Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/332 E. 2022/768 K. 01.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/332 Esas
KARAR NO : 2022/768

DAVA : Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/01/2017
KARAR TARİHİ : 01/11/2022
—— Esas sayılı dosyası——- Karar sayılı Karar İlamı ile mahkememize geldiği, mahkememizin —— esasına kaydının yapıldığı, mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin —— isimli şahıstan 30.000,00 TL alacaklı iken bu şahsın müvekkile borcunu ödemek adına 15/01/2017 Vade Tarihli 30.000,00 TL bedelli bir adet bonoyu müvekkili adına keşide ederek teslim ettiğini, davacının senedi aldığı tarihte davalı şirketin sahibi —— ile nişanlı olduğunu, evlilik hazırlıkları yaptığını, neticesinde davalı şirket sahibi ——ile evlenmiş bulunduklarını, davalı şirket sahibinin bu sırada müvekkiline ait olan senedi kendine ait olan şirket üzerinden bankaya tahsile vermek üzere müvekkilden istediğini, müvekkilin de evleneceği adama duyduğu güvenle senedi aynı zamanda davalı şirket sahibi olan nişanlısı —— söz konusu şirketi kendi şirketinin çalıştığı—– Şubesine şirket adına ciro yaparak şirket hesabına mahsuben tahsil edilmesi adına verdiğini, müvekkilinin ——- ile 08/12/2016 tarihinde başlayan evliliklerinde evlilik sonrasında yaşanan olaylar nedeniyle——- karşı boşanma davası açtığını ve sonrasında eşine verdiği ve eşine ait şirket üzerinden tahsil edilmek üzere bankaya keşide edilmiş senedin iadesini talep ettiğini, ancak eşi —— senedi geri vermeyi reddettiğini, müvekkil ile davalı şirket arasında hiçbir ticari ilişkinin söz konusu olmadığını, zaten davalı şirketin müvekkilin eşi —— ait olduğundan böyle bir ticari ilişkinin olmasının hayatın olağan akışına aykırı olacağını, davalı şirketin tamamen kötü niyetle senedi kullanarak müvekkile baskı yapmaya ve açılan boşanma davası nedeniyle intikam almaya çalıştığını iddia ederek, davalırının kabulü ile müvekkil davacının davalı şirkete borcu olmadığının tespitini, davalı şirket aleyhine % 20 kötü niyet tazminatın hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalı şirket üzerine bırakılmasını talep ve dava talep etmişlerdir.
SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı şirketin davacının eşi ——ait olduğunu, davacının —— ile 2016 yılının 9. ayında kurulan ——Asistan/Muhasebe Elemanı iş müracaatı üzerine tanıştığını ve akabinde aralarında ilişki başladığını, ilişkinin devamında çeşitli sebeplerle —— borç para almaya başladığını, davacının —— aldığı borç miktarının 40.800,00 TL’ye ulaştığını ve bu paranın yarıdan fazlasının davacının—— olan kredi borcuna ödendiğini, davacının —— çok borcu olduğunu belirterek ——- bir şahıstan alacağı olduğunu, bu şahıstan olan alacağını borcuna karşılık vermek istediğini belirttiğini ve ——gidilip bu şahıstan senet alındığını, davacının alınan bu senedi borcuna karşılık ——ciro ve teslim ettiğini, ——ise senedi ciro etmeksizin beyaz ciro ile kendi firmesı olan —— teslim ettiğini, müvekkil davalının söz konusu bonoyu tahsil amacıyla 01/11/2016 tarihinde —— teslim ettiğini ve senet bedelinin ödenmemesi üzerine 18/01/2017 tarihinde senedin protesto edildiğini, davalı şirket yetkilisi —– senedin davacı tarafından davalıya ciro ve teslim edildiği tarihte nişanlı dahi olmadıklarını, davacı ile—— 17/12/2016 tarihinde nişanlandıklarını ve —– gitme kararı sonraszı nikâh kıydıklarını, davacı yanın —— Sayılı dosyası üzerinden açmış olduğu boşanma davasında da davalıyla anlaşamadıklarını, anlaşarak boşanma kararı aldıklarını ve davalıdan hiçbir hak, alacak, nafaka, maddi manevi tazminat talebi olmadığını açıkça beyan ve ikrar ettiğini, davacının dava dilekçesindeki hakaret ve tehdit iddialarının dayanaksız olduğunu savunarak, haksız ve dayanaktan yoksun davanın reddine, davacının % 20 kötü niyet tazimantına mahkûm edilmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE :
Dava, kambiyo senedi nedeniyle menfi tespit talebine ilişkindir.
