Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/970 E. 2023/119 K. 15.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/970 Esas
KARAR NO : 2023/119

DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/11/2018
KARAR TARİHİ : 15/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA : Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle;müvekkilleri ile davalı arasında ticari, mali, hukuki, sözleşmesel yahut başkaca bir münasebet bulunmadığını, davalının cebir ve tehdit suretiyle kendi lehine — bedelli senet imzalattığını ve aldığını, müvekkillerinden —asıl borçlu,…—-kefil olarak yer aldığını, müvekkili —— dava dışı ….—-önce araç alım satımı için —– para gönderdiğini, dava dışı— davalıya olan borcunun bir kısmını bu para ile ödediğini, ..—-müvekkilinden aldığı para doğrultusunda araç satışı yapamadığını, aldığı parayı da müvekkiline ödemediğini, müvekkilinin alacağına kavuşmak amacıyla dava dışı .—— yanında iş toplantılarına katıldığını, .—- davalı ile iş münasebeti bulunduğunu, davalının iş yerine bir çok kez gittiklerini ve davalı ile müvekkilinin bu şekilde münasebeti ortaya çıktığını, …—-davalıya müvekkilinin eşinin evinden bahsettiğini, davalı ile dava dışı … arasındaki ticari ilişkinin bozulduğunu, davalının müvekkili ile .— kendisine borçlu olduğunu söylediğini, davalının ..——— borcunu müvekkillerinden tahsil etme yoluna gittiğini ve müvekkillerini tehdit ettiğini, müvekkili ile —- zorla araca bindirip götürdüğünü, davalının müvekkili ve dava dışı .—- senet vermelerini istediğini, müvekkillerinden …—— zorla, baskı, korku altında senedi imzalamak zorunda kaldığını, davalı hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu ileri sürerek müvekkillerinin davalıya borçlu olmadıklarının tespitine, davalının %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;davacı iddialarının mesnetsiz olduğunu, davacıların bilerek ve isteyerek dava dışı .——–müvekkiline olan borcundan mahsup edilmek üzere davaya konu senedi düzenleyip verdiklerini, müvekkili ile davacılar arasındaki borç ilişkisinin—- borcundan kaynaklandığını, davacıların daha önce de dava dışı şahısın borcunu müvekkiline ödediklerini, davacının senedin düzenlenmesinden çok sonra müvekkili hakkında suç duyurusunda bulunduğunu, dava konusu senedin cebir ve tehdit ile imzalandığını iddiasının gerçek olmadığını, davacının bu durumu ispat edemediğini belirterek davanın reddini ve davacının dava konusu senet bedelinin %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini savunmuştur.

İNCELEME ve GEREKÇE : Dava, hukuki niteliği itibari ile menfi tespit davasıdır. Davacılar, tehdit ve cebir suretiyle imzalatılan senet nedeniyle borçlu olunmadıklarının tespiti, senedin iptali ve iadesini talep etmişlerdir. Yargılama sırasında davaya konu senet davalı tarafından———– dosyasında kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibine konu edilmiştir.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla mahkememizin ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanının bulunmadığının tespiti ile uyuşmazlık noktaları saptanarak tahkikat aşamasına geçilmiş, tarafların bildirdiği tüm deliller toplanmıştır.
Yargılama devam ederken —- tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 7251 Sayılı Yasa’nın 54.maddesi ile değişik 5235 Sayılı Kanunun 5.maddesi 3.fıkrasında öngörülen parasal sınır —- değiştirildiğinden usul hükümleri derhal uygulanması gereken hükümler olduğundan dava değeri itibariyle bundan sonra yargılamanın tek hakim tarafından yürütülmesine, dosyanın Mahkememiz hakimi —– tevzi edilmesine karar verilmiştir.
Yargılama neticesinde —- duruşmada davanın reddine ve mahkemece verilmiş ve infaz edilmiş ihtiyati tedbir kararı olmadığından İİK m. 72/4 maddesi uyarınca davacılar aleyhine tazminat takdirine yer olmadığına dair karar verilmiştir.
Karar davacı tarafça istinaf edilmiş ve —- kararıyla kaldırılmıştır.—-…Dava;—- Tarihinde açılmış olup dava değeri; —- üzerinden harçlandırılmıştır. Mahkemece uyuşmazlığın heyet olarak görülmesine karar verilmişken, —Tarihli duruşmada; — yürürlüğe giren 7251 sayılı Yasa’nın 54.md ile değişik 5235 sayılı Yasa’nın 5/3.md deki parasal sınır —-değiştiğinden usul hükümlerinin derhal uygulanması gereken hükümler olması nedeni ile, dava değeri itibarı ile bundan sonra yargılamanın tek hakim tarafından yürütülmesine” karar verilmiş ve netice-i karar tek hakim tarafından tesis edilmiştir. Dava tarihi itibarı ile yürürlükte olan 5235 sayılı Kanun’un 5/3.maddesine göre; dava değeri üç yüz bin Türk lirasının üzerinde olan dava ve işlerin tüm yargılama safhaları, bir başkan ve iki üye ile toplanacak heyetçe yürütülür ve sonuçlandırılır. 7251 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 54.maddesi ile “üç yüz bin” ibaresi “beş yüz bin” şeklinde değiştirilmişse de; 5235 sayılı Kanun’daki düzenleme; mahkemenin Yasaya uygun teşekkülüne, mahkemenin görevine ilişkin olup görev yönünden dava tarihinin esas alınması gereklidir. Anılan husus kamu düzenine ilişkin olmakla HMK 355 maddesi gereğince re’sen dikkate alınarak kararın bu yönü ile kaldırılması gerekmiştir…”denilmekle dosya tekrar mahkememize gelmiş, daire kararı uyarınca davaya heyet olarak bakılmaya devam edilmiştir.
Davacılar mahkememizde açtıkları menfi tespit davasında, davalı ile ticari, mali ve de hukuki hiçbir münasebetleri bulunmadığını, davalının cebir ve tehdit suretiyle davaya konu senedi imzalatıp aldığını, bu konuda davalı hakkında —- suç duyurusunda da bulunduklarını belirterek davalıya borçlu olmadıklarının tespitine ve davalının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş olup, davalının davacı tarafça ileri sürülen iddiaların doğru olmadığını, cevap dilekçesinde borcun kaynağının açıklandığını, davacıların bilerek ve isteyerek dava dışı ….—- kendisine olan borcundan mahsup edilmek üzere dava konusu senedi düzenleyip verdiğini, zorla senet alınması gibi bir durumun söz konusu olmadığını, takibe konu senedin 20/02/2018 tarihli olup davacı tarafın senet hakkında ihtiyati haciz kararı alınıp haciz işlemi uygulandıktan sonra suç duyurusunda bulunduğunu, tehdit ve cebir için şikayette bulunmak amacıyla 9 ay beklenmesinin uygun olmadığını belirterek davanın reddini ve davacıların kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
Dava konusu bononun incelenmesinden; keşidecisinin davacı … olup davacı …—- senedin ön yüzünde isim ve imzası bulunmakla —– olduğu, davalı —-ise senedin lehdarı olduğu,—- vade tarihli olduğu görülmüştür.
—— soruşturma sayılı dosyası incelendiğinde;davacılar vekilinin — tarihli şikayet dilekçesinde şüpheli ….— tehdit ve baskı yoluyla—-senedi aldığını iddia ederek şikayetçi olduğu , bunun üzerine başlatılan ceza soruşturmasının sonunda şikayetin olaydan yaklaşık 10 ay sonra icra takibinin başlatılması ile gerçekleşmesi ve şüpheli ile müşteki—– arasında alacak borç ilişkisine dayanan hukuki ihtilaf olması,şikayet konusu edilen ve icra takibine konu olan senedin de bu kapsamda düzenlenmiş olup imzaların açıkça kabul edilmesi, tek başına olan şüphelinin müştekiler ve …—- huzurunda senedi alması değerlendirildiğinde soyut nitelikte kalan iddia dışında tehdit zoru ile senedin alındığına dair şüpheli hakkında kamu davasının açılmasına yeterli delil bulunmadığı anlaşıldığından —- tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği anlaşılmıştır.
