Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/1001 E. 2023/146 K. 22.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/1001 Esas
KARAR NO : 2023/146

DAVA : Tanıma Ve Tenfiz
DAVA TARİHİ : 19/12/2022
KARAR TARİHİ : 22/02/2023
Mahkememizde görülmekte olan Tanıma Ve Tenfiz davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin kiralama sözleşmesine istinaden motorlu taşıt hizmetleri genel borcu için 484.750 ruble ve yerine getirilmeyen yükümlülüklerden dolayı oluşan cezai yaptırım miktarı olan 2.726.326 ruble 20 k. ‘dan oluşan toplam 3.253.965 rüble 60 k. tutarındaki alacağını tahsil edebilmek amacıyla dava açtığını,——numaralı dava ve 07.09.2022 tarihli kararı ile davanın kabul edildiğini ve alacağının tahsiline karar verildiğini, mahkeme kararının kesinleştiğini, —— arasında uluslararası sözleşmeye dayanan karşılıklılık olduğunu, davanın görülmesi aşamasında borçlu şirkete usulüne uygun tebligatların yapıldığını,—– 1954 tarihli Hukuk Usulüne Dair Lahey Sözleşmesine ve 1970 tarihli Lahey Delil Sözleşmesine taraf olduklarını, Sözleşmenin 17. Maddesinin 1. Fıkrası ve MÖHUK 48/2 maddesi uyarınca müvekkilinin işbu davaya ilişkin teminat muafiyeti bulunduğunu, kararın tanınması ve tenfizine ilişkin kanunda öngörülen şartların oluştuğunu ileri sürerek ilgili yabancı mahkeme kararının Türkiye’de geçerlilik kazanması adına yabancı mahkeme kararının tanınmasına, —— numaralı dava ve 25.08.2022 tarihli kararının tenfizi ile işbu kararla kesinleşen 9.663.537 ruble 75k. alacağın TBK m. 99 uyarınca fiili ödeme günündeki rayiç üzerinden Türk Lirasına çevrilerek 3095 Sayılı Kanunun 4/a maddesi gereğince kararın kesinleşme tarihinden itibaren devlet bankalarının ilgili yabancı para birimi ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;davaya bakmaya görevli mahkemenin MÖHUK 51/1 maddesi uyarınca asliye mahkemesi olduğunu ve davanın görevsiz mahkemede açıldığını, dava dilekçesi ekinde sunulan kararda müvekkilinin taraf olmadığını, davacının davasını yönelttiği tarafın —– olduğunu,—— faaliyet gösteren ve —— bağlı bir şirket olduğunu, müvekkili ile —— arasında herhangi bir bağ bulunmadığını, müvekkilinin huzurdaki davada taraf sıfatı bulunmadığını, davanın bu nedenle reddi gerektiğini, davaya konu kararın kesinleşmediğini, —— savunma hakkına riayet edilmediğini, ——-Tahkim Mahkemesi tarafından verilen kararın kamu düzenine aykırı olduğunu, kararın gerekçeli olmadığını, yabancı mahkeme kararının tercümesinin yetersiz olup kararın net bir şekilde anlaşılamadığını, tarafı olmadıkları yargılama sonucu verilen kararın ——aleyhlerine tanınmasının dürüstlük kuralına aykırı olduğunu,——-Mahkemeleri tarafından verilen kararların kesinleşmesinin infaz müdürlüğünün infaz şerhi ile mümkün olacağını, ancak davacı tarafından sunulan kararda böyle bir şerhe rastlanılmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
İNCELEME ve GEREKÇE: Dava, hukuki niteliği itibari ile; yabancı mahkeme kararının tanıma ve tenfizi talebine ilişkindir.Davacı yan tenfizini talep ettiği tutar üzerinden eksik peşin harcı yatırmış, tenfize konu karar aslını ve onaylı —– tercümesini ibraz etmiştir.
