Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/388 E. 2022/722 K. 18.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/388 Esas
KARAR NO : 2022/722

DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/05/2022
KARAR TARİHİ : 18/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Davalılardan—– kadar 1 yıl, 4 ay, 4 gün süre ile müvekkili —olarak görev yaptığını, davalı—- tarihinden —-tarihine kadar 1 yıl, 1 ay, 26 gün süre—- ——– olarak görev yaptığını, davalıların —– tarihinde mesai başlangıç saatinde çalışma arkadaşları dava dışı —– birlikte işyerine gelerek, ön muhasebe biriminden —– sözlü olarak istifa ettiklerini beyan ettiklerini ve herhangi bir neden belirtmeksizin işi ve işyerini terk ettiklerini, işlerine dönmeleri konusunda gerek sözlü, gerek yazılı çağrı yapılsa dahi işlerine dönmediklerini, bu sebeple, belirsiz süreli iş sözleşmeleri; İş Kanunu uyarınca, haklı bir neden olmaksızın —————- tarihinde sona erdirilmiş olduğunu, davalıların işi ve işyerini terk etmesi üzerine, müvekkil şirket yetkililerince yapılan araştırmada; davalıların iş ilişkisinin devamı süresince ve iş sözleşmesi sona erdikten sonra müvekkili şirketin ve/veya müşterilerinin ürün ve malzemelerini izinsiz ve habersiz yayınlayarak haksız rekabet teşkil edecek eylemlerde bulunduklarını ve kendilerine kazanç sağladıklarının tespit edildiğini beyan ederek davalı——- haksız rekabet teşkil eden eylemlerde bulunulması nedeni ile davalının iş sözleşmesinde yer alan 1 yıllık ücret tutarındaki cezai şart bedelinin daha sonra arttırılmak kaydıyla şimdilik —– haksız eylemden ilk haberdar olduğumuz tespit tarihi olan —– tarihi itibariyle işleyecek ticari faizilyle birlikte davalıdan tahsiline, davalı ——– tarafından haksız rekabet teşkil eden eylemlerde bulunulması nedeni ile davalının iş sözleşmesinde yer alan 1 yıllık ücret tutarındaki cezai şart bedelinin daha sonra arttırılmak kaydıyla şimdilik ——— haksız eylemden ilk haberdar olduğumuz tespit tarihi olan —- tarihi itibariyle işleyecek ticari faizilyle birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle:—— sözleşmesinden kaynaklanan haksız rekabete ilişkin tazminat davalarında görevli mahkemenin iş mahkemeleri olduğunu, müvekkillerinin her ne kadar iş sözleşmelerinde rekabet yasağı şartı konulmuş ise de, müvekkillerinin iş akitlerini iş kanunu 24 maddesi uyarınca haklı nedenle feshedildiğini, müvekkilinin davacı işverenin meslek sırları—- hakkında bilgi sahibi olabilecek bir işçi olmadığını, bu nedenle iş sözleşmesindeki rekabet yasağının şartının geçersiz olduğunu, ayrıca rekabet yasağı—— olarak —- neden olabilecek nitelikte, belirlenen cezai şart fahiş rekabet yasağı şartı tek taraflı, ———- şekilde işveren lehine düzenlenmiş olduğunu, rekabet yasağının sınırları kesin ve net olarak belirlenmediğini bu nedenlerle rekabet yasağı şartının geçerli olmadığını beyan ederek öncelikle görevsizlik kararı verilmesini, ayrıca davanın usul ve esastan reddine, yargılama giderleri vekalet ücretinin de karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE:
7155 sayılı Yasa ile 6102 sayılı Yasaya 5/A maddesi eklenerek ticari davalarda—-dava şartı haline getirilmiş olup, mahkememizdeki dava —- açılmakla davacının dava şartı —- koşulunu yerine getirdiği görülmüştür. Aynı Yasa ile 6325 sayılı Kanuna dava şartı arabuluculuk başlığı ile 18/A maddesi de eklenmiş olup bu madde uyarınca yapılan incelemede davacının ——— tarihinde başvurduğu, —————- toplantıya tarafların katıldığı,————— tarihinde yapılan son toplantı neticesinde tarafların anlaşamadıklarına ilişkin arabuluculuk son tutanağının da düzenlenmiş olduğu görülmüştür.
Mahkememizce ————- tensip zaptı düzenlenerek davalılara dava dilekçesi ile birlikte tebliğ edilmiş ve davalılar vekilince cevap süresi içinde davaya cevap verildiği ve görevsizlik itirazında bulunduğu görülmüştür.
Dava; hukuki niteliği itibari ile rekabet yasağının ihlali iddiası ile taraflar arasında akdedilen iş sözleşmesinden kaynaklı cezai şart bedeli alacağına ilişkindir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 396. Maddesi uyarınca İşçi, —— yapmak ve işverenin haklı menfaatinin korunmasında sadakatle davranmak zorundadır.—– ilişkisi devam ettiği sürece, ———— borcuna aykırı olarak bir ücret karşılığında üçüncü kişiye hizmette bulunamaz ve özellikle kendi işvereni ile rekabete girişemez.
İşçi, iş gördüğü sırada öğrendiği,—- ilişkisinin devamı süresince kendi yararına kullanamaz veya başkalarına açıklayamaz. ———— menfaatinin korunması için gerekli olduğu ölçüde işçi, hizmet ilişkisinin sona ermesinden sonra da sır saklamakla yükümlüdür.
Diğer taraftan Rekabet yasağı 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun Genel Hizmet Sözleşmesi hükümleri içinde 444 ila 447. maddelerinde düzenlenmiştir. Bunun nedeni ise rekabet etmemenin sadakat borcunun bir gereği olmasıdır.
İş sözleşmesinin kurulması ile —– borcu, işçi tarafından işverenin çıkarlarını koruma ve gözetme borcudur. Rekabet etmeme borcu ise, iş sözleşmesinin sonuçlarından olan; işçinin işverene —- içinde yer alan alt bir yükümlülüktür. Taraflar iş ilişkisi devam ederken sözleşmenin bitiminden sonra işçinin rekabet etmeyeceğine ilişkin bir hükmün iş sözleşmesine konulmasına veya bu konuda ayrı bir sözleşme (rekabet yasağı sözleşmesi) yapılmasını kararlaştırabilirler. Rekabet yasağının ihlaline bağlı taraflarca kararlaştırılmış olan belli bir ödemeyi öngören yaptırım, niteliği itibarıyla bir cezai şart hükmüdür.
Mahkememizce 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 114.maddesine dayalı olarak dava şartlarının bulunup bulunmadığına dair inceleme yapılmıştır. Dava, işçi ve — sözleşmesi ile kararlaştırılan rekabet etmemeye dair hükümlerden doğan uyuşmazlıktan kaynaklandığından mahkememizin görevsizliğine dair itiraz değerlendirilmiştir.
——-Karar sayılı kararında;
“Öncelikle dikkate alınması gereken husus uyuşmazlığın 4857 sayılı İş Kanunu kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği ve bu bağlamda iş mahkemesinin görevli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Gerek mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda, gerekse 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda, Türk Borçlar Kanunu’nun rekabet yasağına ilişkin hükümlerinde öngörülen hususlardan doğan hukuk davalarının ticari dava olduğu belirtilmiş ise de, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesinde yer alan: “Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir” hükmü, bu konuda ayrı bir düzenleme bulunup bulunmadığının göz önünde bulundurulmasını gerektirmektedir.
İşçinin haklarını —– —– almasını temin etmek amacıyla özel İş Mahkemeleri Kanunu çıkarılmıştır. Ayrı bir iş yargılaması ve bu yargılamayı uygulayan özel mahkemelerin kuruluşu, esasen iş hukukunun işçiyi koruma hukuki niteliğinden kaynaklanmaktadır.
7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 5.maddesi,
“a)5953 sayılı Kanuna tabi gazeteciler, 854 sayılı Kanuna tabi gemiadamları, —-tarihli ve 6098 sayılı—- düzenlenen — tabi işçiler ile işveren veya işveren vekilleri arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıklarına,
b) — cezalarına itirazlar ile 5510 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesi kapsamındaki uyuşmazlıklar hariç olmak üzere ——- taraf olduğu iş ve —- mevzuatından kaynaklanan uyuşmazlıklara,
c)Diğer kanunlarda iş mahkemelerinin görevli olduğu belirtilen uyuşmazlıklara, ilişkin dava ve işlere bakar.” şeklinde düzenlenmiştir.
Şu halde, İş Mahkemeleri Kanunu ile işçi ve işveren arasında iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden doğan uyuşmazlıkları çözme görevinin iş mahkemesine verilmiş olması, Türk Ticaret Kanunu’nun 5.maddesinde yer alan “aksine hüküm bulunmadıkça” ibaresinin karşılığıdır. Başka bir anlatımla, İş Mahkemeleri Kanunu’nun 5.maddesi, Türk Ticaret Kanununun 4.maddesinde belirtilen ticari davalara bakma görevinin ticaret mahkemelerine ait olduğunu belirten 5.maddedeki ‘aksine hükmü’ öngören bir düzenlemedir.
(…)
Rekabet yasağına ilişkin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 444–447.maddeleri hizmet sözleşmesine ilişkin hükümler içinde düzenlenmiştir. Her iki kanunda da rekabet yasağına ilişkin sözleşmenin kurulması ve sınırları özellikle işçinin korunması ilkesi dikkate alınarak düzenlenmiştir. Gerçekten, —– hakkı, rekabet yasağına ilişkin sözleşmelerin yer, süre ve konu itibariyle sınırlandırılmasını gerektirmektedir.
İşçi ile işveren arasında sözleşmenin sona ermesinden sonraki dönem için rekabet yasağına ilişkin bir anlaşma olmadıkça, Borçlar Kanunu’ndaki hükümler tek başına işverene talep hakkı vermez. Başka—- taraflarca rekabet yasağı konusunda anlaşma yapılmışsa işveren, sözleşmeye aykırı davranıldığını ileri sürerek cezai şart ya da tazminat talebinde bulunabilecektir. Bu nedenle, burada borcun kaynağı kanun değil, iş sözleşmesidir.
İş sözleşmesi devam ederken işçinin—- gereği zaten rekabet yasağı bulunduğundan bu konuda ayrı bir anlaşmanın varlığına gerek yoktur. Rekabet yasağının ihlali halinde işveren, iş sözleşmesine aykırı davranıştan ötürü sözleşmeyi haklı nedenle feshedebileceği gibi, varsa zararının tazminini de isteyebilecektir.
Türk Borçlar Kanunu’nun rekabet yasağının sona ermesini düzenleyen 447.maddesinde iş sözleşmesinin işveren tarafından haksız olarak ya da işçi tarafından haklı nedenle feshedilmiş olması halinde rekabet yasağının sona ereceği düzenlenmiş olup, haklı fesih müessesesinin iş hukuku ilkeleri çerçevesinde ticaret mahkemesince değerlendirilmesinin güçlüğü ortadadır.
Uyuşmazlığın kaynağı iş sözleşmesi olduğundan Türk Borçlar Kanununun 444 ve devamı maddelerine dayalı olarak İş Kanunu kapsamında işçi sayılan kişinin, rekabet yasağı sözleşmesinin ihlali nedeniyle açılan cezai şartın tahsiline ilişkin davalarda —- görevlidir. Dairemizin önceki kararlarında—— sona erdikten sonrası dönem bakımından rekabet yasağına ilişkin olarak cezai şart ve tazminat davaları bakımından ticari dava olduğu belirtilmiş ise de; konunun yeniden değerlendirilmesi gerektiği anlaşılmakla,yukarıda belirtilen açıklamalar uyarınca görevli mahkemenin iş mahkemesi olduğu belirlendiğinden bu karardan dönülmesi gerektiği anlaşılmıştır.” şeklinde belirtilmiştir.
Eldeki davada davacı taraf, davalılar———- kendi beyanları ile ——— ettiklerini bildirdiklerini, bu kapsamda——— tarihinde haklı neden olmaksızın işçilerin tek taraflı feshi ile son bulduğunu belirtmiş ise de bu durum davacının ileri sürdüğü bir iddia olup; davalı taraflar da cevap dilekçesinde söz konusu iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğini ve haklı nedenle fesih olması sebebiyle rekabet yasağının sona ereceğini ileri sürmüş ancak gerçekte iş sözleşmesinin nasıl son bulduğuna dair mahkemece kesin nitelikte bir tespit yapıldığı, bu duruma ilişkin bir yargılamanın bulunduğuna dair veya başkaca—- sürülmemiştir. İş sözleşmesinin haklı nedenle veya haklı bir neden olmaksızın işçi veya işveren tarafından sona erdirilip erdirilmediği de iş bu davanın konusu ve mahkememizin yargı alanı içinde olmadığından ve bu duruma ilişkin henüz bir belirlilik bulunmadığından tarafların iş sözleşmesi devam ederken veya son bulduktan sonra haksız rekabet teşkil edecek fiillerinin bulunup bulunmadığına dair veya rekabet yasağının son bulup bulmadığına dair yargılama yukarıda da açıklanan içtihat gereğince bu aşamada Asliye Ticaret Mahkemesinin görevine girmemektedir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde somut olayda, davanın yasal dayanağını TBK 444 ve devamı maddeleri oluşturmakta olup TTK 4/1-c maddesinde rekabet yasağına ilişkin TBK 444 ve 447 maddeleri uyarınca açılan davalar ticari dava olarak düzenlenmiş ise de 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 5/1-a maddesi “6098 sayılı TBK.nun ikinci kısmının altıncı bölümünde düzenlenen hizmet sözleşmelerine tabi işçiler ile işveren veya işveren vekilleri arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuki uyuşmazlığa iş mahkemelerinde bakılır.”hükmünü içermektedir.
TBK’nın 444.maddesinde düzenlenen rekabet yasağı asli yükümlülük doğuran bir sözleşme olmayıp, iş akdinden kaynaklı fer’i bir yükümlülüktür. Davaya konu uyuşmazlık davacının da iddia ettiği şekilde davacı ile davalıların—– düzenlendiği ve davalının imzaladığı iddia olunan sözleşme uyarınca davalıların bu taahhüte aykırı davrandığından bahisle belirlenen cezai şartın tahsili istenmektedir. Uyuşmazlık temel olarak taraflar arasındaki iş aktinden kaynaklanmaktadır. Rekabet etmeme borcu iş aktinin sonuçlarından olup—isterse iş — bitiminden sonra işçinin rekabet etmeyeceğine dair ihtilaflar iş ilişkisinden kaynaklandığından 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 1.maddesi uyarınca —- Mahkemelerinde çözümlenmesi gerekir.
— tarihli —- sayılı Yasanın 2.maddesiyle değiştirilen TTK.5.maddesinin 3.fıkrası uyarınca, Ticaret Mahkemesi ile İş Mahkemesi arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümlerinin uygulanacağı da göz önüne alınarak iş akdi sırasında veya iş akdinin sona ermesinden sonra oluşacak rekabet yasağına ilişkin davalarda ticaret mahkemesinin değil iş mahkemelerinin görevli olduğunun kabulü ile HMK’nın 114/c ve HMK’nın 20. maddeleri uyarınca mahkememizin görevsizliğine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, görevli mahkemenin—— İş Mahkemeleri olduğuna,
2-HMK 20. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden sonra 2 haftalık süre içerisinde talep edilmesi halinde dosyanın ——- Mahkemesine gönderilmesine, belirtilen süre içerisinde dosyanın gönderilmesi için talepte bulunulmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
3-HMK 331/2. maddesi uyarınca yargılama giderleri ve vekalet ücretinin görevli mahkemede değerlendirilmesine,
HMK 345. Maddesi hükmü uyarınca kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.