Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/949 E. 2023/278 K. 06.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/949 Esas
KARAR NO : 2023/278

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/12/2022
KARAR TARİHİ : 06/04/2023
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Davacı—–plakalı araçta meydana gelen ıslah edilmek üzere şimdilik belirsiz alacak olarak 100,00 TL Değer Kaybı ve aracın onarım süresi boyunca kullanılamamasından kaynaklı 100,00 TL Kazanç Kaybı zararlarının kazanın meydana gelmesinde asli kusurlu ve müteselsilen sorumlu olan davalı şirket —–ile otel personeli olan diğer davalı … tarafından, kaza tarihinden itibaren işletilecek reeskont avans faizi ile birlikte tazmin edilmesine, Yargılama giderleri ile ücreti vekaletin karşı yan üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Dava konusu kaza sonucu meydana geldiği iddia edilen zarar haksız fiilden kaynaklandığını, haksız fiile ilişkin davalara bakmakla görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunu, Ayrıca davacı taraf ile davalılar arasında herhangi bir ticari ilişkininde bulunmadığını, bu sebeple davanın usulden reddi ile görevli mahkeme gönderilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava; haksız fiilden kaynaklanan tazminat davasıdır.
Görev kamu düzeninden olduğundan taraflarca ileri sürülmese dahi mahkeme tarafından resen dikkate alınmalıdır.6102 sayılı TTK’nın 4. maddesine göre bir davanın ticari dava olabilmesi için uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğmuş bulunması veya anılan yasa maddesinde sayılan mutlak ticari davalardan sayılması gerekir.6102 sayılı TTK’nın 12. maddesinde “Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişiye tacir denir” hükmünü içermektedir.
TTK’nun 19. maddesinde “Bir tacirin borçlarının ticari olması asıldır. Ancak, gerçek kişi olan bir tacir, işlemi yaptığı anda bunun ticari işletmesiyle ilgili olmadığını diğer tarafa açıkça bildirdiği veya işin ticari sayılmasına durum elverişli olmadığı takdirde borç adi sayılır. Taraflardan yalnız biri için ticari iş niteliğinde olan sözleşmeler, Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, diğeri için de ticari iş sayılır” hükmü bulunmaktadır.
Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır.
Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. Mahkeme duruşma yapmadan, yani taraflara tebligat yapıp onları dinlemeden dosya üzerinden de görevsizlik kararı verebilir. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmış ise veya yapılmamış olsa bile re’sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip, karara bağlamalıdır.
6098 sayılı Borçlar Kanununun 520. maddesinde simsarlık sözleşmesi ve 532. maddesinde komisyon sözleşmesi düzenlemiştir. 6098 sayılı TBK’nın 532 vd maddelerindeki düzenlemeye göre komisyon sözleşmesi “Ücret karşılığında kendi adına ve vekâlet verenin hesabına kıymetli evrak ve taşınırların alım satımını üstlendiği sözleşmedir.” Aynı Kanunun 520–525 maddelerinde düzenlenen simsarlık sözleşmesi ise “Simsarın (tellalın), taraflar arasında bir sözleşme kurulması imkanını hazırlamasını veya kurulmasına aracılık etmeyi üstlendiği ve bu sözleşmenin kurulması halinde ücrete hak kazandığı sözleşmedir. Simsar, ancak yaptığı faaliyet sonucunda sözleşme kurulursa ücrete hak kazanır.” TTK 4/1-c. maddesine göre, tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın komisyon sözleşmesinden (532-545 maddeler) doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Tellalık (simsarlık) sözleşmesinden doğan hukuk davaları ise TTK’nın 4. maddesi anlamında ticari dava sayılmamıştır.6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4/1 maddesinde her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın “.. Komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ile 554, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş … hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır” düzenlemesi yapılmıştır. Bu düzenlemelerde taşınmaz simsarlığı sözleşmelerinden doğan davaların ticari dava sayılacağı hususu yer almamıştır.Tüm dosya kapsamı incelendiğinde ; TTK m. 4/1 gereği her iki tarafında ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işi sayılacağının hüküm altına alındığı, dava dilekçesinde iddia olayın haksız fiilden kaynaklandığı, haksız fiilden kaynaklanan ve TTK m.4 kapsamına girmeyen işlerde görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğu, taraflar arasında herhangi bir ticari ilişki de bulunmadığı davacının bu yönde bir iddiası da olmadığı gibi davalının da ticari ilişki bulunmadığına dair savunmalarının bulunduğu anlaşılmakla mahkememizin görevsizliğine ve Nöbetçi —– Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğuna karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Açılan davanın görev nedeniyle dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE, görevli mahkemenin —– NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMELERİ olduğuna,
2-HMK 20. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden sonra 2 haftalık süre içerisinde talep edilmesi halinde dosyanın ——Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, belirtilen süre içerisinde dosyanın gönderilmesi için talepte bulunulmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
3-HMK 331/2. maddesi uyarınca yargılama giderleri ve vekalet ücretinin görevli mahkemede değerlendirilmesine, HMK 345. Maddesi hükmü uyarınca kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.