Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/903 E. 2023/311 K. 13.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/903 Esas
KARAR NO : 2023/311

DAVA : Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/07/2021
KARAR TARİHİ : 13/04/2023
—– Asliye Ticaret Mahkemesi —–Esas —– Karar sayılı Görevsizlik Kararı ile mahkememize geldiği, mahkememizin esasına kaydının yapıldığı, davacı vekili tarafından davalı aleyhine mahkememizde açılan davada dava dilekçesinin zorunlu yasal unsurları içerdiği anlaşılmış olmakla dosya incelendi.—–
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: davacı adına kayıtlı —–plaka sayılı araç ile davalı müvekkil şirket adına kayıtlı —– plaka sayılı aracın 30.05.2019 tarihinde trafik kazasına karıştığını, davalı müvekkil şirketin bu kazaya istinaden 02.03.2021 tarihinde —– İcra Müdürlüğü’nün —— esas sayılı dosyası kapsamında davacı şirkete karşı icra takibi başlattığını, ilgili icra müdürlüğü dosyasına davacının 08.03.2021 tarihinde davacının itiraz dilekçesi sunduğu ancak buna rağmen davalı müvekkili şirket tarafından takibin kesinleştirildiğini ve davacıya ait taşınır ve taşınmaz kayıtlarına haciz konduğunu, bu nedenle davacı firmanın müşterilerine karşı zor durumda kaldığını, ticari itibarının zedelendiğini ifade edilerek, haksız uygulandığını iddia ettiği haciz uygulaması ile ilgili davalı müvekkil firmadan 3.000,00 TL tutarında manevi tazminatın haksız fiilin gerçekleştiği tarihten itibaren işleyecek olan yasal faizi ile birlikte, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: huzurdaki davanın esastan reddini, bir özel hukuk tüzel kişisi olan ve insani duyguları hissedemeyen davacı şirketin manevi tazminat talebinde bulunması hukuken mümkün olmadığını, davacı uğradığını iddia ettiği manevi zararın içeriği ve boyutuna yönelik dava dilekçesinde genel geçer ifadelere yer vermiş, dava dosyasına somut bir delil ibraz edemediğini, her ne kadar davacı tarafından söz konusu icra dosyasına itiraz dilekçesi ibraz edildiği iddia edilmekteyse de, bu itiraz dilekçesi tarafını tebliğ edilmediği, İcra müdürlüğü de işbu talebinin kabul etmiş ve davacının mal varlığı üzerine haciz şerhi işlenmesine karar verildiğini, davalı müvekkil şirket, davacının uğradığını iddia ettiği manevi zarardan sorumlu olmadığını, taleplerin haklılığı konusunda araştırma ve inceleme yapma görev ve yetkisinde olan, borca itiraz edilmiş olan bir dosyada takibin durması yönünde karar verme görev ve yetkisinde olan ve haciz talebini reddetme görev ve yetkisine haiz olan kurum İcra Müdürlüğü olduğunu, haksız bir haciz uygulaması söz konusuysa, bu durumdan davalı müvekkil şirket sorumlu olduğunu, salt alacağını tahsil amacıyla hareket eden ve bu doğrultuda İcra Müdürlüğünden talepte bulunan müvekkili şirketin davacıya yapılan haciz uygulaması ile ilgili bir sorumluluğu bulunmadığını, bu nedenle haksız ve hukuka aykırı davanın reddi karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava, haksız icra takibi ve haksız haciz iddiası ile manevi tazminat isteğine ilişkindir ve dava dosyası mahkememize—-Esas——Karar sayılı Görevsizlik Kararı üzerine süresinde taleple gelmiştir.19.12.2018 günlü —— yayımlanarak, yürürlüğüne giren 7155 Sayılı Kanunun 20. maddesi ile 6102 Sayılı TTK. ‘nın ( 5. ) maddesine eklenen 5/A maddesi gereğince ticari davalarda konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmasından önce arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olarak düzenlenmiş olması ve 7155 Sayılı Kanunun ( 23. ) maddesi ile 6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununa eklenen 18/A ( 2 ) maddesi ile “Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hlinde herhangi bir işlem yapılmakszın davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir” hükmü getirilmiştir.6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/1-2 maddesine göre; Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” şeklindedir.Dava asliye hukuk mahkemesinde zorunlu arabuluculuk yoluna başvurulmadan açılmıştır.
6102 Sayılı TTK’ya 7155 Sayılı Kanunun 20.maddesi ile “dava şartı olarak arabuluculuk” başlığı ile 5/A hükmü eklenmiş ve 01/01/2019 tarihinden itibaren TTK 4.maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olduğu kabul edilmiştir. Davacının davası bu anlamda zorunlu arabulucuğa tabi alacak davasıdır.Davacı asliye hukuk mahkemesinde dava açmadan önce zorunlu arabuluculuk dava şartını yerine getirmemiştir. Görevsiz mahkemede dava açıldıktan sonra, dava şartı arabuluculuk kapsamında arabulucuya başvurarak görevsiz mahkemedeki yargılama aşamasında arabuluculuk işlemlerinin tamamlanması halinde dosyanın gönderildiği görevli mahkemece dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilemeyeceği Yargıtay ve BAM daireleri tarafından kabul edilmekle birlikte somut olayda davacının böyle bir başvurusu da olmadığından davanın zorunlu arabuluculuk dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Arabuluculuk dava şartı yerine getirilmediğinden DAVANIN USULDEN REDDİNE,
2-Karar harcı 179,90 TL’den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 59,30 TL harcın mahsubu ile eksik 120,60 TL davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T’deki esaslara göre belirlenen ve dava miktarını geçmemek üzere 3.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan 200,00 TL tebligat ve müzekkere yargılama giderinin davacı taraftan tahsili ile davalı tarafa ödenmesine,
6-Dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın taraflara tebliğinden 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.