Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/1227 E. 2018/330 K. 27.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİKARAR

ESAS NO : 2015/1227
KARAR NO : 2018/330

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
KARAR TARİHİ : 27/03/2018

DAVA :
Davacı vekili Mahkememize sunduğu 19/10/2015 havale tarihli ve aynı tarihte harçlandırdığı dava dilekçesinde özetle; davalı borçlunun sahibi olduğu firma ile müvekkili firma arasında mevcut ticari ilişkiden dolayı cari hesaptan borçlu adına faturalar kesildiğini, faturaya konu malların davalının işyerine iletildiği halde davalının müvekkiline bakiye borcu kaldığını ve borcun ödenmediğini, davalı aleyhine İstanbul Anadolu……. İcra Müdürlüğünün 2015/10957 Esas sayılı dosyası ile 787,61 TL üzerinden icra takibi yapıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, davalının itirazında borcunun bulunmadığını belirttiğini, ancak icra takibi yapılmadan önce cari hesap mutabakatı yapıldığını ve borcun her iki tarafça kesinleştirildiğini beyanla, davalının aleyhine yapılan icra takibine yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına, alacağın % 20 ‘si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili ………. tarihli karar celsesindeki esas hakkındaki beyanında; davanın kabulüne, alacağın % 20 ‘sinden aşağı olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA :
Davalıya dava dilekçesi usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davalı cevap dilekçesi sunmamıştır.
Davalı katıldığı, 31/01/2017 tarihli ön inceleme duruşmasında ki beyanında; davacı tarafa herhangi bir borcunun bulunmadığını, Sakarya ilinde market işlettiğini belirtmiştir.
Davalı katıldığı, 24/10/2017 tarihli duruşmasında ki beyanında; bilirkişi raporuna bir diyeceğinin olmadığını, ödemeyi elden yaptığı için makbuzun mevcut olmadığını belirtmiştir.
Davalı 27/03/2018 tarihli karar celsesindeki esas hakkındaki beyanında; bilirkişi raporuna itirazlarını tekrarla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Uyuşmazlık Konusu : Taraflar arasındaki ihtilaf, temelde cari hesaba dayalı alacağın bulunup bulunmadığı noktasındadır.
Davanın Hukuki Niteliği: Dava, icra takibine yapılan itirazın iptali davasıdır.
Davanın Hukuki Sebebi: İtirazın iptalini düzenleyen 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 67/1. Maddesindeki “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.” şeklindeki düzenlemedir.
DELİLLER :
Celp ve tetkik edilen İstanbul Anadolu ………. İcra Müdürlüğü’nün 2015/10957 Esas sayılı dosyasında; davacı takip alacaklısı tarafından 30/05/2015 tarihli takip talebi ile davalı takip borçlusu hakkında ilamsız takip başlatıldığı, ödeme emrinin davalı takip borçlusuna 04/06/2015 tarihinde tebliği üzerine davalı takip borçlusunun süresi içerisinde, borca ve ferilerine karşı itiraz ettiği ve bunun üzerine takibin durduğu, itiraz dilekçesinin ve takibin durdurulmasına ilişkin kararın davacı takip alacaklısına tebliğ edilmediği, eldeki davanın 1(bir) yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Tarafların ticari defterlerinin incelenmesine karar verilmiş, inceleme gününde Mahkememize ibraz edilen ticari defterler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Talimat yolu ile davalı ticari defterlerinde yapılan inceleme sonucu Mali Müşavir bilirkişinin talimat mahkemesine sunduğu 06/06/2017 havale tarihli raporunda özetle; dava konusu döneme ait açılış tasdiklerinin yasal süresi içerisinde usulüne uygun olarak yapıldığı, faturaların kayıtların uyumlu olduğu davalı taraf defterlerinin sahiplerinin lehine delil olma özelliğine haiz olduğunu, davacı firmanın davalıya kesmiş olduğu faturalar ve karşılığında davalı firma tarafından yapılan nakit ödemeler sonucunda davalının davacı şirkete herhangi bir borcunun bulunmadığı beyan ve rapor edilmiştir.
Mahkememizce davacı ticari defterlerinde yapılan inceleme sonucu Mali Müşavir bilirkişinin mahkememize sunduğu 05/01/2018 havale tarihli raporunda özetle; ibraz eden lehine delil teşkil eden davacı ticari defter ve kayıtlarına göre davacının icra takip tarihi olan 01/06/2015 tarihi itibariyle davalıdan 670,00 TL alacaklı durumda olduğu, davalı ticari defter kayıtlarına göre talimat mahkemesinin görevlendirdiği bilirkişi raporuna göre, davacının davalıya kesmiş olduğu faturalar ve karşılığında davalı tarafından yapılan nakit ödemeler sonucunda davalıya davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığının rapor edildiğini, davalı tarafça incelemeye envanter defterlerinin sunulmadığını, yevmiye defterlerinin kapanış tasdikinin ise yapılmamış olduğunu, lehine delil teşkil edip etmeyeceğinin mahkemenin takdirinde olduğunu beyan ve rapor etmiştir.
