Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/340 E. 2023/215 K. 21.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/340 Esas
KARAR NO: 2023/215
DAVA: Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ: 13/05/2022
KARAR TARİHİ: 21/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: davalıların, müvekkili —– olarak yürüttükleri hizmetlerde çalışmakta olan işçilerden ——–almaya hak edecek şekilde sona erdiğini, toplam —–, —— yüklenen hukuki sorumluluk gereği —– tarihinde müvekkili banka tarafından asıl işveren sıfatıyla işçi hesabına yatırılmak sureti ile ödendiğini, iç ilişkide rücu hükümlerinin uygulanması gerektiğini, tüm işçi ödemelerinden alt işverenler kendi dönemleri ile sorumlu olduğunu, banka tarafından ödenen tutarların tamamının sorumlu oldukları dönemler çerçevesinde yüklenici firmalardan talep olunması önünde yasal hiç bir engel bulunmadığını, alt işverenin işçisine ödenen vergi ve diğer kalemler dahil brüt tutarın ödeme tarihinden tahsiline kadar işleyecek kanuni faizi ile birlikte tahsili istemiyle iş bu davayı açma gereği hasıl olduğunu, müvekkili banka tarafından işçilik alacaklarına istinaden ödenen tutarın, davalılardan rücuen tahsiline karar verilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Dava dilekçesi davalılara tebliğ edilmiş, davalılar tarafından cevap dilekçesi sunulmamıştır.

İNCELEME ve GEREKÇE:Dava, davacının asıl işlenen sıfatı ile iş akdi sona eren ——– ödemiş olduğu kıdem ve ihbar tazminatı ödemesinin —– uyarınca alt işveren olan davalılardan tahsili talebine ilişkindir.
7155 sayılı Yasa ile 6102 sayılı Yasaya 5/A maddesi eklenerek ticari davalarda arabuluculuk dava şartı haline getirilmiş olup, mahkememizdeki dava —— tarihinde açılmakla davacının dava şartı arabuluculuk koşulunu yerine getirdiği görülmüştür. Dilekçeler aşaması tamamlanmakla, mahkememizin ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanının bulunmadığının tespiti ile uyuşmazlık noktaları belirlenerek tahkikat aşamasına geçilip, deliller toplanmıştır. Bilirkişi ——- bilirkişi raporu alınmıştır. Davalı yüklenici şirketler bünyesinde sigortalı olarak çalışan dava dışı ——- davacı kurum tarafından kıdem ve ihbar tazminatı olarak ödenen bedelin davalı şirketlerden rücu’en tahsili talepli olarak açıldığı, davalı tarafların davaya cevap vermeyerek davayı reddetmiş sayıldıkları tespit edilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, dava dışı işçiye ödenen kıdem ve ihbar tazminatı alacağından hangi tarafın veya tarafların ne oranda sorumlu olduklarına ilişkindir. Uyuşmazlığın çözümünde öncelikle taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine, aynı sözleşmelerden kaynaklanan uyuşmazlıkla ilgili verilmiş mahkeme kararları ve tazminat genel hukuk prensipleri dikkate alınarak bir sonuca gidilmelidir.
Dava konusu olayda da davacı ile davalı arasında asıl işveren-alt işveren ilişkisi mevcut olup, davacı asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeriyle ilgili olarak İş Kanunu’ndan kaynaklanan yükümlülükler nedeniyle, alt işverenle birlikte müteselsilen sorumludur. Burada Kanundan kaynaklanan bir teselsül hali söz konusu olup, asıl ve alt işverenler, dış ilişki itibariyle ——müseselsilen sorumludurlar. Bu düzenleme, işçi alacağının güvence altına alınması amacıyla yapılmış olup, sadece işçilere karşı bir sorumluluktur. Asıl ve alt işveren arasındaki ilişkide ise iş hukuku değil, Borçlar Kanunu ve sözleşme hukuku esas alınacağından, uyuşmazlığın taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine göre çözümlenmesi gereklidir.
Alacaklıya karşı müteselsilen sorumlu olan borçlular, kendi aralarındaki iç ilişkide, bu husustaki nihai sorumluluğun hangi tarafa ait olduğu konusunda bir anlaşma yapabilirler.————- maddesinde düzenlenen, “Aksi karalaştırılmadıkça veya borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça, borçlulardan her biri, alacaklıya yapılan ifadan, birbirlerine karşı eşit paylarla sorumludurlar. Kendisine düşen paydan fazla ifada bulunan borçlunun, ödediği fazla miktarı diğer borçlulardan isteme hakkı vardır.” şeklindeki hükümde de, müteselsil borçlulardan her birinin alacaklıya yapılan ifadan birbirlerine karşı genel olarak eşit paylarla sorumlu oldukları, ancak bunun aksinin kararlaştırılabileceği de açıkça belirtilmiştir.İşte müteselsilen sorumlu olan borçlular arasındaki iç ilişkide, bu konudaki sorumluluğun tamamen borçlulardan birine ait olacağı yönünde bir sözleşme yapılmış ise, tarafların serbest iradeleriyle düzenlemiş oldukları sözleşme hükümleri kendilerini bağlayacağından, dış ilişkide kanundan doğan teselsül gereğince borcu ödemiş olan müteselsil borçlunun, ödediği miktarın iç ilişkide borcun nihai yükümlüsü olan borçludan rücuen tahsilini talep edebileceği kabul edilmelidir.Bu açıklamalardan sonra somut olayda taraflar arasında aktedilen ihale sözleşmesinin, ihale sözleşmesine ait hizmet işleri genel şartnamesi, idari şartname ve özel teknik şartnamelerde hüküm bulunmasına göre dava dışı işçiyi çalıştırdığı dönemin tamamından sorumlu olduğuna kanaat getirilmiş, bilirkişi raporunun alternatifli hesaplama yapılması mahkememizce dikkate alınmamış, dava dışı işçinin, davalılar bünyesinde 13 yıl 10 ay 6 gün çalışmış olup bunun rücu edilebilecek kısmının; —– sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren Sosyal Hizmetler Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair 7166 sayılı Hizmetler Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair 7166 sayılı Kanun’un 11. Maddesinde yer alan “4734 sayılı Kanunun 62. Maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi uyarınca alt işverenler tarafından çalıştırılan işçilere, 11/09/2014 tarihinden sonra imzalanan ihale sözleşmeleri kapsamında, kamu kurum ve kuruluşlarına ait işyerlerinde 11/09/2014 tarihinden sonra geçen süreye ilşikin olarak kamu kurum ve kuruluşları tarafından yapılan kıdem tazminatı ödemeleri için sözleşmesinde kıdem tazminatı ödemesinden ötürü alt işverene rücu edileceğine dair açık bir hükme yer verilmemişse alt işverenlere rücu edilmez.” hükmü var ise de; imzalanma tarihi 11/09/2014’ten sonra olan bir sözleşme bulunmamasına göre dışlanacak bir hizmet süresi bulunmadığı kabul edilmiş ve tüm bu anlatılan nedenlerle davacının davasının kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulması gerekmiştir.

H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının KABULÜ İLE;
—– adına müteselsilen sorumlu—— adına müteselsilen sorumlu——, ödeme tarihi olan —— tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
2-Alınması gerekli 3.629,09 TL harcın davalılardan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan 891,50 TL tebligat ve müzekkere gideri, 1.500,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.391,50 TL yargılama giderinin davalılardan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
4-Davalılar tarafından yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T’deki esaslara göre belirlenen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-7155 sayılı Kanun ile 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na eklenen 18/A maddesinin 13.fıkrası ve yürürlükte bulunan Arabuluculuk Ücret Tarifesi uyarınca Hazine tarafından karşılanan 1.400,00 TL arabuluculuk ücretinin davalılardan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
7-Dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda, kararın taraflara tebliğinden 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 21/03/2023