinde çektiği noter ihtarnamesinde ” ayıplı işler nedeniyle üçüncü kişilere yaptırılan işler nedeniyle katlanılan zararların hakedişten mahsup edildiği” beyan edildiğine göre davalının üçüncü kişilere yaptırdığı onarım giderlerini mahsup ettiği nazara alındığında TKB.nun 475. maddesi uyarınca davalı tarafça ayıp nedeniyle “onarım” hakkının tercih edildiği, davacının hakedişinin ayıplı imalat tenzil edilmek suretiyle belirlenmesi gerektiği, mahkememizce gerekçeli denetime elverişli ve somut olaya uygun olması sebebiyle hükme esas alınan 09/05/2018 tarihli bilirkişi ek raporu ile 10/01/2019 tarihli bilirkişi raporuna göre ayıbın onarılması için 28.039,75 TL’nin kadri maruf olduğunun tespit edildiği, tarafların bilirkişi raporlarına karşı itiraz dilekçeleri değerlendirildiğinde iş bedelinin 90.919,00 TL olduğu ve bunun 52.719,00 TL’sinin ödendiği hususunun ihtilafsız olduğu, iş bedelinden tespit edilen onarım tutarı ve taraflar arasında ihtilafsız olan ödeme tenzil edildiğinde davacının hakedişinin 10.160,25 TL olduğu, her ne kadar davalı vekilince 8.024,00 TL bedelli faturanın hesaba katılmamasına “söz konusu tamirat işinin davacının ayıplı mal tesliminden” kaynaklandığı gerekçesi ile itiraz edilmiş ise de, davalının cevap dilekçesinde “zararlar yönünden yasal başvuru yollarının saklı tutulması” nedeniyle bu fatura yönünden eldeki davada dosyasında herhangi bir değerlendirme yapılamayacağı, davacının takip talebinde yasal faiz talep etmiş olması nedeniyle alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz(3095 sy. m. 2/1) uygulanması gerektiği, ayıbın miktarı ve onarım bedelinin tespiti ile bakiye hakedişe ilişkin alacak miktarının belirlenmesi yargılamayı gerektirdiğinden icra inkar tazminatı şartlarının oluşmadığı, ayrıca reddedilen kısım yönünden davacı tarafın kötü niyeti ispatlanamadığından kötü niyet tazminatı şartlarının da oluşmadığı sonuç ve vicdani kanaatine(Ay. m.138) varılarak davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE,
2-Davalı/takip borçlusunun, İstanbul Anadolu 19. İcra Müdürlüğü’nün ———-Esas sayılı dosyasına vaki itirazının 10.160,00 TL asıl alacak üzerinden İPTALİNE, kabulüne karar verilen asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına,
3-Alacağın miktarının tespiti yargılamayı gerektirdiğinden davacı tarafın şartları oluşmayan icra inkar tazminatı talebinin reddine,
4-Davalı tarafın şartları oluşmayan kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
5-Başlangıçta peşin olarak alınan 461,37 TL harcın ve icra takibi peşin harcı 191,00TL’nin, alınması gerekli olan 694,03 TL harçtan mahsubu ile bakiye 41,66 TL karar ve ilam harcının davalı ‘dan alınarak hazineye irat kaydına,
6-Davacı tarafın yargılama sırasında yapmış olduğu posta ve tebligat gideri 155,00TL, bilirkişi ücreti 700,00 TL olmak üzere toplam 855,00 TL yargılama masrafının, davacı yan davasında kısmen haklı çıktığından dava konusunun toplam değerinin kabulle sonuçlanan kısma oranı sonucu bulunan 227,00 TL yargılama masrafından, davalı tarafından yargılama sırasında yapılan posta ve tebligat gideri 109,8 TL, bilirkişi ücreti 700,00 TL olmak üzere toplam 809,8 TL’den, kabul-ret oranına göre davacıya isabet eden 594,00 TL’nin mahsubu ile kalan miktara peşin harç 461,37 TL eklenerek sonuç olarak 94,37 TL’nin davalı ‘dan alınarak davacı tarafa verilmesine, dava konusunun toplam değerinin redle sonuçlanan kısma oranı sonucu bulunan 628,00 TL yargılama masrafının davacı yan üzerinde bırakılmasına, davalı’nın yapmış olduğu yargılama masrafından kalan 215,00 TL’nin davalı ‘nın kendi üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı taraf yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca 2.725,00 TL avukatlık ücretinin davalı ‘dan alınarak davacı tarafa verilmesine,
8-Davalı yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca 3.364,80 TL avukatlık ücretinin davacı taraftan alınarak davalı ‘a verilmesine,
9-Karar kesinleştiğinde, HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. maddesi uyarınca artan gider avansının davacı tarafa; artan delil avansının davalı ‘ya iadesine,
10-Karar kesinleştiğinde İstanbul Anadolu 19. İcra Müdürlüğü’nün——— Esas sayılı dosyasının merciine iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, diğerlerinin yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle açık duruşmada verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 18/04/2019