Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/42 E. 2018/1248 K. 18.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2015/42 Esas
KARAR NO : 2018/1248
DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/09/2015
KARAR TARİHİ : 18/12/2018
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA : Davacı vekili dilekçesinde özetle; müvekkili şirkette davalının——- tarihinden beri bölge yöneticisi olarak çalıştığını, işçi-işveren ilişkisinin tarafların karşılıklı iradesiyle——- tarihinden itibaren geçerli olmak üzere—— imza tarihli İş Sözleşmesinin sona erdirilmesi hakkında sözleşme ile sona erdirildiğini, sözleşmenin eki olarak aynı tarihli rekabet yasağı ve sırların saklanması hakkında anlalşma akdedildiğini, davalının anlaşmanın 3/b-(aa) başlıklı maddesi uyarınca; temizlik kağıdı üretim ve satışı yapmakta olan rakip firma, şirket ve kuruluşlarda satış pozisyonlarında çalışmamayı taahhüt ettiğini, ancak iş ilişkisinin bitmesini müteakip çok kısa süre sonra, anılan madde hilafına, müvekkili şirketin de faaliyet gösterdiği temizlik kağıdı üretim ve satışı alanında faaliyette bulunan/müvekkilinin rakibi konumundaki ———- bölge müdürü olarak çalışmaya başladığını, davalının rakip firmada çalıştığı bölge içerisindeki müşteri kitlesinin, müvekkilinin çalıştığı müşteriler ile aynı olduğunu, davalının müvekkilinin müşterilerini tanıdığını, gerek müvekkili şirketteki bölge yöneticisi pozisyonu ve dava dışı ——— bölge müdürü pozisyonu itibariyle bu müşterilerle birebir ilişki içerisinde olduğunu, davalının müvekkilinin müşteri porföyünü , faiz politikasını, gelir kaynaklarını, ticari sözleşmeleri, teminat kaynaklarını, müşterilere uyguladığı iskonto bedellerini, ödeme vadelerini, kolaylıklarını, kampanyalar, ürün fiyatları gibi ticari sır niteliğine, haiz, kullanılması halinde önemli ve telafi edilmesi zor zararlara yol açabilecek bilgilere sahip olduğunu, davalının, sözleşme ve anlaşmayı imzalamasından çok kısa bir süre sonra rakip firmada çalışmaya başladığını, başka anlatımla işsiz kalmadığnıı, ekonomik hiçbir zorluk yaşamadığını, çalışmaya başladığını, başka anlatımla işsiz kalmadığını, ekonomik hiçbir zorluk yaşamadığını, müvekkilinin kendisine jest olarak ödemiş olduğu kıdem , ihbar+4 maaş şeklindeki toplam 81.238,45 TL lik paket dikkate alındığında işten ayrılması sebebiyle mali durumunda sarsılma olmadığnıın açıkça görüldüğünü, talep edilen cezai şartın ise 69.430,00 TL olduğunu, davalıya yapılan ödemenin ise 81.238,45 TL olduğunu, diğer anlatımla cezai şartın ödenmesi nedeniyle davalının ekonomik durumunda herhangi bir sarsıntı, bozulma ya da malvarlığında eksilme meydana gelmeyeceğini bu nedenle indirim yapılmasına da gerek olmadığnıı, müvekkliinin yasal haklarına ek olarak verdiği 4 maaş tutarındaki jeste kanun ile anlaşmaya aykırı olarak davalının rakip firmada işe başlamasının açıkça rekabet yasağına aykırı olduğunu, davalının işten ayrılışı ile yeniden iş bulması arasında geçen sürenin son derece kısa olduğunu, işten ayrılışı ile yeniden iş bulması arasında geçen sürenin son derece kısa olduğunu, işten ayrılan bir işçinin çok kısa sürede iş bulmasının ekonomik koşullar ile işe alım süreçleri dikkate alındığında, neredeyse imkansız olduğunu, açıklanan nedenlerle davalının işten ayrılmayı önceden planlayıp rakip firmadaki işini ayarladıktan sonra sözleşme ve anlaşmayı imzaladığının açıkça anlaşıldığını, davalının kötü niyetli ve müvekkili şirketi kandırmaya yönelik bir davranış içerisinde olduğunun izahtan vareste olduğunu, davalının TBK. Madde 444’te hayat bulan ve anlaşma ile hükme bağlanan rekabet yasağına aykırı davrandığını, bu sebeple———. Noterliği ———-tarih ve——– yevmiye nolu ihtarname keşide edilerek, davalının cezai şartı ödemesi talep edildiğini, anılan ihtarmenin davalıya – tarihinde tebliğ edildiğini, davalının da—– tarih ve —-yevmiye nolu —–. Noterliğinden keşide ettiği ihtarname ile olumsuz cevap verdiğini, bu hususlara göre anlaşmanın 5 (beş) numaralı maddesine göre davalıdan, müvekkil şirketten ayrılmadan önce aldığı en son brüt ücretin 10 (on) katı tutarındaki cezai şartı işbu davalı ile talep etme zorunluluğu doğduğunu, haklı davalarının kabulünü arz ve talep etmiştir.
