Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/321
KARAR NO: 2023/303
DAVA: Tapu İptali Ve Tescil-Cezai Şart (Satın Almaya Dayalı)
DAVA TARİHİ: 06/05/2022
KARAR TARİHİ: 12/04/2023
Mahkememizde görülmekte olan Tapu İptali Ve Tescil-Cezai Şart (Satın Almaya Dayalı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı şirketin ——ortaklık kurduklarını ve çalışmaları devam ettikten sonra 11/04/2022 tarihli Tasfiye ve İbra Sözleşmesi ile anlaşarak birlikte çalışmalarına son verme konusunda karara vardıklarını, söz konusu sözleşmede davalı şirketin karşı edimlerinden birisi olan 939.298,00 TL’nin ödenmesi halinde ——–bölümlerdeki müvekkili adına kayıtlı 1/2’şer hissenin davalı şirkete devir ve tescil edileceğinin kararlaştırıldığını, müvekkili adına yetkili olan — sözleşmeyi tapuda davalı şirketin temsilcisi olarak —– imzalatıp akabinde müvekkilinin vekili olarak tapuda devir ve tescil işleminin gerçekleştiğini, —-ve diğer tanık —-, davalı şirketin kaşesi üstünde ve altında —— imzaladığı sözleşmenin fotoğrafını çekerek müvekkiline gönderdiğini, ertesi gün —- sözleşmeyi davacıya götürmek üzereyken davalı şirketin temsilcisi ve şahsi olarak—— imzalarının silinmiş olduğunu gördüğünü, diğer tanık —– konuyu konuştuğunda mürekkebin uçucu kalemle imzalanmış olduğunun anlaşıldığını, davalı şirket temsilcisi——– mürekkebi uçucu kalemle sözleşmeyi imzalayarak şirketi adına tescili hile ile sağladığını, diğer yükümlülüklerden de sıyrılmaya çalıştığını, davalı şirketin sözleşmeyi mürekkebi uçucu kalemle imzalaması nedeniyle TBK 36,49,77 ve ilgili maddelere göre müvekkilini aldattığını, TMK 1024,1025 ve ilgili maddelerine göre diğer davalıların da kötü niyetli olduğunu, davalı şirketin bu haksız eylemi nedeniyle sebepsiz kazanç sağladığını, davalı şirketin hile ile aldığı dava konusu taşınmazları bir hafta içerisinde üçüncü şahıslar adına devir ve tescil ettiğini, üçüncü kişilerin diğer davalılar olduğunu, bu nedenle davada davalı taraf olarak gösterildiklerini belirterek dava konusu ———bölümlerin üçüncü kişilere satılmasını ve devir edilmesini önlemek için tapu kaydı üzerine dava sonuçlanıp kesinleşinceye kadar teminatsız ihtiyati tedbir konulmasına, bu talep kabul görmez ise dava konusu taşınmazların tapu kaydı üzerine “davalıdır” şerhi konulmasına, ——- davalı ——–hissesinin iptali ile müvekkiline adına tapuya tesciline, —- davalı —– bağımsız bölümün —- hissesinin iptali ile müvekkili adına tapuya tesciline, 10.000,00 TL cezai şartın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalı —– tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA: Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle;davaya bakmaya görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, cezai şart talebi bakımından davacının arabuluculuk başvurusunda bulunmadığını, cezai şart bedelinin sözleşmede açıkça düzenlendiğini, kısmi dava olarak ikame edilmesinin mümkün olmadığını, müvekkilinin tasfiye ve ibra sözleşmesini tapuda eline geçen bir kalem ile imzaladığını, işbu davadan ve davacının müvekkili hakkında yaptığı savcılık şikayetinden ilgili sözleşmedeki imzanın silinmiş olduğundan ve davacının iddiasından haberdar olduklarını, müvekkilinin sözleşme ile bağlı olduğunu ve sözleşme kapsamındaki yükümlülüklerini harfiyen yerine getirdiğini ve getirmeye devam ettiğini, davacının davayı açmakta hukuki yararı bulunmadığını, taşınmazlara karşılık gelen bedelin tamamının ödendiğini, bu hususu davacının da ikrar ettiğini, davacının sözleşmeden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmediği gibi bir iddiasının da olmadığını, müvekkili şirkete sözleşmenin——-maddesiyle yüklenen yükümlülüğün yerine getirilmesi için 3 aylık süre bulunduğunu, dava tarihi itibariyle bu sürenin dolmadığını, öte yandan listede belirtilen ödemelerin hangi kişilerin hangi banka hesaplarına yapılacağına dair belgelerin davacı tarafça müvekkiline iletilmediğini, bu bilgilerin paylaşılmasıyla ödeme yapılacağını, tasfiye protokolünün davacı tarafça da kabul edildiği üzere geçerli ve yürürlükte olduğunu, cezai şart ödenmesini gerektiren bir durum doğmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
İNCELEME ve GEREKÇE: Dava, hukuki niteliği itibari ile; hile-aldatma hukuksal nedenine dayalı tapu kaydının iptali ve davacı adına tapuya kayıt ve tescili yanı sıra tasfiye protokolünde kararlaştırılan cezai şartın davalı şirketten tahsili ve davacıya ödenmesi taleplerine ilişkindir. Davacı mahkememizde açtığı davada davalı şirket ile aralarında——- tarihinde adi ortaklığın sonlandırılması için tasfiye ve ibra sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşmeyle davalı şirketin 939.298,00 TL.ödemesi kaydıyla davacıya ait 2 adet taşınmaz hissesinin davalı şirkete devir ve tescilinin kararlaştırıldığını, protokolün akabinde tapuda devir ve tescil işleminin gerçekleştirildiğini, sonrasında protokolde tanık olarak yer alan — protokolü kendisine getirmek üzereyken—-gerek davalı şirket temsilcisi sıfatıyla gerekse kendi adına attığı imzaların bunun yanı sıra —- imzasının silinmiş olduğunu gördüğünü, sözleşmede tanık olarak bulunan——- ile konuştuğunda uçucu kalemle sözleşmenin imzalandığının anlaşıldığını, sözleşmede davalı şirketin edimlerinin sıralandığını bu edimler karşılığında taşınmazların değerinin düşük olarak belirlendiğini, davalı şirket temsilcisinin sözleşmeyi uçucu kalemle imzalayarak şirket adına hile ile tescili sağladığını, sözleşmedeki diğer yükümlülüklerinden kurtulmaya çalıştığını, bu durumda aldatma, hile söz konusu olduğunu, diğer davalılarında kötü niyetli olduklarını, davalı şirketin taşınmazları kaçırmak amacıyla hemen 3.kişilere devir ve tescili sağladığını, satın alanlarında davalı şirket yetkilisi —— kızı ve kardeşi olduklarını, taşınmazları kötü niyetle iktisap ettikleri için bu davada taraf gösterildiklerini belirterek davalı şahıslar adına kayıtlı tasfiye protokolüne konu taşınmaz hisselerinin iptaliyle adına tapuya kayıt ve tesciline ve bunun yanısıra tasfiye protokolünde kararlaştırılan cezai şartın fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000 TL.sinin davalı şirketten tahsili ile kendisine ödenmesine karar verilmesini talep ve dava ettiği, davalıların cevap dilekçesinde taraflar arasında imzalanan 11/04/2022 tarihli tasfiye protokolüne davalı şirketin harfiyen uyduğunu, sözleşmeyle bağlı olduğunu, açılan davanın hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, sözleşmedeki imzanın silindiğinden savcılık şikayetiyle haberdar olduklarını, sözleşmedeki yükümlülüklerin yerine getirilmeye devam edildiğini, davacının bu davayı açmakta hukuki yararı olmadığını, taşınmazlara karşılık gelen bedelin tamamının ödendiğini, bu hususu davacının da ikrar ettiğini, davacının sözleşmeden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmediği gibi bir iddiasının da olmadığını, davalı şirkete sözleşmenin —— yüklenen yükümlülüğün yerine getirilmesi için 3 aylık süre bulunduğunu, dava tarihi itibariyle bu sürenin dolmadığını, öte yandan listede belirtilen ödemelerin hangi kişilerin hangi banka hesaplarına yapılacağına dair belgelerin davacı tarafça kendilerine iletilmediğini, bu bilgilerin paylaşılmasıyla ödeme yapılacağını, tasfiye protokolünün davacı tarafça da kabul edildiği üzere geçerli ve yürürlükte olduğunu, cezai şart ödenmesini gerektiren bir durum doğmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla mahkememizin 05/10/2022 günlü ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanı bulunmadığından uyuşmazlık noktalarının tespiti ile tahkikat aşamasına geçilip deliller toplanarak sonuca gidilmiştir.
