Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/55 E. 2023/186 K. 08.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2023/55 Esas
KARAR NO: 2023/186
DAVA: Tazminat ( Sigorta Sözleşmesinden Doğan Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ: 14/06/2017
KARAR TARİHİ: 08/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat ( Sigorta Sözleşmesinden Doğan Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;—- müvekkili şirket nezdinde —- tarihleri arasında sigortalı olduğunu—- tarihinde meydana gelen tek taraflı trafik kazası sonucunda — yolcu olarak bulunan —— vefat ettiğini, kaza sonrası düzenlenen ———- alkollü olduğunun tespit edildiğini, kaza sonrası vefat eden —– mirasçıları tarafından açılan tazminat davası neticesinde müvekkilinin toplamda —- destekten yoksun kalma tazminatı ödediğini, kazanın oluşumu nedeniyle müvekkilinin sigortalısına yani davalı şirkete karşı rücu hakkı bulunduğunu, müvekkilinin ödediği tazminattan kazaya konu aracın maliki olan davalı şirketin sorumluluğunun söz konusu olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 314.727,57 TL rücuen tazminat alacaklarının 216.033,00 TL’si için ödeme tarihi olan 30/06/2016 tarihinden itibaren, 98.694,57 TL’si için ödeme tarihi olan 12/04/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;davanın kazaya konu ——-kullanan —– açılması gerektiğini, meydana gelen zarardan sürücünün sorumlu olduğunu, kazanın oluş şekli göz önüne alındığında müvekkilinin hiç bir kastının ve kusurunun bulunmadığını, tazminat ödemesi yapılan mirasçılara —— tarafından herhangi bir ödeme yapılıp yapılmadığının tespit edilmesi gerektiğini, kazanın meydana gelmesinde alkolün etkisinin olup olmadığının da araştırılması gerektiğini, talep edilen faiz ve oranının kabul edilemeyeceğini, müvekkilinin temerrüde düşmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

İNCELEME ve GEREKÇE:Dava, hukuki niteliği itibari ile sigorta sözleşmesinden doğan rücuen tazminat istemine ilişkindir. Mahkememizin —- kayıtlı olarak açılan davada yürütülen yargılama neticesinde—–plakalı aracın —– düzenlediğini, aracın davalıya ait olup ——- kullanımında iken araç sürücüsünün direksiyon hakimiyetini yitirmesi sonucu meydana gelen kazada ——arkasında yolcu kısmında bulunan ——– vefat ettiği olayın meydana geldiği sırada—- olduğunu, davaya konu kaza nedeniyle hak sahiplerine toplam — ödeme yapıldığını, —— rücu hakkının doğduğunu belirterek ödediği tutarın ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini taleple dava açmıştır. Davalı öncelikle husumet itirazında bulunarak kaza tarihinde —— kullanan —– davanın yöneltilmesi gerektiğini ileri sürmüş, ayrıca —- yaptığı ödemeler araştırılmadan davacının ödemede bulunduğunu, rücu için kazanın salt alkol etkisiyle meydana gelmesi gerektiğini, ödeme tarihinden itibaren faiz istenemeyeceği gibi avans faizi talebini de kabul etmediğini savunmuştur.
— plakalı —–ait tescil kaydından aracın kaza tarihi itibariyle malikinin davalı olduğu tespit edilmiş, davacının kaza tarihini de kapsar şekilde —- düzenlediği görülmüştür. Davalı taraf kendisine husumet yöneltilemeyeceğini ileri sürmüş ise de———sayılı kararı uyarınca sigorta poliçesini düzenleyen sigorta şirketi yalnızca kendisi ile sözleşme yapan sigortalısına dönebileceğinden davalının pasif husumete yönelik itirazı yerinde görülmemiştir.
Davacı sigorta şirketi nezdinde olay nedeniyle düzenlenen hasar dosyası mahkemenin dosyası içine alınmış, vefat eden———nüfus aile kayıt tablosu dosyaya konulmuştur. Ölenin anne ve babası yanı sıra eşinin olduğu, çocuğunun olmadığı görülmüştür.
Davalının talebi ile aracın—-poliçesini düzenleyen ——- dava ihbar edilmiş, ihbar olunan vekilinin beyanları dosyaya konulmuştur.
——esas sayılı dosyasında dava konusu kazaya ilişkin olarak ceza yargılamasının sürdüğü, araç sürücüsünün taksirle ölüme sebebiyet vermekten cezalandırılması istemiyle dava açıldığı anlaşılmıştır.
