Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/953 E. 2023/57 K. 26.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2022/953 Esas
KARAR NO: 2023/57
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/10/2015
KARAR TARİHİ: 26/01/2023
İş bu dosyanın —— bozma kararı sonucu mahkememize tevzi edildiği, mahkememizin —–esasına kaydı yapıldığı, mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: müvekkili şirketi ile davalı şirket arasında ticari ilişki mevcut olduğunu, bu ticari ilişkiden kaynaklı olarak davalı şirketten alacaklı olunması nedeniyle davalı şirket aleyhine ——– sayılı dosyasıyla ilamsız takip başlatıldığını, ancak davalı şirketin haksız ve hukuka aykırı olarak borca ve faize itiraz ettiğini, müvekkili şirketin davalı şirkete karşı olan edimlerini eksiksiz ve ayıpsız olarak yerine getirdiğini ve davalı tarafından süresinde ve usulüne uygun şekilde herhangi bir ayıp ihbarında da bulunulmamış olduğunu, davalı yanın itiraz dilekçesinde müvekkili davacı şirkete —— faturası kesmiş olduğunu iddia ettiğini, ancak bu —-faturasının kendilerine tebliğ edilmediği gibi kabulünün de söz konusu olamayacağını, davalı şirketin müvekkili davacı şirketin —— alacağını tüm sözlü ve yazılı uyarılara rağmen ödemediğini, müvekkili şirket alacağı tahsil edilemediğinde icra takibi başlatıldığını, borca itirazın haksız ve alacaklarının likit olduğunu iddia ederek davalı şirketçe takibe, borca ve faize yapılan vaki itirazın iptaline ve takibin devamına, davalı aleyhine en az %20 icra inkâr tazminatı mahkûmiyetine hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekâlet ücretlerinin davalı üzerine bırakılmasını talep ve dava etmişlerdir.
SAVUNMA:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı ile müvekkili arasında —-yıllarındaki ticari ilişki kapsamında mal ve hizmet alımları olduğunu, bu kapsamda müvekkili şirketin müşterilerinden olan —— firmasına üretim amacıyla davacı şirketten tedarik edilen kumaşların süresinde ve ifa kabiliyetine uygun teslim edilmediğinden dava dışı şirketçe müvekkili şirkete tahakkuk ettirilen gecikme cezasının davacıya fatura edilerek yansıtıldığını, davacı yanca gecikmelerden dolayı rücu edilen bedellerle ilgili olarak huzurdaki haksız davanın ikame edildiğini, dava dışı ——firmasının müvekkili şirkete sipariş verdiği malların kumaşlarının hangi firmadan tedarik edileceğinin dava dışı firma tarafından belirlendiğini, bu kapsamda dava dışı firmanın talebiyle davacı şirketten kumaş satın almalarının yapıldığını, davacı şirketin yetkilisi —– satın alınan kumaşlarla ilgili yapılan e-mail yazışmalarında, ——- tarihinden önce sipariş verilen malların süresinde tesliminin yapılmadığı ve talep edilen malların istenilen özellikte ve nitelikte olmamasının davacının makinesinden çıkan arıza vs. nedenlerle olduğunun belirtilmiş olduğunu, malların süresinde teslim edilmemesi ve istenilen kalitede olmaması sebebiyle müvekkili şirkete fatura edilecek bedeller için rücu edileceğinin her defasında e-maillerle bildirilmiş olduğunu, akabinde anılan bedele ilişkin olarak ———nolu ihtarnameyle e- faturanın tebliğ edildiğini, huzurdaki davada davacının talep ettiği ve varlığını iddia ettiği alacağın likit bir alacak olmadığından %20 inkar tazminatı taleplerinin yerinde olmadığını savunarak, haksız davanın ve inkâr tazminatı taleplerinin reddine, haksız ve kötü niyetli talep nedeniyle davacı aleyhine en az %10 kötü niyet tazminatı mahkûmiyetine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmişlerdir.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava, hukuki niteliği itibari ile; İİK.nun 67.maddesinde düzenlenen itirazın iptali davasıdır.
—- icra dosyası incelendiğinde; davacı takip alacaklısı şirket, davalı takip borçlusu şirket aleyhine — tarihinde dayanağı —– alacağının, fiili ödeme tarihinde en yüksek ——– ticari avans faiziyle birlikte tahsili için ilamsız takip yoluyla icra takibi başlattığı, takip dosyasında ödeme emrinin tebliği ile davalının süresinde takibe borca ve ferilerine itirazlarını bildirdiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, mahkememizde açılan davanın süresinde olduğu tespit edilmiştir.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla, mahkememizin ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanının bulunmadığının tespiti ile uyuşmazlık noktaları belirlenerek tahkikat aşamasına geçilip, deliller toplanmıştır.
Mahkememizce taraf ticari defterlerinin incelenmesi ve davacının takip tarihi itibariyle davalıdan alacağının bulunup bulunmadığı varsa miktarının belirlenmesi açısından mali müşavir ve hesap uzmanı bilirkişiden rapor alınmıştır.
Bilirkişi heyeti raporunda özetle; davacı şirketin incelenen ticari defter kayıtlarına göre; davacı şirketin takip/dava tarihi itibarıyla davalı şirketten faturalara dayalı açık cari hesaptan kaynaklı olarak —- alacaklı olduğu, davalı şirket defterlerine göre; davalı şirketin takip/dava tarihi itibarıyla davacı şirkete faturalara dayalı açık cari hesaptan kaynaklı olarak — borçlu olduğu, taraflar arasında —– mutabakatsızlık bulunduğu, ——mutabakatsızlığın; davalı şirketçe davacı şirket adına düzenlenerek ticari defterlerde davacı şirket aleyhine borç kaydı yapıldığı, ancak davacı şirketçe ticari defterlerde kayıtlara alınmayarak ve noterlik vasıtasıyla davalı şirkete iade edilen;—- içerikli, —– tutarlı fatura ile farklı kur nedeniyle oluşan—— oluştuğu, taraflar arasında sadece reklamasyon ve reklamasyonun iadesi şeklinde düzenlenmiş ——faturalar için farklı kur uygulaması yerinde olmayıp, nitekim taraflar arasında daha önce bu yönde gerçekleşmiş işlemlerde farklı kur uygulanmadığı görülmekle, yukarıda listelenen faturalardan oluşan toplam —– davacı şirket kayıtlarına itibar edilebileceği, dolayısıyla davalı şirketin ticari defter kayıtlarında yer alan —– farkında ilave edilmesiyle davalı şirket kayıtlarında davacı şirkete olan borç bakiyesinin; —- olacağı, ayrıca davalı tarafından davacı şirket adına düzenlenmiş olan; —– davacı şirketçe kabul edildiği ve reklamasyon tutarı olan ——- davalı şirketin fatura borçlarından mahsup edilmiş olduğu, dosya dokümanı ekinde teknik inceleme yapılabilecek şahitli fiziki bir ürün bulunmadığından ve dosya içerisinde davalı yanın ifade ettiği hatalı kumaş ürünlerin —- davalı tarafça, akredite edilmiş bir ——– yaptırılan test sonuç raporları da mevcut olmadığından istenen ayıplı ürün ——– değerlendirmesinin teknik açıdan mümkün olamayacağı, davacının çalışanı olduğu iddia edilen ———- yürüttüğü görülse de bu kişinin gerçekte davacı şirketin çalışanı ve yetkilisi olup olmadığının anlaşılamadığı; bu hususun sunulan e-mail yazışmalarının delil olma kabiliyeti hususunu takdirin Mahkeme’ye ait olduğu, eğer mahkemece bu kişinin davacı şirketin yetkilisi olduğu kabul edilecek olursa bu halde sunulan e-mail yazışmaları ve tüm dosya kapsamında “davalı tarafından davacıya usulüne uygun ve süresinde ayıp ihbarının yapılıp yapılmadığı” hususunun irdelenmesi gerektiği; TBK m. 219 vd. hükümlerinde düzenlenen “ayıptan sorumluluk—– için temel şartın, TBK m. 219/1 hükmü gereğince “ayıbın varlığı” olduğu; ancak yukarıdaki teknik değerlendirme sonucunda ayıplı malın————- olup olmadığı hususundaki değerlendirmenin mümkün olamayacağı ifade edildiğinden ve ayıptan sorumluluk hükümlerine gidilebilmesi için öncelikle ayıbın varlığı şart olması sebebiyle artık ayıptan sorumluluğun bulunmadığı kanaatine varılabileceği; ——— hususlar bakımından inceleme yapıldığında “malların davalıya teslim süresinin ne olarak kararlaştırıldığı, gecikmenin ne zaman gerçekleşip gerçekleşmediği, reklamasyon bedelinin davacıya yansıtılıp yansıtılamayacağı, davalı dava dışı şahsa ceza ödemişse bunun davacıya isnat edilip edilemeyeceği, bu kapsamda davalının davacıya fatura düzenlemesinde haklı olup olmadığı vb.” hususların açıkça anlaşılamadığı, dolayısıyla bu hususlarda da değerlendirme yapılamadığı; bu halde mali inceleme neticesinde ortaya konan alacak-borç ilişkisinde takdirin Mahkeme’ye ait olduğu belirtilmiştir.
Davacı vekili, müvekkili şirkete olan borcundan dolayı davalı aleyhine icra takibi başlattıklarını, davalı tarafından takibe itiraz edilerek takibin durduğunu, davalının itirazının haksız ve hukuki mesnetten yoksun olduğunu, takibe yapılan itirazın kötü niyetli olduğunu ileri sürerek davalının %20 icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, alacaklarının faizi ile tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, haksız ve kötü niyetli davanın reddine, haksız ve kötü niyetli talep yönünden davacı yanın % 10’dan az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, teknik inceleme neticesinde ayıbın varlığı tespit edilemediğinden artık ayıptan sorumluluğun bulunmadığı, davacı tarafından malların süresinde ve ifa kabiliyetine uygun şekilde teslim edilmediğinden davalının müşterisi tarafından davalıya reklamasyon faturası kesildiği belirtilmişse de dava dışı —– firması tarafından davalıya kesilen herhangi bir cezai tutar faturasının dosyaya sunulmadığı, dolayısıyla davalı tarafın davacıya düzenlediği———– tutarlı faturalara itibar edilmemesi gerektiği, gerekçeli ve denetlenebilir bilirkişi raporu doğrultusunda davacı tarafın defterlerine itibar edilerek davacının takip tarihinde davalıdan —– alacaklı olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Taraflar arasında görülen davada mahkememizin ——- kararının —- incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve ———— bozma kararı ile; “… Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre,davalı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir. Dava, taraflar arasındaki cari hesap ilişkisinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan takibe yapılan itirazın iptali talebidir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda davacının alacağının bulunduğu anlaşıldığından takibe yönelik itirazın iptaline ve takibin devamına karar verilmiş, icra inkar tazminatı talebinin ise alacak miktarının ihtilaflı olması nedeniyle reddine karar verilmiştir. İcra takibine konu alacak açık hesap şeklinde işleyen ticari ilişki uyarınca düzenlenen fatura alacağından kaynaklanan likit (belli ve belirlenebilir) bir alacak olup İİK’nın 67/2. maddesinde öngörülen icra inkar tazminatı koşulları oluştuğu için mahkemece davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekirken, takibe konu alacağın yargılamayı gerektirdiği gerekçesiyle icra inkar tazminatının reddine karar verilmesi doğru olmamıştır…. Şeklindeki açıklamayla mahkememiz kararı bozulmuştur.
Bozma kararından sonra mahkememizce yapılan yargılama sonucunda —bozma ilamının usul ve yasaya uygun olması nedeniyle —— bozma ilamınına uyulmasına karar verilerek yargılama devam olunmuştur.
Tüm dosya kapsamından; dava, taraflar arasındaki cari hesap ilişkisinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan takibe yapılan itirazın iptali talebine ilişkin olduğu, bozmadan önce yapılan yargılama sonucu gerekçeli ve denetlenebilir bilirkişi raporu doğrultusunda davacı tarafın defterlerine itibar edilerek davacının takip tarihinde davalıdan —— alacaklı olduğu anlaşılarak takibe yönelik itirazın kabulüne ve takibin devamına karar verildiği, itirazın iptali talebi yönünden; mahkememizin ———–r sayılı bozma ilamında temyiz itirazı ret olduğundan ve itirazın iptali yönünden karar kesinleşmiş bulunduğundan bu yönde karar verilmesine gerek olmadığına karar vermek gerektiği, icra takibine konu alacak açık hesap şeklinde işleyen ticari ilişki uyarınca düzenlenen fatura alacağından kaynaklanan likit —- bir alacak olup İİK’nın 67/2. maddesinde öngörülen icra inkar tazminatı koşulları oluştuğu anlaşıldığından davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğinden, kabul edilen miktar üzerinden takdiren % 20 oranında inkar tazminatına hükmetmek gerektiği, davalı tarafın takip tarihindeki alacağa itiraz ettiğinden talep edilen ve mahkememizce hüküm altına alınan —– tarihindeki kur karşılığı bedel üzerinden inkar tazminatının hesaplanması gerektiği, bu hesabın mahkememizce resen yapıldığı——, takip tarihinde talep edilen bedelin —— olarak hesaplandığı ve bu bedelin % 20’si oranında inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İtirazın iptali talebi yönünden; mahkememizin——–sayılı bozma ilamında temyiz itirazı ret olduğundan ve itirazın iptali yönünden karar kesinleşmiş bulunduğundan bu yönde karar verilmesine gerek olmadığına,
2-Alacak likit olmakla, hüküm altına alınan — takip tarihi olan —- tarihindeki kur karşılığı——% 20’si oranında inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar harcı, bozmadan önceki yargılama gideri, vekalet ücretleri yönünden mahkememizce bozulan kararda hükme bağlandığından ve ——- sayılı bozma ilamında temyiz itirazı ret olduğundan ve itirazın iptali yönünden karar kesinleşmiş bulunduğundan bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
4-Bozma ilamından sonra davacı tarafça yapılan 18,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın taraflara tebliğinden 2 haftalık süre içinde temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 26/01/2023