Talimat raporu ve mahkememize alınan bilirkişi raporu taraflara ayrı ayrı usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE KANAAT :
TİCARİ DEFTERLERİN DELİL KABİLİYETİ
Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme, yabancı gerçek veya tüzel kişi bile olsalar, tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun, yargılamayı gerektiren davalarda hazırlık işlemlerine ilişkin hükümleriyle senetlerin ibrazı zorunluluğuna dair olan hükümleri ticari işlerde de uygulanır. (TTK m. 83)
Uyuşmazlık konusu vakıaları ispata elverişli yazılı veya basılı metin, senet, çizim, plan, kroki, fotoğraf, film, görüntü veya ses kaydı gibi veriler ile elektronik ortamdaki veriler ve bunlara benzer bilgi taşıyıcıları bu Kanuna göre belgedir. (HMK m. 199)
Taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar. Elektronik belgeler ise belgenin çıktısı alınarak ve talep edildiğinde incelemeye elverişli şekilde elektronik ortama kaydedilerek mahkemeye ibraz edilir. Ticari defterler gibi devamlı kullanılan belgelerin sadece ilgili kısımlarının onaylı örnekleri mahkemeye ibraz edilebilir. (HMK m. 219)
İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmî bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir. (HMK m. 220/1)
Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır. (HMK m. 222/2-3-5)
TEMERRÜT
İfa zamanı taraflarca kararlaştırılmadıkça veya hukuki ilişkinin özelliğinden anlaşılmadıkça her borç, doğumu anında muaccel olur(TBK m. 90).
Karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifası isteminde bulunan tarafın, sözleşmenin koşullarına ve özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olması gerekir(TBK m. 97).
Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer(TBK m. 117/1).
Borcun ifa edileceği gün, birlikte belirlenmiş veya sözleşmede saklı tutulan bir hakka dayanarak taraflardan biri usulüne uygun bir bildirimde bulunmak suretiyle belirlemişse, bu günün geçmesiyle; ( …. ) borçlu temerrüde düşmüş olur. Ancak sebepsiz zenginleşenin iyiniyetli olduğu hâllerde temerrüt için bildirim şarttır(TBK m. 117/2).
Aksine sözleşme yoksa, ticari bir borcun faizi, vadenin bitiminden ve belli bir vade yoksa ihtar gününden itibaren işlemeye başlar(TTK m. 10).
FAİZ
Bir miktar paranın ödenmesinde temerrüde düşen borçlu, sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça, geçmiş günler için 1 inci maddede belirlenen orana göre temerrüt faizi ödemeye mecburdur(3095 s.y. M. 2/1).
………Bankasının önceki yılın 31 Aralık günü kısa vadeli avanslar için uyguladığı faiz oranı, yukarıda açıklanan miktardan fazla ise, arada sözleşme olmasa bile ticari işlerde temerrüt faizi bu oran üzerinden istenebilir. Söz konusu avans faiz oranı, 30 Haziran günü önceki yılın 31 Aralık günü uygulanan avans faiz oranından beş puan veya daha çok farklı ise yılın ikinci yarısında bu oran geçerli olur(3095 s.y. M. 2/2).
Yargı yetkisini, Anayasanın 9. Maddesine göre, Türk Milleti adına kullanan Mahkememizce, uyuşmazlık konusu hakkında, yapılan açık duruşmalar ve yargılama sonunda(Ay. m.141); toplanan deliller, ticaret sicil kayıtları, icra dosyası, bilirkişi raporları, cari hesap ekstresi iddia ve beyanlar ile tüm dosya mündericatı incelenip hep birlikte değerlendirildiğinde; davacı/takip alacaklısının davalı/takip borçlusu hakkında cari hesaba dayalı olarak takip başlattığı, davalı/takip borçlusunun tebliğ edilen ödeme emri üzerine takibe borca ve fer’ileri yönünden süresinde itiraz ettiği ve takibin durduğu, eldeki itirazın iptali davasının süresinde açıldığı, taraflar arasındaki ihtilafın cari hesap nedeniyle borç bulunup bulunmadığı hususundan kaynaklandığı, uyuşmazlığın halli ve taraflar arasındaki ticari ilişkinin tespiti için defter incelemesine karar verildiği, davacının kendi ticari defterlerine göre davalı taraftan 670,00 TL alacaklı olduğu, davalının ise kendi ticari defterlerine göre 787,61 TL bakiye borcu bulunmakta iken 30/04/2015 tarihli kayıt ile ödeme (nakit) açıklaması ile cari hesabı kapattığı, devamında mal alış (KDV dahil) 661,49 TL borç kaydının yapıldığı, kayıt ile aynı tarih olan 01/05/2015 tarihinde bu kez ödeme (nakit) açıklaması ile cari hesabın tekrar kapatıldığı, ancak 787,61 TL bakiye borç kaydından sonra yapılan 787,61 TL ödeme kaydı, 661,49 TL mal alış kaydı, 661,49 TL ödeme kaydına ilişkin herhangi bir belge mevcut olmadığı, tarafların ticari defterlerinin Türk Ticaret Kanunu’na ve Türkiye Muhasebe Standartları Kurulunun düzenlemelerine göre(TTK’nın 18. Maddesinin birinci fıkrasına TBMM Genel Kurulunda eklenen “bu Kanun hükümleri uyarınca” ibaresinin gerekçesinden) usulüne uygun tutulmuş olması ayrıca alacağın dayanağı faturanın mevcut olması karşısında belgeleme ve kaydın belgeye(evrak-ı müsbiteye) dayanması ilkesi[“belge yoksa kayıtta yoktur” ilkesi]’ne(TTK’nın 64/2. Maddesi ve gerekçesinden) uygun olması nedeni ile davacı lehine delil teşkil edeceği, davalının ticari defterindeki 787,61 TL kaydın kapatılmasına ilişkin ödeme belgesinin bulunmadığı, bu nedenle belgeye dayanmayan bu kayda itibar edilemeyeceği, kaldı ki bu ödemeye ilişkin davacının ticari defterlerinde herhangi bir kayıt bulunmadığı, davalının ticari defterlerine göre davacıya 787,61 TL bakiye borcunun bulunduğu, borçlunun faturaları kendi defterlerine kaydetmesi (faturaları deftere kayıt öncesinde ya da sonrasında süresi geçtikten sonra itiraz ve iade etmiş olması) halinde alacaklının (hizmet vermiş olsun ya da olmasın) HMK’nın 222. maddesi uyarınca alacağını ispatladığının kabul edilmesi gerektiği (Yargıtay ……. HD’nin 10/02/2016 tarih ve 2015/4576 Esas – 2016/621 Karar sayılı ilam) davalının ticari defterlerinin usulüne uygun tutulmuş olması nedeni ile davacı lehine delil teşkil edeceği, davacının kendi ticari defterlerinde kayıtlı olan 670,00 TL yönünden davalı takip borçlusunun icra takibine itirazının haksız ve yersiz olduğu, davacının takip talebinde yasal faiz istemiş olması nedeniyle alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz(3095 sy. m. 2/1) uygulanması gerektiği, alacağın likit olması nedeni ile kabulle sonuçlanan kısım üzerinden davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi şartlarının oluştuğu(İİK m. 67/2) sonuç ve vicdani kanaatine(Ay. m.138) varılarak davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE,
2-Davalı takip borçlusunun İstanbul Anadolu….icra Müdürlüğü ‘nün 2015/10957 Esas sayılı dosyasına vaki itirazının 670,00 TL asıl alacak yönünden iptaline, kabul edilen asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına,
3-Kabulüne karar verilen asıl alacağın % 20 ‘si olan 134,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4- Başlangıçta peşin olarak alınan 27,70 TL harç ile icra dosyasına yatırılan 3,94 TL harcının, alınması gerekli olan 45,76 TL harçtan mahsubu ile bakiye 14,12 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
5- Davacının yargılama sırasında yapmış olduğu 193,40 TL talimat ve posta gideri, 400,00 TL talimat bilirkişi ücreti, 600,00 TL bilirkişi ücretleri olmak üzere toplam 1.193,40 TL yargılama masrafının davacı davasında kısmen haklı çıktığından dava konusunun toplam değerinin kabulle sonuçlanan kısma oranı sonucu bulunan 1.015,20 TL yargılama masrafına davacının başlangıçta yatırdığı peşin harç 27,70 TL ilave olunarak toplam 1.042,90 TL yargılama masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, dava konusunun toplam değerinin redle sonuçlanan kısma oranı sonucu bulunan 178,20 TL yargılama masrafının davacı üzerinde bırakılmasına,
6- Davacı yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan …….. 13/2 maddesi uyarınca 670,00 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7- Karar kesinleştiğinde, HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. Maddesi uyarınca, artan gider avansının davacıya iadesine,
8- Karar kesinleştiğinde, İstanbul Anadolu ……………. İcra Müdürlüğü ‘nün 2015/10957 Esas sayılı dosyasının merciine iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalının yüzüne karşı kesin olarak verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı..