Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/345 E. 2023/709 K. 04.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2022/345 Esas
KARAR NO:2023/709 Karar
DAVA: Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ: 16/05/2022
KARAR TARİHİ: 04/10/2023

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davalı ——— hissedarı olduğunu, uzun yıllardır aile şirketi olan davalı firmada hem yönetim kurulu üyesi hem de hissedar olarak çalışmalarını sürdürdüğünü, bu süre içerisinde yönetim kurulu başkan yardımcılığı da yaptığını, davalı firmanın diğer hissedarları olan aile bireylerinin usule ve yasaya aykırı olarak 13/01/2022 tarihinde şirket merkezinde gerçekleştirmiş oldukları olağanüstü genel kurul toplantısında almış oldukları karara istinaden hiçbir haklı gerekçe göstermeden müvekkilinin yönetim kurulu üyeliğinin sonlandırıldığını, işbu kararın iptali için ———— sayılı dosyada dava açıldığını, dosyanın derdest olduğunu, davalı firmanın ——– tarihinde yine başka bir olağanüstü genel kurul toplantısı gerçekleştirdiğini, ancak davalı firma tarafından 17/02/2022 tarihli olağanüstü genel kurul için usulüne uygun çağrı yapılmadığını, müvekkili —— 17/02/2022 tarihli genel kurul toplantısının iadeli taahhütlü mektup ile ve usulüne uygun bir şekilde bildirilmediğini, müvekkilinin işbu genel kurulu şifahi öğrenmesi neticesinde genel kurula katıldığını ancak şirketin genel kurula çağrıyı usulüne uygun bir şekilde gerçekleştirmediğini, toplantıda alınan kararlara muhalefet şerhi konulduğunu, davalı firmanın işbu genel kurul toplantısında şirket ana sözleşmesine hisse devri başlığı altında yeni bir madde ilave edilmesinin oylandığını, bu madde için olumsuz oy kullanıldığını, muhalefet şerhi konulduğunu, davalı firmanın amacının dürüstlük kurallarına aykırı olarak müvekkili ——— hisselerinin değerini düşürmeyi amaçladığını, müvekkilinin yönetim kurulu üyeliğinden istifa etmemiş olmasına rağmen bunu gerekçe göstererek üst üste———organize etmelerinin ve şirket ana sözleşmesine hisse devrine yönelik yeni bir madde eklemelerinin ve bu eklenen madde gerekçe olarak gösterilerek müvekkilinin şirketteki haklarına halel getirilmesinin amaçlandığını, davalı şirketin azınlık paya sahip olan müvekkilinin zarara uğratılmasına neden olan çoğunluk kararlarının dürüstlük kuralına aykırı olduğunu ve iptalinin gerektiğini, çoğunluğun aldığı kararın içerik itibariyle TTK’nun 445. Maddesi kapsamında kanuna ve şirket ana sözleşmesine uygun olsa dahi dürüstlük kuralına aykırı ise iptal davasına konu olabileceğini, davalı firmanın almış olduğu kararların TMK’nun 2. Maddesi çerçevesinde dürüst davranılması ilkesine aykırı olduğunu, açıklanan nedenlerle genel kurula çağrı usulüne uyulmadan gerçekleştirilen 17/02/2022 tarihli genel kurulda alınan kararların öncelikle bu sebepten iptalini, aksi halde olağanüstü genel kurulda alınan kararların Kanunun 445. Maddesi uyarınca iptalini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Genel kurul toplantısının davacıya iadeli taahhütlü mektupla bildirildiğini, davacının da toplantıya vekili aracılığıyla katıldığını, bu iddialarının aykırılık sebebi olarak ileri sürülmesinin mümkün olmadığını, davet merasiminin usulüne uygun yapılmadığı iddiasının pay sahibine toplantıya katılmadığı hallerde bile yalnızca dava açma hakkı verdiğini, bu durumun tek başına bir iptal sebebi olmadığını, bununla birlikte davacı toplantıya katıldığından bu yöndeki itirazlarının her halükarda reddi gerektiğini, davacı vekillerinin genel kurul toplantısına adi yazılı bir vekaletname ile katıldığını, kullandıkları oyların geçersiz olduğunu, davacının alınan kararların dürüstlük kuralına aykırı olduğunu ispat edemediğini, genel kurulda alınan bu kararlarda usul ve yasaya aykırılık olmadığını, dürüstlük kuralına aykırı bir durumun da olmadığını, yalnızca davacı aleyhine getirilmiş bir hisse devir sınırlaması ya da davacı dışındaki pay sahiplerine sağlanan menfaat ya da imtiyazlı pay durumu oluşturulması gibi bir durumun da söz konusu olmadığını, tüm pay sahipleri için getirilen bir düzenlemeye yalnızca davacı tarafça karşı çıkılmasının esasen davacını kötü niyetini ve birlik beraberliği bozma amacı güttüğünü gösterdiğini, genel kurulda alınan kararlarda TTK m.493’e herhangi bir aykırılık bulunmadığını, hisse devirlerine ilişkin sınırlamaların şirket esas sözleşmesinin değiştirilmesi yoluyla yapılmasının mümkün olduğunu, sermayenin en az %75’ini oluşturan payların sahiplerinin olumlu oyu ile bu yönde karar alınmasının mümkün olduğunu, davacı dışındaki tüm pay sahiplerinin olumlu oyu bulunduğundan alınan kararlarda şekil ve nisap yönünden hiçbir aykırılık olmadığını, davacının genel kurulun hangi maddelerinin iptalini talep ettiğini somutlaştırması gerektiğini, açıklanan nedenlerle davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:Dava hukuki niteliği itibariyle davalı anonim şirketin 17/02/2022 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında alınan kararların iptali istemine ilişkindir.TTK 445.maddesinde kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine TTK 446.madde de belirtilen kişilerce karar tarihinden itibaren üç ay içinde, iptal davası açabileceği kabul edilmiştir. İptal davasını açabilecek kişiler TTK 446.maddesinde sayılmış olup bu kişiler toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve muhalefetini tutanağa geçirten veya toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın; çağrının usulüne göre yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve bu aykırılıkların kararın alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahipleri veya Yönetim kurulu,veya kararların yerine getirilmesi, kişisel sorumluluğuna sebep olacaksa yönetim kurulu üyelerinden her biri olarak belirlenmiştir. Davacı davalı şirketin ortağı sıfatı ile bu davayı açmış ve firmanın diğer hissedarlarının yasaya aykırı olarak 13/01/2022 tarihinde düzenledikleri ——- toplantısı ile kendisinin yönetim kurulu üyeliğine son verdiklerini, söz konusu genel kurulda alınan kararların iptali için ———- açtığı davanın derdest olduğunu, bu toplantıdan 1 ay sonra 17/02/2022 tarihinde yeni bir —— toplantısı yapıldığını, bu toplantı için usulüne uygun şekilde çağrı yapılmadığını, kendisine iadeli taahhütlü mektup ile toplantı gün ve saatinin bildirilmediğini, genel kurulun yapılacağını tebligat ile değil genel kuruldan kısa bir süre önce duyması üzerine genel kurul toplantısına katıldığını ve alınan kararlara karşı muhalefet şerhini koyduğunu, söz konusu genel kurul toplantısında ana sözleşmeye Hisse Devri başlığı altında yeni bir madde ilave edilmesine oy çokluğuyla karar verildiğini, bu karara olumsuz oy kullanarak muhalefet şerhini yazdırdığını, davalı firmanın dürüstlük kurallarına aykırı olarak kendisinin hisselerinin değerini düşürmeyi ve şirketteki haklarına halel getirmeyi amaçlayarak bu yönde bir karar aldığını, çoğunluğun aldığı kararın içerik itibariyle TTK 445 maddesi kapsamında kanun ve şirket ana sözleşmesine uygun olsa dahi dürüstlük kurallarına aykırılık teşkil ettiğini, bu nedenle incelenmesi gerektiğini, çağrı usulüne uyulmadan gerçekleştirilen 17/02/2022 tarihli genel kurulda alınan kararların öncelikle bu nedenle iptalini, aksi takdirde dürüstlük kurallarına aykırılık nedeniyle iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı yan ise davaya konu genel kurul toplantısının usulüne uygun çağrı ile gerçekleştirildiğini, davacıya 28/01/2022 tarihinde iadeli taahhütlü mektubun tebliğ edildiğini, davacının toplantıya vekili aracılığıyla katılıp oy kullandığını, bu nedenle davacının iddialarının dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, davacının vekilinin adi yazılı vekaletname ile toplantıya katıldığını, bu nedenle davacının kullandığı oy ve muhalefet şerhi geçersiz olduğu gibi dava açma hakkının da bulunmadığını, alınan kararların dürüstlük kurallarına aykırılık teşkil etmediğini, davacı ile birlikte tüm pay sahiplerinin menfaatini ve şirketin düzenini korumaya yönelik olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla mahkememizin 07/09/2022 günlü ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş tarafların sulh olma imkanı bulunmadığından uyuşmazlık noktalarının tespiti ile tahkikat aşamasına geçilip deliller toplanarak bilirkişi raporu alınmak suretiyle sonuca gidilmiştir.Davalı şirketin sicil kayıtları getirtilerek incelenmiş şirket merkezinin mahkememiz yetki sınırları içinde olduğu mahkememizin davaya bakmaya yetkili olduğu belirlenmiştir. Yine davacının davalı şirketin ortağı olduğu ve iş bu davayı yasada öngörülen süre içinde açtığı anlaşılmıştır.Dava konusu genel kurula ait toplantı tutanağı incelendiğinde tutanağın başlangıcında; “Toplantıya ait çağrı; kanun ve esas sözleşmede öngörüldüğü gibi ve gündemi de ihtiva edecek sekilde, ———–sayılı nüshasında ilân edilmek suretiyle, toplantı gün ve gündeminin bildirilmesiyle süresi içinde yapılmıştır. Hazır bulunanlar listesinin tetkikinde, şirket toplam 100.000,00 TL’ lik sermayesine tekabül eden 4.000 adet payın, 80.000,00 TL’ lik sermayesine tekabül eden 3.200 adet payının asaleten, 20.000 TL’lİk sermayenin 800 adet payın vekaleten toplantıda temsil edildiğinin görülerek, toplantıya katılanların hiçbirinin itirazı olmadığı tespit olunduktan sonra ilanlı olarak gerek kanun ve gerekse ana süzleşmede ön görülen asgari toplantı nisabının mevcut olduğunun anlaşılması üzerine toplantı, ——– tarafından açılarak gündemin görüşülmesine geçilmiştir.” şeklinde tespit yapıldığı görülmüştür.TTK nın 414/1 maddesine göre genel kurul toplantıya, esas sözleşmede gösterilen şekilde, şirketin internet sitesinde ve ———- yayımlanan ilanla çağrılır. Bu çağrı, ilan ve toplantı günleri hariç olmak üzere, toplantı tarihinden en az iki hafta önce yapılır. Pay defterinde yazılı pay sahipleriyle önceden şirkete pay senedi veya pay sahipliğini ispatlayıcı belge vererek adreslerini bildirenlere, toplantı günü ile gündem ve ilanın çıktığı veya çıkacağı gazeteler, iadeli taahhütlü mektupla bildirilir. Davaya konu 17/02/2022 tarihli genel kurul toplantısının ve gündemin ——– ilan edildiği, ayrıca davacının adresine de iadeli taahhütlü mektubun 28/01/2022 tarihinde alıcıya teslim edildiği dosyaya sunulan evraklardan anlaşılmaktadır. Dolayısıyla davacının kendisine iadeli taahütlü mektup ile bildirim yapılmadığı , çağrının usulüne uygun olmadığı yönündeki itirazları mahkememizce yerinde görülmemiştir.
Dosya kapsamı ile ilgili olarak alınan bilirkişi raporunda bilirkişi heyetinin dava konusu genel kurulun olağan üstü genel kurul toplantısı olup döneminin belli olmadığını, bir an için genel bir ibra veya 2021 yılına ilişkin bir ibra olduğu varsayılsa bile davacı ———- daha önceden yönetim Kurulu üyesi olduğunu, ibra kararının sebebinin belli olmadığını, Olağanüstü genel kurul toplantısının esas gündeminin ana sözleşmeye “Hisse Devri” başlıklı 35. maddenin ilâvesi olduğunu, konusu belli olmayan ibranın gereksiz ve yersiz olup nitekim, Türk Ticaret Kanunu’nun 409 uncu maddesinin |1inci fıkrasında; yönetim kurulu üyelerinin ibralarının müzakeresinin olağan genel kurul toplantısının konusu içinde sayıldığını, finansal tabloların ve faaliyet raporunun görüşüldüğü olağan genel kurul toplantılarında, yönetim kurulu üyelerinin ibralarının neye istinaden yapılacağının belli olduğunu, davaya konu olağanüstü genel kurul toplantısında ise ibra kararının ne için alındığının belli olmadığını, sebepsiz bir ibra kararının bağlayıcılığının bulunmadığını, böyle düşünülmesi halinde genel kabul görmüş iyi niyet kurallarına ve özellikle dürüstlük kurallarına aykırı sayılabilecek ibra kararının iptal edilebileceğini belirttikleri , 4 nolu karar ile ilgili olarak da bu kararın payların devrinin kısıtlanmasına ilişkin olduğunu, Türk Ticaret Kanunu’nun “Esas Sözleşme Değişikliklerinde Toplantı ve Karar Nisapları” başlıklı 421 inci maddesinin, 3üncü fıkrasının (c) bendine göre nama yazılı payların devrinin sınırlandırılması ile ilgili ana sözleşme değişikliklerinin; “Sermayenin en az yüzde yetmiş beşini oluşturan pay sahiplerinin oyları ile alınacağı” nın belirtildiğini, kararın Yasa’da öngörülen % 75’den fazla olumlu oy ile alındığını, eklenen maddede hisse senetlerinin devredilmesinin, yönetim kurulunun iznine ve oy birliğiyle alacağı karara bağlandığını, ayrıca söz konusu madde ile,/ ortağın yeni ana sözleşme metninde sayılan eylemlerde bulunması halinde, payının gerçek değeri ödenmek suretiyle şirket tarafından iktisap edileceğine dair ana sözleşmeye hüküm konduğunu, Eylemlerin ortağın sadakat hükümlülüğüne aykırı davranması, şirkete maddi zararvermesi, şirkete veya diğer ortaklara karşı dava açması, rekabet yasağına aykırı davranması, şirketin bağımsızlığı ve bütünlüğü gibi durumları tehlikeye atması gibi denilmek suretiyle sıralandığını, payın devrinin üçüncü kişilere yapılabilmesi için öncelikle mevcut ortaklara gerçek değeri üzerinden teklif edilmesi şartının öngörülmüş olup devamında da payın gerçek değerinin nasıl tespit edileceğine yer verildiğini ve tespitte anlaşma sağlanamaması halinde de Asliye Ticaret Mahkemesi kanalı ile tespitin yapılacağının kararlaştırıldığını, davalı şirketin ana sözleşmesi incelendiğinde “Hisse Senetleri -Senetlerin Devri” başlıklı, madde numarası “27” olan bir maddenin daha bulunduğunu,. Maddede “Nama yazılı hisse senetlerinin devrinin muteber olabilmesi için idare meclisinin devri kabul etmesi ve devir işleminin pay defterine kaydedilmesi lazımdır. İdare meclisi hisse devrini reddettiği takdirde, red sebebini açıklamak zorunda değildir.” şeklinde düzenleme yapıldığını, bu maddeyi içeren davalı şirketin ana sözleşmesinin ———- yayımlandığını, bu şekilde davalı şirketin ana sözleşmesinde birbiriyle kısmen çelişen iki madde oluştuğunu, diğer bir önemli hususun da yeni getirilen 35inci maddede; ———-şirkete veya diğer ortaklara karşı dava açması, rekabet yasağına aykırı davranması” gibi şartların yer alması olduğunu, Yönetimde olmadığı sürece anonim şirket ortağının şirket ile aynı konuda faaliyet göstermesinin mümkün olup ortağın, şirkete veya diğer ortaklara karşı dava açmasının da Anayasal hakkı olduğunu, Türk Ticaret Kanunu’nun 493 üncü maddesinin 7 inci fıkrasında; “Esas sözleşme devredilebilirlik şartlarını ağırlaştıramaz.” hükmü bulunduğunu, Türk Ticaret Kanunu’nun “Emredici Hükümler” başlıklı 340 ıncı maddesinde de “Esas sözleşme, bu Kanunun anonim şirketlere ilişkin hükümlerinden ancak Kanunda buna açıkça izin verilmişse sapabilir.” dendiğini, genel kurulda kabul edilen sözleşmenin 35 inci madde içeriğindeki “şirkete veya diğer ortaklara karşı dava açması, rekabet yasağına aykırı davranması” hususlarının uygulanması imkânı bulunmadığnı, genel kurulda görüşülerek kabul edilen ana sözleşmeye eklenen “Hisse Devri” başlıklı 4 üncü genel kurul kararının yok sayılmasının gündeme geleceğini açıkladıkları anlaşılmıştır.Dava konusu olağanüstü genel kurul toplantısında davacının vekili aracılığı ile temsil edildiği , ilk kararın oybirliği ile alındığı, 2 nolu kararın tutanakların imzalanması için divan heyetine yetki verilmesine ilişkin olduğu, davacı vekilinin muhalif kalıp muhalefetini tutanağa yazdırdığı, kararın oy çokluğu ile alındığı, 3 nolu karar ile yönetim kurulu üyelerinin ibrası yönünde oy çokluğu ile karar alındığı, davacı vekilinin karara muhalif kalarak muhalefet şerhini tutanağa geçirdiği, 4 nolu kararın ise şirket ana sözleşmesine yeni bir madde ilave edilmesine ilişkin olduğu davacı vekilinin aynı şekilde muhalif kalıp muhalefet beyanını tutanağa yazdırdığı görülmüştür. 4 nolu karar şirket ana sözleşmesine 35 maddenin ilavesine ilişkin olup madde metni ” Hisse Devri Madde :35
– Şirket hisse senetlerinin devredilebilmesi, rehnedilebilmesi ve üzerine herhangi bir takyidat konulabilmesi için bu işlemlerden önce Yönetim Kurulu’nun yazılı izninin alınmış olması şarttır.Bu izin Yönetim Kurulu tarafından ancak oy birliği ile verilebilir. – Şirkete; ortağın sadakat hükümlülüğüne aykırı davranması, şirkete maddi zarar vermesi, şirkete veya diğer ortaklara karşı dava açması, rekabet yasağına aykırı davranması, şirketin bağımsızlığı ve bütünlüğü gibi durumları tehlikeye atması gibi durumlara mahsus olmak üzere, bu işlem ve eylemlere karışan ortağın payını, payın gerçek değerini ödemek suretiyle iktisap etme hakkı tanınmıştır. Şirket ve ortağın payın değerine ilişkin ihtilaf yaşaması halinde payın gerçek değerinin belirlenmesi için şirketin merkezinin bulunduğu asliye ticaret mahkemesine başvurulacaktır.
– Şirkete karşı pay sahibi sıfatının kazanılabilmesi için devrin pay defterine kaydedilmesi esastır. Payların devredilebilmesi ancak Şirket Yönetim Kurulu’nun tüm üyelerin onayı ile mümkündür.
– Payların mevcut pay sahipleri dışında üçüncü şahıslara devrinin yapılabilmesi için, öncelikle bu payların diğer pay sahiplerine payın gerçek değeri üzerinden satışının teklif edilmesi gerekir. Şirket Yönetim Kurulu, devredene, paylarını, başvurma anındaki gerçek değeri ile; kendi veya diğer pay sahipleri ya da üçüncü kişiler hesabına almayı önererek, herhangi bir gerekçe öne sürmeksizin, onay istemeni reddedebilir. Hisselerin gerçek değeri ise aşağıda belirtilen usule göre tespit edilecektir. Devredilecek gerçek değerini taraflar kendi aralarında müştereken tespit edecektir. 30 günlük süre zarfında bu değerlerin tespitinde uyuşmaya varılmadığı taktirde; değerleme taraflarca 15 gün içinde seçilecek bir uzman tarafından yaptırılacaktır. Taraflar bu 15 günlük süre içinde Uzman seçimi konusunda anlaşamazlarsa, hisselerin değeri şirketinin merkezinin bulunduğu asliye ticaret mahkemesince tespit edilecektir.Bu şekilde tespit edilen değer üzerinde diğer hissedarlardan her biri, sahip olduğu hisse nispetinde devreden ortağın hisselerini devralma hakkına sahiptir. Devredilmek istenen hisseler ancak ve ancak diğer ortaklar tarafından devralınmadığı taktirde; şirket dışında üçüncü kişilere devredilebilecektir.
– Ön alım hakkına uyulmadan yapılan devirlerde şirket, TTK m.493 hükmü çerçevesinde şirket sermayesi içindeki payların korunması ver bunun süreklilik arz etmesinin sağlanması, şirketin amacının gerçekleştirilmesi ve ekonomik bağımsızlığın korunabilmesini gerekçe göstererek devre onay vermeme ve pay defterine kayıttan imtina etme yetkisine sahiptir.
– Pay sahibi hiçbir koşulda hisselerini; şirketle rekabet eden kişilere, şirketlere ya da bu şirketlerin hissedarlarına devredemez. Şirket, sermaye içindeki paylarının korunması ve bunun süreklilik arz etmesinin sağlanması, şirketin amacının gerçekleştirilmesi ve ekonomik bağımsızlığının korunabilmesinin gerekçe göstererek; devre onay vermeme ve kayıttan imtina etme hakkına her zaman sahiptir.
– Şirket ile ilişkilerde sadece pay defterinde Merkezi Kayıt Kuruluşu nezdinde tutulan kayıtlar dikkate alınarak kayıtlı bulunan kişiler pay sahibi veya pay üzerinde intifa hakkı sahibi kabul edilirler.
– Payların miras, mirasın paylaşımı, eşler arasındaki mal rejimleri hükümleri veya cebri icra gereği iktisap edilmesi durumunda da, TTK m.493 uyarınca şirket yapılan bu devri onay vermeyi ret edebilir.” şeklinde düzenlenmiştir.
Dava konusu genel kurul olağanüstü genel kurul toplantısı olarak yapılmış olup 2 nolu karar tutanakların imzalanması için divan heyetine yetki verilmesine ilişkin olup davacı vekili muhalif kalarak muhalefetini tutanağa yazdırmış ise de dava dilekçesinde bu maddeye ilişkin bir açıklama bulunmadığından değerlendirme konusu yapılmamıştır. 3 nolu karar ise yönetim kurulunun ibrasına ilişkindir.TTK m.408/II-b hükmüne göre, yönetim kurulu üyelerinin seçimi, süreleri, ücretleri, huzur hakları, ikramiye ve prim gibi haklarının belirlenmesinin yanı sıra ibraları hakkında karar verilmesi ve bunların görevden alınması hususları genel kurulun devredilemez görev ve yetkilerindendir. Dolayısıyla anonim şirketlerde yönetim kurulu üyelerinin ibrasına karar verebilecek yetkili organ genel kuruldur. Genel kurulun olağan veya olağanüstü toplantı şeklinde toplanıp karar alması mümkündür.(TTK m.409/I, ilk cümle). İbra kararı olağan genel kurul toplantısında alınabileceği gibi olağanüstü genel kurul toplantısında da alınabilir. Genel kurulun olağan ya da olağanüstü olmasının ibra kararına bir etkisi yoktur ———-Olağanüstü genel kurul toplantılarında gündem, toplantının gerektirdiği şekilde belirlenir. Anonim Şirketlerin ————-hükmü, olağanüstü genel kurul toplantılarını, şirket için lüzumu halinde veya zorunlu ve ivedi sebepler çıktığı takdirde yapılan ve gündemini toplantı yapılmasını gerektiren sebeplerin oluşturduğu toplantılar olarak tanımlamaktadır. ——- yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve denetçiler hakkında ibra kararı alınabilmesi için gündemde madde bulunması zorunludur. Nitekim bu husus davalı vekilinin rapora itiraz dilekçesinde de açıkça vurgulanmıştır. Dava konusu genel kurul gündemine ilişkin olarak yayınlanan ilan incelendiğinde ise ilan edilen gündem konuları içinde yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin bir madde olmadığı anlaşılmış genel kurulun —— nolu kararının iptali gerektiği sonucuna varılmıştır.Dava konusu genel kurulda alınan —– nolu karar ise şirket ana sözleşmesine hisse devrinin düzenlendiği 35. maddenin eklenmesidir. Şirket ana sözleşmesi incelendiğinde ana sözleşmenin 27.maddesinin hisse senetleri ile senetlerin devrini düzenlediği, 35. maddenin ilavesi ile aynı konuda sözleşmede iki ayrı düzenleme yer almış olacağı, bunun çelişkiye yol açması yanı sıra genel kurulda kabul edilen 35. maddenin şirket ortaklarının Anayasa ve Ticaret Kanunu’ndan doğan haklarının kısıtlanması sonucunu doğuran hükümler içerdiği , TTK’nun 493 üncü maddesinin 7 inci fıkrasındaki; “Esas sözleşme devredilebilirlik şartlarını ağırlaştıramaz.” hükmü ile TTK’nun “Emredici Hükümler” başlıklı 340 ıncı maddesindeki “Esas sözleşme, bu Kanunun anonim şirketlere ilişkin hükümlerinden ancak Kanunda buna açıkça izin verilmişse sapabilir.” hükmü uyarınca, genel kurulda kabul edilen sözleşmenin 35 inci madde içeriğindeki “şirkete veya diğer ortaklara karşı dava açması, rekabet yasağına aykırı davranması” hususlarının uygulanması imkânı bulunmadığı, alınan kararın ortakların haklarına kısıtlama getirdiği sonucuna varılarak kabul edilmen bu madde içeriğinin butlanla malul olduğu sonucuna varılmış, davanın kabulüne davalı şirketin 17/02/2022 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında alınan yönetim kurulunun ibrasına ilişkin 3 nolu gündem maddesinin iptaline ve aynı genel kurulda 4 nolu gündem maddesi ile kabul edilen hisse devrine ilişkin ana sözleşmeye 35. Maddenin eklenmesi kararının butlan ile malul olduğunun tespitine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜNE,
Davalı şirketin 17/02/2022 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında alınan yönetim kurulunun ibrasına ilişkin 3 nolu gündem maddesinin iptaline ve aynı genel kurulda 4 nolu gündem maddesi ile kabul edilen hisse devrine ilişkin ana sözleşmeye 35. Maddenin eklenmesi kararının butlan ile malul olduğunun tespitine,
2-Alınması gereken 269,85 TL harçtan davacı tarafından dava açılırken peşin olarak yatırılan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 189,15 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından dava açılırken peşin olarak yatırılan 80,70 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından sarf edilen 92,20 TL ilk masraf, 304,25TL tebligat ve müzekkere gideri, 5.000,00TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 5.396,45 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli AAÜT uyarınca takdir olunan 17.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6- Davalı tarafça yapılan yargılama gideri olmadığından karar verilmesine yer olmadığına,
7-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
HMK 345. Maddesi hükmü uyarınca kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 04/10/2023