Davalılar mahkememizin görevine itirazla görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunu ileri sürmüş iseler de uyuşmazlık tacirler arasında imzalanan adi ortaklığın fesih ve tasfiyesine ilişkin protokolden kaynaklandığından mahkememizin görevli olduğu anlaşılmıştır. Davalılar cevap dilekçesinde davacının cezai şart talebi yönünden arabuluculuk dava şartını yerine getirmediğini belirterek bu talebin dava şartı yokluğundan reddi gerektiğini savunmuş iseler de arabuluculuk zorunlu dava şartına tabi olmayan bir talep ve birlikte açılan cezai şart bedelinin tahsili davası da arabuluculuk dava şartına tabi olmayacağından davalıların bu itirazı da reddedilmiştir.
Davalıların cevap dilekçesinde mahkememizin görevine itirazla ilgili kısımda yetki itirazını dile getirdiği ancak yetki itirazında bulunurken HMK 19/2 maddesi gereği yetkili mahkemeyi göstermediği anlaşıldığından, usulüne uygun şekilde yapılmayan yetki itirazı da reddedilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Tapu iptali ve tescil talebine konu taşınmazların tapu kayıtları dosya içine alınmış —-hissesinin —- tarihli satış işlemine istinaden davalı —- adına aynı parselde kayıtlı —- tarihli satış işlemine istinaden davalı —- adına kayıtlı olduğu —–görülmüştür. Her iki bağımsız bölümün gönderilen resmi akit tablolarından davacının sahip olduğu hisseleri 13/04/2022 tarihinde davalı şirkete satıp devrettiği, davalı şirket tarafından da bu hisselerin 19/04/2022 tarihinde diğer davalılara satış ve devrinin yapıldığı anlaşılmıştır.
Dava tapu kaydının iptali ve tescil talebine ilişkin olduğundan davaya konu hisselerin dava tarihi itibariyle değeri belirlenmiş, belirlenen bu değer üzerinden eksik peşin harç tamamlatılarak yargılamaya devam olunmuştur.
—- sayılı soruşturma dosyasında, davacı şirket adına yetkilisi tarafından sunulan dilekçe ile davalı şirket yetkilisi—– hakkında sahtecilik, dolandırıcılık iddiasıyla şikayetçi olunduğu, —– tarihli ibra protokolünün mürekkebi yok olan kalemle imzalandığının iddia edildiği, soruşturmanın sürdüğü anlaşılmıştır.
Dayanak —– tarihli “Tasfiye ve İbra Sözleşmesi”başlıklı protokol incelendiğinde taraflarının davacı ve davalı şirketler olduğu, tarafların aralarında kurulan——-tasfiye ve ibra koşullarını kararlaştırdıkları, bu kapsamda sözleşmenin 1-a maddesi ile tarafların bu davaya konu——müşterek hisse sahibi oldukları —- olmak üzere birbirlerini ibra ettikleri, 1-b ve devamı maddelerinde davacının her iki dairede adına kayıtlı—-nakit bedel ödenmesi karşılığı davalı şirkete devredeceği bu madde gereğince davalı şirketin davacının banka hesabına ——-davalı tarafından davacının hesabına ödendiğinde davacının tapuda devri yapacağı (davalıya ya da göstereceği 3.kişiye)kabul edilmiştir. Sözleşmenin —– ise tapu devir ve tescil işlemleri yapıldıktan sonra adi ortaklık ile iş ortaklığına ait borçlar hakkında düzenleme içermekte olup aynen “4/1-a maddesinde sayılan ve—-kayıtlı taşınmazların—–tarafından tapuda devir ve tescil işlemleri yapıldıktan sonra adi ortaklık ile iş ortaklığına ait tüm vergi —– yapılandırma, ——– tüm borçların, harçların ve oluşacak yeni meblağların ödemeleri, taşeronlara, tedarikçilere, mali müşavir, avukat vs.ait resmi tüm borçların ve oluşabilecek tüm borçların ödemeleri——— tarafından üstlenilmiştir. Sayılan tüm bu borçlardan adi ortaklıkta —– hisse sahibi ola- adına tahakkuk edecek ilgili tüm bu borçlarda —– tarafından ödenecektir. Adi ortaklık ile iş ortaklığına ait —— ve aynı zamanda ortaklığında muhasebecisi/mali müşaviri tarafından oluşturulan borçlara ilişkin döküm ile bilinen diğer borçlar ekli listede yer almakta ve iş bu sözleşmenin imza tarihinden itibaren 3 ay içinde —- tarafından ödenecektir. Bununla birlikte gözden kaçan ve oluşabilecek tüm borçlarda —-tarafından ödenecektir. —- sadece ekli listede görülen ve ödemesi bu madde de yazdığı üzere — tarafından üstlenilen——borç toplamının bu tutardan fazla olmayacağının sorumluluğunu üstlenmektedir.”şeklindedir. Sözleşmenin —–maddesinin “5-sözü edilen —- hissesinin de devri tarihinden başlatarak engeç 6 ay içinde ——kapatılması işlemlerini sonuçlandıracaktır. Kapatılma işlemi —–tarafından organize edilecektir ve kapatılma sırasında ortaya çıkacak tüm masraflar ve ödemeler ——–tarafından üstlenilmiştir.——- imzalaması gereken resmi evrak ve vermesi gereken bilgeler için yardımcı olacaktır. Yukarıda belirlenen taahhütlerini belirlenen zamanında yerine getirmeyen taraf diğer tarafa tenzilini talep ve dava etmeksizin 250.000 TL.cezai şart ödemeyi kabul ve taahhüt etmiştir “hükmünü içerdiği görülmüştür. Davacı yan cezai şart talebini bu maddeye dayandırmaktadır. Yine sözleşmenin ekinde bir borç listesi olduğu, bu listeye sözleşmenin ——–maddesinde atıf yapıldığı da anlaşılmıştır.
Dosyaya sunulan ve getirtilen deliller itibariyle sözleşmenin 11/04/2022 tarihinde imzalanmasından sonra davalının 12/04/2022 tarihinde 530.000 TL.ödeme yaptığı, bu ödeme üzerine davacının da 13/04/2022 tarihinde taşınmaz devrini yaptığı uyuşmazlık konusu değildir. Her ne kadar davalı tarafça bakiye 9.298,00 TL.yargılama sırasında ödenmiş ise de davacı 530.000,00 TL.ödemeyi alırken ve tapuda devri yaparken eksik kalan bu tutar için hiçbir ihtirazı kayıt ileri sürmemiş olduğundan bu miktarın yatırılmamış olması davadan sonra sözleşmeye aykırılık olarak ileri sürülmesi mahkememizce yerinde görülmemiştir.
