Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/68 E. 2023/528 K. 20.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2023/68 Esas
KARAR NO:2023/528
DAVA: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:09/12/2022
KARAR TARİHİ:20/06/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalıdan 16/06/2022 tarihinde——–bedelle satın aldığını, aracı belli bir süre kullandıktan sonra enjeksiyon arızası vb teknik arıza vermesi nedeniyle aracı olduğu yerde bırakıp çekici ile garanti kapsamında yetkili servise teslim ettiğini, araçta yapılan inceleme neticesinde araçta gizli ayıp bulunduğunu, Tüketici kanununda bulunan seçimlik haklarından kullanmak istediğini, açıklanan nedenlerle davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

SAVUNMA:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: davaya konu aracın üreticisi veya satıcısı müvekkil ———olmadığını, haksız, usule ve hukuka aykırı davanın öncelikle; usulden reddine, mahkeme aksi kanaatte ise haksız ve mesnetsiz açılan davanın esastan küllen reddine, karar verilmesini talep etmiştir.

İNCELEME ve GEREKÇE:Dava, davacının, davalıdan satın aldığı iddia olunan aracın ayıplı olup olmadığı, ayıplı ise misliyle değişimi kabul görmez ise bedeli tazmininin istemine ilişkindir.
Mahkememiz dosyasının, ——–Karar sayılı “görevsizlik” kararı üzerine mahkememizin ——- kaydedildiği anlaşılmıştır.19.12.2018 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ve 01.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren 7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 20. maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na 5/A maddesi eklenmiştir.
Anılan maddeye göre; “(1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.(2)Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren altı hafta içinde sonuçlandırır. Bu süre zorunlu hâllerde arabulucu tarafından en fazla iki hafta uzatılabilir.” denilmiştir. Görüldüğü üzere, 6102 sayılı TTK’ye eklenen 5/A maddesinde, Kanun’un 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri olan ticari davalarda, arabuluculuk dava şartı olarak belirlenmiştir.
Davacı yanın fatura dayalı olarak alacak talebinde bulunduğundan ve dava 01/01/2019 tarihinden sonra açılmış olmakla ticari bir dava olarak zorunlu arabuluculuğa tabi olup ara bulucuya başvurmak ve süreç tamamlandıktan sonra dava açmak hususu ve de buna uyulmaması HMK 114/2 maddesinde belirtilen “diğer dava şartlarına aykırılık olarak davanın usulden reddine sebebiyet verecektir.
6325 sayılı Hukuki Uyuşmazlıklarda Arabuluculuk Kanununun (HUAK) 16. maddesinde,”(1) Arabuluculuk süreci, dava açılmadan önce arabulucuya başvuru hâlinde, tarafların ilk toplantıya davet edilmeleri ve taraflarla arabulucu arasında sürecin devam ettirilmesi konusunda anlaşmaya varılıp bu durumun bir tutanakla belgelendirildiği tarihten itibaren işlemeye başlar….” hükmü ile sürecin başlangıcını;
HUAK madde 17/1’de belirtilen haller olan;
“a) Tarafların anlaşmaya varması.
b) Taraflara danışıldıktan sonra arabuluculuk için daha fazla çaba sarf edilmesinin gereksiz olduğunun arabulucu tarafından tespit edilmesi.
c) Taraflardan birinin karşı tarafa veya arabulucuya, arabuluculuk faaliyetinden çekildiğini bildirmesi.
ç) Tarafların anlaşarak arabuluculuk faaliyetini sona erdirmesi.
d)—— Uyuşmazlığın arabuluculuğa elverişli olmadığının tespit edilmesi.”
Arabuluculuk sürecinin sona erme hallerini düzenlemiştir.
6325 sayılı Kanunun dava şartı olarak arabuluculuğu düzenleyen 18/A maddesi ise;
“(1) İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.
(2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir…” hükmünü içerir.
Davacının davasını ilk olarak ——-mahkemesinde açtığı, akabinde dosyanın görevsizlik kararı verilerek —– tarihinde mahkememiz esasına kaydedildiği,——tarihli celsede arabuluculuk son tutanağının sunulması için verilen sürede davacı tarafın 12.05.2023 tarihinde arabulucuya başvurduğunun anlaşıldığı , ancak benzer mahiyetteki emsal kararlara bakıldığında “Davacının ilk olarak davayı açtığı asliye hukuk mahkemesinde arabulucuya başvurma şartı bulunmadığından, asliye hukuk mahkemesince görevsizlik kararı verildikten sonra ve ancak dava ticaret mahkemesinin esasına kaydedilmeden davacının arabulucuya başvurmuş olması ve arabulucu tarafından son tutanağın düzenlenmesi nedeniyle ticaret mahkemesinde görülen davada arabulucuya başvurulmasına dair dava şartının yokluğundan bahsedilmesi olanaklı değildir ———– ve yine benzer mahiyetteki bir diğer emsal kararda “Somut olayda da, davacı tarafça görevsiz mahkemede arabuluculuğa başvurulmadan dava açılmış olup dosya görevli mahkemede esasa kayıt edilene kadarki süreçte arabuluculuk süreci işletilmemiş, arabuluculuk süreci mahkemenin arabulculuk dava şartının yerine getirilmemesi nedeniyle davanın usulden reddine dair kararından sonra istinaf aşamasında tamamlanmıştır. Bu itibarla mahkemece davanın dava şartı yokluğundan reddine dair kasrarında bir isabetsizlik bulunmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmelidir. ———- şeklinde kararların bulunduğu, somut olayda mahkememiz esasına kayıt tarihinden (25.01.2023) önce başvurulan bir arabuluculuk süreci bulunmadığından davanın yukarıdaki gerekçelerle reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın USULDEN REDDİNE,
2-Alınması gerekli karar harcı 179,90 TL nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydedilmesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T’deki esaslara göre belirlenen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-7155 sayılı Kanun ile 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na eklenen 18/A maddesinin 13.fıkrası ve yürürlükte bulunan Arabuluculuk Ücret Tarifesi uyarınca Hazine tarafından karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
7-Dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 345. maddesi uyarınca 2 hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer eş değer Mahkemesine verilecek usulüne uygun istinaf dilekçesi ile ———–Adliye Mahkemesi İstinaf Yasa Yoluna başvurabileceği belirtilerek verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 20/06/2023