Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/207 E. 2023/14 K. 10.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/207 Esas
KARAR NO : 2023/14

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/03/2022
KARAR TARİHİ : 10/01/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkili şirketin———- hususunda ticari ilişki içerisinde olduğunu, müvekkili şirket ile borçlu davalı arasındaki işbu ticaretten kaynaklanan edimler müvekkili şirket tarafından yerine getirerek davalıya farklı tarihlerde ürün satışı yapılmış olduğunu, davalının —– olduğunu ve buna ilişkin faturaların usulüne uygun olarak düzenlendiğini, ancak davalı tarafın işbu fatura bedellerini vadesinde ödemediğini, ——-sayılı dosyasıyla takip başlatıldığını, davalı borçlu borca ve tüm ferilerine haksız olarak itiraz ettiğini beyan ederek davanın kabulü ile davalı/borçlunun — dosyasına vaki itirazın iptaline ve takibin devamına, Davalı tarafça haksız ve kötü niyetle yapılmış olan itiraza karşılık alacak miktarının %20’ sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına, karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: karşı tarafın, borca ve davaya dayanak olarak cari hesap ekstresi isimli bir belgeyi göstermişse de taraflar arasında yazılı cari hesap sözleşmesinin varlığını gösterir bir delil sunamadığını, dolayısıyla dayanak gösterilen belgenin, TTK m. 89 ve devamında işaret edilen cari —–niteliğinde olmadığını beyan ederek davacının itirazın iptali ve icra-inkar tazminatı talebinin esastan reddine, davacının icra takiplerinin konusu olan meblağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama masrafları ile vekalet ücretinin de davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava, davacı ve davalı ——– ilişkisine yönelik düzenlendiği iddia edilen faturaların ödenememesi nedeniyle———- sayılı icra dosyasında başlatılan takibe yapılan itirazın iptali davasıdır.
7155 sayılı Yasa ile 6102 sayılı Yasaya 5/A maddesi eklenerek ticari davalarda —— dava şartı haline getirilmiş olup, mahkememizdeki —– dava tarihinde açılmakla davacının dava şartı —- koşulunu yerine getirdiği görülmüştür. Aynı Yasa ile 6325 sayılı Kanuna dava şartı—– ile 18/A maddesi de eklenmiş olup bu madde uyarınca yapılan incelemede davacının arabulucuya başvurduğu, 06/10/2021 tarihinde yapılan toplantıya —— katıldığı ve yapılan toplantı neticesinde tarafların anlaşamadıklarına ilişkin arabuluculuk son tutanağının da düzenlenmiş olduğu görülmüştür.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla, mahkememizin ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanının bulunduğunun belirtilmesi üzerine 20.09.2022 tarihli duruşmada taraflara sulh olmaları, sulh olunması halinde de mahkememize bildirilmesi hususunda 3 aylık süre verilmiştir.
Davalı vekilinin, — tarihinde taraflar arasında anlaşmaya varıldığını ve sulh olduğu dilekçesini sunduğu, davacı vekilinin —- duruşmada taraflarına verilen süre içerisinde sulh olunduğunu, bu sebeple karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesini talep ettiği, ayrıca vekalet ücreti taleplerinin bulunmadığını beyan ettiği görüldü.
Tüm Dosya Kapsamı Birlikte Değerlendirildiğinde;
Hukuk Muhakemeleri Kanunu 315. maddesinde sulhun davayı sona erdireceği, kesin hüküm gibi sonuç doğuracağı düzenlenmiş olup, yine aynı maddede “Mahkeme taraflar sulhe göre karar verilmesini isterlerse sulh sözleşmesine göre; sulhe göre karar verilmesini istemezlerse karar verilmesine yer olmadığına karar verir.” hükmü yer almaktadır.
Sulh ise kanunun 313. maddesinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre, yargılaması devam eden bir davada tarafların aralarındaki uyuşmazlığı kısmen veya tamamen sona erdirmek amacıyla mahkeme huzurunda yapılmış olan sözleşme sulh olarak tanımlanabilir. Sulh sadece davacı ve davalının üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri davalar açısından söz konusudur. Feragat ve kabulden farklı olarak sulh şarta bağlı olarak da yapılabilir. Dava konusu dışında kalan hususların da sulhun kapsamına dahil edilmesi mümkündür. Sulh aynı zamanda davayı sona erdiren ve kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğuran bir taraf işlemidir. Hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir. Mahkeme tarafların talebi doğrultusunda sulh sözleşmesine göre karar verebileceği gibi taraflar sulhe göre karar verilmesini istemezler ise karar verilmesine yer olmadığına ilişkin karar verir. Zira sulh, davaya son veren bir sözleşme olduğundan, şarta bağlı sulh ile dava kendiliğinden sona erecek ve mahkeme de sulh sebebiyle karar verilmesine yer olmadığını tespit ile yargılamayı sona erdirecektir.
Somut olayda; davalı vekilinin, —- sulh olunduğuna dair beyanını içeren dilekçeden, davacı vekilinin — tarihli duruşmada sulh olunduğuna ve davanın konusuz kaldığına ve ayrıca vekalet ücreti taleplerinin bulunmadığına yönelik beyanları doğrultusunda tarafların sulh oldukları ve böylece sulh nedeniyle davanın konusuz kaldığı anlaşıldığından davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek, yargılama gideri ve vekalet ücreti yönünden hüküm kurulmamıştır.
Hazine tarafından karşılanan arabuluculuk ücreti hususunda taraf beyanları incelendiğinde bu hususta davacı ve davalı tarafından bir ödeme yapılmadığı veya herhangi bir beyanda bulunulmadığı anlaşıldığından her iki tarafın arabuluculuk giderinden sorumlu olduğu kanaatine varılarak arabuluculuk gideri eşit olacak şekilde davacı ve davalı üzerinde bırakılmıştır.
492 sayılı Harçlar Kanununun “Davadan feragat, davayı kabul veya sulh” başlıklı 22. Maddesinde “Davadan feragat veya davayı kabul veya sulh, muhakemenin ilk celsesinde vuku bulursa, karar ve ilam harcının üçte biri, daha sonra olursa üçte ikisi alınır.” hükmü gereği eldeki davada ilk celsenin yapıldığı ve daha sonra feragat edildiği anlaşıldığından alınması gerekli harcın 2/3’ünün alınmasına karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın 6100 sayılı HMK md 315 gereği; konusuz kaldığı anlaşıldığından, KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-492 Sayılı Harçlar Yasası’nın 22. Maddesine göre davada ilk celse sonrası sulh olma durumu bulunması nedeniyle, davanın reddi halinde alınması gerekli maktu harcın (179,90 TL) üçte ikisi (2/3) olduğu anlaşılmakla; alınması gerekli 119,93 TL harçtan, davacı tarafça peşin olarak yatırılan 81,23 TL harcın mahsubu ile bakiye 38,70 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Taraflarca yapılan yargılama giderlerinin, yargılama gideri talebi olmadığı anlaşıldığından yapan taraf üzerinde bırakılmasına,
4-Tarafların talepleri doğrultusunda vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
6-7155 sayılı Kanun ile 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na eklenen 18/A maddesinin 13.fıkrası ve yürürlükte bulunan Arabuluculuk Ücret Tarifesi uyarınca—- ücretinin 1/2 oranında ( 660,00 TL) davacı ve davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
HMK 345. Maddesi hükmü uyarınca tarafların yokluğunda verilen karar, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda karar verildi.