Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/307 E. 2023/567 K. 05.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2023/307 Esas
KARAR NO:2023/567
DAVA:Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ : 26/04/2023
KARAR TARİHİ: 05/07/2023

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;müvekkilinin davalı şirketin 8,3 oranında ortağı ve aynı zamanda yetkili müdürü olduğunu, 02/02/2023 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurul toplantı tutanağında alınan kararlar ile müvekkilinin görev ve yetkilerinin iptali ile müdürlük görevinin sonlandırılmasına karar verildiğini, yapılan olağanüstü genel kurul toplantısına çağrının usulsüz yapıldığını, şirketin esas sözleşmesine de aykırı gerçekleştirildiğini, genel kurul toplantısı için——— sayılı dosyasında yetki alındığı ileri sürülmüş ise de bu dosyada müvekkili ile dava dışı diğer ortağa herhangi bir tebligatın yapılmadığını, davalı şirkete çıkarılan tebligatın şirkette yetkili olmayan bir çalışan tarafından tebliğ alındığını ve davaya cevap dahi sunulamadığını, çağrısız genel kurul yapıldığını, davalı şirket yetkilisi aleyhine TTK 630/2 maddesi uyarınca müdürün azli davası açıldığını ve davanın devam ettiğini, davalı şirket yetkilisi ———– şirket mallarını değerinin çok altında bir bedeller üçüncü kişilere sattığını, şirketi yüksek kira bedelleri ile maddi külfet altına soktuğunu, aleyhine devam eden hukuki ve cezai sürecin olduğunu, şirketi temsile yetkili organın görevinin hukuken bir denetimden geçtiğini, bu süreç sona ermeden müvekkilinin azledilmesinin şirketi temsilsiz bırakma ihtimalini doğurduğunu, gündeme alınmayan konular nedeniyle kanuna aykırı bir genel kurulun gerçekleştirildiğini, mali verilerin ve finansal inceleme yapılması için —- atanması taleplerinin gerekçesiz olarak reddedildiğini, davalı şirket yetkilisinin müvekkilinin görevini yapmasına engel olduğunu, davalı şirket yetkilisinin müvekkiline kötü niyet güttüğünü, bu nedenle müvekkilinin görevine son verildiğini, verilen bu kararın haksız olduğunu belirterek davalı şirketin 02/02/2023 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısının iptaline, teminatsız olarak HMK 389.maddesi uyarınca davalı şirket aleyhine ihtiyati tedbir konulmasına, uygulamanın durdurulması tedbirine hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;yasaya ve usule aykırı hiç bir işlemin tesis edilmediğini, ——- sayılı dosyasında alınan yetki ile çağrı yapıldığını, davacıya çağrı kağıdının ulaştığını, davacının avukatı —- nezaretinde toplantıya katıldığını, davacının herhangi bir hak kaybı yaşamadığını, ———dosyada tebligatın usulüne uygun yapıldığını, davacının üzerine düşen edimi yerine getirmeyerek şirketin işleyişini sekteye uğrattığını, müdürler kurulu başkanı bulunmadığından her iki müdürün birlikte toplantı çağrısı yapması gerektiğini ancak davacının buna yanaşmadığını, toplantı yapılabilmesi ve şirketin işleyişini sağlamak amacıyla —–sayılı dosyasında dava açıldığını, davacının müvekkili ile aynı sektörde iş yapan başka bir şirket kurduğunu ve izin almaksızın haksız rekabete neden olacak şekilde çalışmaya başladığını, davacının asılsız iddiaları ile birden fazla dava açıp algı yaratmaya çalıştığını, dürüstlük ve iyi niyet kurallarına davacının aykırı davrandığını, dava dilekçesinde ileri sürdüğü dava dosyalarının huzurdaki dava ve neticeleri ile bir ilgisinin bulunmadığını, davacının üzerine düşen müdürlük görevini yerine getirmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

İNCELEME ve GEREKÇE:Dava, hukuki niteliği itibari ile limitet şirket genel kurul toplantısında alınan kararların iptali talebine ilişkindir.Davacı davalı şirketin 8.3 oranında hisse sahibi ortağı ve aynı zamanda yetkili müdürü olduğunu, 02/02/2023 tarihli genel kurul toplantı tutanağında görev ve yetkilerinin iptal edilmesi, müdürlük görevinin sonlandırılması yönünde karar verildiğini, olağanüstü genel kurul çağrısının usulsüz olduğunu, yapılan genel kurulunda şirket ana sözleşmesine aykırı şekilde gerçekleştirildiğini, söz konusu genel kurulun yapılması için çağrı ilanının ——- sayılı dosyadan alınan yetkiye dayanıldığını, ancak söz konusu dosyada kendisine ve diğer ortak olan —- herhangi bir tebligat yapılmadığını, davalı olarak gösterilen şirkete yapılan tebligatın ise usulsüz olduğunu, bu haliyle şirket yetkilisi —– tarafından alınan çağrı yetkisinin usulsüz olup esas sözleşmede de böyle bir usule yer verilmediğini, çağrısız genel kurulda söz konusu olmadığından — tarihli genel kurulda alınan kararların iptali gerektiğini, hali hazırda davalı şirket yetkilisi olan —- temsilen—-aleyhine TTK 630/2 maddesi uyarınca müdürlükten azli için ——- dava açılmış olup yargılamanın sürdüğünü, gündeme alınmayan konular nedeniyle kanuna aykırı bir genel kurul gerçekleştirildiğini, genel kurulda özel denetçi atanması talebinde bulunulduğunu, bu talebin vekaletname aslı bulunmadığı belirtilerek oy çokluğuyla reddedildiğini, kendisi hakkında verilen azil kararının haksız ve dürüstlük kurallarına aykırı olduğunu, davalı şirket yetkilisinin görevini yapmasına engel olup şirket defterlerini inceletmediğini, şirketin faaliyet alanına sokmadığını, bundan sonrasında da görevini yapmıyor ya da çalışmıyormuş gibi gösterilerek mahkemeden yetki alınmak suretiyle esas sözleşmeye aykırı şekilde toplantı yapıldığını, husumet nedeniyle kendisinin görevine son verildiğini, kendisinin şirket yetkilisi ——-oğlu olduğunu ancak aralarında yaşanan olaylar nedeniyle kötü niyet güdüp olumsuz tutum ve davranış sergilediğini, nedeninin babasının, annesinin vefatından önce şirket çalışanı bir kadın ile ilişkisi olması ve annesinin vefatından sonra da bu kadın ile evlenerek tüm aileye sırt çevirmesi olduğunu belirterek davalı şirketin 02/02/2023 tarihli olağan üstü genel kurul toplantısında alınan kararların iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı süresinden sonra sunduğu cevap dilekçesinde davacı tarafça ileri sürülen iptal sebeplerinin gerçeği yansıtmadığını, mahkemeden alınan izin doğrultusunda tüm paydaşlara davetiye gönderildiğini, davacının toplantıya bizzat katıldığını, diğer paydaşın ise tebligata rağmen toplantıya katılmadığı gibi usulüne uygun düzenlenmiş vekaletname aslı ile kendisini bir vekil ile de temsil ettirmediğini, vekaletin sonradan ibraz edilebilir ya da tamamlanabilir bir unsur olmadığını, tebligat ile hazırlık için yeterli sürenin de tanındığını, bu hazırlıkları yapmayan tarafın toplantıya katılmamış olmasının toplantıyı yapmaya engel teşkil etmeyeceğini, kaldı ki toplantıya katılmayan tarafça bu konuda itiraz ya da açılmış bir davada bulunmadığını, davacının diğer paydaşın toplantıya katılmamasını öne sürerek hak aramaya çalıştığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla mahkememizin 05/07/2023 günlü öninceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş tarafların sulh olma imkanı bulunmadığından uyuşmazlık noktaları belirlenip tahkikat aşamasına geçilmiş toplanan deliller uyarınca sonuca gidilmiştir.
Davalı şirketin sicil kayıtları dosya içine alınmış şirket merkezinin mahkememiz yetki sınırları içinde olduğu belirlenmiştir.Dava konusu 02/02/2023 tarihli olağanüstü genel kurul toplantı tutanağı ve hazerun cetveli incelendiğinde davacı ile —– temsilen —- toplantıya asaleten katıldığı, diğer ortak —— adına davacı tarafından vekaletname sunulduğu, davalı şirketin 200.000 adede tekabül eden hissesinin 183.360 adedinin asaleten temsil edildiği kabul edilip toplantı nisabı oluşmakla toplantıya devam edildiği anlaşılmıştır.
TTK nun 622 maddesi atfıyla anonim şirketlerin genel kurul kararlarının iptali ve yokluğuna ilişkin hükümler limited şirketlere de uygulanacaktır. Genel kurul kararlarının yasa, anasözleşme ve afaki iyiniyet kurallarına aykırılık halleri ileri sürülerek iptalleri isteminde bulunabilmek için 6102 sayılı TTK’nın 446. maddesi uyarınca, toplantıya katılan üyenin karara ret oyu kullanarak muhalif kalması ve bu keyfiyeti zapta geçirtmesi gerekir. Somut olayda davacının davalı şirketin ortağı olduğu toplantıya katıldığı alınan kararlara olumsuz oy kullanarak muhalefetini yazdırdığı uyuşmazlık konusu değildir, davanın TTK 445 maddesinde kabul edilen 3 aylık süre içinde açıldığı da tespit edilmiştir.
Dava konusu genel kurulun TTK 416 maddesi uyarınca çağrılı olarak gerçekleştirildiği, çağrı ilanının —- yetkiye istinaden şirket müdürü —–tarafından yapıldığı, ilanın sicil gazetesinde yayınlandığı ve ortaklara iadeli taahhütlü mektupla bildirildiği tutanakta belirtilmiştir. Davacı olağanüstü genel kurul toplantısına çağrının usulsüz yapıldığını, şirketin esas sözleşmesine de aykırı gerçekleştirildiğini, genel kurul toplantısı için—- Karar sayılı dosyasında yetki alındığı ileri sürülmüş ise de bu dosyada müvekkili ile dava dışı diğer ortağa herhangi bir tebligatın yapılmadığını ileri sürmektedir—- dosyada davalı şirket ortağı—– tarafından açılan davada mahkeme davacı şirket yetkilisi —— TTK 410/2 maddesi uyarınca davalı şirketin genel kurulunu toplantıya çağırması için izin ve yetki vermiştir. TTK 410 ve devamı maddelerinde genel kurulun toplantıya çağrılması usulleri düzenlenmekte olup şirket ortağının genel kurulun toplantıya çağrılması için mahkemeden izin ve yetki talep etmesi imkanı yasa ile sağlanmıştır .Böyle bir dava da şirketin taraf gösterilmesi yeterli olup şirket ortaklarına tebligat yapılması gerekmemektedir.
6102 sayılı TTK’nın 445. ve 446. maddelerinde; toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirten, toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın; çağrının usulüne göre yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahiplerinin, yönetim kurulu ile kararların yerine getirilmesi kişisel sorumluluğuna sebep olacaksa, yönetim kurulu üyelerinden her birinin kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine iptal davası açabileceği belirtilmiştir.
—– alınan yetki ile uyarınca düzenlenen çağrı ilanı ——– yayınlanmış aynı zamanda şirket ortaklarına iadeli taahhütlü mektupla da bildirilmiştir. Toplantıya çağrı metninin içeriği ve yapılma şeklinin kıyasen limitet şirketlere de uygulanması gereken TTK 414 m.deki koşulları taşıdığı anlaşılmıştır. Bir an için genel kurul toplantısına davetin usulsüz olduğu düşünüldüğünde ise salt çağrının usulsüzlüğü kararların iptalini gerektirmeyecek olup çağrı genel kurul kararının iptali davası açma hakkı sağlayacak olup alınan kararların Yasaya, ana sözleşmeye, iyiniyet kaidelerine aykırı alındığının ayrıca ispatı gerekecektir.
Dava konusu genel kurul tutanağı incelendiğinde davacının kendi adına asaleten diğer ortak—-vekaleten toplantıya katıldığı, davacının diğer ortak——– yevmiye numaralı vekaletname ile kendisine toplantıda temsil/oy vs. – yetkileri verdiğini, bu vekaletname ile beraber %10 oranın geçilmesi sonucunda gündeme mali veriler ve finansal inceleme yapılması için özel denetçi atanması ile dağıtılmamış kar payının dağıtılması konularının gündeme alınmasını talep ettiğini bildirdiği, ortaklardan ——– toplantı günü ibraz edilen vekalet aslı bulunmadığından temsil mümkün olmayacağından —– temsili talebi ile denetçi atanması ve kar payı dağıtılması taleplerinin kabulünün mümkün olmadığını beyan ettiği ve %8,3 ortak olan davacı —- gündeme eklemek istediği taleplerin oy çokluğu ile reddine karar verildiği ,ortaklardan ——– toplantı gün ve saatinde —– bildirdiği vekaletname aslı ibraz edilmemiş olup, sadece sözlü olarak beyan edildiğinden geçerli kabul edilebilecek bir vekalet olmadığından ve TTK gereği noterlikçe onaylı bir vekalet ile katılım sağlanabileceğinden kanuna aykırı talep ve beyanla —– temsilini kabul etmediğini beyan ettiği anlaşılmıştır. Burada çözümlenmesi gereken hususlar davacı ortağın sunduğu vekaletname fotokopisine geçerlilik tanınıp tanınmayacağı, davacı ortağın gündeme madde eklenmesi talebinde bulunup bulunamayacağı hususlarıdır. Davacı ortak davalı şirketin % 8.3 oranında hisse sahibi ortağı olup sahip olduğu hisse oranı itibariyle tek başına genel kurulda gündeme madde eklenmesi talebinde bulunması TTK 411 maddesi uyarınca mümkün değildir. Vekaletnamesini sunduğu ortak ile birlikte değerlendirildiğinde yasanın aradığı (sermayenin onda biri koşulu )koşul sağlanmaktadır. Anonim şirketlerden farklı olarak TTK 617/3 maddesinde limitet şirketlerde temsil yetkisi verilmesi herhangi bir geçerlilik şartına bağlanmamıştır. Yazılı olarak verilen yetkilendirme geçerli olup toplantıya gelemeyen şirket ortağı tarafından davacıya —- düzenlenerek verilen vekaletnamenin bu nedenle geçerli kabul edilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır. TTK 617/3 maddesi limited şirketlerde gündeme ilişkin olarak da Kanunun 413 Maddesine atıf yapmıştır. TTK 413/2 maddesinde gündemde olmayan konuların görüşülemeyeceği ve karara bağlanamayacağı kanuni istisnaların saklı olduğu ifade edilmiştir. Yine 617/3 maddesinin atfı ile uygulanması gereken Kanunun 411 maddesinde ortakların gündeme madde eklenmesi talepleri için izlenmesi gereken yol tarif edilmiştir. Gündeme madde konulması isteminin, çağrı ilanının ——-yayımlanmasına ilişkin ilan ücretinin yatırılması tarihinden önce yönetim kuruluna ulaşması, talebin noter aracılığı ile yapılması gerektiği kabul edilmiş olup aynı zamanda talebin sermayenin onda birine sahip ortak/ortaklar tarafından ileri sürülmesi gerektiği kabul edilmiştir. Davacı tarafça gündeme madde eklenmesi talebi ile başvuruda bulunulduğuna dair hiçbir delil sunulmamıştır. Dolayısıyla yasal düzenlemeye göre davacı tarafın dağıtılmamış kar payının dağıtılması yönünde gündeme madde eklenmesi talebi mahkememizce yerinde görülmemiş, bu yönden kararın iptali sonuçlarının doğmadığı kabul edilmiştir.
Davacının gündeme eklenmesini talep ettiği bir diğer konu ise şirkete özel denetçi tayin edilmesine ilişkindir. Gündeme bağlılık kuralının istisnalarından biri de bu konu olup TTK 438 maddesinde her pay sahibinin pay sahipliği haklarını kullanabilmesi için gerekli olduğu taktirde ve bilgi alma veya inceleme hakkı daha önce kullanılmış ise belirli olayların açıklığa kavuşturulması için özel denetim talep edebileceği gündemde yer almasa bile bunu genel kuruldan isteyebileceği düzenlenmiştir. Davacı da gerek kendi adına gerekse vekaleten katıldığı diğer ortak adına bu yönde talepte bulunmuş istemi reddedilmiştir. 6102 sayılı TTK’nın 635.maddesi yollamasıyla uygulanması gereken 438. maddesi uyarınca azlığın özel denetim talebi genel kurulca reddedilirse 3 ay içerisinde ilgililerce şirket merkezinin bulunduğu yer ticaret mahkemesine başvurmak suretiyle özel denetçi atanmasını istemesi mümkündür. Bu itibarla özel denetime ilişkin talebin reddine yönelik genel kurul kararına karşı azlığın iptal davası açmasında hukuki yarar bulunmamaktadır. Davacının özel denetime ilişkin taleplerinin reddine dair genel kurul kararın iptali için dava açmakta hukuki yarar bulunmadığından bu talebi için de davanın usulden reddi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Dava konusu genel kurul toplantısının 1.nolu gündem maddesi ile toplantı başkanlığına——— seçilmesine ve tutanakları imzalama konusunda imza yetkisi verilmesine oy çokluğu ile karar verildiği ancak davacının bu karar için muhalefet şerhini yazdırmadığı esasen dava dilekçesi ile de bu madde yönünden bir talebinin bulunmadığı anlaşılmıştır.
Gündemin 2. Maddesi ise daha önceden temsile yetkili olan Şirket Müdürlerinden olan davacı ——– görev ve yetkilerinin iptal edilmesi ve müdürlük görevinin sonlandırılmasına ilişkin olup davacı söz alarak müdürlük görevinden azlinin görüşülmesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu azil edilmemeyi talep ettiğini bildirmiş, davacının görev ve yetkilerinin iptal edilmesi ve müdürlük görevinin sonlandırılmasına oy çokluğu ile karar verildiği davacının söz alarak toplantının yapılmasına dayanak olan———Kararının öncelikle tebligat açısından sonrasında da diğer hususlarda usulen ve kanunen aykırılık içerdiğini, diğer müdür ———- sayılı müdürlüğünün azli konulu davanın derdest olduğunu, bu sebeple burada haksız azil söz konusu olup davanın beklenmesi gerektiğini aksi halde şirket yönetiminin organsız kalabileceğini, yapılan olağanüstü genel kurulun ve alınan kararın usule ve kanuna aykırı olduğunu bu genel kurula karşı da yasal hakların kullanacağını dile getirdiği görülmüştür. Dava konusu olağanüstü genel kurul toplantı çağrısı TTK 617/2 ve 617/3. maddesi yollaması ile uygulanacak olan 414. maddesinde belirtilen usule uygun olarak yapılmış, davacı pay sahibi usulüne uygun şekilde genel kurul toplantısına çağrılmış, davacı pay sahibi de genel kurula katılarak alınan kararlara muhalefet şerhini yazdırmıştır. Genel Kurul toplantısının usulüne yönelik bir aykırılık bulunmamaktadır. Anılan olağanüstü genel kurul, şirket müdürü olan davacı hakkında görev ve yetkilerinin sonlandırılması iptal edilmesine dair tek gündem maddesi ile toplanmış olup, TTK’nın 413. maddesine uygun şekilde gündem maddesi görüşülüp bu konuda karar alınmıştır. TTK 616/1-b maddesinde şirket müdürünün görevden alınması genel kurulun devredilmez yetkileri arasında sayılmıştır. Alınan karar yasa ve ana sözleşme hükümlerine uygun olup yeterli karar alma nisabı oluşmuştur. Bu nedenle alınan kararın iptali sebebi bulunmadığından davacının bu talebi de yerinde görülmeyerek davanın reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜ K Ü M:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN REDDİNE,
2-Karar harcı peşin alındığından ayrıca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5- Davalı tarafça yapılan yargılama gideri olmadığından karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
HMK 345. Maddesi hükmü uyarınca kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 05/07/2023