Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/11 E. 2018/291 K. 20.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİKARAR

ESAS NO : 2015/11 Esas
KARAR NO : 2018/291

DAVA : Menfi Tespit (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 20/03/2018

DAVA :
Davacı vekili Mahkememize sunduğu 07/09/2015 havale tarihli ve aynı tarihte harçlandırdığı dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile davalı banka arasında akdedilen 30.000.- TL.lık …………….. sözleşmesine istinaden müvekkili olduğu şirket tarafından davalı bankaya 31/07/2015 vadeli ve 55.000,00 TL tutarlı ………. senet verildiğini, mali problemler nedeni ile ödemelerin geciktirilmesi üzerine davalı banka tarafından Anadolu ………………… İcra Müdürlüğü’nün 2015/16360 E. sayılı dosyasından müvekkilleri aleyhine 55.000 TL’lık senet üzerinden kambiyo senetlerine mahsus takip başlatıldığını, müvekkili bulunduğu şirketin mevduat hesabından kredi hesabına aktarım yolu ile toplamda 10.750,55 TL geri ödeme yapıldığını, icra takibi başlatılırken bu geri ödemelerin dikkate alınmadığını, bu nedenle yapılan ödemelerin tespit edilerek icra takibinin iptal edilmesi gerektiğini, icra takibinde borcun kredi sözleşmesine dayandırıldığını ve sözleşme karşılığında teminat senedi alındığının da belirtilmediğini, söz konusu teminat senedinin hangi kredi karşılığı teminat olarak alındığının ve hangi kredi borcuna dayanak teşkil ettiğinin tespiti gerektiğini beyan ederek, davalı bankaya söz konusu kredi ilişkisine istinaden yapılmış bulunan geri ödemelerin tespiti ile tespit edilen tutarın takip alacağından düşülmesi ve ödenen miktar tutarında icra takibinin iptalinin yapılması ve tüm yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili Mahkememize sunduğu 16/11/2015 havale tarihli cevaba cevap dilekçesinde özetle: dava dilekçesini tekrarla davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili istifa dilekçesinin davacıya tebliğine karşın davacı hüküm duruşmasına katılmamıştır.
SAVUNMA :
Davalı vekili Mahkememize sunduğu 12/10/2015 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle: Davacının iddiasının bononun teminat bonosu olarak alındığı yönünde bulunmasına rağmen alınan bononun kredi teminatı için alınmadığını, kredi borçlusunun kredi borcunun geri ödenmesi için karşılıklı anlaşma ile ödeme aracı olarak alınmış bir bono olduğunu, senet üzerinde bedelinin teminat olduğuna dair bir ibarenin yer almadığını, borçlunun borcu olmadığına dair bir itirazının da bulunmadığını, borç kısmen ve tamamen kabul edilmiş ise alacaklının kambiyo hukuku uyarınca sahip bulunmadığı gerekçesi ile takibin iptal edilemeyeceği hususunun İİK 170/a-son maddesinde belirtildiğini, beyanla, davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili 20/03/2018 tarihli celsedeki beyanında; önceki beyanlarını tekrarla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Uyuşmazlık Konusu : Taraflar arasındaki ihtilaf, temelde davalı banka tarafınadn başlatılan kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu takibe konu edilen 55.000,00 TL miktarında kredi borcunun bulunup bulunmadığı, 10.720,55 TL ödemenin mahsup edilip edilmediği, takibe konu senedin borcun ifası uğruna verilip verilmediği noktasındadır.
Davanın Hukuki Niteliği: Dava, kredi borcu nedeni ile 10.720,55 TL lik iddia olunan ödemenin mahsup edilmemesi dolayısıyla bu miktar oranında borçlu olmadığının tespiti(menfi tespit) davasıdır.
Davanın Hukuki Sebebi: Menfi tespit davasını düzenleyen 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 72/1. Maddesindeki ” Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir.” şeklindeki düzenlemedir.
DELİLLER :
Celp ve tetkik edilen İstanbul Anadolu ……………………… İcra Müdürlüğü’nün 2015/16360 Esas sayılı dosyasında; davacı/takip borçlusu hakkında 13/08/2015 tarihli takip talebi ile kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip başlatıldığı, davacı/takip borçlusunun süresinde takibe itiraz etmemesi nedeni ile takibin kesinleştiği anlaşılmıştır.
İcra dosyasında mübrez bono incelendiğinde 17/06/2014 tanzim tarihli 31/07/2015 vade tarihli …………………… Ltd. Şti lehine keşide edilen 55.000,00 TL bedelli olduğu anlaşılmıştır.
