Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/1013 E. 2023/353 K. 10.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/1013 Esas
KARAR NO : 2023/353

DAVA : Tazminat (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/12/2022
KARAR TARİHİ : 10/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle;müvekkillerinden —– 2010 Nisan ayından 2019 Temmuz ayına kadar davalı şirkete ait hazır beton tesislerinde taşıma ve pompalama taşeronluğu hizmeti verdiğini, —– ait araçlar ile verilen bu hizmette araçların motorin, bakım ve diğer masraflarının sözleşme gereği müvekkili şirket tarafından karşılandığını, sözleşmede belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde davalıya fatura edildiğini, üretim tesisleri ile inşaat arasındaki mesafe ve güzergahın davalı şirketin sistemine kaydedildiğini, sözleşmede belirtilen km/katsayı birimine göre davalı tarafından müvekkili şirkete motorin bedeli adı altında ödeme yapıldığını, işin devamı sırasında sisteme kaydedilen güzergahın davalı şirketten kaynaklanan nedenlerle değiştiğini, öngörülen mesafenin uzadığını, sisteme kayıtlı mesafe ile fiilen kullandıkları güzergah arasındaki mesafe arasında fark oluştuğunu, bu farkın müvekkili tarafından ödendiğini, yaklaşık 520.000,00 TL’lik motorin bedelini davalının müvekkiline ödemediğini, taraflar arasında yapılan görüşmede davalının zarardan sorumlu olduğunu şifahen kabul ettiğini, ancak davalı tarafından geriye dönük ödeme yapılamayacağının belirtildiğini, bunun yerine 2016 ocak ayından itibaren araçlı müteahhitlik ve hibrit modeline geçileceğini ve ilk uygulamanın müvekkilinin faaliyet gösterdiği davalıya ait 4 adet hazır beton tesisinde başlanacağının belirtildiğini, müvekkilinden yeni iş modeline uygun araçların hazır edilmesinin istendiğini, müvekkilinin de 2015 yılı Aralık ayı ortasında teslim edilecek şekilde —–adına —– firmasından 35 adet —– firmasından 5 adet beton pompası alım sözleşmesi akdederek ciddi bir yatırıma girdiğini, yeni iş modeli için müvekkili 2 şirket arasında adi ortaklık ilişkisi kurulduğunu, davalı şirketin yönlendirmeleri ile 23/11/2015 tarihinde 1.000.000,00 Euro peşin ödenerek toplamda 5.450.000,00 Euro’luk yatırım yapıldığını, davalının keyfi kararları ve ötelemeleri ile araçlı müteahhitlik işinin taahhüt edilen tarihten 8 ay sonra başladığını, bu süreçte satın alınan araçların 8 ay boyunca kullanılmadığını, müvekkillerinin ciddi bir kazanç kaybı yaşadıklarını, bu süre zarfında müvekkili—– davalıya ait araçlar ile taşeronluk hizmetine devam ettiğini, 8 aylık süreçte araçların tüm giderlerinin müvekkili —- tarafından ödendiğini, müvekkilinin ciddi bir nakit sıkıntısı içine girdiğini, müvekkili—— 7 adet çekinin yazıldığını, müvekkilinin çare olarak davalıdan 6.000.000,00 TL avans talep ettiğini, davalının ağır koşullar içeren 22/07/2016 tarihli Protokolü müvekkiline dayatarak avans talebini kabul ettiğini ve 3 taksit halinde müvekkili —–ödeme yaptığını, bu tutara davalının vade farkı adı altında faiz işlettiğini, ayrıca bu finansmanın teminatı olarak davalı lehine kefaletler verildiğini, yeni alınan 40 adet araca ve 7 adet binek araca rehin, müvekkillerine ait 16 adet taşınmaza da ipotek tesis edildiğini, müvekkillerinin protokolde belirtilen 3 yıllık süre içerisinde ana para borcunu ödeyerek kapattığını, 1.574.950,00 TL de vade farkı ödemesi yaptıklarını, haksız vade farkının iadesi için davalı şirket aleyhine —–ATM—— esas sayılı dosyası ile dava açıldığını, davalıdan alınan avansın yeterli olmadığını ve alınan 40 adet aracın gerçek değerinin çok altında fiyatlara satmak zorunda kaldıklarını, davalıya olan borcun kapatılmasından sonra teminatların fekki ile araç ve taşınmazlar üzerindeki ipotek ve rehinlerin fek edilmesinin talep edildiğini, ancak davalının fek etmediği gibi protokolün varlığını inkar ettiğini, borcun kapatılmasından 2,5 ay sonra teminat olarak alınan araç ve taşınmazlar üzerindeki rehinlerin kaldırıldığını, müvekkillerine ait taşınmazlar ile binek araçların yok pahasına değerinin çok altında satılarak davalının sebep olduğu nakit sıkışıklığından kaynaklı borçların kapatıldığını, davalı şantiyelerinde çalışan personellerin tazminat ve sigortalarının müvekkili —– ait 400.000,00 TL’lik teminat mektubunun nakde çevrilerek işçilik ödemelerinin yapıldığını, davalının 23/10/2015 tarihli toplantıda verdikleri sözleri tutmamaları nedeniyle müvekkillerinin iflasın eşiğine sürüklendiğini, ciddi maddi ve manevi kayıplar yaşadıklarını belirterek Müvekkillerinden—– uğramış olduğu 520.000-TL motorin kaybı zararı ve teminat mektubunun nakde çevrilmesi nedeniyle ödenen 50.125-TL faize ilişkin zararın yine 250.455-TL araç rehin ve taşınmaz ipotek masrafları, 1.752.654-TL satın alınan araçların çalıştırılamaması nedeniyle uğranılan kazanç kaybı zararının, müvekkillerinden —–yapmış olduğu 577.800-TL bankalara ödenen faiz olmak üzere toplam 3.151.034-TL zarar ile müvekkillerine ait araç ve taşınmazların rayiç değerinin altında satılması nedeniyle HMK m. 107 uyarınca belirsiz alacak niteliğinde olarak fazlaya ilişkin talep hakları saklı kalmak kaydıyla; şimdilik 100.000-TL’lik kısmının, davalıya gönderilen—–. Noterliği’nin 21.01.2021 tarih——yevmiye numaralı ihtarnamesinin tebliğ tarihi olan 25.01.2021 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek oranda avans faizi ile birlikte Davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;açılan davanın zaman aşımına uğradığını, davacının aynı talepler ile —– ATM—–esas sayılı dosyada dava açtığını, derdestlik itirazında bulunduklarını, yine davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte takas mahsup taleplerinin bulunduğunu, davacı iddialarının haksız, mesnetsiz ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, müvekkili ile davalı —–arasındaki ticari ilişkinin 31/07/2019 tarihinde son bulduğunu, bu tarihe kadar —–taleplerinin ipoteklerin fekkinden ibaret olduğunu ve müvekkilinin bu yöndeki talepleri karşıladığını, davacıya verilen taahhütlere hiç bir aykırılıkta bulunulmadığını, davacı ile imzalanan sözleşmede belirtilen işlerin yapıldığını ve davacının hakedişlerinin zamanında ödendiğini, müvekkilinin yazılı olarak altına girdiği tüm taahhütleri yerine getirdiğini, davacı şirkete herhangi bir baskı ile protokol imzalatılmadığını, müvekkili ile davacı arasındaki ticari ilişkinin devam süresince karşılıklı edimlerin yerine getirildiğini, müvekkilinin davacı tarafa araçlı müteahhitlik ile ilgili verdiği taahhüt, e mail ve sözleşme bulunmadığını, davacının basiretli bir tacir gibi hareket etmediğini, davacıya avans ödemesi karşılığı zorla dayatılan bir protokol olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

İNCELEME ve GEREKÇE: Dava, hukuki niteliği itibari ile taraflar arasında imzalanan sözleşmelere aykırılık nedeniyle açılan tazminat davasıdır.Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde ——— sayıl dosyanın mahkememiz dosyası yönünden derdestlik oluşturduğu iddia edildiğinden dosya getirtilerek incelenmiştir.—–ATM —– esas sayılı dosyada davacı —–tarafından davalı aleyhine açılan davada yargılamanın sürdüğü bu dosyada ayrıca—– ATM ——esas sayılı dosyanın birleştirildiği, davacısının ——. davalısının ise —–olduğu, taraflar arasında imzalanan sözleşme nedeniyle davalının işçilerine üst işveren sıfatıyla ödediği tutarlar için dava açtığı,—–ATM —– esas sayılı dosyasının konusunun ise davacı ve davalı şirket arasında imzalanan 22/07/2016 tarihli protokolde faiz uygulamasına ilişkin hükmün kesin hükümsüz olduğunun tespiti ve protokol tahtında davalı tarafça düzenlenen vade farkına ilişkin faiz faturaları karşılığı ödenen tutarın ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davacıya iadesine ilişkin olduğu, mahkememiz dosyasında diğer talepler yanı sıra dava dilekçesinde 27-34.paragraflarda yine bu protokolün kesin hükümsüz olduğundan bahsedilmek suretiyle protokol çerçevesinde davalı tarafından sağlanan finansman teminatı karşılığı —– lehine kefalet verildiği, araçların rehin ve taşınmazların ipotek verildiği belirtilerek bunların masraflarının talep edildiği, her iki dosyada tarafların ve dava konusunun dayanağının aynı ticari ilişki olduğu bu itibarla dosyalar arasında fiili ve hukuki irtibat bulunduğu tespit edilmiştir. HMK 166. maddesinde davaların birleştirilmesi hususu düzenlenmiş olup aynı yargı çevresinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış davaların aralarında bağlantı bulunması halinde davanın her aşamasında talep üzerine yahut mahkemece kendiliğinden ilk davanın açıldığı mahkemedeki dava ile birleştirilmesinin mümkün olduğu, Aynı maddenin 4 fıkrasında da davaların aynı yahut benzer sebeplerden doğması ya da biri hakkında verilecek kararın diğerini etkileyecek nitelikte bulunması halinde bağlantının var sayılacağı kabul edilmiştir. Mahkememizde açılan dava ile —–. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin —– Sayılı dava dosyası arasında gerek taraflar ve gerekse konusu bakımından fiili ve hukuki irtibat bulunması itibariyle daha sonra açıldığı anlaşılan mahkememiz dava dosyasının —- Asliye Ticaret Mahkemesi’nin—– esas sayılı dosyası ile birleştirilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememiz dosyasının —– ATM——esas sayılı dosya ile birleştirilmesine,
Esasın bu şekilde kapatılmasına,
Yargılamaya ——ATM——esas sayılı dosya üzerinden devam edilmesine,
2-Birleştirme kararının derhal mahkemesine bildirilmesine,
3-Yargılama harç ve giderlerinin birleştirilen dosyada karara bağlanmasına,
Dair esas hükümle birlikte istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.