Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/893 E. 2023/386 K. 17.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/893 Esas
KARAR NO: 2023/386
DAVA: İpotek (İpoteğin Kaldırılması (Fekki))
DAVA TARİHİ: 15/11/2022
KARAR TARİHİ: 17/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan İpotek (İpoteğin Kaldırılması (Fekki)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;müvekkili ile davalı arasında——– yevmiye numaralı———-maddesi gereği müvekkiline düşen dairelerden üçü üzerine arsa sahipleri lehine inşaat teminat ipoteği tesis edildiğini, müvekkili tarafından sözleşmeye göre inşaattaki ince işlerin tamamlandığını, dairelerin teslim edildiğini ve iskanın alındığını, buna rağmen ipotek şerhlerinin kaldırılmadığını, dava dışı ——– Nolu bağımsız bölümler üzerindeki inşaat teminat ipoteklerinin fekki için ———- numaralı ihtarnamesinin keşide edildiğini, keşide edilen ihtarname akabinde dava dışı ———bireysel olarak şerhlerini kaldırdıklarını, müvekkili tarafından 05.04.2022 tarihinde iskan alınmış olmasına rağmen davalının kötü niyetli olarak şerhi kaldırmadığını, sözleşme kapsamında müvekkili tarafından ipoteğin kaldırılması için tüm yükümlülüklerin yerine getirildiğini, davalı tarafça farklı ve sözleşme kapsamında olmayan sebeplerin kötü niyetli bir şekilde ileri sürüldüğünü, davalı tarafın ipoteği hukuka ve sözleşmeye aykırı olarak fek etmemesi nedeniyle maddi ve manevi zararlarının olduğunu bu konuda dava açma hakkını saklı tuttuklarını belirterek ——– bağımsız bölümler üzerindeki inşaat teminat ipoteğinin fekkini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA :Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;davacının sözleşme eki teknik şartnameye aykırı imalatlar yaptığını, davacıya gönderilen ihtarname ile eksikliklerin giderilmesinin talep edildiğini, eksikliklerin tespiti için ——- sayılı dosyası ile dava açıldığını, davacı şirketin inşaatı geç teslim ettiğini, müvekkili ve dava dışı bir kısım kat maliklerinin davacı firma aleyhine geç ifadan kaynaklanan tazminat ve inşa edilen binadaki eksik ve ayıplı imalatın giderilmesi için dava açtıklarını ve davanın derdest olduğunu, bu davanın açılmasından sonra davacının inşaatın iskan ruhsatını aldığını, açılan bu davanın neticelenip davacının ödemesi gereken tutarın tespit edilmesinden sonra ipotek fek işleminin yapılması gerektiğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.

İNCELEME ve GEREKÇE:Dava, hukuki niteliği itibari ile 6098 sayılı TBK’nun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmenin bir türü olan düzenleme şeklinde satış payı vaadi ve arsa payı karşılığı inşaat sözleşmenden kaynaklanmakta olup davacı yüklenici, davalı ise arsa sahiplerinden biridir. Davacı ile davalının da içinde yer aldığı arsa malikleri arasında ——-yevmiye nosu ile sözleşme imzalanmış olup bu sözleşmenin —uyarınca davacıya düşen dairelerden üçü üzerine arsa sahipleri lehine inşaat teminat ipoteği tesis edildiği, buna göre —-bağımsız bölümler üzerinde davalı yanı sıra ——–lehine ipotek tesisi yapıldığı anlaşılmıştır. Davacı işlerin yapılıp tamamlandığını, ipotek lehdarlarının ipoteği kaldırmamaları nedeniyle ihtar gönderildiğini, diğer arsa maliklerinin ipotek şerhlerini kaldırttığını, davalının ise bağımsız bölümlerdeki ipotek şerhini kaldırmadığını ileri sürerek ipoteklerin fekkini taleple dava açmış, davalı ise davacının teknik şartnameye aykırı iş yaptığını, bu yüzden ———— dava açıldığını, ipoteğin fekki koşullarının oluşmadığını ileri sürmektedir.
Dilekçeler aşaması tamamlanmış taraflar ön inceleme duruşmasına davet edilerek HMK 115 maddesi uyarınca dava şartlarının incelenmesine geçilmiştir. HMK 114/1-c maddesi mahkemenin görevli olmasını dava şartı olarak düzenlemiştir.
6102 sayılı TTK’nın 4. Maddesi ticari davaları tanımlamış olup her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile aynı maddenin devamı fıkralarında belirtilen davalar ticari dava olarak nitelendirilmiştir. 6102 sayılı TTK’nın 5/3 maddesinde Asliye Ticaret Mahkemeleri ile asliye hukuk mahkemeleri ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu ve bu durumda göreve ilişkin usul hükümlerinin uygulanacağı kabul edilmiştir. Öte yandan 6102 sayılı TTK’nın 4. Maddesinde ticari davalar ayrıca mutlak ve nisbi ticari davalar olarak ikiye ayrılmıştır. Mutlak ticari davalar tarafların sıfatına yada uyuşmazlığın bir ticari işletme ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari sayılan davalar olup Kanunun 4.maddesinde ve özel kanunlarda düzenlenen davalardır. Nispi ticari davalar ise tarafların tacir sıfatını taşıdığı ve aynı zamanda her iki tarafında ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıktan doğan davalardır. Somut olayda davacı yönünden bakıldığında davacının tacir olduğu ve uyuşmazlığın davacı yönünden onun ticari işletmesini ilgilendirdiği hususu tartışmasızdır. Davalı ise gerçek kişi arsa sahibidir. Sahibi olduğu arsa hissesi nedeniyle davacı ile sözleşme imzalamıştır. Davalının ———- nezdinde bir şahıs firmasının olduğu, işletme defterine göre defter tuttuğu ve 213 Sayılı VUK 177 maddesinde belirlenen sınırların altında kaldığı tespit edilmiş olmakla birlikte sözleşmenin tarafının davalının gerçek şahıs işletmesi olmayıp bizzat kendisi olduğu arsa sahibi sıfatıyla hareket ettiği, ticari işletmesini ilgilendiren bir uyuşmazlığın söz konusu olmadığı nispi ticari davadan bahsedilemeyeceği gibi olayda mutlak ticari dava da söz konusu olmadığından mahkememizin görevsiz olduğu davaya bakmaya Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğu sonucuna varılarak davanın mahkememizin görevsizliği nedeniyle dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilip aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK 114/1-c maddesi uyarınca mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine,
2-Karar kesinleştiğinde süresinde talep halinde dosyanın görevli ——— NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’ne gönderilmesine,
3-HMK 20.maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden sonra 2 haftalık süre içerisinde dosyanın gönderilmesi için talepte bulunulmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
4-HMK’nun 331/2 maddesi uyarınca yargılama giderleri ve vekalet ücretinin görevli mahkemede değerlendirilmesine,
HMK 345. Maddesi hükmü uyarınca kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere e duruşma olarak katılan davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 17/05/2023