Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2023/291 Esas
KARAR NO : 2023/585
DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 18/04/2023
KARAR TARİHİ : 06/07/2023
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: davacı şirket pandemi döneminde —–piyasası için koruyucu maskeler temin etmek amacıyla davalı —– şirketinden konu ile ilgili belirli miktar ürün sipariş ettiğini, davalı şirket bu maskelerin üreticisi olduğu için davacının talebini kabul ettiğini, aralarında sözlü sözleşme ihdas edildiğini, anlaşmaya göre davalı şirket —– istenen maskeler ile ilgili davacıya —– hazırlayacak, davacı ise bu prafatura üzerine %100 avans olarak ödemede bulunacağını, davalı şirket yetkilisi ——Tarafından——100.000 adet maske için 1.900 USD (Amerikan doları) bildirimini içeren bir —davacı şirkete 16.11.2021 tarihinde gönderildiğini, davacı şirket 23.11.2021 tarihinde davalı şirket hesabına 1.900,00 USD (Amerikan doları ) yatırdığını, bu vaka ile ilgili karşı tarafa eposta ile bildirerek banka swift şifrelerininde eklendiğini, davalı şirket bu sefer —- ) tipi yine 100.000 aidet maske için 6.000 USD (Amerikan doları ) bildirimini içeren bir profatura davacı şirkete 25.11.2021 tarihinde gönderdiğini, davacı şirket 26.11.2021 tarihinde davalı şirket hesabına 6.000,00 USD (Amerikan doları) yatırdığını, bu vaka ile ilgili karşı tarafa e-posta ile bildirerek banka swift şifrelerini eklediğini, iki ödemeden sonra davacı şirket e-posta vasıtasıyla davalı şirketten ödenen malın teslimatını talep ettiğini, bunun üzerine davalı şirket 10.12.2021 tarihli e-posta ile bazı problemlerinin olduğunu ve malın hala yola çıkmadığını bildirdiğini, iki şirket yöneticileri — konuştuklarını, davacı şirket davalının özrünü kabul ederek ve yeni mal sipariş ettiğini, bu üçüncü siparişte—–Tipi maskelerde anlaştıklarını, bunlardan ise sadece 10.000 adet sipariş edildiğini, davalı şirket yetkilisi bunu kabul edip gecikmeden dolayı aynı sevkiyatında 5.000 maske fazla ekleyeceklerini bildirerek, bu da onların iyi niyet göstergesi olarak kabul edilmesini eklediklerini, davalı şirket 10.12.2021 tarihinde yeni 10.000 adet siyah maske sipariş ve 600,50 USD (Amerikan doları) değerindeki bildirimi içeren —–hazırlayıp davacı şirkete gönderdiğini, bunun hemen akabinde davacı şirket aynı gün davalının —– hesabına swift şifresi ile birlikte talep edilen 600,50 USD (Amerikan doları) meblağı yatırdığını, karşı tarafa bildirdiğini, davacı şirket davalı şirketin hesabına toplam 8.500,50 USD (Amerikan doları ) yatırdığını, tüm ödemeleri yaptıktan sonra, müvekkili şirket, davalı şirketten—-listesini hazırlamasını ister ve kendi tarafından temin edilen nakliyecinin —–firması için ödenen malların nakliyesini organize etmek amacıyla irtibat sağlanmasını istediğini, bu doğrultuda müvekkili şirket, davalıya nakliyecinin e- posta adresini bildirdiğini, nakliyeci ile davalı irtibata geçtiğini, 29.12.2021 tarihinde —- gümrüğünde davacı şirkete —- bazı malların geldiği hususunda ihbar geldiğini, davalı şirketin mallarla beraber ilk gönderdikleri faturada 33.000 adet maskenin gönderildiğinin yazdığını, 30.12.2021 tarihinde davacı şirket çalışanları —-hududunda bulunan —-Gümrük muhafaza müdürlüğünde ——gelen malları teslim almaya gittiklerinde sayım sonucunda, gönderilmesi gereken 100.000 adet—– maske yerine sadece 28.500 adet maske hudut kapısına geldiğini, anlaşmaya göre davalı şirketin göndermesi gereken 72 koli yerine sadece 26 koli maskenin gümrükte mevcut olduğunu, davacı yetkilileri anında davalı şirkete bildirimde bulunduklarını, faturanın düzeltilmesinin talep edildiğini, davalı şirket bu bildirim üzerine yeni bir fatura tanzim ederek bu sefer 28.500 adet maske ihraç ettiğini beyan ettiğini, Gümrük beyannamesi listesinden de anlaşılacağı gibi davalı şirket 8.500,50 USD (Amerikan doları) tahsil etmesine rağmen, sadece 4.182,00 USD (Amerikan doları) değerinde maske—– ihraç ettiğini, müvekkili şirketin —–Gümrük beyannamesinden de anlaşılacağı üzere davacı şirket 4.182 USD (Amerikan dolları) değerinde—— mal ithal ettiğini beyan ettiğini, o meblağ üzerine vergisini yatırdığını, davalının ticari defterlerini, kesmiş olduğu faturaları, gümrük beyannameleri ve diğer mali kayıtları mahkemece re’sen incelemeye alındığında davalı şirketin davacıdan toplam 8.500,50 USD tahsil ettiği, buna mukabil sadece bir sefer mal gönderdiğini, eksik mal göndererek iki farklı fatura kestiğini, davalı şirketin 4.318,50 USD değerinde eksik mal gönderiminde bulunduğunu, yatırılan para mukabilinde davalı şirket 30.12.2021 tarihinde sadece 4.182,00 USD (Amerikan doları) değerinde mal ihraç ettiğini, davacı şirket bu malı ithal ettiğini, davalı şirketin başkaca mal—— sevk edilmediği anlaşılınca, Büyükelçiliğine yapılan şikayet üzerine 9 (dokuz) ay geçmesine rağmen, hiçbir gelişme olmadığı için davacı şirket ödemiş olduğu 8.500,50 USD meblağdan eksik mal teslimatı hasebiyle 4.318,50 USD’nin tahsilatı amacıyla davalı şirkete karşı—–İcra Dairesi —–Esas sayılı dosya ile icra takibi başlattıklarını, davalı tarafın itiraz ettiğini, davanın kabulü ile borçlunun vekili vasıtası ile haksız yere ve dayanaktan yoksun icra takibine yapıtıkları itirazın iptalini, takibin —-.İcra Dairesi —–Esas sayılı dosyası üzeririden devamını, fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydı ile icra dosyasında talep edilen 4.542,83 USD (Amerikan doları ) miktarın yasal faizi ile birlikte ödenmesini, takip konusu alacağın % 20’den az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Zorunlu dava şartı olan arabuluculuk süreci tamamlanmaksızın işbu davanın ikame edilmiş olmasından kaynaklı olarak haksız davanın usulden reddi gereklidir;6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun “Dava şartı olarak arabuluculuk “ başlıklı 5/A maddesinde: “(1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. (2) Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren altı hafta içinde sonuçlandırır. Bu süre zorunlu hâllerde arabulucu tarafından en fazla iki hafta uzatılabilir.” hükmü yer aldığını, itirazın iptali davasına konu cebri icra takibinin konusu ticari iş mahiyetinde ise, dava da ticari dava mahiyeti kesbeder. Bu durumda 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun ticari davalara ilişkin genel hüküm niteliğindeki 5/A maddesi bu dava türü için de geçerli olduğunu, bir başka anlatımla, itirazın iptali davasına başvurulmadan önce itiraza ilişkin olarak arabuluculuya başvurulmasının gerekeceğini, bu bir dava şartıdır. Şayet alacaklı bu yola başvurmaksızın doğrudan doğruya itirazın iptali davası açma yoluna giderse 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun ilgili maddesi gereğince dava usulden reddedileceğini, “Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” Taraflar zorunlu arabuluculuk müessesesine başvurmalarına karşın ardından herhangi bir anlaşmaya varamazlar ise, bu durumunda, dava açılması mümkün olacaktır. Öyle ki işbu davanın ikame edilebilmesi adına anlaşmaya varılamadığına dair son tutanağın aslının/arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğinin dava dilekçesine eklenmesi zorunlu olduğunu, müvekkili şirket aleyhine başlatılan icra takibi haksız ve hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin, davacı tarafa herhangi bir borcu bulunmadığını, taraflara ait ticari defterler incelendiğinde müvekkilinin böyle bir borcunun olmadığını, davacı şirketten almış olduğu her türlü ürün/hizmet bedelini ödemiş olduğu açıkça görüleceğini, karşı yan müvekkilinden haksız kazanç elde edecek şekilde fazladan alacak talep etmesi bu şekilde başlatılan icra takibinin kabulünün mümkün olmadığını, haksız ve kötü niyetli olarak açılan itirazın iptali davasının reddini, icra takip bedelinin %20’sinden az olmamak üzere davacı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava, hukuki niteliği itibari ile; İİK.nun 67.maddesinde düzenlenen itirazın iptali davasıdır.—–İcra Müdürlüğü’nün —–Esas sayılı dosyası UYAP sisteminden celp edilmiştir.
Dosyada arabuluculuğa ilişkin evrakın bulunmadığı, davacı vekilinin 06/07/2023 tarihli duruşmadaki beyanı doğrultusunda: müvekkilinin yurt dışı şirketi olduğunu, yurt dışında olduğundan müvekkili şirket tarafından arabuluculuk yoluna başvurulmadığını beyan etmiştir.19.12.2018 günlü—–yayımlanarak, yürürlüğüne giren 7155 Sayılı Kanunun 20. maddesi ile 6102 Sayılı TTK. ‘nın (5.) maddesine eklenen 5/A maddesi gereğince ticari davalarda konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmasından önce arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olarak düzenlenmiş olması ve 7155 Sayılı Kanunun (23.) maddesi ile 6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununa eklenen 18/A (2) maddesi ile “Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hlinde herhangi bir işlem yapılmakszın davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir” hükmü getirilmiştir.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 114/(2). maddesine göre, ”Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır” hükmü yer almaktadır.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 115. maddesi gereğince; Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir.
Tüm dosya kapsamına göre; davacı vekilinin duruşmada müvekkilinin yurt dışı şirketi olduğunu, yurt dışında olduğundan müvekkili şirket tarafından arabuluculuk yoluna başvurulmadığını beyan etmiş olsa da, davanın bir miktar paranın ödenmesine ilişkin alacak davası olduğu, bu nedenle zorunlu arabuluculuğa başvurunun iş bu davada dava şartı olduğu, taraflardan birinin yabancı şahıs ya da şirket olmasının zorunlu arabuluculuk şartından muafiyet sağlamayacağı, bu yönde kanunda bir düzenleme olmadığı, dolayısıyla davacının huzurdaki davayı açmadan önce zorunlu arabuluculuk müessesine başvurmadığı anlaşıldığından davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın zorunlu arabuluculuk yoluna başvurulmadan açıldığından davanın USULDEN REDDİNE,
2-Karar harcı 179,90 TL’den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 1.084,35 TL harcın mahsubu ile bakiye 904,45 TL harcın karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-6100 Sayılı HMK’nın 333 maddesi gereğince bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda kararın taraflara tebliğinden 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.