Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/606 E. 2023/735 K. 11.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2023/606 Esas
KARAR NO:2023/735 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Doğan)
DAVA TARİHİ: 08/05/2015
KARAR TARİHİ: 11/10/2023

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında ——- olarak kayıtlı bulunan taşınmazın davalı tarafından kiralanması ve üzerindeki —— davalı tarafından işletilmesi ile ilgili olarak bir takım sözleşmeler imzalandığını, sözleşmeler kapsamında davalının müvekkiline ait taşınmaz üzerinde kendi şirket amblem ve markası adı altında faaliyet gösterdiğini, anlaşmanın davalının yükümlülükleri başlıklı 2.e maddesi uyarınca davalının müvekkiline ödemesi gereken bedelin ödenmediğini, ödenmesi için davalıya —– nolu ihtarnamesinin gönderildiğini, ancak yine ödeme yapılmadığını, alacağın tahsili amacıyla davalı hakkında —– dosyası ile takip başlatıldığını, davalının takibe haksız ve hukuka aykırı olarak itiraz ettiğini ve takibin durduğunu ileri sürerek davanın kabulü ile davalının itirazının iptaline ve davalının alacağın %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya dayanak yapılan anlaşmanın —- tarihli olduğunu ve bu anlaşmadan sonra taraflar arasında akdedilen —— tarihli fesih protokolü ile davacının müvekkilinden bir alacağının kalmadığını beyan ettiğini ve müvekkilini ibra ettiğini, takip ve dava konusu edilen alacak için müvekkilinin takipten önce usulüne uygun temerrüde düşürülmediğini, davacının tacir olmadığını, talep edilen faiz oranının fahiş olduğunu, takip konusu edilen bedel için müvekkiline fatura düzenlenmediğini, alacak için —- doğmadığını, davacı tarafından müvekkiline bir mal ve hizmet tesliminin de yapılmadığını, davacının anlaşmadan doğan edimleri yerine getirdiğini ispat etmesi gerektiğini, müvekkilinin davacıdan —– alacağı bulunduğunu, alacağın tahsili amacıyla başlatılan takiplere davacının itiraz ettiğini ve itirazların iptali talebiyle davacı aleyhine ——– sayılı dosyası ile dava açıldığını, iş bu davada davacının alacağının tespit edilmesi halinde müvekkilinin alacağından bu alacağa tekabül edecek kısmın diğer alacaklarının saklı kalması kaydıyla mahsup edilerek davacının davasının reddedilmesi gerektiğini ileri sürerek davanın reddini ve davacının takip tutarının %20’sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesini savunmuştur.

İNCELEME ve GEREKÇE: Dava, hukuki niteliği itibari ile;İİK.nun 67.maddesinde düzenlenen itirazın iptali davasıdır. Mahkememizce yürütülen yargılama neticesinde ———davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Mahkememiz gerekçeli kararında —— takip dosyası getirtilmiş, davacının davalı hakkında ilamsız icra takibi başlattığı takip dayanağının——- yapılan inşaat işleri sözleşmesinin 2/e maddesi olarak gösterildiği———- davalıdan tahsili için takip başlatıldığı, ödeme emrinin tebliği ile davalının takibe süresinde itiraz ettiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, mahkememizde açılan davanın süresinde olduğu anlaşılmıştır. Davacı, davalı ve dava dışı ———- sözleşme imzalandığı, sözleşmenin konusunun ——— istasyona inşaatının yapılması ve geliştirilmesinden sonra ek yükümlülüklerinin belirlenmesi olduğu, 2.maddede de —- yükümlülüklerinin düzenlendiği, davacının başlatığı takip ve açtığı davada iş bu sözleşmenin 2/e maddesinde geçen —— kullanımına verilecek olan odaların inşaatı tamamlanarak oturuma hazır hale geldiğinde inşaata katkı olarak —-ödeme yapacaktır.”maddesine dayanarak davalının edimini yerine getirmediğini ileri sürdüğü anlaşılmıştır. Davalı yan iş bu —– tarihli sözleşmeyi kabul etmekle birlikte bu anlaşmadan sonra —-tarihli, fesih protokolü düzenlendiğini, davacının kendisini ibra ettiğini, bu yüzden —- öncesi düzenlenen sözleşmeden kaynaklı alacağı bulunmadığını savunmuştur.Davalının bildirdiği ——tarihli fesih protokolü incelenmiş, aynı taraflar arasında imzalandığı ———– adresinde kurulu —— ilişkin sözleşme olduğu, buraya ilişkin daha önce düzenlenen tüm anlaşma, protokol, taahhütler ve ticari ilişkinin sonlandırıldığı, davacının bu sözleşmeye konu ticari ilişki nedeniyle —— herhangi bir alacağının kalmadığını beyan ve kabul ettiği, fesih protokolünün konusunun mahkememizde görülen davanın konusu sözleşme ile ilgisinin bulunmadığı anlaşılmıştır.Davalı yanın cevap dilekçesinde ileri sürdüğü bir diğer itiraz ise takip öncesinde usulüne uygun şekilde temerrüde düşürülmediği, bu yüzden takipte işlemiş faiz istenmeyeceğine ilişkindir. Davacının ——-ihtarnamesini davalıya göndererek ödeme talebinde bulunduğu ve tebliğden itibaren 3 günlük süre verdiği, ihtarnamenin davalı adına “gösterilen adreste daimi çalıştığını beyan eden evrakı almaya reşit ve ehil——- tebliğ edildi”şerhi ile 11/01/2013 tarihinde tebliğ edildiği görülmüştür. Davalı tüzel kişi olup, TK 12.maddesinde hükmü şahıslara tebliğ selahiyetli mümesillerine, bunlar birden ziyade ise, yalnız birine yapılır. Kanun’un 13.maddesinde ise hükmü şahıslar namına kendilerine tebligat yapılacak kimseler herhangi bir sebeple mutad iş saatlerinde işyerinde bulunmadıkları veya o sırada evrakı alamayacak bir halde oldukları taktirde tebliğ orada hazır bulunan memur veya müstahdemlerinden birine yapılır” şeklinde düzenleme yer almaktadır—– pekçok—– kararında kabul edildiği üzere tebliğ anında yöneticinin bulunmaması yahut tebliği alamayacak durumda olması halinde bu hususun tebliğ evrakında açıklanması ve bundan sonra hazır bulunan tebligatı almaya ehil memura tebligat yapılması gerekirken davacı tarafa gönderilen ihtarnamenin tebliğinde yasal düzenlemeye uygun hareket edilmediği , davalının ihtarname ile temerrüde düşürülmediği anlaşılmıştır. Dayanak sözleşmede ödemenin yapılacağı tarihte kararlaştırılmamış olduğundan davalı yönünden takip öncesinde temerrüd oluşmadığı, davacının işlemiş faiz isteyemeyeceği gibi ihtarla temerrüd oluşmadığından noter masrafı adı altında 83,02 TL.ile bu tutarın işlemiş faizini de isteyemeyeceği mahkememizce kabul edilmiştir. Davalı yan davacının gerçek kişi olduğunu, dava ve takip konusu ettiği tutar için fatura düzenlemediğini, bu yüzden —- talep edemeyeceğini, hesaplanan —– tutarının da fahiş olduğunu savunmuş, davacı vekili, sözleşme uyarınca —– tutarında asıl alacak olduğunu ayrıca —— talep edilmediğini ileri sürmüş, takipte istenen —- tutarının fazla hesaplandığını —– oranının %18 üzerinden hesaplanması gerektiğini beyan etmiştir. Dayanak sölzeşme maddesinde davalının ödeyeceği tutar —– olarak belirlenmiş olup fatura düzenleneceğine ilişkin bir madde yoktur. Sözleşmedeki —– mahkememizce asıl alacak olarak kabul edilmiş, davalının aksi yöndeki iddiası yerinde görülmemiştir. Öte yandan takipte —- alacağı istenmiş davacı vekili bu tutarın %18 oranında olması gerektiğini beyan etmiştir. 350.000 USD : %18 = 63.000 USD.ye tekabül etmekte olup %18 oran uygulanacağından davacının bu miktarda —- talep edebileceği mahkememizce kabul edilmiş, fatura düzenlenmediğinden bahisle davacının —- talep edemeyeceği yönündeki bilirkişi görüşü yerinde bulunmamıştır. Davalı yan davacının anlaşma ile kendisine yüklenen edimleri yerine getirdiğini kanıtlamak zorunda olduğunu bildirmiş, davacı iskan ruhsatının alınması ile taşınmaz oturuma hazır hale geldiğinde ödeme yapılacağının karalaştırıldığını, yapı ruhsatının alındığını, edimlerini yerine getirdiğini ileri sürmüştür. Yapı ruhsatı dosyaya sunulmuş olup bu belge aynı zamanda inşaatın tamamlandığı ve kullanıma hazır hale geldiğini gösterdiğinden davacının sözleşmedeki edimini yerine getirdiği, kendisinin kullanımına verilecek odaların inşaatının tamamlanıp oturuma hazır hale geldiği dolayısıyla davalı yönünden edimini yerine getirme borcunun doğduğu, davacının sözleşmenin 2/e maddesi uyarınca talepte bulunabileceği anlaşılmıştır.
Davalı yan son olarak kendisinin davacıdan alacağı bulunduğunu belirterek mahsup talebinde bulunmuş, bu konuda açtıkları davaların bekletici mesele yapılmasını istemiştir. Davalının bildirdiği—– dosyaları getirtilmiş, ayrı ayrı incelenmiştir. —- Esas sayılı dosyada—– tarafından davalılar———sayılı dosyasında başlatılan ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takibe yönelik itirazın iptali davasının görüldüğü, mahkemenin —–dosyasını bekletici mesele yaptığı anlaşılmıştır.——tarafından —– ilamsız takibe dayalı olarak itirazın iptali davası açıldığı, davanın konusunun bir başka—— istasyonuna ilişkin uyuşmazlık olduğu, mahkemenin davanın reddine yönelik verdiği kararın davaya bakmaya Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğundan bahisle kaldırıldığı, dosyanın—– kaydedildiği ve yürütülen yargılama neticesinde davanın reddine dair karar verildiği, red kararının doğru olduğu belirtilerek istinaf talebinin reddine karar verildiği dosyaya sunulan —— kararı ile anlaşılmıştır. Davalı vekili iş bu karara karşı temyiz yoluna başvurduklarını sonucunun beklenmesi gerektiğini beyan etmiştir. Davalı yan gerek ipotek talebine gerekse ilamsız takibe konu ettiği alacaklarını mahkememiz dosyasında takas mahsup define konu etmiş, hem de açtığı itirazın iptali davalarında dava konusu yapmıştır. İki talebin aynı anda ileri sürülüp devam ettirilmesi muhakeme hukuku açısından uygun olmayıp, davalının takas mahsup iddiasına konu ettiği alacağının bulunmadığı mahkeme kararıyla belirlenmiştir. Her ne kadar karar kesinleşmiş ise de davacının tespit edilen alacağına kavuşmasının engellenmesi olarak da sayılabilecek bu durumda mahkememizce usul ekonomisi ilkeleri gözönünde bulundurularak söz konusu dosyaların sonucunun beklenmesinden sarfı nazar edilerek davanın kısmen kabulüne davalının——— dosyasında itirazının; 350.000 USD asıl alacak, 63.000 USD KDV olmak üzere toplam 413.000 USD üzerinden iptali ile takibin bu tutar üzerinden devamına, toplam 413.000 USD.alacağa takip tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/A maddesi uyarınca faiz yürütülmesine, fazla talebin reddine, alacağın likit ve davalının itirazında haksız olması nedeniyle hükmedilen tutarın %20’si oranında 206.227,42 TL.inkar tazminatının davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, reddedilen kısım yönünden davacının haksız ve kötü niyetli olduğu ispatlanamadığından davalı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin reddine” denilmek suretiyle hüküm kurulmuştur.Mahkememizce verilen karar davacı ve davalı tarafça istinaf edilmiş olup, —–Taraflar arasında ——arasında düzenlenmiş bulunan sözleşmede; “Mülkiyeti —– Lehine intifa hakkı verilmesi,——– istasyonu inşaatının yapılması ve geliştirilmesi, ek yükümlülük olarak taşınmaz sahibi —— ödenmesi hususunda anlaşma yapıldığı, Anlaşmanın tarafı olan tüzel kişilerin —— davalı şirketin ticaret şirketi oldukları, sözleşmedeki bu konuya ilişkin gerçek amacın ödenecek paranın miktarını belirlemek olduğu, bedelin 350.000,00 USD + KDV toplamı olduğu, gerçek amacın toplam para bedeli olduğu, sözleşmenin diğer tarafı olan——– tabi olduğu, KDV ödemesine yönelik sözleşmenin davalı şirketi bağlayıcı olduğundan bu bedelin ödenmesi gerektiği,Davacının anlaşma gereği kendi üstüne düşen intifa hakkı tanıma edimini yerine getirdiği, —— istasyonu bitişiğindeki inşaat yaptığı, yapı kullanım izin belgesi alındığı, böylece sözleşmede taraf olanların davalıya yönelik edimlerini yerine getirmiş oldukları, İcra takibine konu alacağın muaccel olduğu, davalı tarafın alacağın fesih protokolüne konu edildiğine yönelik savunmasının yerinde olmadığı, fesih protokolünün bu alacağa yönelik olmadığı, davalının ——-davada verilen kararın bekletici mesele yapılması talebinin yerinde olmadığı, bahse konu dosyadaki davanın —– yapılmış bulunan —- sözleşmesinden kaynaklanan alacağa yönelik olduğu, bu davaya konu alacağın—– akaryakıt istasyonu ve bitişiğindeki inşaatın yapılmasıyla ilgili ayrı bir dava olduğu, Anlaşma gereğince gönderilen ihtarnamenin 11/01/2013 tarihinde “gösterilen adreste daimi çalıştığını beyan eden evrakı almaya ehil ve reşit —–tebliğ edildiği, davalı tarafça tebliğin usulüne aykırı olduğunun iddia edildiği, tüzel kişilere yapılacak tebligatlarda tüzel kişinin temsilcisinin adreste bulunup bulunmadığı araştırılarak adreste değil ise bu hususun adreste olup da tebligatı almaya elverişli durumda değilse bunun sebebinin yazılması ve daha sonra ehil olan çalışana tebligatın yapılmasının gerektiği, bu hususa riayet edilmeden yapılan tebligatın usulsüz olduğuna yönelik mahkemenin kabulünün yerinde olduğu,Davalının asıl alacağa ilişkin itirazının haksız olduğu, anlaşmanın tarafı olan tüzel kişilerin —-ve davalı şirketin ticaret şirketi oldukları, davacının ise gerçek kişi olduğu, sözleşmedeki 350.000,00 USD+KDV’ye ilişkin amacın ödenecek paranın miktarını belirlemek olduğu ve bu amacın toplam para bedeli olduğu,Davalının icra takibine itirazının kötü niyetli olduğu, alacağın likit olduğu,Davanın 413.000,00 USD asıl alacağa yönelik kabulüne, asıl alacağa takip tarihinden itibaren faiz yürütülmesine, takip konusu yabancı paranın Türk Lirası karşılığı üzerinden %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesi gerektiği, sair taleplerin reddi gerektiği, davacı kötü niyetli olmadığından aleyhine kötü niyet tazminatına karar verilemeyeceği anlaşılmıştır. Dairemiz ilk derece mahkemesi kararını hem maddi olay, hem de hukuka uygunluk bakımından incelemeye tabi tutarak tespit edilen yargılama hatalarını bizzat düzeltmek amacıyla yapılan inceleme sonunda; dairemizce duruşma yapılmasına gerek olmadığı, dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlara, yasal gerektirici nedenlere göre karar verilmiş olması sebebiyle, incelenen mahkeme kararının HMK 353/1-b/1 maddesi gereğince usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu, istinaf sebepleri yerinde olmadığından başvurularının esastan reddi gerekmiştir. ” şeklinde karar verilmiş ve Hükümde A-Davacının istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,Peşin yatırılan istinaf başvuru ve karar harcının mahsubuna,İstinaf harcı ve posta masrafının istinaf talebinde bulunanın üzerinde bırakılmasına,Gider avansından kalanın talep halinde yatırana iadesine,
B- Davalının istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
Dairemizce 04/05/2021 tarihinde verilen icranın geri bırakılması kararının kaldırılmasına,
Peşin yatırılan istinaf başvuru ve karar harcının mahsubuna, bakiye 72.133,00 TL nispi karar harcının davalıdan alınmasına, bu hususta ilk derece mahkemesince harç tahsil müzekkeresi yazılmasına, İstinaf harcı ve posta masrafının istinaf talebinde bulunanın üzerinde bırakılmasına,
Gider avansından kalanın talep halinde yatırana iadesine,” denilmiştir. Davalı vekilinin 17/06/2021 tarihli hükmün tashihi talepli dilekçesi üzerine bu kez 25/05/2021 tarihli ek karar verilerek ilk karardaki nisbi karar harcı “57.326,85 TL olarak düzeltilmiştir.İstinaf mahkemesi kararının davacı ve davalı taraflarca temyiz edilmesi üzerine dosya ——- gönderilmiş , Dairenin ——- Taraf vekillerinin bozma kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine, Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin —–Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiş olup —- ilamında 3. Değerlendirme başlığı altında”…
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre taraf vekillerinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.2.Hükmi şahıslara tebligatın usulü 7201 sayılı Kanun’un 12 nci ve 13 üncü maddeleri ile Tebligat Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 21 inci maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre tüzel kişilere tebliğ yetkili temsilcilerine, bunlar birden çok ise yalnız birine yapılır. Tüzel kişiler adına tebligatı almaya yetkili kişilerin herhangi bir sebeple mutat iş saatlerinde işyerinde bulunmamaları veya o sırada evrakı bizzat alamayacak bir halde olmaları durumunda tebliğ, tüzel kişinin o yerdeki sürekli çalışan memur veya müstahdemlerinden birine yapılır. Ancak, kendisine tebliğ yapılacak memur veya müstahdemin, tüzel kişinin o yerdeki teşkilatı veya personeli içinde görev itibariyle tebligatın muhatabı olan tüzel kişinin temsilcisinden sonra gelen bir kimse veya evrak müdürü gibi esasen bu tür işlerle görevlendirilmiş bir kişi olması gerekli olup bu kişilerin de bulunmaması halinde, bu husus tebliğ mazbatasında belirtilir ve tebliğ, o yerdeki diğer bir memur veya müstahdeme yapılır.
3.Davacı tarafından noter kanalı ile davalı şirkete keşide edilen ihtarname gösterilen adreste daimi çalıştığını beyan eden evrakı almaya reşit ve ehil ——- tebliğ edilmiştir. Anılan mevzuat hükümleri gereğince Mahkemenin tebligatın usulüne uygun olmadığı gerekçesi isabetli ise de dava dilekçesi de aynı kişiye aynı şekilde tebliğ edilmiş olup davalı taraf bu tebliğe istinaden haberdar olduğu yargılamada sunduğu cevap dilekçesinde bu hususa ilişkin herhangi bir itirazda bulunmamış, davacı iddialarına yanıt vermiştir. 4. 4721 sayılı Kanun’un 2 nci maddesi gereğince herkes haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorunda olup davalının aynı usulle aynı kişiye yapılan dava dilekçesi tebliğini benimseyerek davaya yanıt verirken, ihtarnamenin tebliğinin usulsüz olduğunu savunması hakkın kötüye kullanılması mahiyetinde olup, bu savunmaya itibar edilerek temerrüt tarihinin belirlenmesi ve bunun sonuçlarının değerlendirilmemesi doğru olmamış, hükmün temyiz eden davacı yararına bozulması gerekmiştir.
5. Kabule göre, Dairemizce istikrarlı bir şekilde kabul edildiği üzere, yabancı para borcu ile ilgili alacaklarda talep edilen yabancı paranın dava tarihindeki efektif döviz kuru karşılığı Türk Lirası üzerinden, karar tarihindeki tarifeye göre nisbi karar ve ilam harcının hesaplanması gerekmektedir. Bu ilkeye aykırı şekilde yabancı paranın karar tarihindeki ——-karşılığı esas alınmak suretiyle hesaplama yapılması yerinde olmamış, hükmün temyiz eden davalı yararına bozulması gerekmiştir.” denilmiştir.Dosya mahkememize gelmekle usul ve yasaya uygun bulunan——-bozma ilamına uyulmuş ve yargılamaya devam olunmuştur. Mahkememizce daha önce verilen kararda davacı tarafından gönderilen ihtarnamenin tebliğinde yasal düzenlemeye uygun hareket edilmediği , davalının ihtarname ile temerrüde düşürülmediği, dayanak sözleşmede ödemenin yapılacağı tarihin kararlaştırılmadığı, davalı yönünden takip öncesinde temerrüd oluşmadığı, davacının işlemiş faiz isteyemeyeceği sonucuna varılmış olmakla birlikte hükmüne uyulan—– ilamı doğrultusunda davacı tarafından noter kanalı ile davalı şirkete keşide edilen ihtarnamenin gösterilen adreste daimi çalıştığını beyan eden evrakı almaya reşit ve ehil —- —– tebliğ edildiği, mevzuat hükümleri gereğince tebligatın usulüne uygun olmadığı, ancak dava dilekçesinin de aynı kişiye aynı şekilde tebliğ edilmiş olup davalı tarafın bu tebliğe istinaden haberdar olduğu yargılamada sunduğu cevap dilekçesinde bu hususa ilişkin herhangi bir itirazda bulunmayıp davacı iddialarına yanıt vermiş olduğundan 4721 sayılı Kanun’un 2 nci maddesi gereğince herkes haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorunda olup davalının aynı usulle aynı kişiye yapılan dava dilekçesi tebliğini benimseyerek davaya yanıt verirken, ihtarnamenin tebliğinin usulsüz olduğunu savunması hakkın kötüye kullanılması mahiyetinde kabul edilmiş, davalının gönderilen ihtarname ile asıl alacak yönünden takip öncesinde 15/01/2013 tarihi itibariyle temerrüdünün oluştuğu, davacının takip tarihine kadar işlemiş faiz talep edebileceği mahkememizce kabul edilmiştir. Dosyada alınan 06/06/2016 tarihli bilirkişi raporunda davacının talep edebileceği işlemiş faiz tutarı hesaplanmış olup davacı bilirkişi raporunda belirlenen miktardan daha az talepte bulunduğundan talebi ile bağlı kalınmış,davacının asıl alacak yönünden işlemiş faiz isteyebileceği kabul edilmekle birlikte ihtarname masrafı yönünden işlemiş faiz talebi mahkememizce yerinde görülmemiştir. Davacının icra inkar tazminatı talebi de değerlendirilmiş alacağın likit ve davalının itirazında haksız olması nedeniyle hükmedilen tutarın %20’si oranında 229.753,67 TL. (takip tarihi olan 13/02/2015 tarihindeki —– esas alınmak suretiyle) inkar tazminatının davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, reddedilen kısım yönünden davacının haksız ve kötü niyetli olduğu ispatlanamadığından davalı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-DAVANIN KISMEN KABULÜNE,
Davalının ——— esas sayılı takip dosyasında itirazının
——–asıl alacak
—— alacağı,
—– işlemiş faiz
——- noter masrafı olmak üzere toplam
————-
——- üzerinden iptali ile takibin bu tutar üzerinden devamına,
Takipte talep edilen asıl alacak tutarı olan ——- takip tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4A maddesi uyarınca faiz yürütülmesine, 83,02 TL’ye takip tarihinden itibaren %9 ve değişen oranlarda yasal faiz yürütülmesine, fazla talebin reddine,
Hükmedilen tutarın %20’si oranında 229.753,67 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
2-Davalı yanın kötü niyet tazminatı talebinin REDDİNE,
3-Karar harcı 85.409,78 TL’den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 16.655,08 TL harç ile icra dosyasına yatırılan 6.145,45 TL.harcın mahsubu ile bakiye 62.609,25 TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,( karar harcı davanın açıldığı 08/05/2015 tarihi itibariyle ——– yayınladığı efektif satış kuru olan 1 USD=2.6948 TL esas alınmak suretiyle 463.946,58 USDx 2.6948=1.250.243,24 TL +83,02 TL =1.250.326,26 TL’nin binde 68;31′ i alınmak suretiyle olarak bulunmuştur.)
4-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 16.655,08 TL harcın davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 31,80 TL ilk masraf, 329,50 TL tebligat ve müzekkere gideri, 2.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.361,30 TL yargılama giderinden davadaki haklılık oranına göre (%94)2.219,62 TL.nin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, kalanın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafça yapılan 32,50 Tl yargılama giderinin davanın reddedilen kısmı göz önünde bulundurularak (%6) taktiren davalı taraf üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen kısmın dava tarihindeki efektif satış kuru üzerinden TL karşılığı 1.250.243,24TL+83,02 TL= 1.250.326,26 TL üzerinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 167.535,88 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden reddedilen kısmın dava tarihindeki TL karşılığı (28.300 USDx2.6948=76.262,84 TL+15,64TL= 76.278,48 TL) üzerinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 12.204,55 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-Davacı ve davalı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı ve davalı tarafa iadesine
HMK 345. Maddesi hükmü uyarınca kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde temyiz yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 11/10/2023