Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/986 E. 2023/360 K. 11.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/986 Esas
KARAR NO : 2023/360

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 13/12/2022
KARAR TARİHİ : 11/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: 21/11/2021 tarihinde dava dışı sigortalıya ait —- plakalı araç sürücüsü —–maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, hasarın oluşumunda ilgili şirketin asli ve tam kusurlu olduğunun şüphe götürmez bir gerçek olduğunu, kaza sonucu meydana gelen hasarın müvekkili sigorta şirketçe karşılandığını, davalıya icra takibi başlatıldığını, davalının borca haksız bir şekilde itiraz etmiş olduğunu, müvekkilinin haklı alacağına kavuşabilmesi için iş bu davayı açma zaruretinin hasıl olduğunu, öncelikle ihtiyati haciz taleplerinin kabulünü , davanın esasına geçildiği taktide davanın kabulüyle %20’den aşağı olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: huzurdaki dosyanın haksız fiilden kaynaklanmakta olduğundan görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemeleri olduğunu, müvekkili şirkete husumet yöneltilmesinin hukuka aykırı olduğunu, huzurdaki dosyada—— Mahkemelerinin yetkili olmayıp —-Mahkemelerinin yetkili olduğunu, somut olayda zarar görenin kusurunun bulunmakta olduğunu, kazazedenin kendi kusuru ile sebep olduğu zarardan müvekkili şirketin sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, otoyol işletmecisinin takoza süresi içerisinde müdahale edip etmediğinin araştırılması gerektiğini, kesinlikle aleyhe kabul anlamına gelmemek ve husumet itirazları baki kalmak kaydıyla; talep edilen tutarın fahiş olduğunu, onarılan parçaların hasar ile uyumlu olup olmadığının irdelenmesi gerektiğini, aleyhe kabul anlamına gelmemek kaydıyla; davacının talep ettiği faiz başlangıç tarihine de itiraz ettiklerini, davanın —– ihbarını, davanın öncelikle usulden reddine karar verilmesini, mahkeme aksi kanaatte ise müvekkil şirket yönünden husumet yokluğundan usulden reddini, mahkeme aksi kanaatte ise davanın esastan reddini, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini arz ve talep etmiştir.

İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava, Sigorta Poliçesi uyarınca ödenen hasar bedelinin rücuen tahsili istemine ilişkindir.
Somut olayda uyuşmazlık, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 1301. maddesi uyarınca, sigorta şirketi tarafından sigortalısına ödenen tazminatın, kusurlu olan davalıdan rücuan tahsiline ilişkindir.
TTK m. 1301’de düzenlenen halefiyet, yasal, sınırlı ve cüz’î halefiyet niteliğindedir. Bu maddeden doğan halefiyet hakkına istinaden açılan veya açılacak olan dava, esas itibariyle sigortalının, kendisine zarar verene karşı açacağı tazminat davasının, onun halefi sıfatıyla sigortacı tarafından açılmasıdır. TTK’nın 1301. maddesi uyarınca sigortacı, sigorta bedelini ödedikten sonra hukuken sigorta ettiren yerine geçer ve dava, tazmin ettiği bedel nisbetinde sigortacıya intikal eder. Bu şekilde sigortalısının haklarına halef olan sigorta şirketinin, ödediği tazminat miktarınca hukuken sigortalı yerine geçerek açtığı rücû davası, aslında bir tazminat davası olup, bu niteliği itibariyle aynı zamanda şahsî nitelikte bir eda davasıdır. Burada sigortacı, sigorta ettiren yerine geçtiği için şahsî ve rücûu ödediği bedelle sınırlı olduğundan dolayı da cüz’î haleftir.HMK nun 1. Maddesi hükmüne göre; göreve ilişkin kurallar kamu düzeninden olup, aynı yasanın 114/1-c bendi uyarınca, dava şartı olan bu husus, HMK nun 115/1 maddesi gereğince mahkemece davanın her aşamasında kendiliğinde araştırılır. Somut olayda; davacı sigorta şirketi olup, dava dışı sigortalının gerçek kişi olduğu, kazaya karışan aracın da hususi araç olduğu göz önünde tutulduğunda rücu tazminatına konu uyuşmazlığın haksız fiilden kaynaklandığı, bu durumda da uyuşmazlığın, Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği anlaşıldığından mahkememizin görevsizliğine yönelik aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Açılan davanın görev nedeniyle dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE, görevli mahkemenin——Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğuna,
2-HMK 20. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden sonra 2 haftalık süre içerisinde talep edilmesi halinde dosyanın—–Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, belirtilen süre içerisinde dosyanın gönderilmesi için talepte bulunulmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
3-HMK 331/2. maddesi uyarınca yargılama giderleri ve vekalet ücretinin görevli mahkemede değerlendirilmesine,Dair tarafların yüzüne karşı verilen karar HMK 345. Maddesi hükmü uyarınca kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı.