Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/47 E. 2023/677 K. 20.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2023/47 Esas
KARAR NO: 2023/677 Karar
DAVA: Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ : 17/01/2023
KARAR TARİHİ: 20/09/2023

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin tek pay sahibi ve yetkilisi olan ——- tarihinde vefat ettiğini, geriye 30 adet mirasçısı kaldığını, bunlardan 19adedinin diğer mirasçılara bilgi vermeden —— dosya ile başvuruda bulunarak mirasçılardan —— kayyım olarak atanması, kayyıma şirketlerin genel kurullarını toplantıya çağırma yetkisi verilmesi yönünde karar aldıklarını, söz
konusu kararın müvekkillerine tebliğ edilmediğini, atanan kayyım ile mirasçılardan —– arasında —-terekesi bakımından muvazaa iddiasına dayalı olarak açılmış davaların olması, dolayısıyla atanan kayyımın tarafsız olmaması, şirketin müvekkilleri aleyhine zarara uğratılabileceği gerekçeleriyle kararın istinaf edildiğini, yargılamanın halen sürdüğünü, mirasçılar arasında husumet bulunduğunu, müvekkillerinin bilgisi dahilinde olmadan ve katılımları
sağlanmaksızın yapılan genel kurul ve bu genel kurulda alınan kararların yokluğuna, butlanına
olmadığı takdirde iptaline karar verilmesi gerektiğini, ——- tarihli genel kurulda alınan kararlardan müvekkillerinin haberdar olmadığını, —-tarafından verilen kararın istinaf tarafından kaldırılması durumunda ——– tarihli genel kurulda alınan kararların hükümsüz hale geleceğini, yetkisiz kişinin genel kurulu toplaması, toplantının yok hükmünde olması ve geçersiz sayılması anlamına geleceğini, usulüne uygun yapılmayan ya da hiç yapılmamış olan çağrıdan ötürü pay sahibinin genel kurula katılımı ve genel kurulda temsil haklarını zedeleyeceğini, müvekkillerinin dava konusu genel kurula yasa ve esas sözleşmeye uygunşekilde çağrılmadığını, genel kurul gündeminin kendilerine bildirilmediğini, ilan da edilmediğini, bu
şekilde müvekkillerinin alınan kararlardan uzak tutulmaları ve oy kullanmalarının engellenmesinin
amaçlandığını, şirket ve şirkete bağlı hakların mirasen intikal ettiğini, mirasçılardan genel kurulda oy kullananların bireysel payları bulunmadığını, şirket bakımından elbirliği mülkiyetine ilişkin hükümlerin uygulanıp kararların oy birliğiyle alınması gerektiğini, terekenin tasfiyesi ve payların tespitinden sonra mirasçıların tek başına oy kullanabileceğini, kararların bu yönüyle de yokluk ve butlanla sakat olduğunu, terekeye usulüne uygun bağımsız bir temsilci atanması gerektiğini, bir pay
sahibinin genel kurula katılabilmesi için hazır bulunanlar listesinde adının olması gerektiğini,
toplantının TTK 617 ve 410 maddelerine uygun şekilde yapılmaması nedeniyle de yokluk, butlan ve iptalinin zaruri olduğunu, davalı şirkette mülkiyeti murise ait bir mülk üzerinde otel işletme ruhsatı olduğunu, bir kısım mirasçıların işbu oteli işletmek için borçlandırıcı adımlar atılabileceğinin
öğrenildiğini, müvekkillerinin elbirliği mülkiyetinde olan davalı şirkette onayları olmaksızın
yapılacak bir takım hukuki işlemlerle zarara uğratılacaklarından endişe duyduklarını, ——— tarihinde şirkete müdür seçilmesi ve verilen yetkilerle gayrimenkulü devretmesi, müvekkillerinin onayı olmaksızın hukuki işlemler yapılarak taahhüt altına sokulması tehlikesinin bulunduğunu, dava konusu genel kurulda müdür seçilmiş ve yetki verilmişse kayyım tayini ve bu doğrultuda genel kurulda alınan kararlar iptal edileceğinden müdür tarafından yapılacak işlemlerin de usulsüz olacağını belirterek davalı şirketin ——— tarihli genel kurul toplantısında alınan kararların yürütmesinin durdurulmasına yönelik ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; ——dosyasında verilen karar ile kayyım olarak görevlendirilen—– kurulun
yapılacağı —– tarihini, saatini ve adresini belirleyerek alınan karar ile genel kurul gündeminin —– yayınlandığını, TTK 414/1 hükmü uyarınca tüm mirasçıların adresleri tespit edilerek iadeli taahhütlü mektup gönderildiğini, bu lazimelerin genel kurul tarihinden 15 gün öncesinde yapıldığını, genel kurul toplantısıyla ilgili çağrının sadece —— yapılamadığını, diğer dört kardeşine çağrı yapıldığını, tüm mirasçıların genel kurula katılması için kayyımın objektif davranarak azami gayret sarf ettiğini, ancak davacıların genel kurula katılmadıklarını, diğer 24 mirasçının ittifak ile mahkemece belirlenen gündem gereği ——— şirketin müdürü olarak tayin ettiklerini, kayyımın diğer mirasçılarla davalık olduğu iddiasının doğru olmadığını, davalık olduğu —– mirasçılar arasında yer
almadığını, —— tarafından verilen kararın kesin olduğunu, toplantıya davetin usulüne uygun ilan edildiğini, mirasçılara iadeli taahhütle çağrı yapıldığını, tüm mirasçıların yasa ve yönetmeliklere uygun şekilde toplantıya çağrıldığını, TTK 617 ve 410/2 maddesi hükümleri doğrultusunda genel kurulun yapıldığını belirterek davanın reddini ve davacının diğer taleplerinin de reddini
savunmuştur.

İNCELEME ve GEREKÇE : Dava hukuki niteliği itibariyle davalı limited şirketin ——– tarihli 2022 yılına ait genel kurul toplantısında alınan kararların yok hükmünde olduğunun tespiti /butlanla malul olduğunun tespiti veya iptali talebine ilişkindir.Dilekçeler aşaması tamamlanmakla mahkememizin 15/03/2023 günlü ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş tarafların sulh olma imkanı bulunmadığından tahkikat aşamasına geçilip, genel kurul kararlarının iptali talebi yönünden davanın süresinde açıldığı anlaşılmış ,yargılama sürecinde deliller toplanarak bilirkişi heyetinden rapor alınmak suretiyle sonuca gidilmiştir.Davalı şirketin sicil dosyası getirtilmiş şirket merkezinin mahkememiz yetki sınırları içinde olduğu anlaşılmıştır.——-sayılı ilamında açıklandığı üzere anonim şirket genel kurul kararlarının hükümsüzlük halleri, iptal, yokluk ve butlan olarak iki alt kategoride ele alınabilir. Genel kurul kararlarının iptali talebinde bulunabilmek için 6102 sayılı TTK’nın 445 ve 446.maddelerindeki sebep ve prosedürlerin varlığı dikkate alınır. ——- kararlarının butlan sebepleri ise Kanun’un 446.maddesinde örnekseme yöntemiyle sayılmıştır. Buna karşın, anonim şirket genel kurul kararlarının yokluğu müessesesi TTK’da düzenlenmemekle birlikte, Yokluk; bir hukuki işlemin doğabilmesi için öngörülen kurucu veya şekli nitelikte olan emredici hükümlere aykırılık halidir ————- Bu aykırılık, işlemin unsurlarında eksikliğe yol açar ve işlemi “yokluk” ile sakat hale getirir. Yok sayılan işlem, şeklen dahi meydana gelmemiştir. Yokluk, bunu ileri sürme konusunda hukuki menfaati bulunan herkes tarafından her zaman ileri sürülebilir ve tespit ettirilebilir, hâkim tarafından da re’sen dikkate alınır. Mahkemenin vereceği tespit hükmü, bu durumu açıklayıcı niteliktedir. Yokluk ve butlan hallerinin varlığı halinde bu hususun mahkemelerce re’sen göz önünde bulundurulacağı ve herkesin bu geçersizliği, —— koşullara tabi olmaksızın ileri sürebileceği ——— sayılı ilamında da benimsenmiştir. TTK 622 maddesinin atfı ile anonim şirketler için getirilen yasal düzenlemeler limited şirket genel kurul toplantıları için de uygulanabilecektir.bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında davalı şirketin tek pay sahibi ve yetkilisi ——– vefat ettiği, bunun üzerine bir kısım mirasçılar tarafından Asliye Ticaret Mahkemesine başvurularak genel kurulu toplantıya çağırmak üzere yetki alındığı ve bu yetkilendirme doğrultusunda dava konusu genel kurul toplantısının yapıldığı, davacıların toplantıda hazır olmadıkları, genel kurulda 2 nolu gündem maddesi ile mirasçılık belgesine göre veraseten intikallerin ve pay defterine yazılması için yeni seçilecek yönetim kurulu başkanına ve üyelerine her birine münferiden yetki verilmesi kararlaştırılıp her bir mirasçının pay durumunun tespit edildiği,3 nolu gündem maddesi ile ” Şirket müdürler kurulu başkanı olarak —- olarak ———— süreyle görev yapmak üzere seçilmelerine oybirliği karar verildi. Şirket müdürleri, bankalarda hesap açmaya, para yatırmaya, para çekmeye, ——–hesap açmaya, tüm resmi dairelerde işlem yapmaya, kira kontratı düzenlemeye, feshetmeye, mevcut kira sözleşmelerinde değişiklik yapmaya, kira bedellerini tahsile, kiracısı olduğu oteli işletmeye ve kiraya vermeye, şirketi temsile, avukat atamaya, şirketin ana sözleşmesinde öngörülen faaliyetleri yürütmek üzere yetkilendirilmiştir. Şirket Müdürlerine tüm hususlarda sınırsız temsil yetkisi verilmiş olup, tüm yetkilerini çift imza ile (üç müdürden ikisinin imzası ile)kullanacaklardır.” ve 4 nolu gündem maddesi ile de ” Müdürlere ücret ödenip, ödenmemesi görüşüldü. Müdürler Kurulu Başkanına asgari ücret ödenmesi oylamaya sunuldu.İttifakla müdürler kurulu başkanına asgari ücret ödenmesine karar verildi.” şeklinde karar verildiği anlaşılmıştır.
Alınan bilirkişi heyeti raporunda bilirkişilerin dosyaya sunulan —- tarihli mirasçılık belgesinde dava konusu şirketteki payların dağılımına ilişkin bir tespit bulunmadığı, mirasçıların oybirliği ile şirket paylarını paylaştığına ilişkin bir belge yahut taksim sözleşmesinin de dosya kapsamında bulunmadığı, ——– tarihli genel kurul toplantı tutanağında mirasçılık belgesine göre payların taksiminin yapıldığının ifade edildiği ancak her ne kadar mirasçılık belgesine dayalı bir paylaşım olsa da mirasçıların oybirliği ile imzaladıkları bir taksim sözleşmesinin bulunmaması sebebiyle dava konusu genel kurulda da kararların oybirliği ile alınması gerektiği sonuç olarak gerekli nisabın sağlanmaması sebebiyle dava konusu genel kurulda alınan kararlarının yok hükmünde olduğu sonucuna vardıkları görülmüştür. Davalı şirket tek ortaklı bir limited şirket olup tek ortak ve yetkilisinin vefat ettiği dosyaya sunulan veraset ilamı ile sabittir. Gerçek kişi ortağın ölümü ya da tüzel kişi ortağın ise iflası,tek kişilik limited şirket için bir sona erme sebebi değildir. Bir başka deyişle, tek ortağın ölümü şirketin sona ermesi ve tasfiye edilmesi sonucunu doğurmaz. Ayrıca, şirketteki tek ortağın ölümü, kural olarak, şirketi ortaksız hale de getirmez. Bu durumda, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun mirasa ilişkin hükümleri devreye girer. TMK 599. maddesinde; mirasçıların, miras bırakanın ölümü ile mirası bir bütün olarak kanun gereğince kazanacağı, kanunda öngörülen ayrık durumlar saklı kalmak üzere mirasçıların, miras bırakanın aynî haklarını, alacaklarını, diğer malvarlığı haklarını, taşınır ve taşınmazlar üzerindeki zilyetliklerini doğrudan doğruya kazanacağı ve miras bırakanın borçlarından kişisel olarak sorumlu olacağı hükme bağlanmıştır. Anılan hüküm gereğince, bir ortağın ölümü halinde bu ortağın şirket paylarından doğan haklar da kanun gereğince doğrudan doğruya mirasçılarına geçer. Dolayısıyla, tek kişilik şirketlerde de tek ortağın ölümüyle birlikte, bu ortağa ait paylara ilişkin haklar (genel kurula katılma, oy kullanma, kar payı alma gibi ortaklık hakları) mirasçıları tarafından kullanılır. Birden çok mirasçının bulunması hâlinde ise mirasın geçmesiyle birlikte paylaşmaya kadar, mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklık meydana gelir. (TMK md. 640). Bu durumda mirasçılar terekeye elbirliğiyle sahip olurlar ve sözleşme veya kanundan doğan temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere, terekeye ait bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler. Ancak, mirasçılardan birinin istemi üzerine sulh hukuk mahkemesi, miras ortaklığına paylaşmaya kadar bir temsilci atayabilir. Birden fazla mirasçının olması durumunda, tek ortağın ölümü sonrasında şirket paylarına ilişkin olarak mirasın paylaşımına kadar mirasçılar açısından elbirliği mülkiyeti geçerlidir. El birliği mülkiyetinde mirasçıların belirlenmiş payları olmayıp her birinin hakkı, terekeye giren şirket paylarının tamamına ilişkindir. Her mirasçının miras payı belli olsa dahi, mirasçıların hakkı terekenin (şirket paylarının) tamamı üzerindedir. Tereke (bütün paylar) üzerindeki hak ve yükümlülükler, miras paylarına göre belirlenmez. Dolayısıyla, mirasın paylaşımına kadar şirketin yönetiminde bütün mirasçılar söz sahibidir ve kararlar oybirliği ile alınır. Buna karşın, birlikte hareket ilkesinin işlemediği durumlarda tereke temsilcisi atanması uygundur. Mirasçılar arasında birlikte hareket etmek olanaklı değilse, birisinin başvurusu üzerine sulh mahkemesince atanan temsilci, miras ortaklığı adına işlemleri yapabilir. Bu ilkeler ışığında dava konusu genel kurul toplantısı ve alınan karalar incelendiğinde davalı şirketin tek ortağının vefatı ile geriye kalan miraşçılardan bir kısmının mahkemeye müracaat ederek genel kurul toplantısının yapılabilmesi için yetki ve izin aldığı, genel kurul toplantısına davacıların katılmadığı, katılan mirasçıların oy birliği ile kararların alındığı anlaşılmaktadır. Mirasçılar muristen gelen şirket payına kanun gereğince doğrudan doğruya sahip olurlar , ancak birden çok mirasçının bulunması hâlinde ise mirasın geçmesiyle birlikte paylaşmaya kadar, mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklık meydana gelir. (TMK md. 640) ve mirasçılar paya elbirliğiyle sahip olurlar, bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler. Şirket paylarının paylaşımının yapıldığına dair dosyaya sunulmuş bir delil olmadığından davalı şirket payları yönünden tüm mirasçılar için elbirliği ile hareket zorunluluğu bulunmakta olup genel kurulda kararların da tüm mirasçıların katılımı ile alınması, mümkün olmaması halinde ise şirket payları yönünden terekeye temsilci atanması zorunlu olup bu kurallara uyulmaksızın gerekli nisap oluşmadan davaya konu kararların alınmış olması kararları yok hükmünde kılacağından davanın kabulü ile davalı şirketin —– tarihli genel kurul toplantısında alınan kararların yoklukla malul olduğunun tespitine, dair aşağıdaki karar verilmiştir.

HÜ K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-DAVANIN KABULÜNE,
Davalı şirketin —— tarihli genel kurul toplantısında alınan kararların yoklukla malul olduğunun tespitine,
2-Harçlar Kanununa göre alınması gereken 269,85 TL karar harcından davacılar tarafından dava açılırken peşin olarak yatırılan 179,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 89,95 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacılar tarafından dava açılırken peşin olarak yatırılan 179,90 TL harcın davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
4-Davacılar tarafından yapılan 205,50 TL ilk masraf 372,00 TL tebligat ve müzekkere gideri, 5.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 5.577,50 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
5-Davacılar kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli AAÜT uyarınca 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine,
6- Davalı tarafça yapılan yargılama gideri olmadığından karar verilmesine yer olmadığına,
7-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
HMK 345. Maddesi hükmü uyarınca kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 20/09/2023