Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/913 E. 2023/604 K. 12.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/913
KARAR NO : 2023/604

DAVA : Ayıplı Aracın Misliyle Değişimi (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/11/2022
KARAR TARİHİ : 12/07/2023

Mahkememizde görülmekte olan Ayıplı Aracın Misliyle Değişimi (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: dava konusu aracı 08.07.2021 tarihinde sıgır kilometre olarak satın aldığı, aracı satın aldıktan sonra multimedya sisteminde sorun çıktığı, sonrasında birkaç kez motorunda anormal çalışma sesi nedeni ile problem yaşadığı, sağ motor kulağı ve multimedya beyninin yetkili serviste garanti kapsamında değiştiği, 19.01.2022 tarihinde araç çalışmıyor uyarısı nedeni ile aracın servise çekici ile götürüldüğü, enjektör beyni yazılımı güncellendiği, ancak teslim alma esnasında motordan ses geldiğinin fark edildiği, gaz verip çekerken motordan gelen ses için 2 gün sonraya gün verildiği ve akabinde katalizörün değiştirildiği, 17.04.2022 tarihinde aracın tekrar çalışmadığı ve aynı arızayı tekrar ettiği, aracın çekici ile servise götürüldüğü, hata kodu tespit edilemediği ve aracın herhangi bir işlem yapılmaksızın müvekkile teslim edildiği, 20.07.2022 tarihinde motorun çok gürültü çalıştığı, videonun yetkili servis ile paylaşıldığı, hava sıcaklığı nedeni ile oluştuğunun belirtildiği, 25.08.2022 tarihinde aracın motorunun gaz verip bırakıldığında anormal sesli çalıştığı anormal ses için —–ay marka tarafından bir iyileştirme planlandığı ve daha önce bu parçayı değişmelerine rağmen daha da kötüleşen bir sesle araca müdahale etmeyeceklerini, sürüşe engel olmadığını belirttikleri, 30.08.2022 tarihinde araç aynı arıza ile çalışmayıp yol yardım aranarak çekici ile servise çekildiği, buradan enjeksiyon programı yapılarak aracın 04.09.2022 tarihinde müvekkile teslim edildiği, 09.08.2022 tarihinde araç seyir halinde iken 85 km/saat hızla aracın kendini stop ettiği, müvekkil kaza riski altında zorla kenara yanaştırabildiği, araç sonrasın yine anormal şekilde çalıştığı, yol yardımın geldiği, aracın cihaza bağlandığı, kodun görülemediği, aracın 23.09.2022 tarihine kadar serviste kaldığı, yakıt şamandırasının değiştirildiği, enjeksiyon beyninin yeniden programlanarak aracın teslim edildiği, gaz verilip çekilince gelen anormal ses ile ilgili işlem yapılmadığı, 19.10.2022 tarihinde aracın aynı şekilde kendi kendine çalışıp stop etme şikayeti ile servisin arandığı, ustanın geldiği, aracı çalıştıramadığı, cihazı bağladığı, yardım depo yakıt olmasına rağmen gösterge resetlemesi yaptığı, aracın sıfır yakıt gösterdiğini, tekrar kontak yapınca aracın çalıştığı, yarım depo yakıtın görüldüğü, 31.10.2022 tarihinde aracın seyir halinde ilen tekrar stop ettiği,—- ortasında kaza riski ile karşı karşıya kalındığı, aracın itilerek emniyet şeridine alındığı, sonrasında aracın çalıştırılarak ve dikkatlice sürülerek servise götürüldüğü, araçta bir kısım parça ve tamir yapılarak tekrar teslim edildiği, müvekkili her ne kadar aracın onarımı yönünde kullanmış ise de araçtaki arızanın bir türlü giderilemediği, araç serviste kaldıktan sonra tekrar aynı arızayı verdiği, cam güvenliği tehlikesi oluşturduğu, halen sesin geldiği, ilgili sorunun