Davaya konu edilen karar incelendiğinde davacı tarafça —– aleyhine dava açıldığı bu şirketin —– kurulu ve faaliyet gösteren bir şirket olduğu mahkememiz dosyasında davalı olan şirket ile ayrı tüzel kişiliklere sahip oldukları anlaşılmıştır.MÖHUK 55 maddesi uyarında dava basit yargılama usulüne tabi olup dava ve cevap dilekçesi sunulmuş davacı vekili ayrıca 06/02/2023 tarihli cevaba cevap dilekçesini sunmuştur. Mahkememizin 22/02/2023 günlü ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş tarafların sulh olma imkanı bulunmadığından uyuşmazlık noktaları tespit edilerek tahkikat aşamasına geçilmiştir. Yabancı mahkeme kararının tanınması ve tenfizi davalarında görevli mahkeme tenfiz talebine konu olan davanın türüne göre belirlenmekte olup uyuşmazlığın konusuna göre mahkememizin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.
Davacı mahkememizde açtığı davada—— no.lu 07/09/2022 tarihli kararın tanınması ve tenfizi yanı sıra karara bağlanan tutara faiz işletilerek kendisine ödenmesini talep etmiş, davalı öncelikle husumet itirazında bulunmuş, davanın bu nedenle reddini savunmuştur. Davacı vekili cevaba cevap dilekçesi olarak sunduğu dilekçede bu kez tahkim kararının davalısı durumunda bulunan şirket ile iş bu davanın davalısı durumunda bulunan şirket arasında organik bağ olduğunu ileri sürmüştür. Dava basit yargılama usulüne tabi olup dava ve cevap dilekçesiyle delil bildirme, iddia ve savunmayı genişletme, değiştirme yasağının başladığı, dava dilekçesinde ileri sürülmeyen organik bağ iddiasının bu anlamda iddianın genişletilmesi, değiştirilmesi yasağına tabi olduğu anlaşılmakla davalı vekilinden HMK 319 ve 322/1 maddeleri uyarınca iddianın genişletilmesi / değiştirilmesine muvafakatının olup olmadığı hususu sorulmuş davalı vekili iddianın genişletilmesi / değiştirilmesine muvafakati bulunmadığını beyan etmiştir. Davacı vekilinin iddianın değiştirilmesi/genişletilmesi kapsamında kalan beyan ve talepleri mahkkememizce değerlendirmeye alınmamıştır.Davacı vekili duruşmada HMK 124 maddesi uyarınca davayı kararın tarafı olan şirkete yöneltmek istediklerini bildirmiştir. HMK 124 maddesi tarafta iradi değişikliği düzenlemekte olup bunun için karşı tarafın açık rızası gereklidir. Davalı vekilinin böyle bir rızası bulunmamaktadır. Maddede maddi hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kurallarına aykırı olmayan taraf değişikliği talebinin karşı tarafın rızası olmaksızın hakim tarafından kabul edilebileceği de düzenlenmiştir. Ancak somut olayda tenfize konu edilen kararda davalının kim olduğu açıkça belli olduğundan maddi bir hata yapıldığından bahsedilemeyecektir. Tenfize konu kararın tarafı —— Cumhuriyeti taabiyetli ve orada faaliyet gösteren bir şirket olup onun aleyhine verilen bir kararın —– tenfizinin talep edilmesi de kararın—— infazını sağlamayacak olup talep bu nedenlerle yerinde görülmeyerek yargılamaya devam olunmuştur.Mahkememizde açılan dava yabancı mahkeme kararının tanınması ve tenfizine ilişkindir.Tenfiz davasının tarafları tenfize konu kararın taraflarıdır. Tenfize konu kararda davalı ——-olup mahkememiz dosyasında davalı değildir. Mahkememizde tenfiz talebiyle açılan davada dava dilekçesinde ileri sürülen iddialarla sınırlı olarak aleyhine hüküm olmayan bir şirket taraf gösterilerek talepte bulunulması mümkün olmadığından, davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilip aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN HUSUMET YOKLUĞUNDAN REDDİNE,
2-Karar harcı 179,90 TL ‘nin davacı tarafça peşin olarak yatırılan 16.099,62 TL harçtan mahsubu ile bakiye 15.919,72 TL harcın karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5- Davalı tarafça yapılan yargılama gideri olmadığından karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı ve davalı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı ve davalı tarafa iadesine,HMK 345. Maddesi hükmü uyarınca kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.