Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/1120 E. 2021/729 K. 13.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2015/1120
KARAR NO: 2021/729
ASIL VE BİRLEŞEN DAVA: Ticari Şirket (Şirket Ortaklık Payı Alacağının Tahsili Kaynaklı), Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin)
ASIL VE BİRLEŞEN DAVA TARİHLERİ: 14/10/2015 – 19/12/2016
KARAR TARİHİ: 13/10/2021
Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Şirket Ortaklık Payı Alacağının Tahsili Kaynaklı), Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
ASIL DAVADA DAVA : Davacı vekili —– tevzi tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin şirketin son genel kuruluna ilişkin hazirun cetvelinden de anlaşılacağı üzere —–ortağı olduğunu, bu ortaklığın uzun yıllardır devam ettiğini, ayrıca müvekkilin ortaklığın ilk günlerinden itibaren yıllardır davalı şirkette müdür olarak çalıştığını ve——– sona erdirildiğini, TTK’da limited şirkette ortaklıktan çıkmanın özel hükümlerle, şirket sözleşmesi ile ortaklara şirketten çıkma hakkı tanınsa da şirket sözleşmesinde böyle bir hüküm bulunmadığını, ancak TTK m.638/2’ye göre her ortağın haklı sebeplerin varlığı halinde şirketten çıkması için dava yoluna başvurabileceğinin düzenlendiğini, haklı sebeplerin neler olduğu konusunda madde hükmünde açıklık bulunmadığını, haklı sebeplerin her bir uyuşmazlık açısından aynca değerlendirilmesi gerektiğini, genel olarak ortaklık anlayışım zedeleyen ya da ortadan kaldıran, ortaklar arasında kişisel ve grupsal çıkarların ön plana çıktığı durumların varlığı halinde haklı nedenlerin oluştuğunun doktrin ve uygulamada kabul edildiğini, limited şirkette ortağın şirketten ayrılma sırasında şirketteki hissesi karşılığında talep edebileceği ayrılma akçesi konusunun TTK m.641’de düzenlendiğini, buna göre haklı sebeple limited şirketten aynlan ortağın esas sermaye payının gerçek değerinin kendisine verilmesi gerektiğini, müvekkilinin haklı sebeplerin varlığı nedeniyle şirket ortaklığından çıkmasına ve esas sermaye payının gerçek değerine uyan ayrılma akçesinin davalı şirketten tahsiline karar verilmesine binaen davanın açıldığını, son yıllarda davalı şirketin hakim hissedarı olan —– gerçekleştirmiş olduğu uygulamaların müvekkilin davalı şirketten ayrılması için haklı sebepleri oluşturduğunu, bu uygulamaların başlıcalarının; müvekkilinin davalı şirket ile ilişkisinin — yılında başladığını, o tarihlerde şirketin hakim ortağı olan — davalı şirkete ortak edilme vaadi ile personel olarak—ayında çalışmaya başlayan müvekkilinin, — tarihinden itibaren davalı şirketin —- yılı aşkın süredir çalışmalarına devam ettiğini, aynca bu süreçte — diğer şirketi olan ve aynı zamanda davalı şirketin de hissedarı olan —-hizmet verdiğini, —— tarihindeki—– müvekkilinsı azledilmesine karar verildiğini, bu azlin müvekkilin muhalefetini önlemek, onu mağdur etmek ve hakim ortak olan diğer müdür tarafından yapılan işlemlerin müvekkilin denetiminden saklanmak amacıyla yapıldığını, teklif verme işlemlerinin şirket müdürü olarak yıllardır müvekkil tarafından yürütüldüğü halde müvekkilinin müdürlüğünün son dönemlerinde muhatap şirketten dışlanmış ve kendisine haber verilmeden diğer ——tarafından tekliflerin verilmeye başlandığını, teklifler için müvekkilden habersiz olarak bankalardan yüksek miktarlarda teminat mektubu alınmaya başlandığını, müvekkilinin davalı şirket ortağı olmasının en önemli sebebinin, kendisinin şirketin müdürü olarak görev yapması ve bu yolla yapılan işlemlere hakim olması olduğunu, —— süreyle davalı şirkette müdür olarak çalışmış olan müvekkilin müdürlüğünün sona erdirilmesinin onun ortaklığının devamım da anlamsız hale getirdiğini, yıllardır büyük emekler verdiği ve bugünlere gelmesinde katkısının büyük olduğu davalı şirketten, son dönemde sorunlar yaşadığı hakim ortak tarafından çoğunluk haklan kullanılmak suretiyle adeta kovulduğunu, müvekkilin ortaklığa devamının beklenemeyeceğini, dolayısıyla haklı sebebin oluştuğunu, müvekkilin aylık ücretlerinin, hakim hissedar olan diğer—- yılının —- görevinin sona erme tarihine kadar geçen süre için ödenmediğini, müvekkile her ay yapılan periyodik ödemeler bulunduğunu, bu periyodik ödemelerin ücretten başka bir şey olmadığını, davalı şirketin —- tarihinde yapılan—- alınmış olan özel denetim yapılması ile ilgili karar gereği özel denetçilerden——tarafından düzenlenmiş olan raporda, şirket ortaklarından ve aynı zamanda müdür olan — her ay aynı tutarda olmak üzere — ödeme yapıldığının belirtildiğini, davalı şirkette yıllardır kar dağıtımı yapılmadığını,——dönemde elde ettiği karların hiçbirini dağıtılmadığını, davalı şirketin kar dağıtımı yapacak nakit parası bulunmadığı ileri sürülse de bu hususun kar dağıtımı yapılmamasının haklı gerekçesi olamayacağını, davalı şirketin asli faaliyet konusu olan taahhüt işine girmesinin hakim hissedar tarafından engellendiğini ve bu sebeple şirketin —- son taahhüt işini —-sonunda tamamladığını, müvekkilin müdürlüğünün sona erdirildiği —- yılma kadar yeni bir taahhüt işine girilmediğini, şirketin pasif bir şirket haline getirildiğini, şirketin asli faaliyet alanında faaliyet göstermediğini, geçmiş yıllarda elde edilen kârlarla edinilen çok sayıda taşınmazın düşük kira bedelleriyle hakim ortağın şirketlerine kullandırmayı amaç edindiğini, mevcut durumun müvekkil açısından kabul edilebilir bir durum olmadığını, davalı şirketin yıllardır kar dağıtımı yapmamasının, müvekkili mağdur etmek, maddi açıdan zor durumda kalmasını sağlamak amaçlarına olarak yapılmış bir uygulama olduğunu, davalı şirketin — sonuna doğru iki büyük inşaat işi aldığını, elindeki diğer işlerler birlikte bu işleri — sonunda tamamlayarak toplamda iyi bir kar elde ettiğini, —yıllan arasında pasif konuma getirilen şirketin yıllar sonra —zarar ettiğini,— yılında şirketin sahip olduğu demirbaş, kalıp malzemeleri makine ve teçhizat vb malzemeler sanki şirket tasfiye ediliyormuş gibi satıldığını, —- yılı içinde yapılan özel denetim sonucunda düzenlenen özel denetim raporlarında da açıkça son yıllarda ana sözleşmedeki işlerde faaliyet göstererek faaliyet geliri elde etmek yerine, geçmiş yıllarda dağıtılmayan karlarım kullanarak edindiği ve hakim ortak—- hissedarı olduğu grup şirketlere düşük bedellerle kiraya verdiği taşınmazlardan kira geliri elde etmeyi amaç edindiğini, şirketin hakim ortağı tarafından faaliyet konusu davalı şirketin faaliyet konusu ile aynı olan——kurulmasından sonraki dönemde tüm—— olunmayan bu şirket üzerinden yapılmaya başlandığım, bu şirketin kurulmasından sonraki dönemde davalı şirketin hiçbir proje yönetimi ve danışmanlık işi almamış olduğunu ve kâr kaybına yol açtığını, hakim ortak —–davalı şirketin yanında başka şirketlerde de müdürlük görevi almış olup halen bu görevlerinin tamamının devam ettiğini, özellikle —- ile davalı şirketin faaliyet konularının aynı olduğunu, biriyle ilgili bir işlemin diğeri aleyhine sonuç doğurduğunu, TTK m.613 ve m. 626’ya göre ortakların şirketin çıkarlarım zedeleyebilecek davranışlarda bulunamayacağını —– bunun yanında aynca şirketle rekabet oluşturan bir faaliyette bulunamayacağı, dolayısıyla hakim ortak —– rekabet yasağı ve özen ve bağlılık yükümlülüğüne aykırı hareket ettiğini, davalı şirketin personelinin, aynı binada faaliyet gösteren hakim ortağın diğer şirketlerine de hizmet verdiğini, müvekkilin şirket değerinin tespiti için yapılmak istenen çalışmasına onay verilmediğini, ilgili firmanın değerleme yapmak üzere istediği belgelerin müvekkile verilmediğini, son genel kurulda şirket pay defterinin dahi müvekkilden saklandığını, müvekkilinin davalı şirketten çıkması konusunda haklı sebeplerin gerçekleştiğini belirterek müvekkilinin davalı şirketten çıkmasına, davalı şirketten çıkması nedeniyle davalı şirket tarafından müvekkilime TTK’nun 641/1. maddesi hükmü gereği ödenmesi gereken müvekkilimin esas sermaye payının gerçek değerine uyan ayrılma akçesinin miktarının belirlenmesine, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak ve mahkemenizce bilirkişi vasıtasıyla belirlenmesinden sonra arttırılmak üzere şimdilik —– tutarında ayrılma akçesinin davalı şirketten tahsiline, davalı şirketin müdürünün rekabete ve özen ve bağlılık yükümlülüğüne aykırı hareketlerinin önlenmesi, şirketin mevcut mali durumunun korunması, kötüye gitmesinin engellenmesi, bu şekilde müvekkilinin durumunun teminat altına alınması amacıyla TTK’nun 638. maddesinin ikinci fıkrası gereği davalı şirkete kayyum atanması ve davalı şirketin her türlü tasarrufi işleminin kayyum izni ile yapılması konusunda ihtiyati tedbir kararı verilmesine, mahkeme masrafları ile vekâlet ücretinin davalı şirkete yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
ASIL DAVADA CEVAP: Davalı vekili —- havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davacının hakkını kötüye kullanır mahiyetteki her türlü denetim talebine ve bilgi istemlerine müvekkil şirket yönetimince olumlu cevap verildiğini, müvekkil şirket için kayyım atanmasının gerekli olmadığını gösterir nesnel verilerin mali ve yönetsel esaslarıyla raporlarda yer aldığını, mahkemece haksız ve kasten zarar verici olma gayretiyle ortaya konulan kayyım talebinin reddedildiğini, davacının ortaklıktan çıkmak için haklı sebep oluşturduğunu iddia ettiği vakıaların gerçeğe aykırı ve mesnetsiz olmakla ortaklıktan çıkmak için haklı sebep de teşkil etmediğini, müdürlük görevinden azledilmiş olmanın ortaklıktan çıkmak için haklı bir sebep olduğunu ileri sürdüğünü, ancak müdürlük görevinden ayrılmayı kendisinin istediğini, müvekkil şirketin emektar çalışanlarına ve değerli emeklerine karşı kötü sözler sarf ederek istifa istediğini defalarca dile getiren davacının iddiasına isnat edilmemesi gerektiğini, davacının —- yılında müvekkil şirkette yapılan toplantıda birçok çalışanın huzurunda müvekkil şirket ile bir alakasının kalmasını istemediğini belirterek, daha sonra da müvekkil şirkete gelmeyip davacı tarafça toplantılara katılım olmadığını, müvekkil şirketin hakim ortağına gönderilen e-postalar ile müdürlük görevinin ve ortaklığının sona erdirilmesi çalışmalarının başlatılmasının talep edildiğini, müvekkil şirket kadrosu ve yönetim anlayışıyla şirketin başarılı olunacağına ilişkin inancın olmadığını belirtildiği, —– davacının müdürlük görevinden azline kanuna ve usulüne uygun olarak karar verildiğini, hiçbir sebep gösterilmeden ve toplantı gündeminde yer verilmeden—– azledilmesinin mümkün olduğunu, bunun için çoğunluk prensibinin geçerli olduğunu, ayrıca müdürlük görevinden azledilen davacının ortaklıktan çıkması için haklı sebep teşkil etmediğinin aksine görevini gereği gibi ifa etmeyen davacı hakkında müvekkil şirketçe ortaklıktan çıkarılma için haklı sebebin oluştuğunu, —— görevinin sonuna kadar geçen süre içerisinde ücretin ödenmediğine ilişkin iddianın gerçek dışı olduğunu, ortaklıktan çıkmak için haklı sebep teşkil etmediğini, davacının ücret olduğunu iddia ettiği meblağların ücret değil ödünç niteliğinde olduğunu, davacının kendisinin de bunun farkında olduğunu, TTK kapsamında limited şirketlerin müdürlerine ücret ödeme zorunluluğu bulunmadığını, aksi düşünülse dahi mali hakkın müdürlere sağlanabilmesi için önce müdürlük görevinin başarılı bir şekilde ifasının arandığını,—- yılından bu yana müvekkil şirkete karşı müdürlük görevinin doğru ve tam şekilde yerine getirilmediğini, — tarihi itibariyle davacının müvekkil şirkete —borçlu olduğunu, söz konusu borcun ödenmesi için davacıya —-ihtarname gönderildiğini, davacı tarafından herhangi bir ödeme yapılmadığını, — yılına kadar müvekkil şirket hesaplarının davacı tarafça onaylandığını, —- incelendiğinde, davacının kendisine ücret mahiyetinde ödendiğini iddia ettiği tutarların kendisinin şirkete borcu yani şirket lehine alacak olarak kaydedildiğini,—- yılına ait şirket hesaplarının da onaylandığını görüleceğini,——– mütalaa da müvekkil şirket tarafından davacıya yapılan ödemelerin ödünç niteliğinde olduğunun ortaya konulduğunu, davacının kendisinden talep edilmesine rağmen müvekkil şirkete olan borlarının ödenmemesinin, müvekkil şirket için davacının ortaklıktan çıkarılması yönünde haklı talep oluşturacağını, müvekkil şirketin senelere intikal eden zararlar nedeniyle kar dağıtımı yapamadığını, projelerdeki başarısızlık nedeniyle tek sorumlunun davacının kendisinin olduğunu, müvekkil şirketin karlılığını önemseyerek kar dağıtılmadığını öne süren davacının şirkete olan ciddi miktarda borcunu ödememekte ve üstelik kendi ikrar ve imzaladığı belgeleri reddetmekte olduğunu,— yılında dağıtıldığını ve bu ödemelerin şirket defterinde sabit olduğunu, — olduğunu, karın —-ortaklara, müvekkil şirkette sahip oldukları oranda dağıtıldığını, —- yıllarında şirketin elde ettiği karını —yılında meydana gelen zarara mahsup edildiğini,— yılında dağıtıldığını, dolayısıyla —- yıllarında kar dağıtımına ilişkin ödemelerin yapıldığını ve ortak başına ne kadar olduğunun ayrıntılarıyla görüldüğünü, — yılında müvekkil şirketin iştiraki olan —-olduğu —imzaladığı —- yüklendiğini, müvekkil — verildiğini, dolayısıyla—- yıllarında elde edilen karın — göz önünde bulundurularak dağıtmadığını ve——kararının alınabileceğini düzenlendiğini, bu hususlarda davacının hiçbir itirazının olmadığını, oylarının olumlu olduğunu, şirketin kar dağıtımı yapamamasının asıl sebebinin —-yürütmüş olan davacı olduğunu, kendi kusuru ve kötü yönetiminin sonucu olarak şirkette kar dağıtılamadığını, davacının işleri basiretli bir tacir gibi yönetememesinden dolayı —- yükümlülüklerini zamanında yerine getiremediğini bu nedenle teminat mektubunun paraya çevrilmesinin talep edildiğini ——zarar ettiğini, bu nedenle şirketin —-döneminde dağıtılacak herhangi bir karın bulunmadığını, davacı—-yönetiminde ve yetkisinde faaliyet göstermiş olan —-itibariyle faal bir şirket olmadığını,—– başlatılmış olduğunu, bu nedenlerle —- dağıtılmasına imkan olmadığını, —- zarar ettiğini, —- yılında edilen zarar nedeniyle—- bulunmadığının oybirliği ile tespit edildiğini, davacının olumsuz oyuna karşın, müvekkil şirketin diğer ortaklarının olumlu oylan ile kar dağıtılmasının mümkün olamayacağına oy çokluğu ile karar verildiğini, — itibariyle zar olmasının sebebinin ise yine davacının olduğunu, davacının —- kazancı da erittiğini,— ilişkin ise şirketin yüksek miktarda borcu varken kar dağıtımı yapılmamasının olağan bir durum olduğunu, müvekkil şirketin —- tutarında kar ettiği görülse de, bu dönemde müvekkil şirket çalışanlarının şirket kayıtlarına göre —-aşkın alacağının bulunduğunu, davacının sorumlu olduğu—- davacının kötü yönetiminden dolayı yapılması gerekli hale gelen sözleşme gereği bakım çalışması için müvekkil şirket tarafından —– harcama yapıldığını, —- sağladığını, şirketin, müdüre borcu bulunduğunu, davacının yönettiği —–müvekkil şirkete açılan davada elverişli bir sulh imkanının reddedilmesi nedeniyle, dava sonucuna —–meblağın icra kanalıyla ödenme mecburiyetinin doğduğunu, davacının sorumluluğunda olduğunun—— sabit olduğu —- davacının müvekkil şirketi bilgilendirmemiş olmasından kaynaklı işçi taleplerinin —- aştığını, yine davacının kendisinin yönettiğini ikrar ettiği davacı yönetimindeki —-yürütülen işin eksik ve ayıplı icrasından dolayı dava kaybedildiğini ve mahkeme kararı nedeniyle —bir borç meydana geldiğini, davacının müvekkil şirketin hakim ortak — tarafından pasif konuma getirildiği iddiasının dayanaktan yoksun ve — yıllarında olmak üzere —- gayrimenkulun satın atımlarının bizzat davacı tarafından yapıldığını, bu nedenle müvekkil şirkete yapılan bu alımlann sanki kendi rızası olmaksızın ve karlılığı azaltma yönünde yapılmış işlemlermiş gibi gösterilmesi ve bu yöndeki beyanlarının gerçek dışı olduğunu, davacının —-yılına kadar şirkette münferit imzası ile temsil ve ilzama yetkili müdür olduğunu, kira bedellerinden haberdar olmamasının veya bu konuya müdahil olmamasının söz konusu olamayacağını,—– kadar kira bedellerine ilişkin olarak herhangi bir itirazda bulunmadığını, davacının katılımı ve onayıyla yapılan işlemlere şimdi ortaklıktan çıkmak istediği için itiraz etmesinin davacının kendisiyle çeliştiğini gösterdiğini, müvekkili şirketin iş alabilmek için gerekli tüm çabayı gösterdiğini,—- verdiğini, davacının bu teklifleri bildiğini, davacının hakim ortak tarafından şirket malzemelerinin yok pahasına satıldığı ve bu malzemelerin—— işi için çok daha —- alındığı iddiasının haksız ve mesnetsiz olduğunu, bu iddiaları kanıtlayan bir delilin ortaya konmadığını, söz konusu satışlar yapılmış olsaydı dahi davacının şirketteki müdürlük görevini fiilen yürütmekte olduğunu, malzemelerin satışından elde edilen meblağ ile müvekkil şirketin masraflarının ödendiğini, —- yapılabilmesi için gerek duyulan malzemelerin piyasa fiyatına uygun olarak satın alındığını, hakim ortak —- müvekkil şirketin esas sermayesinin %75’ini temsil eden payların sahibi olması nedeniyle şirketin kazanç elde etmesi ve büyümesinin çoğunluk pay sahibinin menfaatine olduğunu, şirketin finansal durumunu iyileştirmek ve devamlılığını sağlamak için müvekkil şirkete —–tutarında borç verirken davacının şirket masraflarına dahi katılmak istemediğini açıkça beyan ettiğini, bu olaylar dikkate alındığında, —– eylem ve işlemleri nedeniyle büyüme yerine küçülme politikası izlediğini ve şirketi pasif hale getirmek niyetinde olduğunu ileri sürmenin samimiyetten uzak olduğunu, davacının dava dışı —– hissedarı olduğu ——-kurulmasından sonraki dönemde tüm ——şirkete yönlendirdiği ve kar kaybına yol açtığı iddiasının gerçek dışı olduğunu ve ortaklıktan çıkmak için haklı sebep teşkil etmediğini, —- üstlendiği işlerin müvekkil şirketin yürüttüğü işlerle ilgili olmadığını, —-müvekkil şirketin rakibi olmadığını, mekanik, statik, mimari ve mühendislik projeler ürettiğini, proje yönetimi yaptığını, inşaat taahhüdü ile iştigal etmediğini, —– kurulduğunu, kurulmasından sonraki dönemde müvekkil şirketin ———yönlendirdiğine yönelik iddiasıırı asılsız olduğunu, tam tersine —-müvekkil şirkete çeşitli projelerde iş ortağı olabilme ve birlikte teklif verebilme kabiliyetini haiz olduğunu,—– müvekkil şirkete referans ve iş sağlayabildiğini, dolayısıyla —- rekabet yasağına ve bağlılık yükümlülüğüne aykırı herhangi bir eylem gerçekleştirmediğini, ortaklıktan çıkma için haklı bir sebep teşkil etmediğini, davacının — tarihinde şirketteki yükümlülüklerini hiçe saymak ve rekabet yasağına kasten aykın davranmak suretiyle —- unvanlı şirketi kurduğunu, davacı tarafın—- faaliyetlerine yöneldiğini, müvekkili şirkete olan sorumluluklarını yerine getirmediğini ve müvekkil şirketi maddi ve manevi zarara uğratmış olduğunu, davacının rekabet etmeme ve sadakat yükümlülüğüne, bilgi ve hesap vermenin ayrılmaz parçası olan özen yükümlülüğüne aykırı fiiller nedeniyle müvekkil şirketin pay sahipleri —-davacı aleyhine sorumluluk davası açıldığım —- halen derdest olduğunu, dava dışı hakim ortak —- müvekkil şirkette ortak olmasının, —– özel projelerini müvekkil şirketin alabiliyor olmasını sağladığını, dolayısıyla hakim ortağın başka şirketlerde müdürlük görevi yapıyor olmasının davacının ortaklıktan çıkma sebebi olarak kabul edilemeyeceğini, davacının, davalı şirketin maliki olduğu—- kira bedelleri karşılığında——- kullandırarak şirketin gelirlerinin azalmasına neden olduğu iddiasının doğru olmadığını, müvekkil şirket personelinin aynı binada faaliyet gösteren hakim ortak —— diğer şirketlerinde de hizmet vermesinin ortaklıktan çıkmak için haklı sebep olduğu yönündeki iddiasının yersiz ve mesnetsiz olduğunu, paylarım fahiş bedelden satma amacı güden davacının, müvekkil şirket değerlemesinin yapılmasıyla ilgili bilgi ve belge paylaşılmasına izin verilmediği yönündeki gerçek dışı beyanları ile dava hakkım kötüye kullanmakta ve mahkemeyi yanıltmaya çalışmakta olduğunu, —— tür bir değerlemeyi yapabilecek bir şirket olmadığının sayın mahkemenin dikkatinden kaçırılmaya çalışıldığını, nitekim şirketin kendi internet sitesinde sadece taşınmaz ve taşınmaz proje değerlemesi yaptığının görüldüğünü, —— tarihinde gönderilen e-postada istenilen ciddiyet ve yaklaşımın görülmesi ve gizlilik sözleşmesi imzalanması şartıyla müvekkil şirket bilgilerinin üçüncü taraflarla paylaşılabileceğinin belirtildiğini, buna karşılık davacı tarafından gerçekten şirketi değerleme kabiliyeti olan başka bir yetkin şirket bulabilme yönünde herhangi bir adım atılmadığını ve —— davacı tarafından cevapsız bırakıldığını, son ——dahi davacıdan saklandığına ilişkin iddianın mahkemeyi yanıltmaya yönelik gerçek dışı bir iddia olduğunu, pay sahipliğinin limited şirkette kamuya açık ve aleni olduğunu, ayrıca davacıya açtığı davadan çok önce talebinden hemen sonra özel bilgi ve kayıt verildiğini, davacının müvekkil şirkete kayyım atanması konusunda ihtiyati tedbir talep ettiğini ancak aranan şartların hiçbirinin dava konusu olayda mevcut olmadığım dolayısıyla reddi gerektiğini, davacının davasını henüz belirlenmesi mümkün olmayan sonucu ve hesap şartlan oluşmamış gerçek dışı bir iddia üzerine kurmaya çalıştığım, bunun davacının davasının esastan reddini gerektirdiğini, davacının koşullan gerçekleşmemesine rağmen müvekkil şirkete kayyım atanmasını talep etmekle, müvekkil şirketin yönetimini zorlaştırma, aksatma ve ortaklı üzerinde baskı kurarak bundan haksız çıkar elde etme amacı güttüğünü, müvekkil şirketin organsız kalmadığı ve faaliyetlerine devam ettiği göz önüne alındığında, şirkete kayyım atanması için haklı bir gerekçe olmadığını belirterek tazminata ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile davanın reddine karar verilmesini, yargılama masraflarının davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen Dava (—)
DAVA: Davacı vekili —— tevzi tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkili —— kayıtlı olup, inşaat işleri ile iştigal eden bir şirket olduğunu, davalı —— tarihinde müvekkili şirketin esas sermayesinin —— tekabül eden paylarını devraldığını, davanın ikame tarihi itibariyle pay sahibi o4lduğunu, ayrıca —— tarihine kadar müvekkili şirkette müdür sıfatına haiz olduğunu, davalının müvekkili şirketin temel aldığı güven ve işbirliği prensiplerine aykırı davranışlar sergileyerek müvekkili şirketin amacını engelleyen bir ortak haline geldiğini, müvekkili şirkete zarar verdiğini, TTK 640 maddesi uyarınca ortaklıktan çıkarılması için haklı sebep doğduğunu, davalı ortağın haklı sebepler dolayısıyla müvekkili şirketten çıkarılması için mahkemeye başvurulması hususunun——- toplantısında müzakere edildiğini, müvekkili şirketin ——- sermayesini temsil eden pay sahiplerinin oy birliği ile davalı ortağın müvekkili şirketten haklı sebeple çıkarılması için mahkemeye başvurulması kararı alındığını, davalının, müvekkil —– kadrosunu oluşturan emektar çalışanlarına ve değerli emeklerine karşı kötü sözler sarf ettiğini, müvekkili şirketin ile bir alakasının kalmasını istemediğini beyan ettiğini, davalının, ortaklıktan çıkma talebiyle müvekkil —– karşı dava açtığını, ancak bu davasında ortaya koyduğu beyanların gerçek dışı ve mesnetsiz olduğunu, somut olayların, davalı’nın ortaklıktan haklı nedenle çıkmasını değil, bilakis haklı nedenlerle çıkarılmasını gerektirdiğini, müvekkili şirket tarafından defalarca talep edilmesine rağmen davalının, müvekkili şirket’e olan borçlarını ödemediğini, müvekkil şirket’in nakit akışını zora soktuğunu, ayrıca yönettiği projelerde görevini gereği gibi yerine getirmeyerek müvekkil şirket’i zarara uğrattığını, davalının yetkili olduğu ———kapsamında çalışan kişilere ve bu bu kişilerin haklarına yönelik önemli operasyonel ve finansal bilgileri kendisinden defalarca talep edilmesine rağmen müvekkil şirket’e sağlamadığını, bu nedenle müvekkili şirket tarafından gerekli tedbirlerin alınamadığını, müvekkili şirketin —– çalıştığını iddia eden kişilere toplam —— ödeme yapmak zorunda kaldığını, davalı’nın görevini ihmâl etmesi ve tedbirsizliği sebebiyle müvekkil —– uğradığını, müvekkil şirket’in hâkim ortağı dava dışı—— Davalı ——- görülmekte olan sorumluluk davası açtığını, davalının, müvekkil şirket’teki sadakat yükümlülüklerini hiçe saymak suretiyle ve rekabet yükümlülüğüne kasten aykırı davranarak müvekkil şirket ile iştigal konusu aynı olan rakip bir şirket kurmuş ve müvekkil şirket’te ortaklığı devam ederken rakip şirketin işleriyle iştigal ettiğini, davalının, paylarını fahiş bedelden satma gayesiyle, dava açma hakkını kötüye kullanarak müvekkil şirket’in yönetimini yormaya ve yıpratmaya çalıştığını,——-numarası ile görülmekte olan genel kurulun iptali davasında müvekkil şirkete teminat ödenmesi taleplerinin mahkemece kabul edildiğini, davalının, müvekkil şirket’e karşı son açtığı dava olan ortaklıktan çıkma davasında müvekkil şirket’e kayyım atanmasını dahi talep ederek müvekkil şirket’in yönetimini zorlaştırmaya, aksatmaya ve ortaklık üzerinde baskı kurmaya çalıştığını, davalının kayyım atanması talebi ilk derece mahkemesince reddolduğunu, Mahkeme’den —– menfaatlerine aykırı hareketleriyle müvekkil şirket’in zarara uğramasına sebebiyet veren davalı’nın şirketten çıkarılmasını talep ettiklerini, ayrıca TTK 641/1 maddesi uyarınca mahkemece ayrılma akçesinin ödenmesine karar verilemesi halinde davalının müvekkili şirkete —– tutarında borcu olduğundan bunun ayrıca hesaptan mahsubu veya üstünün şirkete ödenmesi gerekeceğini, bu yöndeki taleplerini aykırı tuttuğunu, TTK 621/1 ‘(h) uyarınca alınması gereken genel kurul kararının alındığını, davalının her türlü bilgi alma ve denetime talebinin karşılandığını, davalının müvekkili şirketten çıkarılması için ortaklıktan çıkarılmada ön şart olan haklı sebebin mevcut olduğunu, davalının paylarını devrederek ortaklıktan ayrılmasına ilişkin davalı ile müvekkili şirketin diğer ortağı, dava dışı—–arasında görüşmeler yapıldığını, ancak davalının paylarını fahiş bedelden satmak istemesi nedeniyle hiçbir sonuca ulaşılamadığını, ortaklığın ve işletmenin bütünlüğünü korumak amacıyla son çare olarak davalının ortaklıktan çıkarılması için huzurdaki davayı açma zarureti doğduğunu, davalının müvekkili şirkete olan borçlarını ödemekten imtina etmediğini, nakit akışına ve günlük operasyonlarına menfi etki ettiğini, davalının müvekkili şirkete —– borcu bulunduğunu, borcunu ödemeyen davalıya müvekkili şirket tarafından ihtarname mkeşide edildiğini, ancak borcun ödenmediğini, müvekkili şirketin —- tutarındaki asıl alacağının davalının temerrüde düştüğü —- tarihinden alacağın tahsiline kadar işleyecek avans faizi ile davalılardan tahsili talebiyle davalıya karşı —– sayılı dosyası ile alacak davası açıldığını, alacak davasının halen derdest olduğunu, davalı tarafça müvekkili şirkete borcu varken müvekkili şirkette kar dağıtılabilecek bir karşılığı bulunmadığından kar dağıtması ekonomik olarak ve fiilen imkansız olan müvekkil şirkete karşı, kar dağıtılmadığı ve kendisine müdürlük görevinden dolayı ücret ödenmediği gibi gerekçelerle — tarihinde gerçekleştirilen —- kararlarının iptali ile dava açtığını, müvekkili şirketin —– tutarında finansal yardım sağladığını, müvekkili şirketin—— borcunun bulunduğunu, davalının bu durumu bilmesine rağmen şirketi kaynaklarına, sermayesine, nakit akışına ve operasyonlarına zarar verici fiillerinin davalının ortaklıktan çıkarılması için ciddi bir haklı sebep teşkil ettiğini, davalının ortaklıktan çıkma için açtığı davada ortaya koyduğu beyanların gerçek dışı olduğunu, davalının yönettiği projelerde görevlerini gereği gibi yerine getirmeyerek ve basiretli davranmayarak müvekkili şirketi arka arkaya çok sayıda ve yüksek meblağlı zararlara uğrattığını, davalının asli yükümlülüklerini yerine getirmediğini, davalının müvekkili şirketteki sadakat yükümlülüklerini hiçe saymak ve rekabet yasağına aykırı davranmak suretiyle müvekkili şirket ile iştigal konusu aynı olan bir şirket kurduğunu, bu şirkete internet sitesinde müvekkili şirketin yürüttüğü projelere ait fotoğrafları sanki kendi şirketinin yürüttüğü —– izinsiz olarak kullandığını, ayrıca bu internet sitesinde gerçeğe aykırı beyanlarda bulunduğunu, TTK 626/2 maddesi uyarınca ortaklarca yazılı izin verilmemişse müdürlerin şirkete rekabet oluşturan bir faaliyette bulunamayacağını, yine TTK 613/1 – 2 maddeleri uyarınca ortakların şirketin çıkarlarını zedeleyebilecek davranışlarda bulunamayacağını, kendilerine özel bir menfaat sağlayan ve şirketin amacına zarar veren işlemler yapamayacağını, davalının şirket kurmak suretiyle müvekkili şirketin amacına zarar vererek kendine menfaat sağlama yolunu seçtiğini, bu konuda davalıya ihtarname gönderildiğini, davalının tek amacının müvekkili şirketin yönetimin zorlaştırmak amacı güttüğünü, somut olayların davalının ortaklıktan çıkmasını değil çıkarılmasını gerektirdiğini, davalının tutum ve davranışlarının müvekkili şirketin faaliyetlerini engelleyecek, diğer pay sahiplerini ve müvekkili şirketi zarara uğratacak ve ortak ile şirket arasında olması gereken karşılıklı güven ilişkisini ortadan kaldıracak nitelikte olduğunu, müvekkili şirketin mali durumunun daha iyiye gitmesi beklenirken, davalının müvekkili şirkete ortak sıfatıyla varlığını sürdürmesi müvekkili şirketin ekonomik durumunu menfaatlerini ve yönetiminin ve ortaklarının huzurunu belirgin ölçüde kötüleştirdiğini, davalının müvekkili şirket ortaklığından çıkarılması halinde müvekkili şirket tarafından davalıya TTK 641/1 gereği ödenmesine arar verilebilecek ayrılma akçesinin belirlenirken davalının müvekkili şirkete olan borçlarının ve müvekkili şirkete verdiği zararların dikkate alınması gerektiğini, eldeki dava ile——- numarası ile görülmekte olan dava ile yakından ilgili olduğundan bu davaların HMK 166 uyarınca birleştirilmesini talep ettiklerini belirterek müvekkili şirketin ortağı davalının müvekkili şirketten çıkarılmasına, ortaklıktan çıkması nedeniyle davalıya ödenmesine karar verilebilecek ayrılma akçesinin davalının müvekkili şirkete olan borçlarından mahsup edilmesine, —- görülmekte olan alacak davasının bekletici mesele yapılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen Dava (—-)
CEVAP : Davalı vekili —— havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; asıl davaya ilişkin sundukları dilekçeler ve delillerin ortaklıktan çıkma sebebi olarak ileri sürdükleri hususların ortaklıktan çıkma için haklı sebep oluşturduğunu açıkça ortaya koyduğunu, davacı şirket kayıtlarında müvekkilinin borcu olarak görülen tutarın, müvekkiline ödenen ücretler nedeniyle oluştuğunu, bu tutarın müvekkilinden talep edilmesinin mümkün olmadığını, taraflar arasındaki bu uyuşmazlık konusunda —– sayılı dava ve bu davaya karşı açılmış olan karşı davanın bulunduğunu, eğer şirket ile ortak arasındaki uyuşmazlık konusunda açılmış ve derdest olan bir dava mevcutsa, o dava konusu olan hususların şirket açısından ortağın şirketten çıkarılması konusunda haklı sebep olarak kabul edilemeyeceğini, bu itibarla taraflar arasında belirtilen dava derdest olmakla, o davadaki davacı şirketin taleplerinin müvekkilinin ortaklıktan çıkarılması konusunda haklı sebep oluşturmadığını, kaldı ki davacının iddialarının gerçeğe uygun olmadığını, müvekkilinin yönettiği projelerde görevini yerine getirmeyerek davacı şirketi zarara uğrattığı ve bu hususun müvekkilinin ortaklıktan çıkarılması için haklı sebep oluşturduğu yönünden ileri sürülen iddiaların gerçeği yansıtmadığını, davacı şirketin genel kurulu tarafından alınan —– hazırlanan bilanço ve gelir tablolarının kabulüne ve —–faaliyetlerinden dolayı şirket müdürlerinin ibra edilmelerine oybirliği ile karar verilmiştir.” şeklindeki ibranın müvekkilini ve—- ilişkin tüm iş ve işlemleri kapsıyor olması nedeniyle davacı şirket vekilinin halen—- öncesindeki işlerle ilgili müvekkilini suçlayıcı ifadelerinin aslında hiçbir. öneminin bulunmadığını, ibra kararının oybirliği ile alındığını, müvekkilinin şirket kurarak sadakat yükümlülüğüne aykırı hareket ettiği iddiasının gerçeği yansıtmadığını, asıl davadaki davalı şirkete kayyum tayin edilmesi taleplerinin haklı sebep teşkil ettiğini, müvekkilinin tutum ve davranışlarının davacı şirketin faaliyetlerini önleyen, diğer pay sahiplerini ve davacı şirketi zarara uğratan ve karşılıklı güveni ortadan kaldıran nitelikte olduğu iddiasının yerinde olmadığını, taraflar arasındaki görüşmelerin müvekkilinin hisseleri için fahiş bedel talep etmiş olması sebebiyle sona erdiği iddiasının ve davacı şirketin faaliyetinin engellendiği, diğer pay sahiplerinin ve davacı şirketin zarara uğratıldığı iddiasının yerinde olmadığını, davacının bekletici mesele yapılmasını gerektirir bir sebep bulunmadığını, davacının amacının asıl davanın sürümcemede kalması için iş bu davanın açıldığını ve birleştirme talep edildiğini belirterek yeni bir bilirkişi kurulu oluşturularak ortaklıktan çıkma konusunda haklı sebeplerin oluşup oluşmadığı yönünden yeni bir rapor alınmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Asıl dava, haklı sebebe dayalı olarak —- çıkma ve tespit edilecek çıkma payının ödenmesi istemine ilişkindir. Birleşen—— dava, dosyamız davacısının şirket ortaklığından çıkarılması, davalının tespit edilecek çıkma payının şirkete olan borçlarından mahsup edilmesine ilişkin olup TTK 638 vd.ile 640 vd.maddelerine dayanmaktadır.
Asıl ve birleşen davada tarafların bildirdikleri tüm delileri toplanarak dosya üzerinde ve davalı – birleşen davacı şirkete ait tüm ticari defter, kayıt ve dayanak belgeler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak raporlar alınmıştır.
Taraflarca delil olarak gösterilen ve celbolunarak incelenen dava dosyalarından;
—- dava dosyasının yapılan incelenmesinde; dosyamız davacısı tarafından davalı şirketin —–aleyhine —- olarak yasadan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerin ihlal edildiğinden ve bunun sonucunda da şirketin zarara uğradığından bahisle şirketin uğradığı zararın tespiti ile tazmin edilerek şirkete ödenmesine karar verilmesini talep ettiği, mahkemece yapılan yargılama sonucunda iddiaların bir kısmının varit görülmediği, bir kısmının da ispatlanamadığından bahisle reddine karar verildiği,
—– dava dosyasının yapılan incelenmesinde; dosyamız davacısı aleyhine dava dışı olup, davalı şirketin ortağı olan —-davalı şirketin diğer ortağı —- tarafından dosyamız davalı şirketi aleyhine haksız rekabet nedeniyle tazminat istemli dava açıldığı, mahkemece yapılan yargılama sonunda haksız rekabet etme yasağına ilişkin taleplerin reddine, ancak davalının —–çalışanların ücret alacaklarına ilişkin dava açılmadan önce, işçilerin gidişi ve ücretlerin ödenmemesi konusunda her ne kadar davacıların başka yetkili çalışanları da bu konuda bilgilendirme yapabilecek durumda da olsa asıl yetkili ve sorumlu ortak ve müdürü olduğu —— bilgilendirmediğinden kaybedilen davalar sonrasında işçi alacaklarının zamanında ödenmemesi sonrasında izleyen faizden şirket sorumlu olduğundan yargılama gideri ve avukatlık ücreti ile ortağın sorumluluğunun sınırlı olduğunu kabul etmek gerektiğinden bahisle —–vekalet ücreti, —yargılama giderinin tazminine karar verildiği,
—- dava dosyasının yapılan incelenmesinde; dosyamız asıl davacısı tarafından dosyamız asıl davalısı birleşen davacısı şirket aleyhine şirketin — yılları —- tarihli toplantıda alınan — kanuna ve dürüstlük kuralına aykırı olduğundan bahisle iptalini talep ettiği, mahkemece yapılan yargılama sonucunda davalı şirketin incelenen —-defter ve kayıtları itibariyle şirketin bu yıl itibariyle kara geçmiş olup, tüm sermayesinin ödendiği, yasal yedeklerinin sermayesini aştığı, bu durumda karın dağıtılmamasını haklı kılacak başkaca bir delil ibraz edilmediğinden — yılına ait karı dağıtmaması için bir sebep bulunmadığından davalı şirketin — yılına ait kar payı dağıtılmamasına yönelik kararının yerinde olmadığı,— yılı faaliyetlerine yönelik olarak huzur hakkı, ikramiye, prim veya ücret ödenmemesine — geçmişe yönelik olması ve davacının varsa geçmiş yıllarına ilişkin haklarını ilgilendirmesi itibariyle dürüstlük kuralına aykırı olduğu sonuçlarına varılarak—- iptaline karar verildiği,
—- dava dosyasının yapılan incelenmesinde; dosyamız davalısı şirket tarafından dosyamız davacısı —- dosyamız davalısı olan şirkete ait dava dışı şirketteki hissenin devri nedeniyle davalı müdürün hisse bedelini şirkete ödemediğinden bahisle sorumluluk davası açıldığı, mahkemece yapılan yargılama sonunda —- yıllık zamanaşımı dolduğundan bahisle davanın reddine karar verildiği,
—- dava dosyasının yapılan incelenmesinde; dosyamız davalısı – birleşen davacı şirket tarafından dosyamız davacısı – birleşen davalı —- davalı ortağa şirket tarafından — yılından itibaren muhtelif tarihlerde borç verilmek suretiyle ödemeler yapıldığı, bu borçların şirket kayıtlarına işlendiği, ancak davalı ortağın şirkete olan —- borcunu ödemediğini iddia ederek dava tarihine kadar işlemiş avans faizi ile birlikte tahsilini talep ettiği, aynı dava dosyasında dosyamız davacısı ortak tarafından şirket aleyhine karşı dava açılarak ödenmediği iddia edilen müdürlük maaş ve prim alacaklarının tahsiline ilişkin karşı dava açıldığı, yapılan yargılama sonucunda; davalının —- müdür olarak çalıştığı ve davaya konu ödemelerin yapıldığı ——— yılları arasındaki dönemde her ay düzenli olarak ve aynı miktarlarla yapılan ödemelerin esasen davalıya müdürlük maaşı ve prim ödemesi olarak verildiği, bunun borç olarak verildiğinin kabul edilmesinin hayatın olağan aşıkına aykırı olduğu, şirketin ortağı ve müdürü olan bir şahsa her ay hep aynı miktarlarla düzenli ve periyodik olarak borç verilmesinin mümkün olmadığı, bunun şirket kayıtlarına tüketim borcu olarak kaydedilmesinin vergiden kaçınmak amacıyla yapıldığı, bu nedenle geri ödenmesinin mümkün olmadığı, buna ilişkin talebin yerinde olmadığı—- karşı davacının — ödenmemiş — maaş alacağının bulunduğu, bilirkişi raporunda yer alan—– bundan mahsubunun gerektiği, çünkü bu bedelin maaş ve prim alacağının dışında bir miktardan alındığına dair bir kaydın bulunmadığı, bu miktarın ödenmediği konusunda davacının da bir itirazının bulunmadığı, farklı itirazların bulunduğu nazara alınarak —- mahsubu ile davalı – karşı davacısı —- tarihleri arasındaki müdürlük görevinden dolayı alacağının — olacağı belirlenmiş olduğundan davacı—- tarafından açılan asıl davanın reddine, karşı davanın ise —- yönünden kabulüne karar verildiği,
tespit edilmiştir.
6102 sayılı TTK.nun 638/2 maddesinde; ” Her ortak, haklı sebeplerin varlığında şirketten çıkmasına karar verilmesi için dava açabilir. Mahkeme istem üzerine, dava süresince, davacının ortaklıktan doğan hak ve borçlarından bazılarının veya tümünün dondurulmasına veya davacı ortağın durumunun teminat altına alınması amacıyla diğer önlemlere karar verebilir. ” hükmü düzenlenmiştir. İş bu yasal düzenlemeye göre ortak, haklı bir sebebin varlığı halinde diğer ortakların rıza ve muvafakatlerine lüzum olmasızın şirketten çıkmasına izin verilmesini mahkemeden talep edebilmekte ve mahkeme kararı ile şirketten çıkabilmektedir. Ancak kanunda haklı sebebin tanımı yapılmamıştır. Hangi nedenlerin haklı neden olduğu şirket sözleşmesi ile öngörülebilir. Haklı nedenler için bir belirleme güçlüğü bulunmakla birlikte TTK. 245 ile TTK 531.madde hükmü ve öğretideki bu konuda olan çözüm yollarına da başvurulabilmektedir. Haklı sebebin varlığı somut olayın özelliğine göre tespit edilmelidir. Haklı sebep ile kastedilen örneğin; şirket ortaklığını çekilmez kılacak nitelikte ki husumet, şirketin işleyişi, yönetimi ve faaliyetleri hakkında bilgi vermemenin süreklilik kazanması, ortakların şirketten dışlanması, şirket yöneticilerinin kişisel menfaatleri yönünde hareket edip, şirketi borca batık hale sürüklemesi, şirkete ihanet etmesi olarak sayılabilir.
6102 sayılı TTK.nun 640/3.maddesinde; “Şirketin istemi üzerine ortağın mahkeme kararıyla haklı sebebe dayanılarak şirketten çıkarılması hâli saklıdır.” hükmü düzenlenmiştir. İş bu yasal düzenlemeye göre, şirketin istemi üzerine ortağın mahkeme kararı ile haklı nedene dayanılarak çıkarılması istenebilir. Yine burada da haklı sebebin tanımı yapılmamıştır. Şirketin ana sözleşmesinde bir ortağın genel kurul kararı ile şirketten çıkarılabileceği sebepler öngörülebilir. Tıpkı TTK.638/2 maddesindeki haklı sebebin belirlenmesinde TTK 245 ile TTK 531.madde hükmü ve öğretideki bu konuda olan çözüm yollarına başvurulabilmektedir. Haklı sebebin varlığı somut olayın özelliğine göre tespit edilmelidir.
İş bu hukuki açıklama ışığında; somut uyuşmazlıkta asıl davada, davalı şirketin gayrimenkullerinin rayiç değerinin — olarak belirlenmesinden sonra davalı şirketin ——–olduğu, şirketin öz varlığının olmadığı, borçlarının daha fazla olduğu, bu haliyle şirketin borca batık bulunduğu, şirketin borca batık olmasının ortaklıktan çıkmaya engel teşkil etmeyeceği, davacı ortak ile diğer ortaklar arasında şirket işleyişinden kaynaklanan ihtilafların bulunduğu, bu hukuki ihtilafların yargıya yansıdığı, bir kısım davaların sonuçlandığı, bu hali ile davacının şirket ortaklığını devam ettirme konusunda zorlanamayacağı gibi ortağın kendisine yasanın tanıdığı şirketten çıkmaya izin isteme hakkından imtina ederek şirketin feshini talep etmeye zorlanamayacağı sonuçlarına varılarak davacının davalı şirketten haklı nedenle çıkma talebinin kabulü gerektiği, ancak yapılan bilirkişi incelemeleri sonucunda şirketin pozitif bir özvarlığı bulunmadığından davacının —– hissesine tekabül edecek bir ayrılma payı bulunmadığından bu yöndeki talebin reddine karar vermek gerekmiştir.
Birleşen davada, birleşen davanın davacısı şirket davacının ortaklıktan çıkarılması için; davalının şirketin üst düzey çalışanlarına kötü sözler sarfettiğini, ortaklıktan çıkma sebebiyle dava açtığını, defalarca talep edilmesine rağmen davalının şirkete olan borçlarını ödemediğini, — tutarında borcu bulunuğunu, nakit akışını zora soktuğunu, —- gerekli dikkati, özeni göstermediği, gerekli tedbirleri almadığından —- ödeme yapmak suretiyle zarara uğrattığını, davalının sadakat yükümlülüğünü hiçe sayarak şirketleri ile aynı konulara haiz rakip bir şirket kurduğunu, fahiş bedelden hissesini satma gayesi ile dava açma hakkını kötüye kullanarak şirket yönetimini yıpratmaya çalıştığını,——– dava dosyasından talep ettiği genel kurulun iptali davasında şirkete teminat ödemesinin kabul edildiğini, davalı şirkete karşı açtığı son dava olan ortaklıktan çıkma davasında şirkete kayyım atanmasını dahi talep ederek şirket yönetimin zorlaştırmaya, baskı kurmaya çalıştığı hususlarının haklı neden olarak kabul edilmesini ve bu nedenlerden dolayı haklı olarak davalı ortağın şirket ortaklığından çıkarılmasını talep etmiştir.
Gerek mahkememizce yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu alınan raporlarda, gerekse mahkememizce dinlenen tanık beyanları, diğer bilgi ve belgeler ile yukarıda ayrıntılı yazılan dava dosyaları da birlikte değerlendirildiğinde, davalı ortağın birleşen davacı şirkete borcu olmadığı gibi —– sayılı dava dosyasında tespit edildiği üzere ortağın ödenmeyen müdürlük görevinden kaynaklı alacağı bulunduğu, davalı ortağın ilgili mahkemelerde açtığı davalarda yasanın kendine tanıdığı hukuki korunmaları talep etmesinin davacı şirkete ve yönetimine baskı kurmaya yada şirket yönetimini zorlaştırmaya çalışma şeklinde yorumlanamayacağı anlaşıldığından birleşen davada davalı ortağın ortaklıktan çıkarılması için şirket yönünden haklı neden oluşmadığı vicdani kanaatine varılarak birleşen davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi ayrıntılı açıklandığı üzere;
1.Asıl davanın KABULÜ ile davacı — davalı birleşen davacı——ortaklığından ÇIKMASINA
2-Davacının çıkma payı talebinin REDDİNE
3-Birleşen davanın REDDİNE
4-ASIL DAVADA
-Başlangıçta peşin olarak alınan 27,70 TL harcın alınması gerekli olan 59,30 TL harçtan mahsubu ile bakiye 31,60 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
-Davacının yargılama sırasında yapmış olduğu başvuru harcı 27,70 TL, peşin harç 27,70 TL, posta ve tebligat gideri 564,10 TL, bilirkişi ücretleri toplamı 8.250,00 TL olmak üzere toplam 8.869,50 TL yargılama masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
-Ayrılma akçesinin hesaplanmasına yönelik davada davacı tarafından yapılan 2.750,00TL bilirkişi ücreti masrafının davacının kendi üzerinde bırakılmasına,
-Davalı tarafından yargılama sırasında yapılan 3.000,00 TL bilirkişi ücreti masrafının davalının kendi üzerinde bırakılmasına,
-Ortaklıktan çıkma davası yönünden davacı yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca 4.080,00 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
-Ayrılma akçesinin tespitine yönelik davada davalı yargılama sırasında sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T ‘nin 13/2 maddesi uyarınca 1.000,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak alınarak davalıya verilmesine,
5-BİRLEŞEN DAVADA(—–)
-Başlangıçta peşin olarak alınan 29,20 TL harcın alınması gerekli olan 59,30 TL harçtan mahsubu ile bakiye 30,10 TL karar ve ilam harcının davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
-Birleşen davada davacı tarafından yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde bırakılmasına,
-Davacı yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca 4.080,00 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Karar kesinleştiğinde, HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. maddesi uyarınca artan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı birleşen davalı vekili ve davalı birleşen davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile————Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 13/10/2021