Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/606 E. 2022/968 K. 27.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/606 Esas
KARAR NO : 2022/968

DAVA : İstirdat
DAVA TARİHİ : 21/08/2022
KARAR TARİHİ : 27/12/2022
Mahkememizde görülmekte olan İstirdat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: davalı şirket, —— Esas sayılı dosyası ile 26.06.2021 tarihinde,—– plakalı araç ile ——plakalı aracın karışmış olduğu trafik kazası sonrası müvekkilinin olay yerini terk ettiği gerekçe göstererek hasar bedelinin rücuen ödenmesine yönelik müvekkiline karşı icra takibi başlatıldığını, söz konusu ödeme emrine müvekkilinin sehven itiraz etmediğini, bu sebeple cebri icra tehdidi altında dosya borcunu ödemek zorunda kaldığını, müvekkilinin davalı tarafa herhangi bir borcu bulunmadığını, müvekkilinin borçlu olmadığının tespitini, asıl alacağı 7.009,86 TL olan icra dosyasına faiz ve ferileriyle birlikte müvekkilce ödenen toplam 9.122,56 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyen yasal faiziyle birlikte istirdatını, davalı hakkında %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama masrafları ile vekalet ücretinin davalı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: müvekkili şirket, davacı aleyhine hasar bedelinin rücuen ödenmesine yönelik icra takibi başlattığını, 26/06/2021 tarihinde sigortalı araç,—–idaresindeyken maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, Karayolları Trafik Kanunu’nun 81. maddesine göre, “Yalnız maddi hasar meydana gelen kazalarda, kazaya dahil kişilerin tümü, yetkili ve görevli kişinin gelmesine lüzum görmezlerse, bunu aralarında yazılı olarak saptamak suretiyle kaza yerinden ayrılabilirler. ” hükmünün belirtildiğini, haksız ve kötü niyetli olarak açılan davanın reddini, %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatının davacıdan tahsilini, yargılama ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Eldeki dava, trafik kazası nedeniyle davalı sigorta şirketine rücuen ödenen alacağın istirdatı talebine ilişkindir.Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır.Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. Mahkeme duruşma yapmadan, yani taraflara tebligat yapıp onları dinlemeden dosya üzerinden de görevsizlik kararı verebilir. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmış ise veya yapılmamış olsa bile re’sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip, karara bağlamalıdır.Sigortacının halefiyete dayalı olarak açacağı rücuen tazminat davalarında, görevli mahkemenin belirlenmesi konusunda; —– Birleştirme kararında “sigortacının halefiyete dayalı açtığı davanın aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur” ilkesi benimsenmiştir. Buna göre; sigortacının halefiyete dayalı olarak açtığı davada, davanın nitelendirmesi yapılırken, davacının sigortalısı ile zarara neden olduğu iddia edilen arasındaki hukuki ilişkiye bakılması gerekir.
Somut uyuşmazlıkta davalı Sigorta şirketi ile sigortacısı arasında “—– Sigorta” poliçesi imzalanmıştır. Sigortalısına hasar bedelini ödeyen davalı sigorta şirketi kusuru bulunduğunu iddia ettiği davacı aleyhine ödediği hasar bedelinin tahsili için icra takibi başlatmıştır. Süresinde takibe itiraz edemediği için borcu ödeyen davacı-borçlu açmış olduğu bu dava ile ödediği bedelin istirdadını talep ve dava etmektedir. Davacı ve davalı arasında doğrudan bir ilişki bulunmadığından halefiyet kuralı gereğince sigortalı ile davacı arasındaki hukuki ilişkiye göre görevli mahkemenin belirlenmesi gerekir. Bu halde davalı şirketin haklarına halef olduğu sigortalısı ile davacı arasındaki uyuşmazlık, haksız fiil niteliğindeki trafik kazasından kaynaklandığı gibi davacı ile dava dışı sigortalı gerçek kişi olduğundan açılan dava ticari dava niteliğinde değildir. Netice olarak TTK’nın 4/1. maddesinde açıklandığı şekilde her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan bir dava bulunmadığından ihtilafın çözümünde Asliye Hukuk Mahkemesi görevlidir. Bu nedenle açılan davanın görev nedeniyle dava şartı yokluğundan usulden reddine, görevli mahkemenin —— Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğuna dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Açılan davanın görev nedeniyle dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE, görevli mahkemenin—— Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğuna,
2-HMK 20. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden sonra 2 haftalık süre içerisinde talep edilmesi halinde dosyanın—— Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, belirtilen süre içerisinde dosyanın gönderilmesi için talepte bulunulmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
3-HMK 331/2. maddesi uyarınca yargılama giderleri ve vekalet ücretinin görevli mahkemede değerlendirilmesine,Dair tarafların yüzüne karşı verilen karar HMK 345. Maddesi hükmü uyarınca kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı.