Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/817 E. 2023/78 K. 07.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/817 Esas
KARAR NO: 2023/78
DAVA : Alacak (Komisyonculuk Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 24/10/2022
KARAR TARİHİ: 07/02/2023
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Komisyonculuk Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Davacının alacağına ilişkin —— dosyası ile icra takibi başlattığını , borçlunun bu borca itiraz ederek takibi durdurduğunu, borçlunun itirazında haksız ve kötü niyetli olduğunu, Davacının davalı borçluya şirkete —– bulunan—- taşınmazın kiralanması konusunda aracılık yaptığını, davacının verdiği hizmetin sonucu olarak davalı şirket ile KDV dahil 35.400,00 TL bedel üzerinden anlaşıldığını, bu nedenle davacının davalı şirkete fatura gönderdiğini, davalı şirketin bir gün sonra davacıya ait hesaba 16.225,00-tl’yi ——- şeklinde açıklama yaparak gönderdiklerini, davalı şirketin faturadan itibaren herhangi bir itirazda bulunmadığını, davalı şirket faturayı tebliğ aldıktan sonra süresi içerisinde herhangi bir itirazda bulunmadığını, ayrıca kısmi ödeme yaptığını, itibariyle fatura içeriğini kabul ettiğini, davalı borçlunun kalan bakiyeyi ödemediğini, faturanın ödenmeyen miktarı için takip başlatıldığını ve bu takibin durdurulduğunu, arabuluculuğa başvurulduğunu ancak anlaşmanın sağlanamadığını, bu nedenle; borçlunun yapmış olduğu haksız ve hukuka aykırı İtirazın İptali ile borçlunun kötü niyeti sabit olduğundan alacağın %20 sinden aşağı olmamak üzere İcra İnkar Tazminatına çarptırılmasına , dava harç ve masrafları ile vekalet ücretinin karşı yana tahmilini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı tarafa dava dilekçesi ile tensip zaptının tebliğe çıktığı ancak yasal süresi içerisinde herhangi bir dilekçe sunmadığı anlaşıldı.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava; Davacının davalı şirkete — bulunan —- taşınmaz kiralanması işine aracılık edildiği, bu bağlamda diğer davalı tarafından taraflar arasında aracılık neticesinde anlaşılan bedelin ödenmediği bu nedenle —- sayılı dosyası ile ilgili alacağın takibe konulduğu ve işbu takibe itiraz neticesinde ——-sayılı dosyasında itirazın iptali istemine ilişkindir.
Görev kamu düzeninden olduğundan taraflarca ileri sürülmese dahi mahkeme tarafından resen dikkate alınmalıdır.
6102 sayılı TTK’nın 4. maddesine göre bir davanın ticari dava olabilmesi için uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğmuş bulunması veya anılan yasa maddesinde sayılan mutlak ticari davalardan sayılması gerekir.
6102 sayılı TTK’nın 12. maddesinde “Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişiye tacir denir” hükmünü içermektedir.
TTK’nun 19. maddesinde “Bir tacirin borçlarının ticari olması asıldır. Ancak, gerçek kişi olan bir tacir, işlemi yaptığı anda bunun ticari işletmesiyle ilgili olmadığını diğer tarafa açıkça bildirdiği veya işin ticari sayılmasına durum elverişli olmadığı takdirde borç adi sayılır. Taraflardan yalnız biri için ticari iş niteliğinde olan sözleşmeler, Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, diğeri için de ticari iş sayılır” hükmü bulunmaktadır.
Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır.
Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. Mahkeme duruşma yapmadan, yani taraflara tebligat yapıp onları dinlemeden dosya üzerinden de görevsizlik kararı verebilir. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmış ise veya yapılmamış olsa bile re’sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip, karara bağlamalıdır.
6098 sayılı Borçlar Kanununun 520. maddesinde simsarlık sözleşmesi ve 532. maddesinde komisyon sözleşmesi düzenlemiştir. 6098 sayılı TBK’nın 532 vd maddelerindeki düzenlemeye göre komisyon sözleşmesi “Ücret karşılığında kendi adına ve vekâlet verenin hesabına kıymetli evrak ve taşınırların alım satımını üstlendiği sözleşmedir.” Aynı Kanunun 520–525 maddelerinde düzenlenen simsarlık sözleşmesi ise “Simsarın (tellalın), taraflar arasında bir sözleşme kurulması imkanını hazırlamasını veya kurulmasına aracılık etmeyi üstlendiği ve bu sözleşmenin kurulması halinde ücrete hak kazandığı sözleşmedir. Simsar, ancak yaptığı faaliyet sonucunda sözleşme kurulursa ücrete hak kazanır.” TTK 4/1-c. maddesine göre, tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın komisyon sözleşmesinden (532-545 maddeler) doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Tellalık (simsarlık) sözleşmesinden doğan hukuk davaları ise TTK’nın 4. maddesi anlamında ticari dava sayılmamıştır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4/1 maddesinde her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın “.. Komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ile 554, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş … hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır” düzenlemesi yapılmıştır. Bu düzenlemelerde taşınmaz simsarlığı sözleşmelerinden doğan davaların ticari dava sayılacağı hususu yer almamıştır.
Davacı vekili 07.02.2023 tarihli celsedeki beyanında da davalı şirkete —– bulunan —- taşınmaz kiralanması işine aracılık edildiği ve işbu aracılık bedeline ilişkin —- ile takip başlatıldığı ve taraflar arasında aracılık hususunda anlaşılmasına rağmen yazılı bir aracılık sözleşmesi de bulunmadığı ayrıca taraflar arasındaki ilişkinin komisyonculuk sözleşmesi yahut anlaşması olmadığına dair beyanının ve kabulünün bulunduğu ,6098 Sayılı TBK’nun 532.vd maddeleri karşısında davacı tarafça yapılan aracılık işinin kıymetli evrak veya taşınır alım satımına ilişkin olmayıp taşınmaz satımına aracılık olduğundan ,taraflar arasında anlaşılan hususun taşınmaz simsarlığına ( 6098 Sayılı TBK’nun 520–525 maddeleri) ilişkin olduğu anlaşılmış olup davacının davalıya verdiği hizmetin tellallık(simsarlık) hizmeti olarak kabulü gerekip, simsarlık hizmetinin karşılığı olan ücretin tahsili sebebiyle icra takibini başlattığı ve eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır.
Yukarıda açıklanan Kanun hükümleri uyarınca taşınmaz simsarlığı sözleşmelerinden doğan davaların ticari dava sayılacağı hususu yer almamış olduğundan davacının taşınmaz tellallığı akdine dayanarak davalıya karşı açtığı bu davaya bakma görevi Asliye Hukuk Mahkemesine ait olduğu anlaşıldığından HMK’nun 114/1-c ve 20. maddeleri uyarınca mahkememizin görevsizliğine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir. ——–
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Dava dilekçesinin görev nedeniyle reddine, MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Görevli mahkemeninin —— Nöbetçi ASLİYE HUKUK MAHKEMELERİ olduğuna,
3-HMK 20.maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden sonra 2 haftalık süre içerisinde talep edilmesi halinde dosyanın görevli —— Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine belirtilen süre içerisininde dosyanın gönderilmesi için talepte bulunmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına,(ihtar edildi)
4-HMK’nın 331/2 maddesi uyarınca yargılama giderleri ve vekalet ücretinin görevli mahkemede değerlendirilmesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 07/02/2023