Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/959 E. 2022/915 K. 15.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/959
KARAR NO : 2022/915

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/04/2022
KARAR TARİHİ : 15/12/2022
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;müvekkilinin dava dışı —–çalıştığını, iş akdinin haklı ve geçerli nedene dayanmaksızın feshinden dolayı işçilik alacağının tahsili için açmış olduğu davanın müvekkili lehine sonuçlandığını, alacağın tahsili için ——sayılı dosyasından takip başlatıldığını ve takibin kesinleştiğini, ancak dava dışı bu şirketten tahsilat yapılamadığını, şirket ortaklarının kendi şirketlerine icra takibi başlattıklarını, şirketin tüm mal varlığının haczedilip şirket araçlarının satışa çıkarıldığını, şirketin içini boşaltarak müvekkili gibi bir çok işçinin alacaklarını ödemekten kaçındıklarını, dava dışı şirket ortaklarının faaliyetlerine davalı şirketler üzerinden devam ettiklerini, davalı şirketler ile dava dışı şirket arasında organik bağ olduğunu, müvekkilinin işçilik alacağından davalıların sorumlu olduğunu, tüzel kişilik perdesinin aralanması gerektiğini belirterek ——- sayılı dosyasına konu borçtan davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu ve borçlu olduklarını belirterek icra dosyasına borçlu olarak kaydedilmeleri ve dosya borcunun davalılardan tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
SAVUNMA: Davalı —— vekili cevap dilekçesinde özetle; —— sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’na göre, bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebiyle açılan davalarda ara bulucuya başvuru dava şartı olduğunu, davacı tarafça müvekkili——–aleyhine açılan iş bu davada yasal zorunluluk olan arabuluculuk şartının yerine getirilmediğini, davanın dava şartı yokluğu nedeni ile reddi gerektiğini, müvekkilinin diğer davalı şirketten ayrı tüzel kişiliği olduğunu, ayrı işletmeler olduğunu, her iki işletmenin kuruluş tarihi, adresleri, ortakları, ortaklık yapıları, faaliyet alanları, yöneticilerinin farklı olduğunu, müvekkilinin bazı ortaklarının, geçmiş dönemlerde diğer davalı —–üyesi olmalarının her iki tüzel kişilik arasında organik bağ olduğu anlamına gelmediğini, müvekkili şirketin ortaklarının ortak oldukları başkaca şirketler kendilerine ait şirketler veya üyesi olabilecekleri başkaca kooperatifler de olabileceğini, aynı durumun diğer davalı ——üyeleri için de geçerli olduğunu, bu hususun hayatın olağan akışına uygun ticari hayatta olabilecek bir durum olduğunu, davacının alacağını tahsil edemediği bilgisinin gerçek olmadığını, icra dosyası kapsamında aciz vesikası bulunmadığını, davacının kötü niyetli olduğunu, müvekkili ile diğer davalı şirket arasında husumet bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı ——-vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin davacının işvereni olmadığını, müvekkili ile dava dışı işveren arasında asıl işveren – alt işveren olma bakımından bir bağlantının da bulunmadığını, müvekkili ile dava dışı şirket arasında önceden ticari ilişki bulunduğunu ve bu ilişkiden kaynaklı olarak müvekkilinin dava dışı şirketten alacakları olduğunu, alacaklarının tahsili için icra takibi başlatıldığını ve işlemler yapıldığını, bu işlemlerin gerçek olduğunu, dava dışı işveren şirket ile müvekkili kooperatifin ortaklık yapısının, şirket yetkililerinin ve yönetim kurulu üyelerinin farklı olduğunu, farklı iş kollarında faaliyet gösterdiklerini, davacının organik bağ iddiasının gerçek olmadığını, organik bağın bulunmadığını, yasal zorunluluk olan arabuluculuk şartının yerine getirilmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İNCELEME ve GEREKÇE: Dava, hukuki niteliği itibari ile alacak davasıdır. Dava dosyası mahkememize——karar sayılı görevsizlik kararı üzerine süresinde taleple gelmiştir.
Davacı işçilik alacaklarının mahkeme kararı ile belirlenip kesinleştiğini,——sayılı dosyası ile icra takibine konu edildiğini, ancak takip borçlusu dava dışı —— tahsilat yapılamadığını, şirket ortaklarının bu şirketi gözden çıkarıp iş bu davada taraf olan 2 şirket üzerinden faaliyetlerini sürdürdüklerini, takip borçlusu şirketin planlı bir şekilde ticareti terk ettiğini, davalılar ile takip borçlusu şirketin ortak, yönetici ve kurucularının, kuruluş adreslerinin aynı olduğunu, faaliyet konularının aynı olup aynı adreste faaliyetlerine devam ettiklerini, aralarında organik bağ olduğunu, bu yüzden alacaklarından davalıların da sorumlu olduklarını belirterek davanın kabulü ile takip dosyasında talep edilen tutarın müşterek ve müteselsilen davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Dava iş mahkemesinde zorunlu arabuluculuk yoluna başvurulmadan açılmıştır. İş mahkemesince bu konuda davacı vekiline muhtıra gönderilmiş 16/08/2022 tarihinde tebliğ olmuştur. Dosyaya arabulucuk anlaşmama tutanağı sunulmamıştır.
6102 Sayılı TTK’ya 7155 Sayılı Kanunun 20.maddesi ile “dava şartı olarak arabuluculuk” başlığı ile 5/A hükmü eklenmiş ve 01/01/2019 tarihinden itibaren TTK 4.maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olduğu kabul edilmiştir. Davacının davası bu anlamda zorunlu arabulucuğa tabi alacak davasıdır.Davacı iş mahkemesinde dava açmadan önce zorunlu arabuluculuk dava şartını yerine getirmemiştir. Görevsiz mahkemede dava açıldıktan sonra, dava şartı arabuluculuk kapsamında arabulucuya başvurarak görevsiz mahkemedeki yargılama aşamasında arabuluculuk işlemlerinin tamamlanması halinde dosyanın gönderildiği görevli mahkemece dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilemeyeceği Yargıtay ve BAM daireleri tarafından kabul edilmekle birlikte somut olayda davacının böyle bir başvurusu da olmadığından davanın zorunlu arabuluculuk dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
2-Karar harcı 80,70 TL ‘nin davacı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı ——-tarafından yapılan 150,00 TL.yargılama giderinin davacıdan tahsili ile bu davalıya ödenmesine,
5-Davalılar kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli —— esaslara göre belirlenen ——-davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
6-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,HMK 345. Maddesi hükmü uyarınca kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde karar verildi.