Bankacı bilirkişi 20/01/2017 Havale tarihli raporunda özetle; Davacıların davalı Bankadan kullanılmış bulunan Kredili mevduat hesabı Kredisi, Ticari Nakit Kredi, şirket kredi kartı kredisi ve gayrinakdi çek kredisi nedeniyle borçlu bulunduklarını,taraflar arasında imzalanmış kredi sözleşmesi uyarınca temerrüt faiz oranının Ticari Nakit Krediler için yıllık % 90 oranında hesaplandığını, 07.09.2015 DAVA tarihi itibariyle davalı asıl borçlu için …………. TL. toplam alacak tutarı hesaplandığı, 07.09.2015 dava tarihinden itibaren de davalı banka tarafından ……………………. TL. asıl borç tutarına yıllık % 90 temerrüt faizi ve faizin % 5’i bsmv talep edilebileceğini, 07.09.2015 DAVA tarihi itibariyle davalı Kefil …………………… için ……………………. TL toplam alacak tutarı hesaplandığı, 07.09.2015 dava tarihinden itibaren de davalı banka tarafından ……………….. TL asıl borç tutarına yıllık % 90 temerrüt faizi ve faizin % 5’i bsmv talep edilebileceğini, gayrinakdi çek kredisi yönünden davalı kefilin de ihtarname ile nakit krediler yönünden temerrüde düşmüş bulunduğu dikkate alınarak; …………….. ve………………….. numaralı 2 adet çekin halen kullanılmamış olarak asıl borçlunun elinde bulunduğu banka kayıtlarından anlaşıldığından bu iki adet çek yaprağı için davacı bankanın 11.08.2015 takip talep tarihinde beher çek yaprağı için geçerli olan banka sorumluluk bedeli tutarı 1.200 TL x 2 adet = 2.400 TL: tutarın faiz getirmeyen bir hesapta depo edilmesini talep etme hakkının bulunduğunu, 07.09.2015 DAVA tarihinden sonra banka sorumluluk bedelleri çek hamillerine ödenmiş 7 adet çekin 03.12.2015 tarihinde tazmin olan 3.600. TL.lik ve 04.12.2015 tarihinde tazmin olan 4.800.- TL.lık bölümlerine tazmin tarihlerinden itibaren davalı banka tarafından yıllık % 90 temerrüt faizi ve faizin % 5’i bsmv talep edilebileceğini, davacıların talebi doğrultusunda ve kambiyo senedi üzerinden açılmış icra takibinin yapılan borç hesaplamaları muvacehesinde kambiyo senedine mahsus takibin kısmi iptalinin yapılıp yapılmaması hususunun Yüksek Mahkemenizin takdirlerinde olduğunu, Rapor etmiştir.
Bankacı bilirkişi ……………………… Havale tarihli ek raporunda özetle; Davacılara 17/06/2014 tarihinde 24 ay vadeli aylık %1,05 faizli 30.000 TL taksitli Ticari kredi kullandırıldığı, söz konusu kredinin ilk 6 taksidinin gecikmeler ile ödendiği ve 22/06/2015 tarihi itibariyle 22.118,48 TL borç bakiye arzeden hesabın 30/06/2015 tarihinde yasal takip hesaplarına alındığı ekstrelerden görüldüğünü, davacı 30.000 TL taksitli ticari kredi aldığını ve 10.720,55 TL geri ödeme yaptığını iddia ettiğini, Banka kayıtlarında görelün geri ödemelrden sonra ise taksitli ticari kredi borç bakiyesi 22.118,48 TL olarak görüldüğünü, davacıların bu ilk 6 taksit geri ödemeleri haricicinde yaptıklarını iddia ettikleri 10.720,55 TL lık banka kayıtlarında görülmeyen bir başka geri ödemeleri var ise bu ödemenin banka dekontlarını dava dosyasına ibraz etmeleri gerektiğini, kök raporun 7. Maddesinde belirtilen hususu davalı banka vekili nin davanın menfi tespit davası olması nedeniyle katılmadıklarını beyan ederek borca faiz yürümesi nedeni ile itirazın iptali davası koşullarının bu davada uygulanamayacağı yönündeki itirazının yerinde olduğunu, Rapor etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE KANAAT :
Yargı yetkisini, Anayasanın 9. Maddesine göre, Türk Milleti adına kullanan Mahkememizce, uyuşmazlık konusu hakkında, yapılan açık duruşmalar ve yargılama sonunda(Ay. m.141); toplanan deliller, ticaret sicil kayıtları, takip dosyası, bono sureti, bilirkişi raporu, banka kayıtları, hesap kat ihtarı, iddia ve savunmalar ile tüm dosya mündericatı incelenip hep birlikte değerlendirildiğinde; Davalı bankadan kullanılan kredinin geri ödenmemesi nedeni ile hesabın kat edildiği ve davacı hakkında takibe geçildiği, davacının 10.720,55 TL ödemesinin mahsup edilmediğinden bahisle bu miktar itibari ile menfi tespit davası açtığı, alınan bilirkişi kök ve ek raporuna göre davalı banka alacağının devam ettiği, 21/09/2017 tarihli celsede yeniden bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verildiği, ancak davacı tarafça bilirkişi ücretinin yatırılmadığı, bu hali ile davacının davasını ispatlayamadığı sonuç ve vicdani kanaatine(Ay. m.138) varılarak davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2- Başlangıçta peşin olarak alınan 183,09 TL karar ve ilam harcının işin hitamında ödenmesi gereken 35,9 TL harçtan fazla olduğu anlaşıldığından 492 sayılı harçlar kanunun 31. maddesi gereğince fazla alınan 147,19 TL harcın karar kesinleştiğinde ve istem halinde davacıya ödenmesine,
3- Davacıların yargılama sırasında yapmış olduğu masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
4- Davalı yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. uyarınca 2.180,00 TL avukatlık ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
5- Karar kesinleştiğinde, HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. Maddesi uyarınca, artan gider avansının davacı tarafa iadesine,
6- Karar kesinleştiğinde, İstanbul Anadolu ………………………… İcra Müdürlüğü’nün 2015/16360 E sayılı dosyasının merciine iadesine,
Dair, davalı vekilinin yüzüne karşı, diğerlerinin yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle açık duruşmada verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. .