CEVAP : davalı vekili dilekçesinde özetle; müvekkili …’nun 01/07/2003 tarihinde satış temsilcisi olarak işe başladığını, 2010 yılıbaşından iş ilişkisinin sona erdiği 15/06/2015 tarihine kadar davacı şirkette bölge yöneticisi olarak çalıştığını, davacı tarafından her ne kadar müvekkilinin işe giriş tarihi 03/01/2005 olarak belirtilse de, müvekkilinin davacı işveren şirkete ait işyerinde 01/072003 tarihnden itibaren —- Taşeronu bünyesinde çalıştığını, 03/01/2005 tarihden itibaren davacı işveren bünyesinde çalıştırılmaya ve aynı işi yapmaya devam ettiğini, davacının bahtessiğinin aksine, davacının iş sözleşmesini feshedilmek istediğini, bu süreçte hukuka aykırı olarak işyerinde çeşitli baskılar ve yıldırmalarda bulunulduğunu, iş sözleşmesi feshedilirken dosyaya sundukları ibranameden sabit olduğu üzere; davacının davalıya kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve 4 maaş ödemesi yaptığını, davacı vekili bu ödemelerin jest olduğunu iddia etse de davacının anılan ödemeleri müvekkilinin iş sözleşmesini hukuka uygun olarak feshetmediğinden ödediğini, davacının amacının, iş sözleşmesinin hukuka aykırı feshi nedeni ile aleyhine işe iade davası açılmamasını amaçladığını, hukuken geçersiz rekabet yasağı ve sırların saklanması hakkında anlaşma imzalayarak iş sözleşmesinin feshedilmesinin davacı işverinin kötü niyetli davrandığının açık göstergesi olduğunu, rekabet yasağı ve sırların saklanması hakkında anlaşmayı manevi baskı ve zorlamalarla imzalattığını,davacının —– Noterliği —– tarih ve —-yev. Nolu ihtarnamesi ile mevzuata aykırı Rekabet Yasağı ve Sırların Saklanması hakkında anlaşması gereğince haksız şekilde cezai şart ödenmesi ve ——– hakkında da haksız rekabetten dolayı yasal yollara müracaat edileceğini ihtar ettiğini, müvekkilinin —– Noterliği —–tarih—– yevmiye nolu cevabi ihtarname göndererek ihtarnamenin Anayasa 48. Madde ve devamındaki hükümlerine ve 4857 Sayılı İş Kanununa aykırı olarak cezai şart talep edildiğini bildirdiğini, dava dilekçesinin aksine iddiaların aksine müvekkilinin rekabet yasağına aykırı herhangi bir eylem ve davranışı olmadığını ve davanın reddini arz ve talep etmiştir.
DAVA:TBK 444 maddesi uyarınca rekabet yasağına aykırılıktan kaynaklanan cezai şart tahsili istemine ilişkin tazminat davasıdır.
İNCELEME VE GEREKÇE : Davanın açıldığı tarihte, dava yazılı yargılama usulüne tabi olup, usulünce taraf teşkili sağlanmış, dilekçeler aşaması tamamlanmış HMK 140 maddesi uyarınca ön inceleme duruşmalı yapılıp, uyuşmazlıklar tespit edildikten sonra tahkikat aşamasında deliller toplanıp, taraflar arasında sözleşme ve uyuşmazlık konusu hakkında dosya teknik bilirkişiye verilerek, dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış olup, 28/02/2018 tarihinde kabul edilen, 7101 sayılı kanunun 61. Maddesiyle 6102 sayılı TTK’nın 4. Maddesinin 2. Fıkrasının değiştirilmesi sebebiyle, usul hukuku hükümlerinin yürürlüğe girdiği andan itibaren uygulanacağına dair hükümler dolayısıyla huzurdaki davanın miktar itibariyle basit yargılama usulüne tabi olduğu anlaşılmış olup basit yargılama usulüne göre tahkikat sonlandırılarak dava sonuçlandırılmıştır.
Davacı şirketin de davalının daha sonra çalışmaya başladığı dava dışı ——-.Ş’nin dosyaya celp edilen ticaret sicil dosyalarında her iki şirketin faaliyet alanlarında benzerlikler olduğu anlaşılmıştır.
Davalının sgk dan hizmet döküm cetveli celp edilmiş, yapılan incelemede davalının —- sicil nolu iş yerinde ——— tarihleri arasında çalıştığı, sonrasında —– sicil nolu iş yerinde (davacı ———.) 03/01/2005 tarihinden – tarihinde kadar çalıştığı, – sicil nolu iş yerinde 01/11/2012 tarihinden -tarihine kadar çalıştığı, (davacı—-) dava dışı —- De —- tarihinden sonra 16/11/2015 tarihine kadar çalıştığı, sgk yazısında sigorta ve işe giriş bildirgesinin ibraz edildiği, davalının işe — tarihinde ve – meslek kodu yönetici olarak işe alındığı anlaşılmıştır. Davacı vekili tarafından dosyaya sunulan 27/05/2015 tarihli iş sözleşmesinin sona erdirilmesi hakkında sözleşmeden taraflarının davacı ve davalı olduğu, “03/01/2015 tarihinde işe başlayarak iş ilişkisini kurduğu, belirsiz süreli iş sözleşmesini, karşılıklı ve birbirine uygun iradelerine dayalı kıdem ve ihbar tazminatı tutarına ek olarak 4 aylık ücreti tutarındaki bir menfaatin sağlanması üzerine, bu sözleşmeyle sona erdirmeyi kabul etmişlerdir.”
Davacı tarafından sunulan 27/05/2015 tarihli, rekabet yasağı ve sırların saklanması hakkında anlaşmada tarafların davacı ve davalı olduğu, sözleşmenin 3/A maddesinde işveren nezdinde, bölge yöneticisi unvanıyla çalışan olan personel, işverene ait işletmeye ilişkin olmak üzere satış ve rekabet konularındaki iş sırlarını bilebilecek ve öğrenebilecek bir konumda bulunduğunu kabul eder, hükmü olduğu, sözleşmenin 3AA maddesinde personel iş veren tarafından satışı yapılmakta olan temizlik kağıdı üretim ve satışı yapmakta olan rakip firma şirket ve kuruluşlarda satış pozisyonlarında çalışmamayı iş bu sözleşme uyarınca kabul ve taahhüt eder hükmü olduğu, sözleşmenin 4A maddesinde, süre bakımından 15/06/2015 tarihinden itibaren iki yıl geçerli olacağı, 4B maddesinde yer bakımından coğrafi bölünmeye göre Marmara Bölgesi illerinde geçerli olacağı, sözleşmenin cezai şart düzenleyen 5. Maddesinde personelin iş bu sözleşmeye aykırı davranması halinde personelin işten ayrılmadan önce almakta olduğu, en son brüt aylık ücretinin 10 katı tutarında cezai şart ödeniği kabul ve taahhüt edeceğinin düzenlendiği anlaşılmıştır.
20/09/2016 tarihli celsede, davacı tanığı … beyanında özetle, davalının iş yerinde bölge yöneticisi olarak çalıştığını, davalı işten ayrıldıktan sonra, davacı iş yerinin müşterilerinde bir değişiklik olmadığını, davacı şirketin dava dışı———- Şirketiyle tuvalet kağıdı ve kağıt havlu gibi benzer ürünleri olduğunu, piyasadaki müşterinin benzer müşteriler olduğunu, davalının işten ayrılması sebebiyle davacı iş yerinde müşteri sayısında bir azalma olduğunu zannetmediğini, bu konuda bir ölçüm olmadığını, ürün listelerinin ve iskontoların her ay yayınlandığını, yayınlandığında satış bölümünde çalışan herkesin bilgisinin olduğunu, davalının iskontoları yayınlanmadan önce bilmesinin mümkün olmadığını, iskonto oranları ürünler, her ay güncellendiği için davalının işten ayrıldıktan sonra yeni iş yerinde bu bilgilerin hayati bir önemi olmadığını, davalının bu bilgileri biliyor olmasının müşteri kaybına yol açacak nitelikte bilgi olduğunu düşünmediğini beyan etmiş.
Davalı tanığı——–beyanında özetle; davacı şirketle dava dışı ——-piyasada rakip sayılacak ürünlerinin tuvalet kağıdı, kağıt havlu ve kağıt ürünleri olduğunu, davacı şirketin liste fiyatlarının sabit olduğunu, davacı şirketin bilgisi dahilinde liste fiyatları ve iskontoların müşterilerle ve bayiilerle paylaşıldığını, davalının bu bilgileri biliyor olmasının ——- lehine bir müşteri artışı sağlayacak nitelikte olmadığını, davalının çalıştığı statünün davacı şirketin müşteri portföyünü ——– lehine arttıracak nitelikte olmadığını beyan etmiştir.
Davalı tanığı ——- beyanında özetle: liste fiyatlarının zam gelmediği sürece sabit olduğunu, davalının konumu gereği bilgileri haksız rekabete yol açacak nitelikte olmadığını şirketin aksiyon planı ve karlılık oranları bilinmediği sürece, rekabete girilmesinin mümkün olmadığını, liste fiyatları ve iskontoların piyasadan müşteriler tarafından temin edilecek bilgiler olduğunu, davalının çalışmış olduğu davacı şirketin müşterilerini dava dışı ——— yönlendirilmesi veya lehine müşteri artışı sağlamasının mümkün olmadığını beyan etmiştir.
Tarafların iddia ve savunmalarının değerlendirilmesi yönünden dosya üzerinden bilirkişi incelemesi yaptırılmış, bilirkişiler 06/03/2017 tarihli raporu dosyaya sunmuştur, sunulan rapor uyarınca, davacı tanıklarının bizzat, davalının vakıf olduğu bilgilerin davacının yanından ayrıldıktan sonra kullanmasının davacıya önemli bir zarara uğratmayacağını beyan ettiğini, bu şartlar altında davalının, davacının müşteri ve satış bilgilerine sahip olduğu; ancak bu bilgileri işten ayrıldıktan sonra kullanmasının davacıyı önemli bir zarara uğratmayacağının kabul edilmesi gerektiğini, rekabet yasağı kaydının ancak hizmet ilişkisi işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da iş yerinin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkanı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması iş verenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse geçerlidir hükmünü içeren borçlar kanununu 444/2 hükmü uyarınca davacı eski iş verenin, davalı eski çalışana rekabet yasağı şartı getirmesinde hukuken korunacak bir menfaatin olmadığı, bu sebeple rekabet yasağının geçersiz olacağı sonucuna varmak gerektiğini, davacı eski iş verinin korunması gereken haklı bir menfaatinin bulunmaması sebebiyle davalının sözleşmeyle yüklenmiş olduğu, rekabet etmeme borcu BK md 444/2 hükmü uyarınca geçersiz olduğundan bu borca bağlı olan cezai şartın da geçersiz olacağını, sonuç olarak, davalının davacının müşteri çevresine ve yaptığı işlere vakıf olduğu ancak davacı tanıklarının beyanları da dikkate alındığında davalının bu bilgileri kullanmasının davacıyı önemli bir zarara uğratacak nitelikte olmadığı, BK madde 444/2 uyarınca dava konusu rekabet yasağının geçersiz olduğu, asıl borçlu olan davalının rekabet etmeme borcunun geçersiz olması sebebiyle bu borca bağlı olan cezai şartın da geçersiz olduğu, rapor edilmiş, rapor taraflara tebliğ edilmiştir. Davacı taraf, 03/04/2017 tarihli dilekçesiyle bilirkişi raporuna itiraz etmiş, özetle davalının davacı şirketin rakibi ——–şirketine geçerek rekabet yasağı sözleşmesine aykırı davrandığını, haksız rekabet eyleminin gerçekleşmiş olduğunu, salt tanık anlatımlarına dayalı olarak davalının uhdesindeki bilgiler ve davacı şirkete önemli ver zarar veremeyeceği şeklinde bir kanıya varılmasını kanunun özüne ve yargıtay kararlarına aykırı olduğunu, davalının satıştan sorumlu bölge temsilcisi olduğunu, davalının davacının ticaret sırlarına vakıf olduğunu, davacı şirketin müşterilerini tanıdığını, önemli olan müşteri kaybı olmadığını, davacı şirketin ticari sır olduğu ikrar edilen davalı elindeki bilgilerden dolayı davacı şirketin gelecekteki süreçte önemli zarara yol açabilecek pazar payı kaybetme riskiyle karşı karşıya olduğunu, bu nedenle rekabet yasağının geçerli olduğunu beyan etmiştir.
Mahkememizce alınan kök rapora karşı yapılan itirazları karşılamak üzere ek rapor alınmasına karar verilmiş, 25/06/2018 tarihli ek rapor dosyaya sunulmuş ve özetle, kök raporda belirtildiği gibi rekabet yasağı sözleşmesinin geçerli olabilmesi için diğer şartların yanı sıra bu yasağın getirilmesinde iş verenin korunmaya değer haklı bir menfaatinin de olması gerektiği, borçlar kanunu 444/2 hükmünde rekabet yasağı kaydı ancak hizmet ilişkisi işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkanı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması iş verenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse geçerlidir şeklinde düzenlendiğini, mahkemece dinlenen tanıkların davacı şirketin hali hazırdaki satış yöneticisi ve iki eski bölge yöneticileri olan ve bu sebeple sektöre, dava konusu işe, iş yerine ve davalının vakıf olduğu/olabileceği hususlara dair bilgi sahibi olan davacı tanıklarını davalının vakıf olduğu bilgilere davacının yanından ayrıldıktan sonra kullanmasının davacıya önemli bir zarara uğratmayacağını beyan etmiş olmaları karşısında davacı eski işverenin davalı eski çalışana rekabet yasağı şartı getirmesinde hukuken korunacak bir menfaatinin olmadığı, bu sebeple rekabet yasağının geçersiz olması gerektiğini rapor etmişlerdir. Rapor taraflara tebliğ edilmiştir.
TBK 444. Maddesi uyarınca: ” Fiil ehliyetine sahip olan işçi, işverene karşı, sözleşmenin sona ermesinden sonra herhangi bir biçimde onunla rekabet etmekten, özellikle kendi hesabına rakip bir işletme açmaktan, başka bir rakip işletmede çalışmaktan veya bunların dışında, rakip işletmeyle başka türden bir menfaat ilişkisine girişmekten kaçınmayı yazılı olarak üstlenebilir. Rekabet yasağı kaydı, ancak hizmet ilişkisi işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse geçerlidir.”
TBK 445. Maddesi uyarınca: ” Rekabet yasağı, işçinin ekonomik geleceğini hakkaniyete aykırı olarak tehlikeye düşürecek biçimde yer, zaman ve işlerin türü bakımından uygun olmayan sınırlamalar içeremez ve süresi, özel durum ve koşullar dışında iki yılı aşamaz. Hâkim, aşırı nitelikteki rekabet yasağını, bütün durum ve koşulları serbestçe değerlendirmek ve işverenin üstlenmiş olabileceği karşı edimi de hakkaniyete uygun biçimde göz önünde tutmak suretiyle, kapsamı veya süresi bakımından sınırlayabilir.”
TBK 446. Maddesi uyarınca : ” Rekabet yasağına aykırı davranan işçi bunun sonucu olan iş verinin uğradığı bütün zararları gidermekle yükümlüdür. ”
Dosyanın bir bütün olarak değerlendirilmesi neticesinde davalının davacı iş yerinde 03/01/2005 tarihinden 16/11/2015 tarihine kadar çalıştığı, iş sözleşmesinde taraflar arasında düzenlenen 27/05/2015 tarihli sözleşmeyle sona erdiği, davalının 17/06/2015 tarihinde ve 1219.01 meslek kodu yönetici olarak işe alındığı, davacı şirket ile dava dışı ——– şirketinin faaliyet alanlarının benzer nitelikler olduğu, dinlenen tanık anlatımları ve alınan bilirkişi raporu uyarınca davalının davacı şirkette ticari sırlara vakıf olduğu ancak, dinlenen tanık beyanlarında davalının bu bilgileri kullanmasının davacıya önemli bir zarara uğratacak nitelikle olmadığını, borçlar kanunu 444/2 uyarınca rekabet yasağı kaydının ancak hizmet ilişkisi işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkanı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması iş verenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse geçerlidir. Hükmü uyarınca, davalının bu bilgileri kullanmasının davacıya önemli bir zarara uğratacak nitelikte olmadığı, bu nedenle asıl borçlu olan davalının rekabet etmeme borcunun geçersiz olması sebebiyle bu borca bağlı olan cezai şartın da geçersiz olduğu kanaatine varılmakla davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda ayrıntılı yazılı gerekçesi açık olmak üzere;
1.Davanın REDDİNE
2-Başlangıçta peşin olarak alınan 27,70 TL harcın, alınması gerekli olan 35,90 TL harçtan mahsubu ile bakiye 8,20 TL karar ve ilam harcının davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Karar kesinleştiğinde, HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. Maddesi uyarınca, artan gider avansının taraflara iadesine,
5-Hüküm tarihinde yürürlükte olan avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına tayin ve taktir edilen 7.987,00.-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davalı tarafça yapılmış olan 13 TL masrafın davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.18/12/2018