Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/23 E. 2023/613 K. 18.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/23
KARAR NO : 2023/613

DAVA : Tazminat (Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 11/01/2022
KARAR TARİHİ : 18/07/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: 28/12/2017 tarihinde müvekkilinin kontrolündeki —– plakalı araç ile davalılardan —- kullandığı —– plakalı aracın kaza yaptığını, kaza neticesinde müvekkilinin yaralandığını, arkadaşı —- ise hayatını kaybettiğini, davalı —- sola dönüş kurallarına uymadığını, kusurlu kabul edildiğini, kazanın meydana gelmesinde davalı —–asli kusurlu olduğunu, müvekkilinin kaza sonrasında beden gücü kaybına uğradığını, müvekkilinin meslek lisesini bitirdiğini, asgari ücret düzeyinde bir maaş ile hesaplamanın yapılmasının hakkaniyetli olmadığını, 6100 sayılı Yasa’nın 107.maddesi uyarınca belirsiz alacak davası olarak toplanacak delillere göre belirlenecek geçici iş göremezlik kaybının şimdilik 500,00 TL’sinin haksız fiil tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle beraber davalılardan müştereken ve müteselsilen (sigorta şirketi yönünden sigorta poliçesi ile sınırlı olmak üzere ), davalı sigorta şirketi yönünden temerrüt tarihinden itibaren, diğer davalılar yönünden ise kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini, 6100 sayılı Yasa’nın 107.maddesi uyarınca belirsiz alacak davası olarak toplanacak delillere göre belirlenecek sürekli iş göremezlik kaybının şimdilik 500,00 TL ‘sinin haksız fiil tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle beraber davalılardan müştereken ve müteselsilen (sigorta şirketi yönünden sigorta poliçesi ile sınırlı olmak üzere ), davalı sigorta şirketi yönünden temerrüt tarihinden itibaren, diğer davalılar yönünden ise kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsilini, 6100 sayılı Yasa’nın 107.maddesi uyarınca belirsiz alacak davası olarak toplanacak delillere göre belirlenecek araç zararı sebebi ile şimdilik 500,00 TL ‘sinin haksız fiil tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle beraber davalılardan müştereken ve müteselsilen (sigorta şirketi yönünden sigorta poliçesi ile sınırlı olmak üzere , davalı sigorta şirketi yönünden temerrüt tarihinden itibaren, diğer davalılar yönünden ise kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsilini, 70.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan —– kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsilini, yargılama giderlerinin sigorta şirketine yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı —–vekili cevap dilekçesinde özetle: başvurunun zaman aşımı nedeniyle reddinin gerektiğini, başvurana yapılan ödemenin üzerinden 2 yıldan fazla geçtiğini, hak düşürücü sürenin göz önünde bulundurulmasının gerektiğini, poliçe ve teminat limitinin belirtildiğini, sigorta şirketi sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında sorumlu olduğunu, dosyada kusur tespitinin yapılmasının gerektiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla müvekkili şirket yalnızca gerçek zarardan sorumlu olduğunu, müvekkili şirketin yürürlükte bulunan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları kapsamında sorumlu olacağını, aracın modeli yılı, kilometresi ve daha önce meydana gelmiş olan hasarlarının olup olmadığına göre değerlendirme yapılmasının gerektiğini, aracın önceki hasarlarının da incelenmesi ve buna göre bir değerlendirme yapılmasının gerektiğini, gerçek zararın tespiti için hasar-kusur konusunda makine mühendisi eşliğinde rapor alınmasına karar verilmesini, 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarında yer alan değer kaybı hesaplama esaslarını dikkate alan bir bilirkişi raporunun alınmasının gerektiğini, eğer bir tazminata hükmedilecekse kıymet kazanma tenzilinin uygulanmasının gerektiğini, başvurunun dava şartı eksikliği nedeniyle reddini, başvurunun talep edilen sürekli iş görmezlik tazminatın başvurana ödenmiş olması nedeniyle sürekli iş göremezlik talebi yönünden reddini, dosyada kusur ve maluliyet tespiti yapılmasını, müvekkili şirketin sorumluluğunun Genel Şartlar’da sayılan hal ve koşullar altında ve yukarıda açıklanan çerçevede değerlendirilmesini, aykırı hallerin tespiti halinde anılan taleplerin reddini, gerçek zararın tespiti için alanında uzman ve tarafsız bilirkişiden bilirkişi raporu alınmasını, Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik (Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik mülga:20/02/2019) hükümleri uygun olarak heyet raporunun alınmasını, geçici iş göremezlik tazminatı ZMMS poliçe teminat kapsamı dışında olması nedeniyle reddini, eğer esas incelemesi yapılacak ise alanında uzman bilirkişilerce poliçe tanzim tarihi uyarınca geçerli TRH mortalite tablosu ve %1,8 teknik faiz dikkate alınarak azami poliçe limitleri ve aktüeryal kurallar gözetilerek hesaplama yapılmasını, müterafik kusur araştırması yapılmasını, taraflar açısından yasal faiz uygulanmasını, yargılama ücreti ve vekalet ücretine hüküm kurulmamasını talep etmiştir.
Davalı—- vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle: kaza tespit tutanağının hatalı düzenlendiğini ve dolayısıyla bilirkişi raporunun da hatalı olarak davalı müvekkilimini asli kusurlu olarak gösterildiğini, kaza sonrası çekilen fotoğraflardan da görüleceği üzere müvekkilinin aracı —Caddesi üzerinde geliş ve gidiş güzergahlarının bağlanma noktasında yer aldığını, kazanın gerçekleştiği an, davalı müvekkilinin tutarlı beyanlarından da anlaşılacağı üzere davalı müvekkilinin dönüşünü tamamlamak üzere olduğu an olduğunu, bu kapsamda kaza anı krokisinin hatalı olarak çarpışma anını davalı müvekkilinin ana yola girdikten hemen sonra olarak göstermesi hatalı olduğunu, müvekkilinin hızlı olmadığı üzere çarpışma sonrası hemen durduğunu, aracından indiğini, bilirkişi raporu ile —– verilere göre düzenlendiğinden hatalı düzenlendiğini, müvekkilinin dur uyarı levhasının bulunduğu yerde durmasını, anayolda araç olup olmadığının kontrol etmesine rağmen hatalı çizim sonrası bilirkişi raporu ve —- raporunda iş bu hususları yapmadığının belirtilerek davalı müvekkilinin kusurlu bulunduğunu, bu durumun tamamen kaza anı krokisinin yanlış çiziminden kaynaklandığını, kaza sonrası fotoğraflar da durumu açık ve net şekilde ortaya koyduğunu, müvekkili hakkında kesinleşmiş bir mahkûmiyet hükmü bulunmadığı üzere, masumiyet karinesi gereğince kendisi suçlu olarak addedilemeyeceğini, halihazırda ceza mahkemesi kararı ile sabit duruma gelen bir kusur tespiti de mevcut olmadığını, TBK madde 74 kapsamında işbu dava bakımından hiçbir şekilde bağlı olunmayacağını, davacı tarafın ileri sürdüğü vakıa neticesinde davalı müvekkilimizin kusuru ispatlanamadığını, davanın reddini, tüm dava, harç, vekalet ücreti ve yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava, 28/12/2017 tarihinde davalı sigorta şirketine ZMMS ile sigortalı davalı—sevk ve idaresindeki —-plakalı araçla davacının sevk ve idaresindeki —–plakalı aracın çarpışması sonucu davacının yaralanması nedeniyle geçici sürekli iş göremezlik, manevi tazminat ve araç hasar bedelinin tahsili talebine ilişkindir.7155 sayılı Yasa ile 6102 sayılı Yasaya 5/A maddesi eklenerek ticari davalarda arabuluculuk dava şartı haline getirilmiş olup, mahkememizdeki dava 11/01/2022 tarihinde açılmakla davacının dava şartı arabuluculuk koşulunu yerine getirdiği görülmüştür. Aynı Yasa ile 6325 sayılı Kanuna dava şartı arabuluculuk başlığı ile 18/A maddesi de eklenmiş olup bu madde uyarınca yapılan incelemede davacının arabulucuya başvurduğu, yapılan toplantı neticesinde tarafların anlaşamadıklarına ilişkin arabuluculuk son tutanağının da düzenlenmiş olduğu görülmüştür.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla, mahkememizin ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanının bulunmadığının tespiti ile uyuşmazlık noktaları belirlenerek tahkikat aşamasına geçilip, deliller toplanmıştır.
Davalı —-vekili tarafından sunulan dilekçesinde özetle: vekalet ücreti ve yargılama gideri hususunda hiçbir taleplerinin olmadığını beyan ettiğine ilişkin dilekçesini sunmuştur.Davalı —– vekili tarafından sunulan dilekçesinde özetle: davacıların maddi tazminat talebinden feragat etmesi halinde vekalet ücreti ve yargılama gideri hususunda hiçbir taleplerinin olmadığını, davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davacı vekili 23/03/2023 tarihli dilekçesinde özetle: her iki davalı yönünden de davadan feragat ettiğini beyan etmiştir.
HMK 307.maddesi Feragat’ı düzenlemiş olup, buna göre feragat davacının talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir. HMK 309.maddesine göre: Feragat beyanı dilekçe ile veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılır.
Tüm dosya kapsamından, davacı vekili açılan davadan feragat ettiğini belirttiği, davacı vekilinin vekaletnamesinde davadan feragat etme yetkisinin olduğu anlaşılmakla, davayı sona erdiren taraf işlemleri olduğundan davanın feragat nedeniyle reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın FERAGAT NEDENİYLE REDDİNE,
2-Harç alınmış olmakla, yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
4-Taraf vekillerinin yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-7155 sayılı Kanun ile 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na eklenen 18/A maddesinin 13.fıkrası ve yürürlükte bulunan Arabuluculuk Ücret Tarifesi uyarınca Hazine tarafından karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalı —- tahsili ile hazine adına irad kaydına,
6-Dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine, Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yokluğunda HMK 345.maddesi hükmü uyarınca kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde karar verildi.