Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/319 E. 2022/680 K. 04.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/319 Esas
KARAR NO : 2022/680

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan
Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/05/2022
KARAR TARİHİ : 04/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Tarafların——–plakalardan ——– devri hususunda satış sözleşmesini sözlü olarak yaptıklarını ve anlaştıklarını, mezkur anlaşma kapsamında, davacının — ödemeyi davalı ..— yapıldığını, açıklama kısmında ödeme—- yazıldığını, davalı ile yapılan görüşmelerde plakaların devri yahut ödenen paranın iadesinin talep edildiğini fakat davalını yanın görüşmeleri— bıraktığını, müvekkili oyaladığını, gelinen aşamada ne plakanın devredildiğini ne de ödenen paranın iadesinin geçekleştiğini, davacının maddi olarak çok büyük zarar gördüğünü, Davalı yan aleyhine —. Sayılı dosyadan, davalı yana ödenen — iadesi için ilamsız icra takibi yapıldığını ve borçlu tarafından mezkûr icra takibine itiraz edildiğini, yapılan itiraz borcun tamamen reddi şeklinde yapıldığını, davalının açıkça kötü niyetli olduğunu ve hukuki süreci uzatmaya yönelik olduğunu, Arabulucuk başvurusu yapıldığını ancak davalı yanın toplantı tarihinin yaklaştı dönemde görüşmelerden kaçındığını ve görüşmelere mazeretsiz olarak katılmadığını, davalının mal kaçırmak ve davacının yine zarara uğratmak amacıyla hareket ettiğini, Davalının mal kaçırma şüphesi nedeniyle davalı yan aleyhine ihtiyati haciz kararının verilmesini, davalı aleyhine İİK 67 md uyarınca icra inkar tazminatına hükmedilmesini, davalının plakaları teslim etmediği gibi para iadesini de sağlamamak olması nedeniyle davalı aleyhine hükmedilecek icra inkar tazminatının %20’den daha yüksek bir oranda uygulanmasını, bu nedenle; davalı yanın şahsi malvarlıklarının, gösterilecek teminatının depo edilmesi kayıt ve şartı ile ihtiyaten haczini, icra takibine yönelik haksız ve dayanıksız itirazın iptalini ve takibin devamını, takip konusu alacak likit bir alacak olduğundan, icra takibindeki alacak üzerinden %20 den aşağı olmamak kayıt ve şartı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesini, dosya masrafları ve avukatlık ücretinin davalılara yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekilinin cevap dilekçesi ile özetle; Davaya konu uyuşmazlıkta ——- Hukuk mahkemelerinin görevli ve yetkili olduğunu, dosyanın yetkili ve görevli mahkemeye gönderilmesinin gerektiğini, Uyuşmazlığın mutlak ya da nisbi ticari dava niteliğinde olmadığınndan Başvurulan — sürecinin zorunlu dava şartı niteliğiinde olmadığını, Taraflar arasında yapılan sözlü sözleşmede, davacının davalıya iddia edilenin aksine —-olup müvekkil uhdesine geçmediğini, —- gönderildiğini, geriye kalan —– için kısa bir vade istendiğini, Davalının—— tarihine kadar her iki plakasını ——–kaydını kapattırmak istediğinden, davacıya —- ödeyerek bir an önce plakaları devralmasını yoksa maddi zararının olacağını beyan ettiğini, Davalının davacının bakiye borcunu bir an önce ödeyerek plakaları alacağına güvenerek aracı üzerine takılı olan —- plakalı aracını boşa çıkarttığını ve satışa hazır hale getirdiğini, Sözleşmeye konu diğer plakanın ise anılan tarihte zaten boşta olduğunu, Devri için davacının kalan —– ödemesinden başka birşeyi kalmadığını, sonrasında kur hareketliliği ve — hızla değer kaybı sebebiyle taraflar bir araya gelerek geriye kalan —- borcunu o günün kuruyla—- çevirdiğini, kalan miktarı —– cinsinden en kısa sürede ödeyeceğini, ardından devir işlemlerinin yapılacağı konusunda mutabık kaldıklarını, Ancak davacının kalan — borcunu ödemeyeceğini, çok borcu olduğunu, bu nedenle plakalardan sadece bir tanesini satın almak istediğini, gönderildiği bedelden artan değerle acil borçlarını ödeyeceğini ancak davalının bunu kabul etmedeiğini, plakaları tek tek satamayacağını, alacaksa ikisini birden alması gerektiğini, ısrarlar üzerine davacıya gerçekte kendine ait olan ancak resmiyette —üzerine kayıtlı olan —- satmayı kabul ettiğini, bu nedenle davalı taraftan davacı tarafa toplamda — iade gerçekleştiğini, neticede borcunun ifası için üzerine düşen tüm edimlerini yerine getirdiğini, Ancak davacı yanın aradan geçen bunca zamana rağmen sözleşme konusu servis plakasını devralmaya yanaşmadığını, bu nedenle alacaklı temerrüdüne düştüğünü, davalının davacıya sözleşme kapsamında herhangi bir para iade borcu bulunmadığını, davacının üzerine ticari plaka alabilmesi —-istenen gerekli yetki belgesini aylarca almadığını, Bu nedenle davalının davacının derhal devralacağı ümidiyle 3 ay önce boşa çıkardığı ticari plakalarını aylarca kullanamadığını ve gelir elde edemediğini ayrıca vergi kaydını kapattıramadığından yüklü miktarda muhasebeci ücreti ve vergi ödemek zorunda kaldığını, davacının temerrüdü nedeniyle asıl zarar gören tarafın davalı olduğunu, Davalının davacı yanın iddia edildiği gibi —-herhangi bir borcu bulunmadığını, davacı yanın ise tüm —- elinde olmasına rağmen halen anılan plakayı devralmadığını, davacının istediği her an plakayı devralabileceğini, Tüm bunlara rağmen haksız ve kötüniyetli olarak—- üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığını, haklı itiraz neticesinde söz konusu takibin durduğunu, bu nedenle öncelikle davada görevsizlik ve yetkisizlik kararı verilerek dosyanın görevli ve yetkili —-sliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesini, haksız ve dayanaksız davanın tümüyle reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yan üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava; ticari satımdan kaynaklanan itirazın iptali davasıdır.