—esas sayılı dosyası celbedilmiş olup dosyanın yapılan incelenmesinde;davacıların …—- olup davalının … olduğu—-bonoya istinaden kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile başlatılan takibe istinaden gönderilen ödeme emrine karşı asıl borca ve ferilerine itirazda bulunularak takibin durdurulması ve iptalinin istendiği,ilgili mahkemesince davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Her iki tarafın bildirdiği tanıklar dinlenmiş, davacı tanığı … Mahkememizce alınan beyanında ” ben davacı …— uzun yıllardır arkadaşım olduğu için tanırım. Davalı ile ise iş ilişkim vardır. Davacı … işi olmadığı için benim gittiğim yerlere benimle birlikte gelip giderdi. Kendisiyle sabahtan akşama birlikte idik. Sabah evinden alıp akşam evine bırakıyordum. Bu şekilde benimle takılıyordu. Benim davalı ile aramda ticari ilişki kapsamında anlaşamadığımız bir hesap vardır. 2 sene kadar önce davalının iş yerinde bu hesaptan ötürü aramızda tartışma çıktı. Davalı davacıyı da gösterek ikinizin bana — borcu var dedi ve ikimize de senet imzalatmak için —– evinin bulunduğu yere götürdü. Arabayı kendisi kullanıyordu. Bizi arabaya zorla bindirmedi ama tehditler savuruyordu. İmzalamazsanız daha kötü olacak, bunu sizden misli misli alırım diyordu. —evinin önünde——eşini ve annesini çağırdı. Onları arabaya oturttu. Senet imzalamasını istedi. Senetleri —– eşine imzalattı.—- imzalattı. Bana benim eşimin de imzalayacağını söyledi. Ben de eşimin imzalamayacağını söyledim. Bu arada eşimi beni alması için telefonla çağırdım. Bu arada söylediğim gibi davalı senetleri eşimin de imzalamasını söyledi. Eşim geldi. İmza atmayacağını söyledi. Eşim gelmeden önce bana bir senet hazırlattı. Kefil yerine benim doldurmamı istedi. Asıl borçlu kısmını da eşin imzalayacak dedi. Ben de ben imzalarım ama eşim imzalamaz dedim. O da gelince görürüz dedi. Eşim geldi. Seneti imzalamadı. O dönemde eşim hamileydi. Ben eşimle birlikte çıktım. Sonra——- telefonda konuştum. Senetleri aldıktan sonra davalı oradan ayrılmış. Senetlerin imzalanması sırasında ben arabanın dışında kenarındaydım. Senetler imzalanırken davalı, —- annesi ve eşi vardı. O yüzden davalının senetleri imzalatmak için davacılara ne şekilde tehditte bulunduğunu duymadım.”demiştir.
Davacı tanığı … Mahkememizce alınan beyanında” … oğlumun arkadaşıdır. İş konusunda benim beyanlarım doğrudur. … ile benim oğlum arasında herhangi bir ticari ilişki yoktur. Benim oğlumun …—— araç satın almak gibi bir durum olmamıştır daha doğrusu belki benim bir bilgim olmamıştır. Oğlumun ….—- verdiğinden de bir bilgim yoktur. Söz konusu tutarı verebilecek ekonomik durumu vardır. Oğlum ile davalı arasında bir ticari ilişki olup olmadığını bilmiyorum. İsmini söylediğiniz davalıyı yalnızca olay günü gördüm. Yaklaşık bir buçuk iki yıla yakın bir zaman —- oğlumun dükkanındaydık. —aradı. — panik yaptı. Bana — kendisini evin önüne çağırdığını söyledi. Ben — paniğini görünce yalnız bırakmadım. Arabaya bindik ve evin önüne gittik. Gittiğimizde beyaz bir araba vardı. Yanında bir araç daha vardı. İçinde—- oturuyordu ağlıyordu. — hanımla konuşmadık. Diğer araçta önde oturan adam yani davalı arabadan inip — arabaya binmesini söyledi. Arabada —oğlum ve davalı vardı.— bindi. Ben panikleyip arabanın diğer kapısından da araca ben bindim. Davalı devamlı tehditler savuruyordu. Ben Vanlıyım. Yarın gelirseniz iki milyon getirseniz bile artık çok geç olur deyip —- doğru eğildi—– bir şey çıkaracağını düşünüp panik yaptım ama senet çıkardı. Gelinime uzattı ve imzalayacaksın dedi. —- ben niye sizin için senet imzalayacağım dedi ve imzalamak istemedi. Ama o arada tam hatırlayamıyorum ama devamlı tehditler savurdu ve — senedi ağlayarak imzaladı. Senet imzalandığı sırada … arabadaydı. Kendisi arabanın ön kısmında oturuyordu. Arabadan ben, —- Ve şahıs arabası ile gitti. Biz gerçekten çok panik halindeydik. Biz eve çıktık. Bu olaydan bir hafta sonra ailecek konuştuk ve olayın savcılığa bildirelim dedik ama davalı değişik telefonlardan sürekli tehdit ediyordu. Bu evi alacağım, bu parayı sizden alacağım diyordu. Bu konuşmaları duydum çünkü pek çoğunda oğlum diyafonu açıyordu. Uzun bir süre sonra bu telefonlardan çok rahatsız olduk. Oğlum eşini çocuğunu alarak başka bir şehre gitmek zorunda kaldı. Ben de bir süre sonra yanlarına gittim. Yaklaşık bir – bir buçuk ay sonra davalı tekrar telefon etmeye başladı. Hepimizin psikoloji bozulmuştu ve bu şekilde şikayet etmeye karar verdik. Olay bu şekilde olmuştur.” demiştir.
Davalı Tanığı … ” ben davacı … ile davalıyı tanırım. Ben az öncede söylediğim gibi araç alış satışlarında takip ve sigorta işlerini yürütüyorum. — bulunan — sitesinde davalının iş yeri vardır. Kendi işlerimi de onun—- takip ediyordum. Bu yüzden davacı …–tanırım. Bu ikisi ile davalı arasında ticaret olduğunu biliyordum. Daha doğrusu kulak misafiri oluyordum. Aralarındaki ticaretin teminatı olarak davalının davacı …—– teminat olarak ne verebileceğini sorduğunu duydum. Yine aralarında bir senet düzenleme durumu olduğunu biliyorum. Zor ve tehdite ilişkin benim duyduğum bildiğim bir şey yoktur. Davacı ile davalı arasında araç alım satımına ilişkin ticaret olduğunu biliyordum. —-hep bir arada idiler. Davalı daha çok —– ile muhatap oluyordu. —- ortaktı diye biliyorum. ” demiştir.
Davalı Tanığı … “Davalı benim kardeşim olur. Ben de onun ——– bulunan—-sigortalı olarak 4-5 yıldır çalışıyorum. Ben davacı ile —- kişinin davalı ile uzunca bir süre araba alışverişine ilişkin ticaret yaptığını biliyorum. Ben sadece —- değil davacı ile bu şahsın davalı ile iş yaptığını biliyorum. Tam tarihini hatırlamıyorum ama 1,5 yıl önce davalı, davacı …—- yerine çağırdı. Üçü görüştüler. Ben bu görüşmeye şahit oldum. Araba ticareti konusunda birbirleriyle anlaşamadılar. Hesap—- —- Bey ve—–bey borçlu çıktılar.—- benim borcumu ödeyin dedi. Onlar süre talep ettiler. —- beyde karşılığında bir evrak bir belge verin ben de size süre tanıyayım. Borcunuzu ödeyin dedi. Daha sonrasında aralarında ne şekilde evrak alınıp verildiğini bilmiyorum.—- gün ki konuşmada ben eşimi çağıracağım. Ondan evrak alıp sana vereceğim dedi. Ben hesap kitap sonunda ne kadar borç çıktığını şu an hatırlamıyorum. —– beyin dışında —- —- borçlu kaldığını biliyorum.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davacı yan bononun cebir ve tehdit ile alındığını , taraflar arasında hiçbir ticari ilişki olmadığını ileri sürerek menfi tespit davası açmıştır. İmzası inkar edilmeyen bono yönünden cebir ve tehdit altında imzalatıldığını ispat yükü davacı taraftadır. Menfi tespit davasına konu senedin cebir ve tehdit altında imzalatılıp alındığı iddiası tanık dahil her tür delil ispat edilebilir. Davacı yan bu konuda Cumhuriyet Savcılığınca yürütülen soruşturma dosyasına ve tanık beyanlarına delil olarak dayanmıştır.
