Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/429 E. 2023/711 K. 04.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2023/429 Esas
KARAR NO: 2023/711 Karar
DAVA: Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ: 14/06/2023
KARAR TARİHİ: 04/10/2023

Mahkememizde görülmekte olan Şirketin İhyası davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin ——hasım göstererek açtığı—– sayılı dosyası ile görülen hizmet tespit davasında davalı tarafın ileri sürdüğü iddialar doğrultusunda mahkeme tarafından ——– davaya dahil edilmesine ilişkin taraflarına süre verildiğini, söz konusu şirketin ticaret sicilinden re’sen terkin edildiğini, bu nedenlerle—– tüzel kişiliğinin ihyasına karar verilmesini talep etmiştir.

SAVUNMA:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin yönetmeliğin 34. Maddesi hükmü çerçevesinde işlem yaptığını, re’sen terkin işleminde hukuka aykırılık olmadığını, dava konusu şirketin ihyasına karar verilmesi durumunda tasfiye memuru atanması gerektiğini, müvekkilinin davanın açılmasına sebep olmadığını, bu nedenle yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmaması gerektiğini, müvekkilinin kusur ve sorumluluğunun bulunmadığını, davanın kabulüne kanaat getirilmesi halinde dava konusu şirketin dava kapsamında ek tasfiyesine ve tasfiye memuru atanması ile müvekkili müdürlük aleyhine yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilmemesine karar verilmesini talep etmiştir.

İNCELEME ve GEREKÇE:Dava, hukuki niteliği itibari ile 6102 sayılı Yasa’nın Geçici 7.maddesi uyarınca sicilden resen terkin edilen şirketin ihyası istemine ilişkindir.
Dilekçeler aşaması tamamlanmış, mahkememizin 04/10/2023 günlü ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenerek uyuşmazlık noktalarının tespiti ile tahkikat aşamasına geçilmiştir.İhyası talep edilen şirketin sicil dosyası getirtilmiş, şirketin sicilde kayıtlı merkezinin mahkememiz yetki sınırları içinde kaldığı, şirketin adresinin tespit edilememesi nedeniyle kapsama alındığı, ——- tarafından TTK Geçici 7. maddesi ile 30.12.2012 tarih 28513 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Münfesih olmasına veya Sayılmasına Rağman Tasfiye Edilmemiş Anonim ve Limited Şirketler ile Kooperatiflerin Tasfiyelerine ve Ticaret Sicili Kayıtlarının Silinmesine ilişkin tebliğin 5.maddesi (1-b) bendi uyarınca 18.02.2015 tarihinde resen terkin edildiği görülmüştür.—- şirketin resen terkin işlemlerine ait belgeler getirtilerek dosya içine alınmıştır.
Dava dilekçesinde belirtilen —– sayılı dosya uyap üzerinden getirtilmiş, Mahkemenin 01/06/2023 günlü duruşmasında davacı vekiline ——— davaya dahil edilmesi için dava açmak üzere süre verdiği, şirketin sicil kaydının terkin olması nedeniyle mahkememizdeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. 6102 sayılı TTK geçici 7/15 maddesinde “ticaret sicilinden kaydı silinen şirket veya kooperatifin alacaklıları ile hukuki menfaatleri bulunanların haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebilecekleri” düzenlenmiş, aynı maddede “tasfiye edilmeksizin unvanı silinen şirket veya kooperatiflerin ortaya çıkabilecek mal varlığının unvana ilişkin kaydın silindiği tarihten itibaren on yıl sonra—– intikal edeceği” öngörülmüştür.————- 6102 Sayılı TTK’nın Geçici 7. maddesinde anonim ve limited şirketlerin hangi şartlarda sicilden resen terkin edileceği düzenlenmiştir. Anılan maddenin 1. fıkrası uyarınca 1.7.2015 tarihine kadar sayılan halleri tespit edilen ya da bildirilen anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyeleri, ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın bu madde uyarınca yapılır. Madde hükmüne göre anonim şirketler, 559 Sayılı Türk Ticaret Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına dair Kanun Hükmünde Kararname gereğince sermayelerini öngörülen tutara çıkarmamış bulunmaları, 6102 Sayılı TTK’nın yürürlük tarihinden önce veya 1.7.2015 tarihine kadar münfesih olmaları, aralıksız son beş yıla ait olağan genel kurul toplantılarının yapılamaması, TTK’nın yürürlüğe girdiği tarihten önce tasfiye işlemlerine başlanılmış olmakla birlikte genel kurulun toplanamaması sebebiyle ara bilançoların ve kati bilançonun genel kurula tevdi edilemediği için ticaret sicilinden terkin edilememeleri sebepleriyle resen terkin edilebilirler. Anılan maddenin 4. fıkrasına göre; ——– kapsam dâhilindeki şirket ve kooperatiflerin ticaret sicilindeki kayıtlı son adreslerine ve sicil kayıtlarına göre şirket veya kooperatifi temsil ve ilzama yetkilendirilmiş kişilere bir ihtar yollanır. Yapılacak ihtar, ilan edilmek üzere ——– aynı gün gönderilir. İlan, ihtarın ulaşmadığı durumlarda, ilan tarihinden itibaren otuzuncu günün akşamı itibarıyla, 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre yapılmış tebligat yerine geçer. Bu şirketler tasfiye memuru bildirdikleri takdirde maddede gösterilecek usulde tasfiye edilecek olup, ihtara rağmen tasfiye memuru bildirmeyen şirketlerin unvanı ise ticaret sicilinden re’sen silinir. Somut olayda da ihyası talep edilen şirketin adresinin tespit edilememesi nedeniyle TTK Geçici 7.maddesi kapsamına alınarak sicilden resen terkin edildiği, Sicil tarafından yapılan işlemlerin usul ve yasaya uygun olduğu gerekli ihtar ve ilanların yapıldığı, öte yandan davacının bu davayı açmakta hukuki yararının bulunduğu, sicilden terkin edilen şirketin devam eden davada taraf olarak yer alması gerektiği, ilgili mahkeme tarafından davacıya bu konuda süre verildiği, , davacının talebinin TTK Geçici 7. maddesi koşullarını taşıdığı ihya talebinin yerinde olduğu mahkememizce kabul edilmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde ihya talebinin kabul edilmesi halinde şirketin ek tasfiyesi için TTK 547 maddesi gereği tasfiye memuru atanmasına karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüştür. ———- kararında bu husus tartışılmış olup kararda uyuşmazlık” Direnme yoluyla—— gelen uyuşmazlık; dava konusu şirketin ihyasına ilişkin kararın TTK’nın 547. maddesi kapsamında ek tasfiye niteliğinde olup olmadığı ve buradan varılacak sonuca göre ihyasına karar verilen şirkete aynı Kanun’un 547/2. maddesi kapsamında tasfiye memurunun atanıp tescil ve ilanına karar verilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.” olarak belirlenmiş ve yine kararda “…..18. Öte yandan şirketin geçici 7. madde kapsamında hukuka uygun olarak terkin edilmesi durumunda, sonlandırılması gereken hukukî ihtilaflar nedeniyle aynı maddenin 15. fıkrasında belirtilen imkândan yararlanılarak terkin edilen şirketin taraf sıfatını yeniden kazanmasına yönelik ihyası da mümkündür. Ancak böyle bir durumda verilecek olan ihya kararı, hukuka aykırı terkin işleminden farklı olarak TTK’nın 547. maddesi anlamında bir ek tasfiye niteliğinde olacaktır. Zira böyle bir durumda, şirketin sona erme nedeni ortadan kalkmamakta, ortaya çıkan hukukî ihtilafın neticelendirilmesi amacıyla şirketin ihyası talep edilmektedir. Bu durumda verilecek olan ihya kararı da bu tür ihtilafın sonlandırılması çerçevesinde ifa edilecek ek tasfiye işlemleri ile sınırlı olacak, ek tasfiye sürecine ilişkin olarak TTK’nın 547. maddesi uygulama alanı bulacaktır.19. Bu aşamada ek tasfiyeye ilişkin olarak değinilmesi gereken TTK’nın 547. maddesi; “(1)Tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini isteyebilirler.(2) Mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse, şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemlerini yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir veya birkaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettirir.” hükmünü içermektedir. Buna göre ek tasfiye, şirketin tasfiyesinin tamamlanıp kapanarak şirketin ——– terkini sonrası başkaca tasfiye tedbirlerinin alınmasının zorunlu olduğunun anlaşılması hâlinde başvurulabilecek bir tedbirdir ———— Şirket —— terkin edildikten sonra tasfiye işlemlerinin eksik yahut kanuna aykırı yapıldığının anlaşılması, şirkete ait tasfiye aşamasında değerlendirilmemiş mal varlığı değerlerinin bulunması, organlara karşı sorumluluk davası açılması, şirkete karşı açılmış dava veya icra takibinin bulunması gibi şirketin hukuken temsilinin gerektiği durumlarda ek tasfiyeye gidilebilmesi mümkündür. Ek tasfiye nedenleri Kanun’da da sınırlı sayıda belirlenmediğinden yukarıda belirtilenler yanında somut hakka dayanan tüm talepler, şirketin ek tasfiye sürecine girmesi bakımından geçerlidir ———–
20. Ek tasfiyede amaç; yapılması gereken bazı tasfiye işlemleri yapılmaksızın tasfiyesi kapatılan ve ticaret sicilinden terkin olunan şirketin, anılan eksik ve yapılması zorunlu tasfiye işlemlerinin yerine getirilmesi için tekrar tasfiye aşamasına döndürülmesidir. Niteliği itibariyle geçici bir önlem olan ek tasfiye, yapılması ihmal edilen tasfiye işlemlerinin tamamlanmasına kadar devam edecek olup bu durum TTK’nın 547.maddesinde de açıkça ifade edilmiştir ———— Bu anlamda ek tasfiye, tasfiyenin gerçek anlamda tamamlanmasına hizmet etmekle şirketin önceki tasfiye işlemlerinin devamıdır. Her ne kadar anonim şirketlere ilişkin düzenlemeler arasında yer alsa da bu kural, tüm sermaye şirketleri ve kooperatiflerde de uygulama alanı bulur. Ayrıca anonim şirketlere ilişkin tasfiye usulü ve tasfiyede şirket organlarının yetkisine ilişkin hükümlerin limited şirketlere de uygulanacağına dair TTK’nın 643. maddesi uyarınca 547. madde düzenlemesi limited şirketlerde de uygulama alanı bulacaktır.21. Bu aşamada uyuşmazlıkla ilgili olarak terkin edilmiş olan bir şirketin bir davada taraf olarak yer alabilmesi bağlamında ek tasfiyenin rolü üzerinde de durulması ayrıca önem arz eden bir diğer husus olarak karşımızca çıkmaktadır. Yukarıda bahsi geçen kurallar gereğince herhangi bir ticaret şirketinin davada taraf olabilmesi, taraf ve dava ehliyetinin varlığına bağlıdır. Bahsedilen ehliyetler ise hukuken var olan bir tüzel kişiliği gerektirmektedir. Oysaki ticaret sicilinden terkin edilen bir şirketin tüzel kişiliği, terkin işlemiyle birlikte sona erecektir (TTK m. 545). Buradan hareketle tasfiyesi tamamlanmış veya tamamlanmamış, bir şekilde sicilden terkin edilmiş bir şirket ile ilgili veya onun aleyhinde bu gibi ihtiyacın doğması hâlinde şirket hakkında TTK’nın 547. maddesi çerçevesinde ek tasfiye prosedürünün tamamlanması gerekir. Bu tür bir ihtiyaçla ek tasfiye aşamasına döndürülerek ihya edilen şirketin ek tasfiyesi, açılan dava ile ortaya çıkan hukukî ihtilafın giderilmesi amacıyla sınırlı olacaktır.22. Ek tasfiye için TTK’nın 547. maddesine dayalı olarak açılan ve uygulamada “ihya” davası olarak adlandırılan davada mahkemece, talep kabul edilerek dava konusu şirketin ek tasfiye işlemleri için ihyasına karar verilmesi durumunda aynı maddenin 2. fıkrası uyarınca, taraflarca talep edilmese dahi, tasfiye memuru atanarak tescil ve ilanına karar verilmelidir. Dolayısıyla geçici 7. madde kapsamında hukuka uygun olarak terkin edilen şirketin ihyasına ilişkin talebin kabul edilmesi hâlinde verilecek olan karar, sonradan ortaya çıkan hukukî ihtilafın çözümü amacıyla sınırlı olarak şirketin TTK’nın 547. maddesi anlamında ek tasfiye kapsamına alınması niteliğinde olduğundan mahkemece, ek tasfiye için tasfiye memuru tayin edilmelidir. Zira bu şirket geçici 7. madde kapsamında herhalde ticaret sicilinden terkin edilmesi gereken bir şirket olduğundan tayin edilecek tasfiye memuru tarafından neticede şirketin ticaret sicilinden terkini işlemi de yapılacaktır.23. Sonuç olarak yukarıda değinilen tüm bu düzenlemeler ışığında; geçici 7. madde kapsamında ———– münfesih sayılarak re’sen terkin edilen bir şirketin aynı maddenin 15. fıkrası kapsamında ihyasına yönelik olarak açılan davada, gerçekleştirilen re’sen terkin işleminin hukuka aykırılığının tespiti hâlinde verilecek ihya kararı, niteliği gereği terkin işleminin iptaline ilişkin olması nedeniyle TTK’nın 547. maddesinde düzenlenen ek tasfiye kapsamına girmeyeceğinden, ihya kararı yanında şirkete tasfiye memuru atanması gerekmez. Ancak geçici 7. madde kapsamında hukuka uygun şekilde gerçekleştirilen re’sen terkin işlemi sonrasında ortaya çıkan hukukî ihtilafların çözümü ve sonlandırılması amacıyla şirketin ihyasının gerektiği bir durumda geçici 7. maddenin 15. fıkrasına dayalı olarak açılan ihya davasında, terkin edilen şirketle ilgili oluşan ihtilafın çözümüyle sınırlı olarak verilecek olan ihya kararı, niteliği itibariyle ek tasfiye kapsamında verilen bir karar olduğundan TTK’nın 547/2. maddesi uyarınca ihya kararıyla birlikte ek tasfiye işlemlerini yürütmesi için tasfiye memuru atanması zorunludur….” denilmiştir. Somut olayda da———–Mahkemesindeki davanın şirketin geçici 7. madde uyarınca terkin edildiği tarihten sonra açılmış olması, sicil tarafından gerçekleştirilmiş re’sen terkin işleminin hukuka uygun olduğu, ancak açılan davada taraf teşkili açısından ihyasının sağlanması gerektiği, dava konusu şirketin ihyasına ilişkin kararın TTK’nın 547. maddesi uyarınca ek tasfiye niteliğinde olacağı, ihya kararı ile birlikte şirketin ek tasfiye işlemlerini yerine getirmek üzere tasfiye memuru tayin edilmesi gerektiği sonucuna varılmış ve ihya kararı ile birlikte şirkete ek tasfiye işlemleri ile sınırlı olarak tasfiye memuru atanmasına karar verilmiş, şirketin terkin öncesinde müdürü olan—– resen tasfiye memuru olarak görev yapmasına karar verilmiştir. Davalı vekili müvekkilinin dava açılmasına sebebiyet vermediğini bu nedenle yargılama giderlerinden sorumlu tutulmaması gerektiğini ileri sürmüştür. Dosyada toplanan deliller , iddianın ileri sürülüş biçimi bir arada değerlendirildiğinde ,davalı sicilin yaptığı resen terkin işleminin TTK geçici 7. maddesinde öngörülen usule uygun olduğu, davacı tarafın aksi bir iddia da ileri sürmediği, davalının haksız eylemi ile dava açılmasına sebebiyet vermediği, iş bu davada yasal hasım durumunda bulunduğu dolayısıyla yargılama giderlerinden ve vekalet ücretinden sorumlu tutulamayacağı sonucuna varılarak , davanın kabulüne,——– kayıtlı iken re’sen terkin olan ——— dosyada yürütülen yargılama ile sınırlı olarak İHYASINA, Şirketin ticaret siciline tesciline, TTK 547 maddesi uyarınca ek tasfiye işlemlerini yürütmek üzere——– tasfiye memuru olarak atanmasına, kararın ticaret sicilinde tescil ve ilanına dair, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN KABULÜNE,
——- numarasında kayıtlı iken re’sen terkin olan ——— esas sayılı dosyada yürütülen yargılama ile sınırlı olarak İHYASINA,
Şirketin —– tesciline,
TTK 547 maddesi uyarınca ek tasfiye işlemlerini yürütmek üzere — tasfiye memuru olarak atanmasına, kararın ticaret sicilinde tescil ve ilanına,
2-Alınması gereken 269,85 TL harçtan davacı tarafından dava açılırken peşin olarak yatırılan 179,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 89,95 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davacı taraf lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
HMK 345. Maddesi hükmü uyarınca kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı , davalı tarafın yokluğunda, oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 04/10/2023