Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/968 Esas
KARAR NO: 2023/455
DAVA: İtirazın İptali (Ödünç Verme Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 07/10/2022
KARAR TARİHİ: 06/06/2023
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ödünç Verme Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkili şirketin belirtilen adreste kereste ve orman ürünleri alanında faaliyet gösterdiğini, müvekkil şirket yetkilisi —– babası ve davalıların murisi—- mülkiyeti kendisine ait olan —– fatura edildiğini ve bedellerini şirket tarafından ödendiğini, iş bu malzeme bedellerinin 161.174,30 TL’sinin fatura edildiğini, malzemelerin sevk irsaliyelerinden ve dinlenecek tanık beyanlarından ürünlerin —- adresinde kullanıldığının sabit olduğunu, müvekkili şirket tarafından cari hesaba ilişkin davalılara karşı icra takibine girişildiğini, davalı —- kendi adına asaleten diğer davalı ——- ise velayeten sayılı dosyada gönderilen ödeme emrine itiraz ettiğini, itiraz sebebi olarak herhangi bir özel gerekçe bildirmediği ve itirazda bulunduğu görülmüştür. Borçluların mirasçı olduğundan şirkete karşı müteveffanın borçlarından müteselsilen sorumlu olduğunu, murisin vefat ettiği tarihte müvekkili olan şirkete borçlu olduğunu, bu nedenle müvekkil şirketin hakkına halel gelmemesi için davalıların mal varlıklarına ihtiyati haciz kararı verilmesini talep ve dava ettikleri görülmüştür
SAVUNMA:Davalı ——- vekili cevap dilekçesinde özetle; Huzurdaki davada alacak miktarı belirli iken belirsiz alacak davası olarak ikame edildiğinden hukuki yarar yokluğundan davanın reddine mahkeme aksi kanaatte ise Davacı, dava konusu takibi, huzurdaki davayı, somut delilden uzak, haksız ve kötüniyetli olarak açtığından davanın usulden ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ———- vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacını neticei talebi belirsiz olup açılan davanın, hangi kısmının malzeme bedeli hangi kısmının yapılan banka havalesine ait olduğu tespiti mümkün olmadığını, davacı şirkete, Muris —– hiçbir borcu bulunmamaktadır ve arasına hiçbir ticari ilişki bulunmadığını, davanın usulden ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE:Dava, şirket müdürünün sorumluluğundan kaynaklanan alacağa dayalı yapılan icra takibine itirazın iptali ile icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
Dava dosyası ——- görevsizlik kararı ile mahkememize gönderilmiştir.
19.12.2018 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ve 01.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren 7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 20. maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na 5/A maddesi eklenmiştir.
Anılan maddeye göre; “(1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.(2)Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren altı hafta içinde sonuçlandırır. Bu süre zorunlu hâllerde arabulucu tarafından en fazla iki hafta uzatılabilir.” denilmiştir. Görüldüğü üzere, 6102 sayılı TTK’ye eklenen 5/A maddesinde, Kanun’un 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri olan ticari davalarda, arabuluculuk dava şartı olarak belirlenmiştir.Davacı yan taşeron sözleşmesine dayalı olarak alacak talebinde bulunduğundan ve dava 01/01/2019 tarihinden sonra açılmış olmakla ticari bir dava olarak zorunlu arabuluculuğa tabi olup ara bulucuya başvurmak ve süreç tamamlandıktan sonra dava açmak hususu ve de buna uyulmaması HMK 114/2 maddesinde belirtilen “diğer dava şartlarına aykırılık olarak davanın usulden reddine sebebiyet verecektir.
6325 sayılı Hukuki Uyuşmazlıklarda Arabuluculuk Kanununun (HUAK) 16. maddesinde,”(1) Arabuluculuk süreci, dava açılmadan önce arabulucuya başvuru hâlinde, tarafların ilk toplantıya davet edilmeleri ve taraflarla arabulucu arasında sürecin devam ettirilmesi konusunda anlaşmaya varılıp bu durumun bir tutanakla belgelendirildiği tarihten itibaren işlemeye başlar….” hükmü ile sürecin başlangıcını;HUAK madde 17/1’de belirtilen haller olan;
“a) Tarafların anlaşmaya varması.
b) Taraflara danışıldıktan sonra arabuluculuk için daha fazla çaba sarf edilmesinin gereksiz olduğunun arabulucu tarafından tespit edilmesi.
c) Taraflardan birinin karşı tarafa veya arabulucuya, arabuluculuk faaliyetinden çekildiğini bildirmesi.
ç) Tarafların anlaşarak arabuluculuk faaliyetini sona erdirmesi.
d)—— Uyuşmazlığın arabuluculuğa elverişli olmadığının tespit edilmesi.”Arabuluculuk sürecinin sona erme hallerini düzenlemiştir.6325 sayılı Kanunun dava şartı olarak arabuluculuğu düzenleyen 18/A maddesi ise;
“(1) İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.
(2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir…” hükmünü içerir.
Tüm dosya kapsamı bir bütün halinde incelendiğinde ; davacı yanın, dava açılırken dava dilekçesine son tutanağı (anlaşmazlık) tutanağını ekleyerek davayı açması gerekirse de, bu şekilde dava açmadığı, başvuru yapılıp bu tutanağın eklenmemesi halinde izlenecek usul 18/A maddesinde düzenlenmiş olduğu, buna göre davacı yana 11/04/2023 tarihli celsenin 1 numaralı ara karar gereği arabuluculuk son tutanağını verilen kesin süre içerisinde mahkememize ibraz etmediği, 06.06.2023 tarihli duruşmada da davacı vekili tarafından arabulucuya başvurmak için süre talep edildiği, buradan da anlaşıldığı üzere yukarıda bahsi geçen arabuluculuk dava şartının yerine getirilmediği, eldeki dosyada gerekli yasal dava şartının yerine getirilmemiş olduğu kabul edilerek dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın USULDEN REDDİNE,
2- Alınması gerekli 179,90 TL karar ve ilam harcından, başlangıçta alınan 3.735,23 TL peşin harcın mahsubu ile fazla alınan 3.555,33 TL bakiye harcın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafça yapılan yargılama gideri olmadığından karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalılar ——– kendilerini vekille temsil ettirdiklerinden ret sebebi ortak oluşu nazara alınarak karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 9.200,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalılara verilmesine,
6-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ilgisine iadesine,
Dair, davacı vekili, davalı— vekili, davalı ——- vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 345. maddesi uyarınca 2 hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer eş değer Mahkemesine verilecek usulüne uygun istinaf dilekçesi ile ———- Adliye Mahkemesi İstinaf Yasa Yoluna başvurabileceği belirtilerek verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 06/06/2023