—– gelen cevabi yazı ile olay nedeniyle ölenin eşi —– toptan ödeme yapıldığı, peşin sermaye değerine ilişkin ise işlem yapılmadığının bildirildiği görülmüştür.
Davalı tanığı —— olayın ne şekilde meydana geldiğine ilişkin görgüye dayalı bir bilgisi olmadığını beyan etmiştir.
Davacı yanın ödeme iddiasını dayandırdığı —– sayılı dosyası —-üzerinden getirtilmiş, davacının ölenin eşi——- olduğu, destek tazminatı talebiyle açılan davada yargılama sırasında davacı ile davalı sigorta şirketi arasında ibra sözleşmesi imzalandığı ve davacıya asıl alacak, faiz, tüm feriler vekalet ücreti dahil —– ödeme yapılmakla davanın konusuz kaldığı yönünde davacı vekilinin beyanda bulunduğu, davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği anlaşılmıştır.
Davacı ile ölenin eşi —-arasında imzalanan— yargılama gideri, —- dava vekalet ücreti olmak üzere toplam —– ödenmesi konusunda anlaşmaya varıldığı, davacının bu miktarı —-tarihinde ödediği görülmüştür. Davacı taraf olayla ilgili olarak düzenlediği hasar dosyası kapsamında ölenin anne ve babasına da ayrı ayrı toplamda ——- tarihinde ödemiş olup dekontu dosya içine alınmıştır.
Trafik kazasının meydana geldiği sırada —– dosyaya sunulan alkol tutanağına göre —— alkollü olup davacı hak sahiplerine yaptığı ödemeyi bu nedenle sigortalısına rücu etmek istemektedir. Alkol nedeniyle sigortacının sigortalısına rü’cuu ancak kazanın salt alkolün etkisi ile meydana gelmesi halinde mümkündür. Bu yüzden aralarında nörolog bilirkişisinin de olduğu heyetten olayın meydana geliş sebebi, kusur durumu ve davacının rücu edebileceği tutarı belirlemesi yönünde rapor alınmasına karar verilmiş, düzenlenen —– tarihli kök raporda kazanın öncelikle motorsiklet sürücüsü ——– %108 promil aşırı alkollü olması nedeniyle münhasıran alkolün etkisiyle meydana geldiği bilirkişiler tarafından tespit edilmiştir. Ayrıca—— sürücüsünün geceleyin sürüş yeteneğini kaybetmiş durumda olup, direksiyon hakimiyetini kaybederek bariyerlere çarpıp motorun dengesini kaybederek sürüklenmesi sonucu meydana gelen kazada tam kusurlu olduğu açıklanmış, vefat eden——– da alkollü olduğunu bildiği sürücünün aracına binerek can güvenliğini tehlikeye düşürmesinden ötürü ölümle sonuçlanan olayda müterafık kusurlu olduğunun kabulü ile %20 oranında indirim yapılması gerektiği saptanmış, tazminat hesabında bu oranda indirim uygulanmıştır. Tazminat hesabının yapılması için hesap uzmanı bilirkişi tarafından ——- davacı olan eşin dava öncesi başvurusuna ilişkin belgelerin dosyaya sunulması gerektiği bildirilmiş, davacı vekili —- tarihli dilekçesi ekinde ——- başvurusuna ilişkin —– tarihli dilekçe yanı sıra ödeme yaptığı anne ve babanın başvurusuna ilişkin —— tarihli dilekçeyi ve ibranameleri de sunmuştur. Alınan kök rapora her iki taraf da itiraz ettiğinden belgelerle birlikte itirazların değerlendirilmesi bakımından bilirkişi heyetinden ek rapor alınmıştır. Alınan kök ve ek raporlarda taraf vekillerinin itirazları değerlendirilmiş, ——- sayılı kararında da belirttiği üzere kazanın olduğu tarih itibariyle ve poliçenin tanzim tarihi göz önüne alındığında davacının yaptığı ödemelerin denetlenmesinde —— tablosunun esas alınması gerektiği davalının bu itirazının yerinde olmadığı görülmüştür.
Öte yandan bilirkişi heyetinin olayın meydana gelişi itibariyle kazanın salt alkolün etkisi ile meydana geldiği yönündeki tespitleri de dosya kapsamı ile uyumlu olduğundan hükme esas alınmıştır.
Davacının ödemelerini dayandırdığı poliçenin kaza tarihi olan—– için belirlediği teminat limiti sakatlanma ve ölüm için kişi başına —– Bilirkişi vefat eden ——– kaza tarihi itibariyle —– göre bakiye yaşam ömrünü aktif ve pasif hayat sürelerini belirlemiş buna göre destek paylarını ayırmıştır. Müteveffanın desteğinden yoksun kalanlar anne babası ve eştir. Müteveffanın dosyaya yansıyan —–cetvellerine göre kazanç durumu da belirlenip yapılan hesaplamadan ölenin %20’ye tekabül eden müterafik kusuru indirilerek önce destekten yoksun kalanların talep edebileceği tazminat miktarları belirlenmiş, toplam maddi zararın poliçe limitini aştığı görülmekle oranlama yapılmıştır. Bilirkişiler ayrıca destekten yoksun kalanlara —–tarafından peşin sermaye değerli ödeme yapılmadığından tenzilat yapılmadığını da açıklamış, ek raporda destek tazminatı ödemesi alan eş, anne ve baba için ayrı ayrı faiz başlangıç tarihlerinden itibaren talep edilebilecek faizin hesabını da yapmıştır.
Davacı yan eş —- tarihinde ana para, faiz, vekalet ücreti ve harç tutarı toplamı ———- ödeme yapmıştır. Anne——- ödeme yaptığı banka dekontlarıyla sabittir.
Davacı sigorta şirketi yaptığı bu ödemeleri sigortalısı olan davalıya rücu etmek üzere dava açmış olup dosyada toplanan deliller alınan bilirkişi raporuyla olayın sigortalı araç sürücüsünün alkollü olması nedeniyle münhasıran alkol etkisiyle meydana geldiği bu yüzden davacı yönünden davalı sigortalıya rücu hakkının doğduğu kabul edilmiştir.
Öte yandan ölen ——- sürücüsünün aşırı alkollü olduğunu bilerek araca binmek suretiyle kendi can güvenliğini tehlikeye soktuğundan —— kararları uyarınca %20 oranında müterafık kusur indirimi yapılması gerektiği bilirkişi tarafından raporda belirtilmiş, mahkememizce de yerinde görülmüştür.
Davacı anne ve baba için destek tazminatı ödemesi yapmış ancak faiz ödemesi yapmamıştır. Bu yüzden faize yönelik bir rücu hesaplaması yapılmamış, ödenen tutarların tamamını davalıya rücu edebileceği kabul edilmiştir.
Buna karşılık eş —– için, davacı mahkeme kararı ile saptanmış bir tutarı değil, —– devam eden yargılama sırasında hasar dosyası kapsamında düzenlenen eksper raporu ile yapılan hesaplama neticesi bulunan tazminat ve masrafları ödemiştir.
Mahkememizce alınan bilirkişi raporu ile davacının —- yaptığı ödemeler değerlendirilmiş ve sonuç itibariyle ödenmesi gereken tazminat tutarının 141.577,68 TL (ana para ) olduğu belirlenmiştir. Bilirkişi tarafından yapılan hesaplama gerekçeli ve denetlenebilir nitelikte olduğundan mahkememizce bu rakam hükme esas alınmıştır.
Öte yandan ——–Asliye Hukuk Mahkemesi’nde dava açmadan önce davacı sigorta şirketine —- tarihinde başvurmuş olup, davacı ödemeyi —- tarihinde yapmıştır. Davacı sigorta şirketinin temerrüdünün oluştuğu —- ila ödeme tarihi arasında talep edebileceği yasal faiz miktarı 6.689,55 TL olarak hesaplanmıştır. Davacının böylelikle —— yaptığı ödemelerden 141.577,68 TL ana para ve 6.689,55 TL işlemiş faizi davalıdan rücuen tahsil edilebileceği belirlenmiştir.
Davacının diğer ödeme kalemleri ise vekalet ücreti ve——dosyasındaki yargılama giderleridir. Davacı ödediği ana para üzerinden —– A.A.Ü.T uyarınca hesaplanan vekalet ücretini ödemiş ve rücuya konu etmiştir. Bu durumda rücu edebileceği kabul edilen 141.577,68 TL ana para üzerinden aynı yöntemle mahkememizce yapılan hesaplama ile davacının rücuen talep edebileceği vekalet ücreti tutarının 14.076,21 TL olduğu hesaplanmıştır.
——Asliye Hukuk Mahkemesi dosyasında tespit edilen yargılama gideri tutarı ( davacı ——tarafından yapılan) 302,40 TL olup davacı bunun için——-300,00 TL ödeme yapmış ve bu davaya konu etmiştir. Davacının ödediği tutarla bağlı kalınarak 300,00 TL’nin de davalıdan rücuen tahsili talebi mahkememizce kabul edilerek davacının yaptığı ödemelerin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek avans faizi ile (taraflar arasında sigorta sözleşmesi imzalanmış olup her iki tarafın tacir oluşu gözönünde bulundurularak) birlikte davalıdan tahsili ve davacıya ödenmesine” dair 19/06/2019 tarihli gerekçeli karar verilmiştir.
Mahkememiz kararı taraf vekillerince istinaf edilmiş, —— kararı ile mahkememiz kararı kaldırılarak dosya mahkememize gönderilmiştir.——Dava—— sigortacısının, sürücüsünün alkollü olması nedeniyle kendi sigortalısından, rücuen tazminat istemine ilişkindir.
—- tarihinde davacıya—— plakalı —– dava dışı —– yönetiminde iken tek taraflı kaza sonucu motosiklette yolcu olarak bulunan—— hayatını kaybettiği, davacı sigorta şirketi aleyhine ölenin mirasçıları tarafından destekten yoksun kaldıkları iddiasıyla —-Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açıldığı, yargılama sürerken sigorta şirketinin ölenin mirasçılarına ödeme yaptığı ve sürücünün alkollü olduğu iddiasıyla sigortalısı aleyhine rücuen tazminat istemiyle eldeki davayı açtığı anlaşılmıştır.
2918 sayılı KTK.’nun 48. maddesinde; alkollü içki alması nedeniyle güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu ifade edilmiştir.
Karayolları Trafik Yönetmeliğinin “Uyuşturucu ve Keyif Verici Maddeler ile İçkilerin Etkisinde Araç Sürme Yasağı” başlıklı 97. maddesinde alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli sürme yeteneğini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu açıklandıktan sonra, konu ile ilgili olan “b-2” bendinde, “alkollü içki almış olarak kandaki alkol miktarına göre araç sürme yasağı kenar başlığı altında; alkollü içki almış olarak araç kullandığı tespit edilen diğer araç sürücülerinden kandaki alkol miktarı 0.50 promil üstünde olanların araç kullanamayacakları açıklanmıştır.
Ayrıca, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.4.d. maddesinde; tazminatı gerektirin olay işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin veya motorlu aracın hatır için karşılıksız olarak kendilerine verilen kişilerin uyuşturucu veya keyif verici maddeler almış olarak aracı sevk ve idare etmeleri esnasında meydana gelmiş veya olay yukarıda sayılan kişilerin alkollü içki almış olmaları nedeniyle aracı güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş bulunmalarından ileri geliyorsa sigortacının sigorta ettirene rücu hakkı olduğu açıklanmıştır.
Bununla birlikte, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.4.d. maddesinin dayanağını teşkil eden KTK.’nun 48. Maddesinin yasaklamayı düzenleyen ilk fıkrasında, alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli araç sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmeleri yasaklanmış olup, aynı maddenin 2. fıkrasındaki yönetmelik düzenlenmesine olanak tanıyan hükümde, yasaklama yetkisi yönetmeliğe bırakılmış olmadığından, Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 97. maddesinde,yukarıda anılan yasa hükmü tekrarlandıktan ve müteakip, uyuşturucu veya keyif verici maddeler ile alkollü içkilerin oranlarının ne şekilde saptanacağı belirlendikten sonra, yasada yer alan hükmü dikkate almadan salt 0.50 promilin üstünde alınan alkol miktarına göre araç kullanma yasağı getirilmesinin yasal dayanağı bulunmadığından geçersiz bulunmaktadır. Geçersiz yönetmelik hükümlerinin yasaya aykırı bir şekilde genel şart olarak kabulü de mümkün değildir.
O halde, hasarın teminat dışı kalabilmesi için kazanın meydana geliş şekli itibariyle sürücünün salt (münhasıran) alkolün etkisi altında kaza yapmış olması gerekmektedir. Diğer bir anlatımla, sürücünün alkollü olması tek başına hasarın teminat dışı kalmasını gerektirmez. Üstelik, böyle bir durumda hasarın teminat dışı kaldığının ispat yükü TTK.’nun 1281. maddesi hükmü gereğince sigortacıya düşmektedir. ———-
—— uygulamalarında; sürücünün aldığı alkolün oranının doğrudan doğruya sonuca etkisi bulunmadığından, mahkemece nöroloji uzmanı, hukukçu ve trafik konusunda uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla olayın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurlarında olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması, sonuçta olayın tek başına alkolün etkisiyle meydana geldiğinin saptanması durumunda, oluşan hasarın poliçe teminatı dışında kalacağı ilkesi benimsenmektedir.———–
Dosyanın incelenmesinde; ilk derece mahkemesince aralarında Nöroloji uzmanı, hukukçu ve trafik konusunda uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulundan rapor alınmış ve kazanın ——— %1,08 promil alkollü olması nedeniyle meydana geldiği tespit edilmiştir.
Ancak, kaza ile ilgili sürücü ——-esas sayılı dosyasında dava açıldığı, ——- kullandığına dair her türlü şüpheden uzak somut ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verildiği, trafik kazası tespit tutanağında da ——- kullananın——- olduğunun belirtildiği——- tarafından yapılan başvuru üzerine ——— tarafından lehine tazminata hükmedildiği, sigorta şirketi tarafından kendisine ödeme yapıldığı ve sigortalısından bunun rücuen tahsili için takip başlattığı anlaşıldığından, mahkemece öncelikle ——– kullanan kişinin —– olup olmadığının değerlendirilmesi, olmadığının yani —– sürücü olduğunun kabulü halinde, kazanın münhasıran alkolün etkisi ile meydana gelip gelmediğinin——yönünden ayrıca yukarıda yapılan açıklamalar kapsamında tespit edilmesi ve sonucuna göre davacının rücu hakkı olup olmadığını değerlendirilmesi gerektiğinden, davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf itirazlarının kabulüne, kararın HMK.nun 353/1-a/6 maddesi gereğince kaldırılmasına, “karar verildiği anlaşılmıştır.
Taraflara yeniden tahkikat için duruşma günü tebliğ edilmiş davacı vekili duruşmada —– verilen karar uyarınca dava açtıklarını, ——-sayılı dosyada kayıtlı olup bu davanın mahkememiz dosyasındaki dava ile birleştirilmesini talep edeceklerini beyan etmiştir. Davalı vekili ise —- dava dosyasında şoförün —- olduğunun iddia edildiğini, iş bu davada ise ——- sürücü olduğu iddiaları ile dava açıldığını, araç sürücüsünün tespit edilmesini istediklerini , şoförün tespit edilemediği durumda evleviyet gereği teminat kapsamı dışında olduğu ispatlanamadığından davanın reddini talep ettiklerini beyan etmiştir.
—- esas sayılı dosyasında açılan davada verilen——– tarihli kararda tanık beyanlarının aynen”.——– beyanında : Sanığın ifadesini hastanede almıştık. İfadesine ne yazdı isek beyanları da o şekildedir. Hastanede doktor izni olmadan ifade alamayız doktor ifadesini alabilirsiniz dediğinde ifadesini alırız. Bu olayda da doktor izni ile ifade almışızdır.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tanık ——- beyanında:Olayı görmedim, olayı duyduktan sonra hastaneye gittim, gittiğimde oğlum — şok halindeydi beni bile hatırlamadı, sonrasında —– annesinin yanına gittim, gittiğim hastane başka bir hastane idi, —– başka bir hastanede tedavi görüyordu onunla görüştüm, o da bana—- ulaşamadığını, daha sonra —-aradığını onun da —- şu anda ——- kullanıyor dediğini bana söyledi ” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tanık —– beyanında :”Ben olayı görmedim, cenaze nedeniyle cenaze evine gittiğimde —- annesi olay günü—- aradığını , ulaşamayınca— aradığını,—– da o şimdi —— kullanıyor , konuşamaz şeklinde sözler söylediğini toplumda söyledi, daha sonrasında ben böyle bir şey demedim şeklinde sözleri olmuş ancak ben bunu duydum, —–da hastaneden alarak cenaze evine ben götürmüştüm”” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tanık—– beyanında^”Ben olayı görmedim, cenaze evine gittiğimizde —— annesi —- hanım —-teyzeme telefonla —-aradığını, ulaşamayınca—-aradığını,—– da şu anda ——-kullanıyor, telefonla görüşemez dediğini bize anlattı, konuşurken sesler geldiğini söyledi, o anda zaten kaza olmuş” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tanık —— beyanında :”Olayı görmedim kazayı haber alınca hastaneye gittik, ——- kolundan yaralıydı sonrasında —- ziyarete gittik, vefat edincede evine gitmiştik, evine gittiğimizde annesi—- aradığını — görüşemeyince—- aradığını, —-kullanıyor sonra görüşelim dediğini bize anlattı, ——- ağır yaralıydı, kazanın şokundaydı, kendisinde değildi” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tanık —- beyanında——- tanırım kendisi yakın arkadaşım olur, ben olayı görmedim, olayı duyunca hastaneye gittim, kendisi sedyede yatıyordu, hastane personeli tomografi için bizden yardım istedi, biz de yardım ettik, sonrasında odaya aldılar, odada iken iki tane polis geldi, mesaimiz bitiyor şeklinde sözler söylediler ve bizim odadan çıkmamızı istediler, bu sırada ———tepki gösterdi, annemi niçin çıkartıyorsunuz dedi, sonrasında polisler bizi dışarı çıkardı, bende sonrasında oradan ayrıldım” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tanık—- beyanında :”Sanık ve vefat edeni tanımam. Olayın ne olduğunu da tam olarak bilmiyorum. Trafik polisi olarak görev yapıyorum. Eğer olay ile ilgili olarak biz ilgilenmiş isek mutlaka tutanak ve krokileri hazırlamışızdır . Rapordaki yazılar bana aittir. İsmimin ve sicilimin bulunduğu yerdeki imza bana aittir. Tutanak doğrudur. Tutanağı görünce olayı kısmen olarak anımsadım. Hatırladığım kadarıyla motosiklet kazasıydı. Vefat eden şahsın olay yerinde olup olmadığını hatırlamıyorum. Olayın üzerinden çok zaman geçti. Sanığın da orada olup olmadığını şu an hatırlayamıyorum. Kazalı ——-oradaydı. Olay yerinde çarpma yeri, kazalı aracın parçaları, olayın olduğu yer, fren mesafeleri gibi hususları göz önüne alınarak raporları hazırlıyoruz. Bu raporu da bu hususlara dikkat ederek hazırlamışızdır. Ancak pek çok kazaya müdahale ettiğimiz için ayrıntıları tam anlamıyla hatırlayamıyorum” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tanık—- beyanında :”Olayın olduğu zaman—— çalışıyordum. İhbar üzerine olay yerine gittik. Biz gittiğimizde orada sadece ——-vardır. Sağlık ekiplerinin anlattıklarıne göre ——- sürücüsü kasksızmış—– 100 metre kadar sürüklenmiş olduğunu gördük. Şahısta alkol olup olmadığını hatırlamıyorum. 3,5 yıl olduğu için çoğu şeyi hatırlamıyorum. ” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tanık ——- beyanında :”Ben polis memuruyum o gün de muhtemelen hastaneye gidip ifade almışımdır olayın üzerinden uzun süre geçtiği için hatırlamıyorum muhtemelen hastaneye gidip ifade almışımdır bilgim ve görgüm bu kadardır,” şeklinde geçtiği mahkemenin karar gerekçesinde “…Olay tarihinde——- köprüsü altına yaklaştıkları esnada direksiyon hakimiyetinin kaybedilmesi sonucu bariyerlere çarparak kaza geçirdikleri müteveffanın ———raporuna göre “Kanında uyuşturucu madde tespit edilen kişinin ölümünün künt kafa travmasına bağlı kafatası, yüz ve alt çene kırıklarıyla birlikte beyin kanaması ve beyin doku harabiyeti sonucu meydana gelmiş olduğu” tespit edilerek sanığın da 1,08 promil alkollü olduğunun tespit edildiği sanığın soruşturma aşamasında kolluk tarafından müdafii olmadan alınan beyanında motosikleti kendisinin kullandığı yönündeki ikrarına dayanılarak açılan davada, Sanık mahkeme huzurundaki savunmasında kolluk aşamasındaki beyanlarını kabul etmeyerek —— müteveffanın kullandığını birlikte alkol aldıklarını olayı bu şekilde hatırladığını beyan etmesi nedeniyle CMK 148/4. Maddesinde “müdafii hazır bulunmaksızın kollukça alınan ifade, hakim veya mahkeme huzurunda şüpheli veya sanık tarafından doğrulanmadıkça hükme esas alınamaz.” şeklinde düzenlendiği üzere kaza tespit tutanağında da motosiklet sürücüsü olarak müteveffanın yazıldığı, kaza yeri krokisini ve kaza tespit tutanağını düzenleyen tanıklar —— olayın üzerinden geçen zaman nedeniyle ayrıntılarını hatırlamadıklarını beyan etmekle tutanak içeriklerini doğruladıkları tanık —- sağlık ekiplerinin anlattıklarına göre motosiklet sürücüsünü kasksız olduğu şeklindeki beyanlarına bakıldığında sanık aleyhine bir durumun ortaya çıkmadığı dosya kapsamında yapılan araştırmalarda olay yerini gören kamera kaydının bulunmadığı, tanıklar —– mütevefaanın annesinin kendilerine—– aradığını, —–şuanda ——–kullandığını söylediği yönündeki destekleyici delil niteliğinde olan beyanları dikkate alınarak sanığın soruşturma aşamasındaki yukarıda açıklanan nedenle doğrudan hükme esas alınamayacak beyanı dışında —– kullandığına ilişkin somut bir delilin bulunmadığının anlaşılması karşısında şüpheden sanık yararlanır ilkesi gereği sanığın üzerine atılı suçu işlediğine dair her türlü şüpheden uzak somut ve inandırıcı delil elde edilememesi nedeniyle CMK 223/2-e maddesi gereğince beraatine karar verilmesi gerektiğine hukuki ve vicdani kanaatine varıldığı——- belirtildiği kararın istinaf denetiminden geçerek—–tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Davacı vekili mahkememizde dava açarken sunduğu dava dilekçesinde, —– müvekkili şirket nezdinde —– tarihleri arasında sigortalı olduğunu, —- tarihinde meydana gelen tek taraflı trafik kazası sonucunda —- yolcu olarak bulunan—- vefat ettiğini, kaza sonrası düzenlenen —–promil alkollü olduğunun tespit edildiğini, kaza sonrası vefat eden —– mirasçıları tarafından açılan tazminat davası neticesinde müvekkilinin toplamda 314.727,57 TL destekten yoksun kalma tazminatı ödediğini, kazanın oluşumu nedeniyle müvekkilinin sigortalısına yani davalı şirkete karşı rücu hakkı bulunduğunu, müvekkilinin ödediği tazminattan kazaya konu aracın maliki olan davalı şirketin sorumluluğunun söz konusu olduğunu ileri sürmüştür. Kaza tespit tutanağında sigortalı aracı kullananın —— olduğu yazılı olup davacı ise sürücünün —-olduğunu ileri sürerek —–mirasçılarına yapılan ödemeyi rücuen talep etmiş araç sürücüsü —- alkollü olduğu iddiasına dayanmıştır. Asliye Ceza Mahkemesinde yürütülen yargılama neticesinde ise ,—– kullandığına dair her türlü şüpheden uzak somut ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verildiği kararın kesinleştiği anlaşılmıştır. Kaza tespit tutanağı aksi ıspatlanıncaya kadar geçerli belge niteliğinde olup Asliye Ceza Mahkemesi dosyası içindeki tanık anlatımları ile de araç sürücüsünün —–olmadığı anlaşıldığından davacının bu iddia ile açtığı davanın reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmış davacının daha sonra araç sürücüsünün —-olduğu iddiasına dayalı olarak açtığı davanın maddi vakıanın farklı olması nedeniyle mahkememiz dosyasında görülen dava ile birleştirilmesinde bir fayda görülmediğinden bu talep reddedilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN REDDİNE,
2-Karar harcı 179,90 TL ‘nin davacı tarafça peşin olarak yatırılan 5.374,77 TL harçtan mahsubu ile bakiye 5.194,87 TL harcın karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4- Davalı tarafça yapılan 121,00 TL yargılama giderinin davacı taraftan tahsili ile davalıya ödenmesine,
5-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. 13/4 maddesindeki esaslara göre belirlenen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı ve davalı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı ve davalı tarafa iadesine,
HMK 345. Maddesi hükmü uyarınca kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı ———– vekilinin yüzlerine karşı oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 08/03/2023