Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/312 E. 2023/331 K. 27.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/312 Esas
KARAR NO : 2023/331

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/02/2018
KARAR TARİHİ : 27/04/2023

Mahkememiz —–Karar sayılı dosyasında taraf vekillerinin istinaf dilekçesi sunulduğu, dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderildiği, —-Bölge Adliye Mahkemesi —-.Hukuk Dairesinin—– Esas —– karar sayılı 14/09/2022 tarihli kararında; karar ilamının taraflara tebliğinden itibaren taraflarca 6100 sayılı HMK’nın 20.maddesine göre 2 haftalık kesin süre içende ilk derece mahkemesine dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi için müracaat edilmesi halinde, davanın esastan görülmesi için dosyanın görevli —–Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmek üzere mahkememize gönderilmek üzere mahkememize gönderildiği,

İDDİA:
Davacı vekili; tarafların öz kardeş olduğunu, müvekkili ve davalının eşlerinin de öz kardeş olduğunu, —- Mevkii, Pafta no:—- parsel numaralı taşınmazın 1/6 payının müvekkili ile davalı tarafın birlikte satın alındığını, bedelinin birlikte ödendiğini, bu arsa üzerinde bulunan binayı birlikte inşa ederek uzunca bir zaman taşınmazda aileleri ile beraber yaşadıklarını, tarafların ortak murisinden kalan taşınmazdaki hak ve hisselerin devri için davalı ve diğer kardeşleri ile müvekkiline vekalet verdiklerini, müvekkilinin bu vekaletname ile intikal işlemlerini yaptırdığını, vekil olduğu için taşınmazın mülkiyetini kendi üzerine alamadığını, bu nedenle taşınmazın mülkiyetini eşine satış şeklinde devrettiğini, davalı tarafından müvekkili ile eşi aleyhine—–Asliye Hukuk Mahkemesinin —–esas sayılı dava dosyası üzerinden vekalet görevinin kötüye kullanılması iddiasına dayalı olarak tapu iptal ve tescil davası ikame ettiğini, müvekkilinin davalı abisinin kendisine söylediklerine istinaden devir işlemini yaptığını, söz konusu davada davalının müvekkiline dava konusu çeki vermesi karşılığında davayı geri çekeceğini beyan ettiğini, dava konusu çekin protokolle davalı vekiline teslim edildiğini, çekin bedelsiz ve teminat amacıyla verildiğini, müvekkilinin yapılan sulh protokolü gereğince davanın geri çekilmesi kayıt ve şartıyla çeki keşide ederek davalı tarafa teslim ettiğini, davalı çeki haksız ve herhangi bir hakkı olmadığı halde sırf müvekkilinin iyiniyeti ve akrabalık bağlarının kuvvetli olmasını suistimal ederek müvekkilinden aldığını, taraflar arasındaki 03/02/2017 tarihli “sulh protokolü” başlıklı sözleşmeye göre; müvekkilinin sözleşme konusu teşkil eden taşınmazın davalı hissesine tekabül ettiği belirtilen 125.000,00 TL’lik kısmının —–şubesine ait, 125.000,00 TL bedeli 15/02/2018 vade tarihli çek ile ödenmesine, avukatlık ücretinin 2.000,00 TL’sinin iş bu protokolün imzalanması halinde nakit olarak, kalan 10.000,00 TL’sinin 03/02/2017 keşide tarihli 10.000,00 TL bedelli, 15/03/2017 vade tarihli bir senet ile ödenmesine rağmen davalı tarafından sözleşmeye konu—– Asliye Hukuk Mahkemesinin —— Esas sayılı dosyasına devam edildiğini, davanın halen derdest olduğunu, davanın hem derdest olmasının hemde iş bu dava konusu 125.000 TL bedeli çekin davalının elinde bulunmasının mükerrerlik teşkil ettiğini, sulh protokolü başlıklı sözleşmenin 7. maddesine göre protokolde müvekkili ile müvekkilinin dava dışı eşi Yeter’in vekillerinin imzalarının bulunmadığını, kambiyo senetlerinin kayda ve şarta bağlı olamayacağını, dava konusu çekin teminat amaçlı verilmesi nedeniyle kayıtsız şartsız borç ikrarını içermediği, taraflar arasında bir borç ilişkisi bulunmadığını belirterek, çekin bankaya ibraz edilmesi halinde ödenmesinin önlenmesi için çekin ödenmemesine yönelik ihtiyati tedbir kararı verilmesini, olmadığı taktirde müvekkili aleyhine çekin takibe konulmasını ve çeke dayalı olarak icra ve haciz işlemlerinin yapılmasının önlenmesi amacıyla çekle ilgili ihtiyati tedbir kararı verilmesini, dava konusu çekten dolayı müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini, harç ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP:
Davalı vekili; davanın görevsiz mahkemede açıldığını, tarafların ticari işletmesiyle ilgili olmadığını, muris babalarından kalan taşınmaz hissesinin ödenmesi hususunda davacı tarafça verilen çek sebebi ile davacının borçlu olmadığının tespiti talebine ilişkin olduğunu, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu uyarınca Asliye Ticaret Mahkemesinin görev alanına giren davalardan olmadığını, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, görevsizlik kararı verilerek dosyanın görevli Asliye Hukuk mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini, davacı ile müvekkilinin kardeş olmaları ve hatta eşlerinin de öz kardeş olmaları dışındaki tüm beyanlarının gerçekliğe uygun olmadığını, hukuki dayanağı da bulunmadığını belirterek, davanın görev yönünden reddi ile dosyanın görevli Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesini, hukuki menfaat yokluğundan dolayı davanın usulden reddine karar verilmesini,—– mahallesinde bulunan 2265 ada, 3 parsel sayılı taşınmazın tarafların babası —- adına kayıtlı olduğunu, bu taşınmaza karşılık —-tarafından 2 adet bağımsız bölüm verilerek —– tüm mirasçılarına devredildiğini, müvekkilinin —– ikamet etmesi nedeniyle —– tarafından tahsisen satışı yapılan taşınmazlardan —– nolu bağımsız bölümün (mirasçılardan …, … ve —– adına tescili yapılacak olan) 1/3 hissesinin müvekkili adına mirasçılardan —–alınması ve belirtilen mirasçılar adına devredilecek taşınmaz üzerindeki kendi hissesinin bu mirasçılara satışı için davacı—– düzenleme şeklinde vekaletname verdiğini, davacı—— vekalet görevini kötüye kullanarak —– nolu bağımsız bölümün doğrudan kendi adına tescil ettirdiğini, daha sonra da müvekkilinin bilgisi olmaksızın muvazalı olarak kendi eşi —–satışını yaptığını, müvekkilinin söz konusu taşınmazın kendi hisselerine düşen satış bedelini alamadıklarını, bu nedenle davacı ve davacının eşi —– aleyhine —-. Asliye Hukuk Mahkemesinin—— Esas sayılı davasını açtığını, bu dava sırasında taraflar arasında 03/02/2017 tarihinde sulh protokolünün imzalandığını, dava konusu —— nolu çekin sulh protokolü kapsamında davacı tarafından müvekkiline verildiğini, teminat olarak veya şarta bağlı olarak verilmediğini, davacının müvekkiline olan borcuna karşılık söz konusu çekin verildiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

GEREKÇE:
Dava, davacının düzenlediği çek nedeniyle menfi tespit talebine ilişkindir.
Mahkememizce yapılan yargılamada davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı taraf vekilleri tarafından ayrı ayrı istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.—–Bölge Adliye Mahkemesi —–.Hukuk Dairesinin —– sayılı 14/09/2022 tarihli karar ilamında; “…davacı vekili taraflar arasında imzalanan 03/02/2017 tarihli Sulh Protokolüne konu olan 125.000,00 TL bedelli çek nedeni ile müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespiti ve bu çek bedelinin ödenmesinin tedbiren durdurulması yönünde eldeki davayı açmıştır. —–. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin —– Esas sayılı dosyası ile dosyamız davalısı …, dosyamız davacısı … ve —–aleyhine vekalet görevinin kötüye kullanıldığı iddiası ile tapu iptali ve tescil olmadığı takdirde taşınmaz bedelinin tahsili yönünde dava açmıştır. Belirtilen tapu iptali ve tescil davasının yargılaması devam ettiği sırada tarafların imzasını içerir şekilde 03/02/2017 tarihli “Sulh Protokolü” düzenlenmiştir. Sulh Protokolünde; tapu iptali ve tescil davasına konu olan —– ilçesindeki —— bağımsız bölüm numaralı taşınmazın 1/3 hissesine karşılık olarak davalı taraf 125.000,00 TL çek bedeli ve 12.000,00 TL avukatlık ücretini ödemeyi kabul etmiş ve Protokol uyarınca teslim edilecek olan çek ve senedin davacı tarafa teslim edilmesi üzerine davacı taraf vekilince ——Asliye Hukuk Mahkemesi’nin —— Esas sayılı dosyasındaki ihtiyati tedbir kararının kaldırılacağı, ayrıca ödemelerin yukarıda gösterildiği şekilde yapılması halinde tarafların birbirlerinden hiçbir alacak ve haklarının kalmadığı ve birbirlerini ibra etmiş sayılacakları, tapu iptal ve tescil davasından feragat edilmesi halinde tarafların birbirlerinden yargılama gideri talep etmeyecekleri açıkça belirtilmiştir.Türk Ticaret Kanunu kapsamında kıymetli evrakın kayıtsız şartsız borç ikrarını içermesi gereklidir. Belli bir sözleşmenin yerine getirilmesinin teminatı için düzenlenen kıymetli evrak niteliğinde çek ya da bono düzenlenmesi halinde bu belgelerin kıymetli evrak olarak kabul edilmesi mümkün değildir.Görev, kamu düzenine ilişkin olup, davanın her safhasında re’sen gözetilir. 6102 sayılı TTK’nun 6335 sayılı Kanunla değişik 5. maddesi uyarınca Asliye Hukuk Mahkemeleri ile Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişki iş bölümü ilişkisi olmaktan çıkarılıp görev ilişkisine dönüştürülmüştür. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 Sayılı TTK 4/1-a maddesine göre “Tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın bu kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır”. Dosyaya ibraz edilen çek metnine göre; çek alacaklısının …, düzenleyenin … olduğu, 125.000,00 TL bedelli, 15/02/2018 keşide tarihli olduğu anlaşılmaktadır. —–. Asliye Hukuk Mahkemesinin —— Karar sayılı ilamı ile; davacının feragat beyanı üzerine davanın feragat nedeni ile reddine karar verilmiştir. Toplanan delillere göre; sulh protokolünde bahsi geçen çekin——. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin ——Esas sayılı dosyasında taraflarca düzenlenen 03/02/2017 tarihli sulh protokolü uyarınca düzenlendiği açıktır. Yani söz konusu çek teminat çeki olarak düzenlenmiş olup, TTK m.757-765 maddelerinde düzenlenen kıymetli evraklardan değildir. Tarafların tacir olmadığı da gözönüne alındığında, TTK.m.4 ve m.5 uyarınca dava ticari dava olarak kabul edilemez. Davaya bakmakla görevli mahkemeler genel görevli Asliye Hukuk Mahkemeleridir. Görev hususu kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmelidir. Bu itibarla; ilk derece mahkemesi tarafından göreve ilişkin dava şartı yokluğu davanın usulden reddine, talep halinde dosyanın görevli Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesi gerekirken, yargılamanın esası hakkında karar verilmiş olması doğru olmamıştır.” şeklindeki gerekçesiyle mahkememiz kararı kaldırılarak istinaf mahkemesi uyarınca görevsizlik kararı verilmiştir.
Her ne kadar mahkememizce sehven istinaf kararı uyarınca görevsizlik kararı verilmeden karar kesinleştirilmişse de mahkememiz ek kararı ile kesinleştirmenin sehven yapıldığı belirtilmiştir.
—– Bölge Adliye Mahkemesi —–Hukuk Dairesinin—– Esas—– sayılı 14/09/2022 tarihli kararı davacı vekiline 06/01/2023 tarihinde tebliğ edildiği, davalı vekiline 25/10/2022 tarihinde e-tebligat yolu ile tebliğ edildiği, taraflarca süresinde HMK 20.maddesine göre görevli Nöbetçi —— Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesi için dilekçe verilmediğinden HMK’nın 20/1. Maddesi uyarınca resen davanın açılmamış sayılmasına karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Yasal süre içerisinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi için taraf vekillerince dilekçe vermediği anlaşıldığından HMK’nın 150/5 maddesi gereğince davanın AÇILMAMIŞ SAYILMASINA,
2-Karar harcı 179,90 TL’den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 2.134,69 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.954,79 TL harcın karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından gider avansından kullanılan 47,00 TL yargılama giderinin davacı taraftan tahsili ile davalı tarafa ödenmesine,
5-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T’deki esaslara göre belirlenen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Dosyada bulunan gider avanslarının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, HMK 345.maddesi hükmü uyarınca kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda karar verildi.