giderilemediği, araç 1 yılını doldurmadan 10’dan fazla kez arıza verdiği, — no’lu davalının aracın ayıpsız olanı ile değiştirme sorumluluğunun bulunduğu,—- no’lu davalının ise aracın garanti vereni olduğu ve garanti hükümlerince sorumlu olduğunu belirtilerek dava konusu aracın yenisi ile değiştirilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı —— vekili cevap dilekçesinde özetle: davaya konu aracın üreticisi veya satıcısı müvekkili şirket olmadığını, uyuşmazlığa konu ve davacının kullanımındaki araç için müvekkili şirketten yalnızca yetkili servis hizmeti alındığını, davaya konu aracı diğer davalı olan—– satın aldığını, buna ilişkin satış faturasınında ibraz edildiğini, davacı ile müvekkili şirket arasında hiçbir sözleşmesel bağ bulunmadığını, davacının talebinin zaman aşımına uğradığını, usulden reddinin gerektiğini, zaman aşımı süresinin dolduğunu, davacı, aracını 08.07.2021 tarihinde satın aldığını, davayı 22.11.2022 tarihinde ikame ettiğini, davanın esasına girilmeksizin reddini talep ettiklerini, davacı ayıp ihbar yükümlülüğünü yasal süresi içerisinde yerine getirmediğini, alıcının ayıba dayanarak ileri sürdüğü taleplerinin dinlenmesinin ön şartı olan ayıp ihbarının ortada yok iken ayıp ihbarına ilişkin hem TTK hem de TBK’da belirtilen hak düşürücü süreler aşıldığından davacının taleplerinin reddinin gerektiğini, ticari bir satış sözleşmesinden doğduğunu, davaya konu edilen aracın ruhsatına bakıldığında da aracın ticari nitelikte olduğu, ticari amaçla satıldığı ve ticari amaçla kullanıldığı açıkça tespit edileceğini, davacının da tacir sıfatını haiz bir tacir olduğunu, ihbar ve zaman aşımı sürelerinin öncelikle TTK hükümlerine göre hükümlerine göre belirlenmesinin gerektiğini, davacı seçimlik haklarından onarım hakkını kullandığını, yenilik doğuran haklar bir kere kullanıldığını, sona erer ve değiştirilemeyeceğini, dava konusu araçta teknik bir arıza veya herhangi bir ayıp bulunmadığını, davaya konu araçta tespit edilemeyen, çözülemeyen, tekrarlayan bir arıza-gizli ayıp-üretim hatasının söz konusu olmadığını, davaya konu araç halihazırda davacı tarafça kullanıldığını, km’si her geçen gün arttığını, bu husus dahi araçta kullanıma engel bir durumun olmadığının açıkça ortaya koyacağını, davaya konu araçta üretimden-imalattan kaynaklı bir ayıp-arıza söz konusu olmadığını, yetkili olmayan serviste yapılan bir onarım söz konusu olduğunu, aracın yetkili olmayan serviste gördüğü onarımlar sebebiyle meydana gelen arıza ve zararlardan müvekkili şirketin sorumlu tutulamayacağını, dava konusu araçta ayıptan ari misli ile değişimi gerektirecek koşullar oluşmadığını, araçta değer kaybı olup olmadığının tespit edilmesinin gerektiğini, varsa araç üzerindeki takyidatların giderilmesini, değer kaybı ile kullanım bedelinin araç bedelinden mahsup edilmesinin gerektiğini, dava konusu olayda, 6098 S. TBK gereği alıcıya tanınan seçimlik haklardan ayıptan ari misli ile değişim hakkının koşulları oluşmadığını, davaya konu aracın kullanımına engel hiçbir şikayet olmaksızın yararlanılmakta olmasına rağmen ayıptan ari misli ile değişiminin talep edilmesi edimler arası nispetsizlik yaratacağını, kabul edilemeyeceğini, aracın halen davacı tarafça sorunsuz olarak kullanıldığını, araçta arıza/ayıp bulunmadığını, aracın kaza geçirip geçirmediğini, yetkili servis olmayan yerlerde işlem görüp görmediğinin taraflarınca bilinmediğini, aracın tramer kayıtlarının celbi ile kaza hasarının bulunup bulunmadığı hususlarının tespit edilmesini, davaya konu aracın yapılacak sorgulama sonucu aracın kazasının bulunup bulunmadığı, tramer kayıtları, servis kayıtlarının celbini, kredi borcu/takyidat/haciz/rehin/dain mürtehin hakkı sahibine davanın ihbar edilerek muvafakatının alınmasını, fazlaya dair her türlü hakkımız saklı kalmak kaydıyla; haksız, usule ve hukuka aykırı davanın müvekkili yönünden husumet yönünden reddini, ayıp ihbarının süresinde yapılmaması ve zaman aşımının dolması nedenleriyle davanın reddini, haksız ve mesnetsiz açılan davanın esastan küllen reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı —– vekilinin cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin, aracın imalatını yapan taraf değil yalnızca satışını yapan taraf olduğunu, ayıplardan sorumluluğunun bulunmadığını, üretim kaynaklı bir sorun olması halinde açılacak davada müvekkilinin taraf sıfatı bulunmadığını, davanın husumet yokluğundan reddini, araçtaki arıza müvekkiline yasal süresi içerisinde usul ve yasaya uygun bildirilmediğini, davacı taraf, aracın onarılması yönünden seçimini yaptığını, var olduğu iddia edilen ayıp aracın kullanılmasına engel teşkil etmediğini, davacı taraf bu süreçte aracı kullanmaya devam ettiğini, araçtan yararlanmaya devam eden davacının iş bu davayı ikame etmesi hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, araç 1 yıllık kısa sürede olağan dışı kilometre yaptığını, bu hususun da araştırılarak iddia olunan arızaların kullanımdan kaynaklı olup olmadığının, aracın bakımlarının gerektiği gibi yapılıp yapılmadığının, aracın herhangi bir kazaya karışıp karışmadığını, yetkili servis dışında herhangi bir tamir veya bakım işleminin yapılıp yapılmadığının araştırılarak ortaya konmasının gerektiğini, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, davanın öncelikle usul yönünden reddini, esasa girilmesi halinde hukuki dayanaktan yoksun davanın esastan reddini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava, 08/07/2021 tarihinde davalı — alınan ve davalı —garanti veren olduğu —-model aracın üretiminden kaynaklı ayıplı olması nedeniyle davalı —- satıcı, davalı—- garanti veren olarak sorumlu olduğundan bahisle aracın ayıpsız misliyle değiştirilmesi talebine ilişkindir.
7155 sayılı Yasa ile 6102 sayılı Yasaya 5/A maddesi eklenerek ticari davalarda arabuluculuk dava şartı haline getirilmiş olup, mahkememizdeki dava 22/11/2022 tarihinde açılmakla davacının dava şartı arabuluculuk koşulunu yerine getirdiği görülmüştür. Aynı Yasa ile 6325 sayılı Kanuna dava şartı arabuluculuk başlığı ile 18/A maddesi de eklenmiş olup bu madde uyarınca yapılan incelemede davacının arabulucuya başvurduğu, yapılan toplantıya tarafların katıldığı, toplantı neticesinde tarafların anlaşamadıklarına ilişkin arabuluculuk son tutanağının da düzenlenmiş olduğu görülmüştür.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla, mahkememizin ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanının bulunmadığının tespiti ile uyuşmazlık noktaları belirlenerek tahkikat aşamasına geçilip, deliller toplanmıştır.
Mahkememizce davaya konu araç üzerinde bilirkişiler vasıtasıyla inceleme yapılarak aracın neden arızalandığı, aracın tüm arızaları, faturaları, araç için yapılan işlemler, servis kayıtları, taraf iddia ve savunmaları gözetilerek aracın açık/gizli ayıplı olup olmadığı, davacı tarafça ayıp ihbar sürelerine uyulup uyulmadığı, aracın garanti süreside değerlendirilerek araçta meydana gelen arızadan davalıların sorumlu olup olmadıkları, davalı —–garanti veren olarak sorumluğunun bulunup bulunmadığı, bu kapsamda garanti belgesinin değerlendirilmesi, araçtaki arızanın kullanımdan kaynaklı olup olmadığı, araçta ayıp varsa davalının ağır kusurunun bulunup bulunmadığı, aracın misliyle değiştirilmesi talebinin ve taktiri mahkememize ait olmak üzere aracın üretim tarihi dikkate alındığında misliyle değiştirilmesi talebi de mümkün olmadığı taktirde aracın değerinin tespit edilmesi talebi açısından bilirkişi heyetinden rapor alınmıştır.
—- makine mühendisliği öğretim üyeleri Doç.Dr. —- tarafından oluşan bilirkişi heyeti tarafından hazırlanan bilirkişi raporunda özetle; aracın 24.02.20223 tarihinde Adliye otoparkında 43.286 km kullanım mesafesinde iken fiilen incelendiği, inceleme esnasında motor sesinin normal/olması gerektiği gibi olmadığı, rölanti şartında çalışması esnasında oldukça keskin, dik ve vuruntulu olarak çalıştığı, sonrasında art arda gaza basıp bırakıldığı, ayak gazdan çekildiğinde motor devri düşerken ilgili keskin dik ve vuruntu sesinin keskin ve kesikli şekilde geldiği, ilgili inceleme esnasında sesin kayıt edildiği ve sonrasında kayıt edilen sesin —– programında sesin spektrometre verisinin incelendiği konu dik, kesikli ve vuruntulu çalışma sesinin spektrometre verisi üzerinde de net olarak görüldüğü, aracın servis geçmişinin incelendiği, aracın ilk olarak satın alma tarihinden 6 ay 21 gün ve 8.067 km kullanım mesafesi sonra, motor kulağının garanti kapsamında değiştirildiği, multimedya sisteminin onarıldığı, akabinde satın alma tarihinden 6 ay 11 gün ve 18.008 turbo kompresör parçasının değiştirildiği (işlem tarihinin yanlış girildiği mütalaa edilmiştir), devam eden süreçte satın alma tarihinden 9 ay 11 gün ve 18.008 km’de iken aracın marş yapılmasına rağmen çalışmadığı, yakıt seviyesini göstermediği, araç hareketsiz olduğu halde araç hızı gösterdiği şikayeti ile servise başvurduğu diagnostikte arıza tespit edilemediği ve göstergenin programlandığı, sonrasında satın alma tarihinden 1 yıl 1 ay ve 18 gün ve 29.844 km kullanım mesafesinde iken motordan hırıltı sesi gelmesi ve egzozdan gelen zırıltı sesi nedeni ile servise başvurduğu ancak servisin, araca gaz verip bırakılınca meydana gelen ses şikayeti için 2022-12. ay gibi marka tarafından bir iyileştirme – planlanıyor, aktif kullanım ve güvenli sürüşe engel bir durum olmadığını belirttiği, yine devamında satın alma tarihinden 1 yıl 1 ay 28 gün ve 30.057 km sonrası aracın çekici ile yetkili servise başvurduğu ve yetkili serviste enjeksiyon beyninin programlandığı ancak arızanın tekrarladığı benzer şekilde satın alma tarihinden 1 yıl 2 ay 16 gün sonra ve 30.057 km kullanım mesafesinde iken çalışmama sorunu ile servise geldiği ve enjeksiyon beyninin tekrar programlandığı ve şamandıra ve yakıt pompasının değiştiği, devam eden süreçte 1 yıl 4 ay 2 gün ve 34.433 km’ de iken serviste elektronik diagnostik teşhisin yapılmaya çalışıldığı ancak arıza tespit edilemediği, satın alma tarihinden 1 yıl 4 ay 9 gün sonra 34.418 km sonra ( km’nin yanlış girildiği mütalaa edilmiştir) aracın seyir halinde stop etmesi şikayeti ile servise girdiği serviste volan değişiminin yapıldığı, nihai olarak satın alma tarihinden 1 yıl 5 ay 8 gün sonra ve 36.842 km kullanım mesafesinde iken motor hasar risk oluşturma uyarısı verdiği, aracın zor çalıştığı şikayeti ile servise girdiği ve enjeksiyon beyninin yeniden programlandığının tespit edildiği, ilgili servis işlemlerinin tamamının garanti kapsamında bedelsiz olarak yapıldığı, günümüzdeki araç motorların tasarım/motor revizyon ömürleri dikkate alındığında, dava konusu aracın motor kulağı, turbo şarj donanımı, yakıt şamandırası ve volan parçalarında ortaya çıkmış olan arızaların konu aracın ekonomik ömrüne göre oldukça erken bir dönem de – garanti süresi içerisinde (ilk 34.418 km ve 1 yıl 5 ay 8 gün) ortaya çıkmış olup ilgili sitemlerin çalışma prensibi gereği, davacının/kullanıcının sistemin çalışması üzerine herhangi bir müdahalesinin bulunmadığı, ilgili parçaların garanti kapsamında değiştirildiği, motor kontrol ünitesinin, aracı seyir esnasındaki en önemli tahrik mekanizmasının olan motor parçasının tüm yönetimini gerçekleştirmekte olup, ilgili sistemde yaşanan problemlerin (yeterli olgunluğa ulaşmamış yazılım, donanım/yazılım uyuşmazlığı vb.) önemli arıza niteliğinde olup seyir ve trafik güvenliğini tehlikeye düşürebilecek nitelikte olduğu, aracın seyir esnasında stop etme, gerek araç sahibi/davacı can güvenliğini gerekse trafik güvenliğini tehlikeye atabilecek nitelikte olduğu, tüm bunlar değerlendirildiğinde dava konusu aracın, kullanım hatasından kaynaklanmayan, imalat hatasına dayalı, satın alma esnasında makul ve yeterli bir süre inceleme ile anlaşılamayacak olan emareleri dava konusu aracın ekonomik kullanım ömrüne göre oldukça erken dönemde, garanti süresi içerisinde ortaya çıkan, yetkili servilerce garanti kapsamında yapılmış olan onarımlara rağmen kalıcı olarak giderilmeyen gizli ayıp mal niteliğinde olduğu, araçta mevcut ayıbın, yetkili servisçe yapılan müdahalelere rağmen kalıcı olarak giderilememesi nedeniyle, tamirinin mümkün olmadığı, satıcı ve garanti veren sıfatları bulunan davalıların sorumlulukları hususundaki takdirin mahkemeye ait olduğu, aracın davacı yan tarafından onarılarak da olsa kullanmaya zorlanamayacağı, araçtaki bu nitelikte arızaların giderilmesinin aracın gizli ayıplı olduğunu ve değiştirilmesi şartlarının gerçekleşmediğini göstermeyeceği, aracın henüz 2 yaşında olup iş bu rapor tarihinde garanti süresinin devam ettiği göz önüne alındığında ekonomik ömrünün henüz başında olduğu, dava konusu aracın muadilinin dava tarihindeki değerinin 525.000 TL olarak hesaplandığı, belirtilmiştir.
Taraf vekilleri bilirkişi raporuna karşı beyan ve itiraz dilekçesi sunmuşlar, davacı vekili aracın belirlenen değeri üzerinden harcı tamamlamıştır.
Dava konusu “—- Marka, “—” tipi, “— model aracın davalı —-tarafından “07.07.2021” tarihinde düzenlenen —- no’lu fatura ile KDV dahil 177.505,41 TL bedel ile davacı yana satıldığı,dosya içerisindeki belgelerden davacı yanın 19.04.2022 tarihinde — Gneel Müdürlük —-Şikayeti” adlı belgeyi karşı yana gönderdiği aracın iadesi edilmesi için hukuk sürecini başlatacaklarını bildirdikleri ve 20.04.2022 tarihinde de arabuluculuk sürecinin başlatıldığı,
26.12.2022 tarihide davacı tarafça dosyaya sunulan garanti belgesinde konu aracın garantisinin 08.07.2024 tarihine kadar devam ettiği, Garanti belgesi üzerinde “—-” logosu bulunduğu, garanti belgesi kitapçığında ise garanti belgesinin 6502 Sayılı Kanun Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kapsamında —-no’lı davalı yan tarafından “—” tarafından imza ve kaşe yapıldığı görülmüştür.
Dava, ayıplı araç satışı nedeniyle aracın misli ile değişimi talebine ilişkindir.
Davalı —- araç satıcısı olduğundan söz konusu davalıya husumet yöneltilebileceği, ayrıca dosya kapsamında mevcut araca ait garanti belgesinde davalı—– kaşe ve imzası bulunduğundan, bu davalıya da husumet yöneltilebileceği kabul edilmiştir.
Dosya kapsamında mevcut yetkili servis raporları, mahkememizce alınan bilirkişi raporunda; dava konusu aracın, kullanım hatasından kaynaklanmayan, imalata hatasına dayalı, satın alma esnasında makul ve yeterli bir süre inceleme ile anlaşılamayacak olan emareleri dava konusu aracın ekonomik kullanım ömrüne göre oldukça erken dönemde, garanti süresi içerisinde ortaya çıkan, yetkili servilerce garanti kapsamında yapılmış olan onarımlara rağmen kalıcı olarak giderilmeyen arızalar nedeniyle gizli ayıp mal niteliğinde olduğu, yetkili servisçe yapılan müdahalelere rağmen kalıcı olarak giderilememesi nedeniyle, tamirinin mümkün olmadığı, aracın onarılarak ve/veya ayıptan kaynaklanan zararı giderilerek davacı yan tarafından kullanmaya zorlanamayacağı belirtildiğinden ve özellikle ayıbın nedeninin tespiti yönünden denetime açık ve hüküm kurmaya elverişli nitelikte görüldüğünden hükme esas alınmıştır.
Tacirler arası satış sözleşmelerinde 6102 sayılı TTK’nun 23. maddesi ile, bu madde yollamasıyla 6098 sayılı TBK’nun satış sözleşmesine ilişkin hükümleri uygulanacaktır. Dava konusu araçta açık ayıp veya olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılabilecek bir ayıp değil, gizli ayıp yani kullanımla ortaya çıkan bir ayıp söz konusu olduğundan ayıp ihbar süreleri bakımından TTK’nun 23.maddesi hükmü değil, yine TBK’nun 223. ve 225.madderi hükümleri dikkate alınacaktır. 6098 sayılı TBK’nun 223/2.maddesi “Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Somut olayda; dava konusu aracın 07/07/2021 tarihinde satın alındığı, ilk tescil tarihinin 08/07/2021 olduğu, araca ilişkin arızanın fark edilmesinden sonra 28/01/2022 tarihinde yetkili servise başvurulduğu, yetkili servisçe yapılan incelemelerden sonra motor kulağının garanti kapsamında değiştirildiği, multimedya sisteminin onarıldığı,bu tarihten sonra aracın sırasıyla 18/04/2022, 14/06/2022, 25/08/2022, 04/09/2022, 23/09/2022, 08/11/2022, 15/11/2022, 14/12/2022 tarihlerinde servise götürüldüğü ve serviste arızaya ilişkin onarımların tamamının garanti kapsamında bedelsiz olarak yapıldığı, davacının 19/04/2022 tarihinde —- Müdürlüğü’ne hitaben yazdığı ayıp nedeniyle taleplerini dile getirdiği görülmüş olup, davacının arızayı fark etmesinden sonra yetkili servise başvurusu dahi ayıp ihbarı niteliğinde olduğundan (Yargıtay —-Hukuk Dairesi’nin 04.04.2019 tarihli —– sayılı emsal kararı), kaldı ki ayıbın yetkili servisçe davacıya bildirildiği tarih de belirsiz olduğundan, ihbarın süresinde olduğu kabul edilmiştir. Öte yandan, TBK’nun 227.maddesi “(1)Satıcının satılanın ayıplarından sorumlu olduğu hâllerde alıcı, aşağıdaki seçimlik haklardan birini kullanabilir: 1. Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme. 2. Satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinde indirim isteme. 3. Aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme. 4. İmkân varsa, satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini isteme.(2) Alıcının genel hükümlere göre tazminat isteme hakkı saklıdır.(3) Satıcı, alıcıya aynı malın ayıpsız bir benzerini hemen vererek ve uğradığı zararın tamamını gidererek seçimlik haklarını kullanmasını önleyebilir. (4)Alıcının, sözleşmeden dönme hakkını kullanması hâlinde, durum bunu haklı göstermiyorsa hâkim, satılanın onarılmasına veya satış bedelinin indirilmesine karar verebilir. (5)Satılanın değerindeki eksiklik satış bedeline çok yakın ise alıcı, ancak sözleşmeden dönme veya satılanın ayıpsız bir benzeriyle değiştirilmesini isteme haklarından birini kullanabilir. “ hükmünü haizdir. Somut olaya döndüğümüzde; davacı TBK 227/1-4 m. uyarınca ayıpsız benzeri ile değişim hakkını kullanmış olup, durum haklı göstermiyorsa hâkimin satılanın onarılmasına veya satış bedelinin indirilmesine karar verebilmesi ise ancak sözleşmeden dönme hakkının kullanılması halinde mümkün olacaktır. Gizli ayıp mevcut ise herhangi bir şarta ve sınırlamaya tabi olmaksızın alıcı seçimlik hakkını kullanması için yeterlidir. Satıcı tercih edilen seçimlik hakkı yerine getirmek zorundadır. Dolayısıyla ayıbın küçük, büyük veya orantılı olup olmaması sonucu değiştirmeyecektir. Asıl olan alıcının ürünü ilk aldığı zamanki tercih hakkıdır. Ayıplı, defolu veya kusurlu bir ürünü indirimli fiyata alıp almama tamamen alıcının tercihidir. Eğer alıcı en ufak bir kusur bile olmasını istemeden parasını tam ödeyerek bir ürün alıyorsa bu niyet ile aldığı üründe sonradan gizli ayıp çıkması nedeniyle ayıbın tür ve oranı gerekçe göstererek alıcıyı ilk başta istemediği bir alışverişin içine ve tercihe zorlamak TBK 223 sayılı yasanın amaç ve emredici hükümlerine tamamen aykırıdır.Açıklanan bu hususlar doğrultusunda; dava konusu araçta motor kontrol ünitesinin araç km si henüz 36.842 km’de iken garanti kapsamında 3 kez yeniden programlandığı, motor kontrol ünitesi, araç seyir halinde iken en önemli tahrik mekanizması olan motor parçasının tüm yönetimini gerçekleştirdiği ve önemli arıza niteliğinde olduğu, aracın gizli ayıplı olduğu, araçtaki arızaların kullanım hatasından kaynaklanmadığı, araçtaki ayıbın yetkili servisçe yapılan müdahalelere rağmen kalıcı olarak giderilemediği, tamirinin mümkün olmadığı, imalat hatasının bulunduğu sabit olup, bu haliyle imalatı kusurlu olan aracı davacının almak istemediği açıktır. Her ne kadar her iki davalı vekili de aracın tamirinin yapılmış olması nedeniyle davacının seçimlik haklarından tamir hakkını kullanmış olduğunu ileri sürmüş olsalar da araçtaki arızanın kalıcı olarak halen giderilemediği, ayrıca davacının TBK’nın 227/4 bendine göre; alıcının seçimlik haklarından olan “Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme…” hakkının kullanıldığı, araçtaki ayıbın niteliği gözetildiğinde aracın ayıpsız benzeri ile değişimi yerine, TBK 227/4 m. uyarınca yine satılanın onarılmasına veya satış bedelinin indirilmesine karar verilmesinin hakkaniyet gereği doğru olmadığı, ayıplı aracın değer düşüklüğüne ilişkin zararı giderilerek de olsa davacının ayıplı