Mahkememizce; “Davanın, menfi tespit talebine ilişkin olduğu, Mahkememizce davalı defterlerinin incelenmesine karar verildiği ve davalı defterlerinin incelenmesi sonucunda bilirkişi raporu alındığı, dava konusu 27.10.2016 düzenleme tarihli, 15.01.2017 Vadeli, 30.000 TL tutarlı bononun, 27.10.2016 tarihinde şirket ticari defterlerinde ——- ortaklara borçlar hesabı—–üzerinden kayıt altına alınarak şirketin 121.001 alacak senetleri hesabına girildiği, senedin—— teslim edildiğine ilişkin olarak ticari defterlerde herhangi bir kayda rastlanılmadığı ve senedin —–Alacak Senetleri Hesabında kaydının devam ettiği, ticari defterlerde davacı ——- ile davalı şirket arasında herhangi bir ticari ilişki kaydı bulunmadığı, bononun düzenleme tarihinin 27.10.2016, vade tarihinin 15.01.2017, tutarının 30.000 TL, borçlusunun dava dışı ihbar olunan ——, bono alacaklısının davacı —— veya —– olduğu ve bedelinin nakden alındığı şeklinde düzenlenmiş bulunduğu, bononun arka yüzünde ise bononun davacı —— (kızlık soyadı) tarafından imza edilmek suretiyle davalı şirkete ciro edilerek davalı şirketin tam hisseyle tek hissedarı olan ——- teslim edildiği, 18.01.2017 tarihli —— yevmiye numaralı protesto şerhine havi olduğu, dava dışı —— ise senedi davalı şirkete ciro ettiğine dair herhangi bir cirosunu/imzasının bulunmadığı, dava dışı —— ise herhangi bir ciro/imza tatbik etmeksizin konu senedi tam hisseyle sahibi bulunduğu davalı şirketin ticari defter kayıtlarında Ortaklar Hesabına Alacak kaydı yapmak suretiyle davalı şirketin tüzel kişiliğinin tasarrufuna teslim ettiği, ——Senet Teslim Bordrosundan anlaşıldığı üzere davalı şirket adına tahsil edilmek üzere teslim alınan söz konusu bononun vade tarihinde ödenmeyerek Noterlikçe protesto edilmiş olduğu ve yine ticari defter kayıtlarından anlaşıldığı üzere vadesinde ödenmeyen işbu senedin davalı şirketin tasarrufu altında kalmaya devam ettiği, ancak davalı şirketin bonoyu kendilerine teslim eden şirketin tek ortağı/sahibi konumunda olan dava dışı —— bono tutarı kadar borçlu bulunduğu, davaya konu senedin davalı şirkete ciro edilmesini ve/veya maledilmesini gerektirecek bir borç/alacak bakiyesi bulunmadığı, ayrıca davacının iddiasını ispat eder yazılı delil sunmadığı, yalnızca beyanı bulunduğu anlaşıldığından davanın ispat edilememesi nedeniyle davanın reddine” şeklindeki gerekçesiyle karar verilmiştir.—— Esas —— Karar sayılı Karar İlamı ile; mahkememiz kararı; “4721 Sayılı TMK’nun 6. Maddesi gereğince, kural olarak bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf o vakıayı ispat etmeye mecburdur. İspat yüküne ilişkin bu genel kural menfi tespit davaları için de geçerlidir. Kural olarak menfi tespit davalarında ispat yükü alacaklı olduğunu iddia eden davalıdadır. Ancak davalının alacağı kambiyo senedine dayanıyorsa ispat yükü yer değiştirerek senetten dolayı borçlu olmadığını iddia eden davacı tarafa düşer.——-
Borçlu olunmadığını iddia edilen dava ve takip konusu senet bono vasfındadır. Bononun keşidecisi bonoda gösterdiği belirli bir bedeli kayıtsız ve şartsız olarak bizzat ödemek konusunda soyut bir taahhütte bulunmaktadır. Soyutluk (mücerretlik) ise senedin içerdiği hakkın doğumuna sebep olan temel hukuki ilişkinin senet metninden anlaşılamaması anlamına gelir. Soyutluğun senede yüklediği ilk özellik, hamilin artık senette gösterilen alacağın alacaklısı olduğu konusunda, senetten başka bir delil sunmasına gerek bulunmaması; alacağını sadece bu senetle ispatlayabilmesidir. Davacının dosyaya iddiasını kanıtlayacak mahiyette yazılı ve kesin delil sunamadığı, nişanlısına hatır senedi olarak senedin verilmiş olduğu iddiasının kesin delillerle ispat edilmesi gerektiği, bononun, bağımsız borç ikrarını içeren bir senet olması, bu sebeple bir illete bağlı olmasının gerekmemesi ve ispat yükünün senedin bedelsiz olduğunu ileri süren ve senedin ihdas sebebini değiştiren tarafa ait olması sebebiyle somut olayda ispat yükünün davacı tarafta olduğu kuşkusuzdur. Bu kapsamda, davacının bu yöndeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
Öte yandan 6100 Sayılı HMK’nın 353/1. maddesinin ikinci cümlesi uyarınca re’sen yapılan inceleme sonucunda, davacı tarafın dava dilekçesi ile 28/01/2016 havale tarihli delil dilekçesinin deliller kısmında açıkça yemin deliline dayandığı tespit edilmiştir. Mahkemece davanın kanıtlanamadığı kanaatine varılmıştır. Bu konuda yeminin kesin delil olduğu, yemin deliline dayanan tarafın, iddia veya savunmasının diğer delillerle ispatlanmamış olması sebebiyle bu delile sıra gelmiş olduğunu başka türlü bilemeyeceğinden mahkeme, yemin teklif etmek hakkı bulunduğunu istek sahibine hatırlatmakla yükümlü olup, kural olarak, yemin teklifi hakkı kullandırılmadan karar verilemeyeceğinden, davacıya tüm deliller toplandıktan sonra gerekli görülür ise yemin teklifi hatırlatılıp davacı yemin teklif etmek istediği taktirde, yemin delili hatırlatılarak sonuca ulaşılması gerekirken, davacı tarafın yemin deliline dayanmasına ve mahkemece, davanın kanıtlanamadığı kanaatine ulaşılmasına rağmen, davacı tarafa yemin delili hatırlatılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, davacı tarafa yemin delili hatırlatılmaksızın karar verilmesi sebebiyle karar usule aykırı olduğundan, kararın bu eksiklik giderilmek üzere kaldırılarak mahkemesine gereği için gönderilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince davacının istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmesi gerektiği.” şeklindeki gerekçe ile kaldırılmıştır.
Mahkememizce kararımızın kaldırılması akabinde tensip zaptı düzenlenerek taraflara tebliğ edildiği, davacı vekilinin ilk duruşmada karşı tarafa yemin teklif etmek istediklerini beyan ettiği, yemin metni düzenlenerek davalı şirkete yemin muhtırasının usule uygun olarak tebliğ edildiği, yemin muhtırasının tebliğine rağmen davalı şirket adına duruşmaya katılan olmadığı, herhangi bir mazeret bildirilmediği, takip konusu senedin bono vasfında olduğu, bononun keşidecisi bonoda gösterilen belirli bir bedeli kayıtsız ve şartsız olarak bizzat ödemek konusunda soyut bir taahhütte bulunduğu, soyutluk ilkesinin (mücerretlik) ise senedin içerdiği hakkın doğumuna sebep olan temel hukuki ilişkinin senet metninden anlaşılamaması anlamına geleceği, soyutluğun senede yüklediği ilk özellik, hamilin artık senette gösterilen alacağın alacaklısı olduğu konusunda, senetten başka bir delil sunmasına gerek bulunmaması; alacağını sadece bu senetle ispatlayabilmesi olacağı, davacının dosyaya iddiasını kanıtlayacak mahiyette yazılı ve kesin delil sunamadığı, nişanlısına hatır senedi olarak senedin verilmiş olduğu iddiasının kesin delillerle ispat edilmesi gerektiği, bononun, bağımsız borç ikrarını içeren bir senet olması, bu sebeple bir illete bağlı olmasının gerekmemesi ve ispat yükünün senedin bedelsiz olduğunu ileri süren ve senedin ihdas sebebini değiştiren tarafa ait olması sebebiyle somut olayda ispat yükünün davacı tarafta olduğu, davacı tarafın dava dilekçesinde yemin deliline dayanması nedeniyle davacı tarafa bu hususun hatırlatıldığı, davacı tarafın karşı tarafa yemin teklif ettiği, mahkememizce düzenlenen yemin metninin davalı tarafa tebliğine rağmen davalı tarafın yemin için hazır olmadığı, böylece yemin metninde geçen hususları kabul etmiş sayıldığı, yeminin kesin delillerden olduğu, davacının böylece davasını ispatlamış olduğu anlaşılmakla davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Davacı borçlu hakkında herhangi bir icra takibi başlatılmadığından İİK’nın 72/5. Fıkrası gereğince kötüniyet tazminat talebinin reddine, davalı taraf haksız olduğundan davalı tarafın kötüniyet tazminat talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 01/11/2022
Davanın KABULÜNE,
1-Davacı —— keşidecisi —–, lehtarı ——, 27/10/2016 düzenleme tarihli, 15/01/2017 vade tarihli, 30.000,00 TL bedelli bono nedeniyle BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE,
2-İİK’nın 72/5. Fıkrası gereğince davacı tarafın kötüniyet tazminat talebinin reddine,
3-Davalı tarafın kötüniyet tazminat talebinin reddine
2-Karar harcı 2.049,30 TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 512,33 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.536,97 TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
3-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 31,40 TL başvurma harcı ve 512,33 TL peşin harç olmak üzere toplam 543,73 TL harcın davalı taraftan tahsili ile davacı taraf ödenmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 322,60 TL tebligat ve müzekkere gideri, 500,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 822,60 TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
5-Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli ——- vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı şirketin yokluğunda kararın taraflara tebliğinden 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.