TBK 36.maddesi aldatma hukuki nedenini düzenlemekte olup “taraflardan biri diğerinin aldatması sonucu bir sözleşme yapmış ise yanılması esaslı olmasa bile sözleşme ile bağlı değildir.”şeklinde düzenlenmiştir. Davacı yan tasfiye protokolünde davalıya atfen atılan imzanın uçucu kalem kullanılarak atıldığını, imzanın kaybolduğunu, davalının sözleşmede kararlaştırılan diğer edimleri nedeniyle taşınmaz devir bedelinin düşük gösterildiğini, taşınmaz devriyle birlikte davalının diğer edimlerinden kurtulmaya çalıştığını bu şekilde aldatıldığını, davalının hile ile sözleşmeyi imzaladığını ileri sürmektedir. Davalı yan ise cevap dilekçesinde 11/04/2022 tarihli sözleşme ile bağlı olduğunu, imzanın neden kaybolduğunu bilmediğini, sözleşme gereği devir bedelini ödediğini, tapu devrinin yapıldığını, sözleşmedeki diğer edimler yönünden ise dava tarihi itibariyle henüz süresinin dolmadığını savunmuştur. Sözleşmenin tarafı olan şirket tarafından sözleşme inkar edilmemiş aksine sözleşmeyi kabul ve hükümleri ile bağlı olunduğu ifade edilmiş olmakla ortada hile ya da aldatma gibi bir durumun olmadığı sonucuna varılmıştır. Mahkememizdeki dava 06/05/2022 tarihinde açılmıştır. Dayanak sözleşmenin tapu devri ve bedelin ödenmesi dışında kalan—— düzenlenen edimlerin ise davalı tarafından sözleşmenin imza tarihinden itibaren 3 ay içinde yerine getirileceği kabul edilmiştir. 3 aylık süre 12/07/2022 tarihinde son bulmuştur. Yani davanın açıldığı tarihte henüz davalı yönünden devam eden süre bulunduğundan davalının diğer edimlerini yerine getirmediği iddiası da mahkememizce yerinde görülmemiştir. Öte yandan sözleşme de davacının imzalaması gereken resmi evraklar ve vermesi gereken belgeler için davalıya yardım edeceği şeklinde bir düzenleme de mevcut olup davalı davacının kendisine bu konuda yardımcı olmadığını, bilgi belge vermediği ileri sürmüştür. Davacı ödemeler için davalı ile bilgi ve belge yaylaştığına dair bir beyanda bulunmamıştır. Yargılama sürecinde sözleşmede belirlenen süreler dolmuş davacı davalının yapması gereken ödemeleri yapmadığını beyan etmiş ise de sözleşmenin uygulanırlığı davacının kendisi tarafından dava konusu yapıldığından ve bu nedenle——– nezdinde şikayetçi olduğundan davalının ödeme yapmamakta haklı olduğu, ortada hile ve aldatma durumunun bulunmadığı, davalının sözleşmeyi kabul ve bağlı olduğunu beyan ettiği, davacının davalının edimlerini yerine getirmesi için sözleşmede belirlenen süreyi beklemeden erken dava açtığı, sözleşmede kararlaştırılan süre beklense dahi davalının sözleşmeye uymayacağı yönünde bir delil de sunulmadığı dolayısıyla tapu iptali ve tescil talebi yerinde olmadığı gibi sözleşmenin —-maddesinde kararlaştırılan cezai şartın koşullarının da dava tarihi itibariyle oluşmadığı sonucuna varılarak davanın reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN REDDİNE,
2-Karar harcı 179,90 TL ‘nin davacı tarafça peşin olarak yatırılan 11.211,64 TL harç ile tamamlama harcı olarak yatırılan 67.211,95 TL. toplamı 78.423,59 TL. ‘den mahsubu ile bakiye 78.243,69 TL. harcın karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden tapu iptali ve tescil talebi yönünden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 285.500,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
Davalı ———- kendisini vekille temsil ettirdiğinden cezai şart talebi yönünden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine
6-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
HMK 345. Maddesi hükmü uyarınca kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalılar vekilinin yüzlerine karşı oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.12/04/2023