aracı kullanmaya zorlanmayacağı (YHGK —– davacının, salt araçtaki arızanın ücretsiz onarımını talep etmiş olmasının; aksi yönde açık bir irade beyanı bulunmadığından, ilgili yasa maddesinde öngörülen diğer seçimlik haklarını terk ettiği sonucunu doğurmayacağı, davacının onarım hakkını kullanmış olmasının, yargılama sırasında aracın gizli ayıplı olduğunun ortaya çıkmasından sonra davacının bu tercihini aracın ücretsiz değiştirilmesi şeklinde kullanmasına engel olarak gösterilemeyeceği (YHGK— Esas—-Karar —bu nedenle davalı vekilinin değer düşüklüğüne yönelik ek rapor alınması talebinin yerinde görülmediği, davacının aracın misliyle değiştirilmesi talebinin haklı görüldüğü, açıklanan nedenlerle davanın kabulü ile, davaya konu özellikleri faturasında yazılı bulunan 1 adet—- plakalı ve —Model —-marka —-Şase Numaralı araç ayıplı olduğundan davalılara iadesi ile davalılarca ücretsiz olarak misli ile değiştirilmesine, tüm masrafların davalılarca tarafından karşılanmasına, dava konusu aracın infaz sırasında temin edilememesi durumunda İİK.nun 24. maddesine göre işlem yapılması mümkün olduğundan (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Esas No:—: Karar No:—- Karar Tarihi:22.06.2005) ve aracın üretilmiyor olması durumunda ayıplı aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesi kararının İcra ve İflas Kanunu’nun 24. maddesi kapsamında icraya konulması mümkün olup aracın temin edilememesi halinde İ.İ.K nun 24.maddesi gereğince işlem yapılmasına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. (Emsal; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu —. —.T., Yargıtay Hukuk Genel Kurulu —– kararı, —- BAM —. HD’nin —- Esas — Karar sayılı kararı)

H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜNE,
1-Davaya konu özellikleri faturasında yazılı bulunan 1 adet —- plakalı ve— Model — marka —-model ve —- Şase Numaralı araç ayıplı olduğundan davalılara iadesi ile davalılarca ücretsiz olarak misli ile değiştirilmesine, tüm masrafların davalılar tarafından karşılanmasına,
2-Aracın temin edilememesi halinde İ.İ.K nun 24.maddesi gereğince işlem yapılmasına,
3-Karar harcı 12.145,52 TL’den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 3.036,38 Tl peşin harç ve 5.900,00 TL tamamlama harcı olmak üzere toplam 8.936,38 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.209,14 TL harcın davalılardan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 80,70 TL başvurma harcı, 3.036,38 TL peşin harç ve 5.900,00 TL tamamlama harcı olmak üzere toplam 9.017,08 TL harcın davalılardan tahsili ile davacı taraf ödenmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 219,00 TL tebligat ve müzekkere gideri, 4.800,00 TL bilirkişi heyet kök ve ek rapor (2 farklı bilirkişi) ücreti olmak üzere toplam 5.019,00 TL yargılama giderinin davalılardan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
6-Davalılar tarafından yapılan bir yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T’deki esaslara göre belirlenen 27.670,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-7155 sayılı Kanun ile 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na eklenen 18/A maddesinin 13.fıkrası ve yürürlükte bulunan Arabuluculuk Ücret Tarifesi uyarınca Hazine tarafından karşılanan 1.600,00 TL arabuluculuk ücretinin davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
9-Dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,Dair, davacı vekili, davalı —- vekilinin, davalı —- vekilinin yüzlerine karşı, kararın taraflara tebliğinden 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.