Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO 2022/646 Esas
KARAR NO:2023/808 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:08/09/2022
KARAR TARİHİ:01/11/2023
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketle davalı arasındaki ticari satış ilişkisi çerçevesinde, davalıya 123,750 kg ——— malzemesinin satıldığını, satışa dair ——- tutarlı ve —— bedelli e-arşiv fatura tanzim edilerek davalıya usulüne uygun iletildiğini, davalının, mezkur fatura için, ———— açıklaması ile müvekkili şirkete 140.000,00 USD havale işlemi ile ödeme yaptığını, fatura bedelinin bakiye tutarı olan 135.347,75 USD’nin, müvekkili şirketin bütün iyi niyet ve çabalarına rağmen davalı tarafça ödenmediğini, davalının
hiçbir aşamada satışa ve faturaya yönelik bir itiraz ileri sürmediğini, zaten ileri sürebilecek bir
itirazının da bulunmadığını, kaldı ki yukarıda bilgileri verilen ödemede de açıkça faturaya atıfta
bulunularak ödeme yapılmış olmasının zaten davalının satışı kabul ettiği anlamına geldiğini,
davalının ticari defter ve kayıtlarından da görüleceği üzere, müvekkilinden aldığı malı başka
bir firmaya sattığını, davalı şirketin tuttuğu kayıtların yetersiz olabileceği de değerlendirildiğinde, satış yapılan diğer firma kayıtlarının da celbini talep ettiklerini, davalı tarafça ödenmeyen bakiye tutarı için bir kısım görüşmeler yapıldığını, ancak bunların oyalama amacının ötesine geçmediğini, davalı aleyhine ———-esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, icra takibine davalı tarafça haksız ve mesnetsiz olarak itiraz edilmesi neticesinde takibin durduğunu, müvekkilinin davalı şirketin
ticari faaliyetleri konusunda ciddi şüphe duyduğunu, zira davalının şirket merkezinin son derece tuhaf bir lokasyonda yer almasının yanında, ——- sektöründe de müvekkili şirketten tedarik ettiği bir kısım malları pazarlama dışında, hiçbir ticari faaliyetinin müvekkilince tespit edilemediğini, bu durumun; müvekkilinden aldığı birkaç kafile malı satmaya matuf ticari faaliyet göstermesi dışında başkaca bir iş, işlem ve faaliyeti tespit edilemeyen davalı şirketin, sadece müvekkili şirketten mal almak için kurulduğu düşüncesini akla getirdiğini, taraflar
arasındaki ticari ilişki ve buna bağlı satış işleminin tereddüde mahal bırakmayacak şekilde hukuki
ve ticari anlamda sübuta erdiğini, davalının fatura bedelinin bakiye tutarı olan 135.347,75
USD’yi ödemediğini, bu nedenle davalının yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına, ve davalının %20 ‘den aşağı olmamak üzere inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili ile davacı şirket arasında plastik hammadde ticareti yapıldığını, bedelinin ödendiğini, davacının iddialarının asılsız olduğunu, davacı tarafından verilmeyen hizmetin tutarının dava konusu icra takibiyle istendiğini, söz konusu hammaddenin bozuk ve eksik olarak teslim edildiğini, müvekkili şirketin bu ticaret doğrultusunda maddi olarak büyük zarara uğradığını, iş yaptığı firmalara karşı mahcup olunduğunu, davacı şirketin bozuk malları iade
almadığını, yenisi ile değiştirmeyi teklif etmediğini, buna rağmen müvekkili şirketin iyi niyet
ile davacı şirketi zarara sokmamak amacıyla fatura tutarının ödediğini, teslimi Gerçekleşmeyen ürünler için müvekkili şirketten talep edilen rakamın sebepsiz zenginleşme olacağını beyan ederek, davanın reddine, karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle İİK 67 maddesinde düzenlenen itirazın iptali davasıdır. Davacı mahkememizde açtığı itirazın iptali davasında, davalı ile arasındaki ticari satış ilişkisi çerçevesinde satışı yapılan polivinil klorür malzemesi karşılığı ———- no.lu faturanın düzenlenerek davalıya iletildiğini, davalının bu fatura karşılığı olmak üzere 14/09/2021 tarihinde 140.000 USD ödeme yaptığını, bakiye 135.347,75 USD.nin ise ödenmediğini, davalının hiçbir aşamada satışa ve faturaya itiraz etmediğini, aksine kısmi ödeme yaptığını, kendisinden aldığı malı başka bir firmaya sattığını, görüşmelerden sonuç alınamadığını bunun üzerine davalı hakkında icra takibine girişildiğini ancak davalının takibe haksız yere itiraz ettiğini, davalının kendisini zarara uğratma kastıyla hareket ettiğini belirterek davalının takibe itirazının iptaline ve takibin aynen devamına ve davalının %20’den aşağı olmamak üzere inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, davalı cevap dilekçesinde yapılan hizmet tutarının ödendiğini, davacının vermediği hizmetin bedelini talep ettiğini, söz konusu ham maddenin kendilerine teslim edildiğini fakat bozuk ve eksik teslimat yapıldığını, bu yüzden maddi olarak zarara uğradığını ve iş yaptığı firmalara karşı mahcup olduğunu, davacının bozuk malları iade almadığını, yenisiyle değiştirmeyi teklif etmediğini buna rağmen iyi niyetle ödeme yapıldığını, teslimi gerçekleşmeyen mal için talep edilen rakamın sebepsiz zenginleşmeye yol açacağını belirterek davanın reddini savunmuş, davacı ise davalı yanın malın kendisine teslim edildiğini kabul ettiğini, malın bozuk ve eksik teslim edildiği iddiasını kabul etmediklerini, bu konuda herhangi bir ayıp ve eksik ihbarı yapılmadığını, süresi içinde ayıp ihbarında bulunmayan alıcının artık bu yönde bir iddia ve itiraz ileri süremeyeceğini, davalının fatura tarihinden 5 gün sonra kısmi ödeme yaptığını, bir eksik ve ayıp varsa bu süre içinde görmesi gerektiğini, ödemenin faturaya atıfla yapıldığını, davalının tam ve eksiksiz olarak aldığı ürünleri başka firmalara sattığını, bu durumun ticari defter ve kayıtlarla da ortaya çıkacağını ileri sürmüştür.Dilekçeler aşaması tamamlanmakla mahkememizin 08/02/2023 tarihli ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş tarafların sulh olma imkanı bulunmadığından uyuşmazlık noktalarının tespiti ile tahkikat aşamasına geçilip deliller toplanarak bilirkişi raporu alınmak suretiyle sonuca gidilmiştir.Davaya esas takip dosyasında 1.325.168,96 TL.nin harca esas değer olarak gösterildiği, harca esas değerin hangi kur üzerinden hesaplandığının belli olmadığı, davacı vekilinin dava dilekçesinde 135.347.75 USD karşılığı şeklinde dava değerini belirttiği oysa takip çıkışının 135.658,75 USD olduğu, bakiye 311 USD yönünden davasının bulunup bulunmadığının anlaşılamadığı, dava dilekçesindeki sonuç talebinde davalının itirazının iptalinin talep edildiği anlaşılmakla; bu husus davacı vekilinden sorulmuş davacı vekili takipte istenen işlemiş faize ilişkin olarak da dava açtıklarını belirterek eksik peşin harcı tamamlamıştır.———– takip dosyasında davacının davalı hakkında ilamsız icra takibi başlattığı,123,750 kg pölivinil klorür malzemesi satışına dair ———– numaralı fatura bedelinin ödenmeyen bakiye tutarının tahsilini talep ettiği, düzenlenen ödeme emrinin tebliğ ile davalının süresinde takibe itiraz ettiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, mahkememizde açılan davanın süresinde olduğu anlaşılmıştır. Davalı vekili takibe itirazında müvekkilinin borcu bulunmadığını takip konusu borcun ödendiğini,davacı şirketin müvekkilini zarara uğrattığını bildirmiştir.Mahkememizin 23/02/2023 tarihli ara kararı uyarınca tarafların ticari defter ve dayanakları üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş, davalı taraf ticari defter ve dayanak kayıtlarını ibrazdan kaçınmıştır. Davacı yanın ticari defter kayıtları incelenmek suretiyle hazırlanan raporda bilirkişi davacı yanın alacağına dayanak olan faturanın ———- bedelli olduğunu, davalının faturanın tebellüğüne itirazının bulunmadığını, davaya konu davacının alacağına dayanak yaptığı faturanın e arşiv olarak tanzim edilmiş Elektronik Fatura olup davacının ticari defterlerindeki kayıtlara göre davalıdan takip tarihine en yakın tarih olan——— alacaklı göründüğünü, ancak davacının davadaki talebinin ——- olduğunu, aradaki farkın takip tarihindeki kur ile yıl sonundaki kur farkından kaynaklandığını beyan etmiştir.Taraflar arasında——- karşılığı düzenlenmiş fatura nedeniyle ticari satış ilişkisi bulunduğu, fatura içeriği malın davacı tarafça davalı tarafa teslim edildiği, davalının fatura bedeline mahsuben bir kısım ödeme yaptığı, ödemeye ilişkin dekontta özellikle fatura bilgileri yazılarak bu faturaya istinaden ödeme yapıldığının belirtildiği, davacının ödenmeyen fatura bakiye bedeli için icra takibi yapması üzerine davalının takibe itiraz ettiği, bu nedenle eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Davalı taraf cevap dilekçesinde davacının eksik ve ayıplı mal teslim ettiğini, malı geri almadığını ileri sürmüş ,davacı ise davalı yanın malın kendisine teslim edildiğini kabul ettiğini, malın bozuk ve eksik teslim edildiği iddiasını kabul etmediklerini, bu konuda herhangi bir ayıp ve eksik ihbarı yapılmadığını, süresi içinde ayıp ihbarında bulunmayan alıcının artık bu yönde bir iddia ve itiraz ileri süremeyeceğini, davalının fatura tarihinden 5 gün sonra kısmi ödeme yaptığını, bir eksik ve ayıp varsa bu süre içinde görmesi gerektiğini, ödemenin faturaya atıfla yapıldığını, davalının tam ve eksiksiz olarak aldığı ürünleri başka firmalara sattığını beyan etmiştir. Az öncede belirtildiği üzere esasen fatura içeriği malın teslim edildiği davalı yanın kabulündedir. Uyuşmazlık malın ayıplı olup olmadığı noktasındadır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 23/c maddesinde ticari satışlarda ayıp ihbar süreleri düzenlenmiş olup, buna göre, malın ayıplı olması teslim sırasında açıkça belli ise alıcı 2 gün içinde bu durumu satıcıya ihbar etmekle yükümlüdür,açıkça belli değil ise alıcı malı teslim aldıktan sonra 8 gün içinde inceleme veya incelelettirmek ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içerisinde satıcıya ihbar ile yükümlüdür. Somut olayda, davalı alıcının malın tesliminden itibaren bu süreler içinde ayıp ihbarında bulunmadığı bellidir. Davalı tarafça bu konuda dosyaya hiçbir delilde sunulmamış, aksine faturaya istinaden kısmi ödeme yapılmıştır. Ödeme dekontu incelendiğinde dekontta fatura bilgilerinin yer aldığı ancak ayıp konusunda bir ihtirazi kayıt konulmadığı da görülmüştür. Davalı yanın delil listesinde yemin deliline dayandığı anlaşılmakla dava konusu fatura içeriğinin eksik ve ayıplı teslim edilip edilmediği, teslimi gerçekleşen mallar için ödeme yapıp yapmadığı, davacıya borcunun bulunmadığı yönünde davacı tarafa yemin teklif etme hakkını kullanıp kullanmayacağı hususunda davalı vekiline bildirilmiş davalı taraf yemin teklif etme hakkını da kullanmamıştır. Yapılan yargılama toplanan deliller alınan bilirkişi raporu ile davacı ve davalı arasında takibe konu edilen fatura nedeniyle oluşan ticari ilişki çerçevesinde davacının davalıdan takipte talep edilen tutarda fatura bakiye alacağının mevcut olduğu, davalının teslim edilen ürünün ayıplı ve eksik olduğu iddiası yanı sıra süresinde ayıp ihbarında bulunduğunu ortaya koyamadığı, sonucuna varılmıştır.Davacı yan takipte ayrıca işlemiş faiz de istemiş ancak bilirkişi tarafından işlemiş faiz talebi yönünden hesaplama yapılmadığı görülmüştür. kararında “…. Dava, faturaya dayalı olarak başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı, icra takibinde işlemiş faiz talebinde bulunmuş, İlk Derece Mahkemesince davacının işlemiş faiz talebinin reddine karar verilmiş, davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf kanun yolu başvurusu ——— Mahkemesince esastan red edilmiştir.
6102 sayılı TTK 1530/4-a maddesinde, sözleşmede ödeme günü veya süresinin belirtilmemesi veya belirtilen sürenin beşinci fıkra hükümlerine aykırı olması durumunda faturanın veya eş değer ödeme talebinin borçlu tarafından alınmasını takip eden otuz günlük sürenin sonunda borçlunun ihtara gerek kalmaksızın mütemerrit sayılacağı ve alacaklının faize hak kazanacağı düzenlenmiştir.İcra takibinde istenen işlemiş faizin, açıklanan yasa hükmü kapsamında değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davalı temerrüdünün gerçekleşmediği gerekçesiyle işlemiş faiz yönünden fazlaya ilişkin istemin reddi doğru görülmemiş, kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir.” denilmiştir. Bozma ilamına konu dosyada dosyanın tarafları arasındaki ticari ilişkinin satım ilişkisi olduğu, somut olayda da taraflar arasındaki ticari satım ilişkisinde ödenmeyen bakiye alacak için TTK 1530/4-a maddesine göre davacının işlemiş faiz talep edebileceği sonucuna varılmıştır. Davacı takipte davalının kısmi ödeme yaptığı tarihten itibaren takip tarihine kadar geçen süre için faiz talebinde bulunmuş olup bunun için bilirkişiden tekrar rapor alınmasına gerek görülmeyerek hesaplama mahkememizce yapılmış,———- işlemiş faiz talep edebileceği anlaşılmış ancak takipteki tutar daha düşük olduğundan taleple bağlı kalınarak, davanın kabulüne, davalının———- sayılı takip dosyasında itirazının iptali ile takibin aynen devamına, davalının itirazında haksız ve alacağın likid oluşu göz önünde bulundurularak hükmedilen tutarın %20’si oranında —— icra inkar tazminatının davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-DAVANIN KABULÜNE, Davalının———— takip dosyasında itirazının iptali ile takibin aynen devamına,
Hükmedilen tutarın %20’si oranında 258.033,48 TL icra inkar tazminatının davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
2-Dava tarihindeki efektif satış kuru 1 USD= 18.2797 TL üzerinden hesaplanan karar harcı 169.395,22 TL’den davacı tarafından dava açılırken peşin olarak yatırılan16.004,74 TL ile tamamlama harcı olarak yatırılan 97,03 TL harcın mahsubu ile bakiye 153.293,45 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 16.101,77 TL harcın davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
4-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 261.990,06TL vekalet ücretinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 92,20 TL ilk masraf, 279,50 TL tebligat ve müzekkere gideri, 2.500,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.871,70 TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
6-Davalı tarafça yapılan yargılama gideri olmadığından karar verilmesine yer olmadığına,
7-7155 sayılı Kanun ile 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na eklenen 18/A maddesinin 13.fıkrası ve yürürlükte bulunan Arabuluculuk Ücret Tarifesi uyarınca Hazine tarafından karşılanan 780,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
8-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
HMK 345. Maddesi hükmü uyarınca kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzlerine karşı oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 01/11/2023