Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/815 E. 2023/643 K. 12.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2022/815 Esas
KARAR NO: 2023/643
DAVA:İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:12/09/2022
KARAR TARİHİ:12/09/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: müvekkili ——arasında davalı —-olan alacağının —-devrine ilişkin —– tarihli Temlikname tanzim edildiğini, söze konu temliknamenin ilgili —– tarihinde davalı tarafa tebliğ edildiğini, bu temlike dayalı olarak 06/01/2022 tarihinde temlik bedelinin tahsiline dair davalı tarafa yazılı başvuruda bulunmalarına rağmen süresi içerisinde başvurularına cevap verilmediğini, işbu durum üzerine davalı aleyhine ——– dosya ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, akabinde Davalı —– takibe itiraz etmiş olup ———— tarihinde takibin borçlu yönünden durdurulmasına karar verildiğini, ancak davalı tarafın itirazlarının hukuka ve yasaya aykırı olup takibin dayanağının temlik sözleşmesi olduğunu, müvekkili ile yapılan takibe konu temlik sözleşmesi —-yapılmış olup esasa ve —- gereği yazılı şekil şartına uyduğunu, yine bu temliğin—– muhataba — tarihinde yazılı olarak ihbar edildiğini beyan ederek davanın kabulüyle———– dosyasında durdurulan takibin devamına, itirazın iptaline, hukuki dayanaktan yoksun kötü niyetle icra takibine itiraz edildiği ve alacağımız likit olduğu için haksız itiraz sebebiyle alacağımızın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini dava talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: dava konusu hukuki ilişkiye konu tazminat alacaklısının——- olduğunu, bedensel zarar nedeniyle tazminat talep etme hakkının işbu şahsa ait olduğunu, davacı tarafın her ne kadar söz konusu alacağı temlik aldığını iddia etmiş olsa da işbu temlik işleminin geçerliliğinin mahkemenizce incelenmesini talep ettiğini, temliğe dayanılarak açılacak bir davada husumetin temlik verene yönlendirilmesi gerektiğini, alacağın devri için temlik tarihinde alacağın doğmuş ya da mutemel olması gerektiğini, dava konusu temlik tarihinde ise doğmuş bir alacak olmadığı gibi, doğması muhtemel bir alacağın da olmadığını, müvekkili şirket tarafından temlik eden tarafa ——- ödeme yapıldığını, söz konusu ödeme dışında, davacı tarafça talep edilen temlik miktarınca bir alacak daha doğup doğmadığının tespitinin gerekmekte olduğunu, temlik verenin maluliyetinin ve kazaya karışan araçların kusur oranlarının —— kanalıyla tespitinin gerektiğini, kabul manasında olmamak üzere, müvekkili şirket söz konusu zarardan azami olarak poliçe teminat limitleri dahilinde sorumlu olduğunu, temlik tarihinde maluliyet, kusur oranları tazminat hesaplamasının olmadığını, likit bir alacaktan söz edilmesi mümkün olmadığından icra inkar tazminatı talebinin de reddine karar verilmesini, davanın esastan ve usulden reddini, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini arz ve talep etmiştir.

İNCELEME ve GEREKÇE:Dava, davacının 18/02/2019 tarihli temliknameye dayanarak temlik bedelinin davalıdan tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. 7155 sayılı Yasa ile 6102 sayılı Yasaya 5/A maddesi eklenerek ticari davalarda arabuluculuk dava şartı haline getirilmiş olup, mahkememizdeki dava 12/09/2022 tarihinde açılmakla davacının dava şartı arabuluculuk koşulunu yerine getirdiği görülmüştür. Aynı Yasa ile 6325 sayılı Kanuna dava şartı arabuluculuk başlığı ile 18/A maddesi de eklenmiş olup bu madde uyarınca yapılan incelemede davacının arabulucuya başvurduğu, 04/08/2022 tarihinde yapılan toplantıya tarafların katıldığı, 23/08/2022 tarihinde yapılan toplantı neticesinde tarafların anlaşamadıklarına ilişkin arabuluculuk son tutanağının da düzenlenmiş olduğu görülmüştür.—— sayılı dosyası yapılan incelemesinde; davacı alacaklı tarafından davalı aleyhine toplam 15.000,00 TL alacağın tahsili için takip başlatıldığı, takip dosyasında ödeme emrinin tebliği ile davalının süresinde takibe itiraz ederek borcunun bulunmadığını bildirdiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, mahkememizde açılan davanın süresinde olduğu tespit edilmiştir.Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamının değerlendirilmesinde; Dava, alacağın temlikinden kaynaklanan alacağın tahsili için yapılan icra takibine itirazın iptali istemidir. 6098 sayılı Yasa’nın 188 ve devamı maddelerinde düzenlenen alacağın temliki, borç ilişkisinden doğan belli bir talep hakkının devrine yönelik olarak alacaklı ile onu devralan üçüncü kişi arasında borçlunun rızası aranmaksızın yapılan ve sadece kazandırıcı bir tasarruf işlemi niteliğini taşıyan şekle bağlı bir sözleşmedir. Alacağın temliki ile birlikte borcun ödenmesini istemek hakkı da yeni alacaklıya geçer. Bu kurum borçlar hukukunda düzenlenmiş olup buna göre temlikin geçerli olabilmesi için borçlunun rızasının alınmasına veya borçluya bilgi verilmesine gerek yoktur. Diğer yandan, alacağın temlikinin geçerli olabilmesi için; (a)bir alacağın mevcudiyeti, (b) sözleşmeye bağlanması, (c)temlik edenin tasarrufa yetkili olması, (d) temlikin yasaklanmamış olması gereklidir. Temlik edilemeyecek haklar Yasa’da istisnai olarak sayılmıştır. Alacağın temlikinde alacaklı, halen sahip olduğu bir hakkını devredebileceği gibi, henüz mevcut olmayan, müstakbel bir alacağını da devredebilir. Temlik edenin, temlik anında sahip olduğu bir hakkını devrettiği durumlarda, yapılan bu tasarruf işlemiyle alacaklı, malvarlığının aktifindeki mevcut haklarda, başkası lehine bir azalmayı kabul etmektedir. Böylece, temlik akdi yapılır yapılmaz alacak ve alacağa bağlı olan bütün fer’i haklar devralana geçmektedir. ———- Nitekim, temlik eden kişinin, temlikle birlikte borçluyla hukuki ilişkisi kesildiğinden, alacağın tahsilini dava ve talep hakkının da, temellük edene geçmesi, alacağın temlikinin doğal bir sonucudur. Kural olarak alacağın temlikinde, borçlunun hukuki durumunda herhangi bir değişiklik olmamakta, sadece muhatap olacağı kişi (alacaklı) değişmektedir. TBK nun 188 inci maddesinde de, borçlunun temlik edene karşı haiz olduğu def’ileri, temellük edene karşı da ileri sürebileceği belirtilmekle alacağın, temlik sırasındaki mevcut durumuyla yeni alacaklıya geçeceği ifade edilmektedir. Alacak, temlik edilmekle temlik edenin alacaklı sıfatı son bulacağından borçludan edimini ifa etmesini talep edemeyeceği gibi, borçlu tarafından vâki olan ifayı da kabul edemez. Borçlu, edimini bundan böyle «temellük edene», yani «yeni alacaklı»sına ifa etmekle mükelleftir. Ancak, alacağın temliki borçlunun muvafakatini gerektirmediğinden, borçlunun bu temlikten haberi bulunmayabilir. Temlikten habersiz olan borçlu, hüsnüniyetle borcunu temlik edene, yani eski alacaklısına ifa ederse, borcundan kurtulur. Eğer borçlu, alacağın temlik edilmiş olduğundan haberdar edilmiş bulunuyorsa, borcunu ancak temellük edene ifa edebilir; temlik edene ifada bulunmuş olduğu takdirde, temellük edene karşı da ikinci bir ifada bulunmakla yükümlü olur. Borçluya alacağın temlik edilmiş olduğunu temlik eden de, temellük eden de bildirebilir; bu ihbar herhangi bir şekle de bağlı değildir.Davaya konu olayda, davalı sigorta şirketinden alacaklı olan dava dışı —– alacağın devri sözleşmesi ile 15.000,00.-TL alacağını davacı ——– temlik etmiştir.Davalı ayrıca temliknamenin kendisine tebliğinden evvel borcu temlik eden alacaklıya ödediğini savunmuş ve buna ilişkin belgeleri ibraz etmiştir. Ancak alacağın temliki sözleşmesinin 25/02/2019 tarihinde davalıya tebliğ edilmesine rağmen 30/12/2021 tarihinde dava dışı temlik edene ödeme yapan davalının alacağın temlikinden haberdar olmadığı ve bu nedenle iyi niyetle temlik edene ödemede bulunduğu kabul edilemeyeceğinden ve temlikname tebliğ edilmesine rağmen tebliğ tarihinden sonraki bir tarihte devredene yapılan ödeme temlik alana karşı olan ödeme sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağından TBK 186/1 maddesi davanın kabulüne karar verilmesi gerekmiş itirazın iptaline karar verilmiş, yine alacak likit olduğundan hükmedilen tutarlar yönünden % 20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar vermek gerekmiş ancak sehven itirazın iptali yerine 15.000,00 TL alacağın tahsili şeklinde karar verilmiş ve icra inkar tazminatı yönünden kısa kararda hüküm kurulmamıştır.

H Ü K Ü M:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜNE,
1-15.000,00 TL alacağın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
2-Karar harcı 1.024,65 TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 256,17 TL harcın mahsubu ile bakiye 768,48 TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
3-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 80,70 TL başvurma harcı ve 256,17 TL peşin harç olmak üzere toplam 336,87‬ TL harcın davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
4-Davacı tarafından yapılan toplam 90,00 TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
5-Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T’deki esaslara göre belirlenen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-7155 sayılı Kanun ile 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na eklenen 18/A maddesinin 13.fıkrası ve yürürlükte bulunan Arabuluculuk Ücret Tarifesi uyarınca Hazine tarafından karşılanan 1.560,00 TL arabuluculuk ücretinin davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
8-Dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yokluklarında, kararın taraflara tebliğinden 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.12/09/2023