Mahkememiz dosyasında davacı vekilinin davalı tarafın mal varlığına ihtiyati haciz konulması istemi; — tarihli ara karar ile değerlendirilmiş ve davacı tarafın dava dilekçesi ekinde sunduğu dekonttan davalı hesabına dekontun açıklama kısımında dava konusu yapılan plakalara ilişkin ödeme yapıldığı anlaşıldığından ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar verildiği; Davalı vekilinin 31/05/2022 tarihli dilekçe ile haciz kararına karşı itirazda bulunduğu, bu nedenle itirazın duruşmalı olarak değerlendirilmesine karar verildiği ve duruşma açılarak yargılama yapıldığı, yapılan yargılama sonucunda itirazın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Davacı vekilinin —-tarihli feragat dilekçesini dosyaya sunduğu; Davadan ve ihtiyati hacizden feragat talebinde bulundukları, teminat mektubunun iadesi ve karşı taraf lehine yargılama ve vekalet ücretine hükmedilmemesini talep ettikleri ; dosya içerisinde kaim vekaletname incelendiğinde; açılan davadan feragat etme yetkilerinin bulunduğu anlaşıldı.
Davalı vekilinin — tarihli beyan dilekçesini dosyaya sunduğu; davacının Davadan ve ihtiyati hacizden feragat talebine ilişkin karar verilmesini ve bu doğrultuda haczin kaldırıldığı teminat mektubunun iadesine muvafakatleri olduğunu beyan ettiği, yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin bulunmadığı anlaşılmıştır.
Tüm Dosya Kapsamı Birlikte Değerlendirildiğinde;
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 307. Maddesinde “Feragat, davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir.” şeklinde belirtilmiştir. Yine aynı kanunun 309. Maddesi feragat iradesinin “Feragat ve kabul, dilekçeyle veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılır
Feragat ve kabulün hüküm ifade etmesi, karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı değildir
Kısmen feragat veya kabulde, feragat edilen veya kabul edilen kısmın, dilekçede yahut tutanakta açıkça gösterilmesi gerekir
Feragat ve kabul, kayıtsız ve şartsız olmalıdır. ” şeklinde açıklanabileceği ve bunun sonucunda verilen kararın kesin hüküm teşkil edeceğine dair 311. Maddesi de ” Feragat ve kabul, kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. ” hükümlerini içermektedir.
Sonuç olarak, 6100 sayılı HMK 307 ve devamı maddeleri gereğince feragat, davacının talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesi olup, hüküm ifade etmesi karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı değildir. Dilekçe ile veyahut yargılama sırasında sözlü olarak yapılabilir. Feragat kayıtsız ve şartsız olmalıdır. Hüküm kesinleşinceye kadar her aşamada yapılabilen feragat, kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur.
Somut olayda, davacı vekilinin —- tarihli dilekçesinde davadan ve ihtiyati hacizden feragat ve teminat mektubunun iadesine dair beyanları ile davalıdan vekalet ücreti ve yargılama gideri talebinde bulunmadıkları anlaşılmıştır.
Davadan feragat HMK’nın 307. ve 311. maddeleri hükümleri gereğince uyuşmazlığı ve dolayısıyla davayı sona erdiren, davalı tarafın kabulünü gerektirmeyen, kesin hükmün hukuksal sonuçlarını doğuran bir taraf işlemidir. HMK 307. maddesi hükmüne uygun olarak davacının davadan feragatının mahkemece saptanması halinde feragat sebebiyle davanın reddine karar verilmesi gerekir.
Açıklanan nedenlerle davanın feragat nedeniyle reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın FERAGAT NEDENİYLE REDDİNE,
2-İhtiyati haciz kararının kaldırılmasına, bu hususta ilgili icra müdürlüğüne yazı yazılmasına,
3-Dosyaya sunulmuş olan teminat mektubunun davacı tarafa iadesine,
4- 492 Sayılı Harçlar Yasası’nın 22. Maddesine göre ön inceleme duruşmasının yapıldığı dikkate alınarak; davanın reddi halinde alınması gerekli maktu harcın (80,70 TL) üçte ikisi (2/3) olduğu anlaşılmakla, 53,8‬0 TL harcın davacı tarafça peşin olarak yatırılan ‭1.781,80‬ TL peşin harçtan mahsubu ile fazla yatırılan‭1.728‬,00 TL harcın karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine, kalan miktarın (53,8‬0 TL) hazineye irad kaydına,
5-Taraflarca yapılan yargılama giderlerinin, yargılama gideri talebi olmadığı anlaşıldığından yapan taraf üzerinde bırakılmasına,
6-Tarafların talepleri doğrultusunda vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Karar kesinleştiğinde artan gider avansının ilgili tarafa iadesine,
HMK 345. Maddesi hükmü uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere tarafların yokluklarında karar verildi.