Dinlenen davacı tanıklarının beyanları ile dosyada olayın oluş biçiminin davacı tarafça aktarılış biçimi değerlendirildiğinde davacı vekilinin dava dilekçesinde davalının davacı …— dava dışı .— araca bindirerek ilk önce — götürdüğünü, bir süre sonra arabada davalı, davacı … ve dava dışı — var iken davacı …—-evinin önüne davalı tarafından götürüldüklerini, davacı ….—- çağırması üzerine gelen diğer davacı ….—-senedi asıl borçlu olarak zor ve tehdit ile imzaladığını bildirmişse de davacı tanığı … beyanında davalının iş yerinde aralarında çıkan tartışmadan sonra davalının, davacı .—– evinin bulunduğu yere davacıyı ve kendisini götürdüğünü ve arabaya zorla bindirmediğini beyan etmiş davacı vekilinin dava dilekçesinde ileri sürdüğü zorla arabaya bindirilip —- götürüldükleri yönünde beyanı olmadığı gibi davacı tarafın iddiasının aksine araca zorla bindirilmediklerini beyan etmiştir. Davacı tanığı … beyanında davacı …— telefonla diğer davacı …—çağırması üzerine davacı … ile birlikte davacıların evinin önüne gittiklerini ve evin önünde beyaz bir araba yanında bir aracın daha olduğunu ve içinde dava dışı olan —- ağladığını, diğer araçta oturan davalının davacı ….—- arabaya binmesini söylediğini, arabada davalı, —-, davacı …, diğer davacı … ve kendisi varken senedin imzalatıldığını, senet imzalandığı sırada —- arabada olduğunu ve arabanın ön kısmında oturduğunu beyan etmiş diğer davacı tanığı—–ise beyanında senetlerin imzalanması sırasında arabanın dışında kenarda olduğunu söylemiş ayrıca senetleri davacı … ve eşi imzaladıktan sonra eşini çağırdığını ve eşinin geldiğini ancak senedi imzalamadığını beyan etmiştir. Bu haliyle davacı yanın olayın oluş biçimine dair aktarımları ile tanık beyanları çelişkili olduğu gibi tanıkların beyanlarında da çelişkiler olduğu anlaşılmıştır. Öte yandan —- soruşturma sayılı dosyasında da takipsizlik kararı verildiği itirazın reddedildiği belirlenmiştir. Mahkememizce dinlenen tanık beyanlarının davacıların iddiasıyla çelişen yanları, tanıkların kendi beyanları içinde çelişen hususlar dikkate alındığında davacıların senedin tehdit ve zorla imzalatıldığı iddiasının sübuta ermediği kanısına varılmıştır. Bunun yanı sıra taraflar arasında hiçbir ticari ilişki bulunmadığı, senetten ötürü davacıların borçlu olmadıkları yönündeki iddia ise yazılı delil ile ispatı mümkün olan bir husus olup bu yönde hiçbir delil ibraz edilmediğinden ispatlanamayan davanın reddine, Mahkememizce verilmiş ve infaz edilmiş ihtiyati tedbir kararı olmadığından İİK m. 72/4 maddesi uyarınca davalının tazminat talebinin reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN REDDİNE,
Davalının tazminat talebinin reddine,
2-Karar harcı 179,90 TL ‘nin davacı tarafça peşin olarak yatırılan 8.538,75 TL harçtan mahsubu ile bakiye 8.358,85 TL harcın karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafça yapılan 65,00 TL yargılama giderinin davacılardan tahsili ile davalı tarafa ödenmesine,
5-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli ———- esaslara göre belirlenen —— vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı ve davalı tarafça dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
HMK 345. Maddesi hükmü uyarınca kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.