Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/391 E. 2023/805 K. 31.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2022/391 Esas
KARAR NO:2023/805
DAVA:Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:01/06/2022
KARAR TARİHİ:31/10/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkiline ait —– plaka nolu aracın, davalı sigorta şirketine trafik sigortalı —– plaka nolu aracın kusurlu olarak 07.12.2020 tarihinde sebebiyet verdiği kaza sonucu hasarlandığını, müvekkili aracında meydana gelen hasar nedeniyle değer kaybı oluştuğunu ve bu değer kaybından davalı sigorta şirketinin sorumlu olduğunu, bu konuda davalıya usulüne uygun müracaat edildiğini, kazada davalıya trafik sigortalı —- plaka nolu aracın sürücüsü —– asli ve tam kusurlu olduğunu, bütün bu nedenlerle, fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyka, müvekkili aracında meydana gelen değer kaybının tam ve kesin olarak tespit edilmesi sonrasında taleplerini artımak üzere şimdilik 15.000,00-TL nin kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kazaya karışan ——–plaka nolu aracın müvekkili şirket nezdinde trafik sigortalı olduğunu, poliçeye göre sorumlukularının sigortalının kusuru oranında ve 41.000,00-TL limitiyle sınırlı olduğunu, müvekkili şirketin daha önce ödeme yaptığından bakiye tazminat borcu olmadığını, kabul anlamına gelmemk kaydıyla öncelikle tarafların kusur oranlarının tespiti gerektiğini, ayrıca aracın önceki hasarlarının da araştırılması gerktiğini, değer kaybı talebinin teminat dışı kaldığı hallerin mevcut olup olmadığının araştırılması, bu mevcut ise davanın reddi gerektiğini, bütün bu nedenlerle, yapılan ödeme nedeniyle haksız davanın reddini,—– kusur raporu alınmasını, faiz talebinin reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep ve arz etmiştir. 11/09/2023 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davalı —– trafik sigortalı —- plaka nolu — sürücüsü—- %100 (Yüzdeyüz) oranında kusurlu olduğunu, davacı tarafa ait —- plaka nolu otomobil sürücüsü —- olayda kusursuz olduğunu, davacı tarafa ait —— plaka nolu otomobilin kaza nedeniyle toplam değer kaybının 22.100,00-TL olduğunu, davalı tarafa sigortalı araç sürücüsünün olayda %100 oranında kusurlu ve trafik sigortası poliçesi kapsamında olduğundan davalı sigorta şirketi bu bedelin tamamından sorumlu olacağını kanaat ve görüşüne varmıştır.Davacı vekili bilirkişi raporuna karşı itiraz dilekçesinde özetle; davalı sigorta şirketine sigortalı olan ———- plakalı araç sürücüsünün %100 oranda asli kusurlu olduğunu, müvekkilinin ise hiçbir kusurunun bulunmadığı bilirkişi raporu ile de sabit hale geldiğini, değer kaybına ilişkin yapılan hesaplama gerçeği yansıtmadığını, bilirkişi raporunda müvekkile ait aracın özellikleri dikkate alınmadan dava dışı başka bir aracın özellikleri dikkate alınarak hesaplama yapıldığını bu sebeple raporun fahiş hata içerdiğini, bilirkişi müvekkilinin aracında meydana gelen değer kaybına ilişkin hesaplamayı yaparken yeterli araştırmayı yapmamış olduğunu, değer kaybına ilişkin tespit ettiği tutarda da hangi hususları dikkate aldığını detaylı bir şekilde açıklanmadığını, rapor incelendiğinde de raporda yer alan hesaplamaya esas alınan ilanlar ile araç, marka, model konusu dahi müvekkilin aracı ile alakasız olduğunu, tüm bu nedenlerle itirazlarını karşılar nitelikle ek rapor alınmak üzere dosyanın bilirkişiye tevdi edilerek ek bir bilirkişi raporu alınmasına karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE:

Dava, hukuki niteliği itibari ile trafik kazasından doğan tazminat talebine ilişkindir.Davacı vekilinin 28/09/2023 tarihli dilekçesinde; davalı taraf ile sulh olduklarını, sulh nedeniyle davadan feragat ettiklerini beyan etmiştir.Davalı vekilinin 28/09/2023 tarihli dilekçesinde; davacı vekili ile sulh olduklarını ve talep hususunda karşılıklı olarak ibralaştıklarını, vekalet ücreti ve yargılama gideri hususunda taleplerinin olmadığına ilişkin beyanda bulunmuştur.Hukuk Muhakemeleri Kanunu 315. maddesinde sulhun davayı sona erdireceği, kesin hüküm gibi sonuç doğuracağı düzenlenmiş olup, yine aynı maddede “Mahkeme taraflar sulhe göre karar verilmesini isterlerse sulh sözleşmesine göre; sulhe göre karar verilmesini istemezlerse karar verilmesine yer olmadığına karar verir.” hükmü yer almaktadır.Taraf vekillerinin sulh olunduğuna ve davanın konusuz kaldığına ve ayrıca vekalet ücreti taleplerinin bulunmadığına yönelik beyanları, taraf vekillerinin vekaletnamesinde sulh olma yetkilerinin bulunduğu hususları dikkate alındığında tarafların sulh oldukları ve böylece sulh nedeniyle davanın konusuz kaldığı anlaşıldığından davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmiş, her iki tarafın vekalet ücreti talebi bulunmadığı anlaşıldığından vekalet ücreti yönünden hüküm kurulmamıştır. Harçlar Kanununun “Davadan feragat, davayı kabul veya sulh” başlıklı 22. Maddesinde “Davadan feragat veya davayı kabul veya sulh, muhakemenin ilk celsesinde vuku bulursa, karar ve ilam harcının üçte biri, daha sonra olursa üçte ikisi alınır.” hükmü gereğince alınacak harç miktarı yönünden sulhun ön inceleme duruşmasından sonra vuku bulduğu dikkate alınarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı ve davalı vekilinin vekaletnamelerinde sulh ve ibraya yetkili oldukları ve tarafların sulh oldukları anlaşılmakla SULH NEDENİYLE KONUSUZ KALAN DAVA HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 (maktu harcın üçte ikisi) TL harçtan davacı tarafça başlangıçta yatırılan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Tarafların vekalet ücreti talepleri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
4-Karar kesinleştiğinde artan gider avansının talep halinde davacı tarafa iadesine,
5-7155 sayılı Kanun ile 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na eklenen 18/A maddesinin 13.fıkrası ve yürürlükte bulunan Arabuluculuk Ücret Tarifesi uyarınca Hazine tarafından karşılanan 1.560,00 TL arabuluculuk ücretinin davacı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
HMK 345. Maddesi hükmü uyarınca kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 31/10/2023