Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/97 E. 2023/913 K. 12.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2021/97 Esas
KARAR NO:2023/913
DAVA:Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ:14/02/2021
KARAR TARİHİ:12/12/2023

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle:——— temel yapısına uymayan veya sermayenin korunması ilkesini gözetmeyen, —- tanımına, pay sahiplerinin hakları ve borçları düzenine ve organsal yapısına aykırı olan kararların temel yapıya aykırı kabul edildiğini, ——- kastedilenin, anonim şirketi taşıyan ana kolonlar olduğunu, bütün pay sahipleri için bilânço açıklarını kapatmak amacıyla—— olduğu gibi ek ödeme yükümü getiren bir yönetim kurulu kararının anonim şirketin temel yapısının bir tanımlayıcı ögesi olan pay sahiplerinin sınırlı sorumluluğu ilkesine aykırı olduğunu (TTK m. 391’in gerekçesi), bir üçüncü kişinin meselâ büyük kredi veren bir bankanın pay sahibine eş (temettü, tasfiye payı, genel kurula katılma gibi) haklarla donatılmasının veya yönetim kurulu kararlarında ona veto hakkı tanınmasının temel haklar düzenine, üye olmayan bir kişinin yönetim kurulunda üye haklarına sahip kılınmasının organsal yapıya aykırı olduğunu ve neticede hükümsüz olduğunu,Pay sahiplerinin özellikle vazgeçilmez nitelikteki haklarını ihlal eden veya bunların kullanılmalarını kısıtlayan ya da güçleştiren, pay sahibinin genel kurula katılma, asgari oy, dava ve kanundan doğan vazgeçilmez nitelikteki haklarını sınırlandıran veya ortadan kaldıran yönetim kurulu kararlarının geçersiz olduğunu, diğer organların devredilemez yetkilerine giren ve bu yetkilerin devrine ilişkin kararların batıl olduğunu, Yönetim kurulu kararlarının butlanla sakat olduğunun tespit edilmesinin, yönetim kurulu kararının alındığı tarihten itibaren geçersiz sayılması ve bu karara dayanılarak yapılan işlem ve uygulamaların da kural olarak geriye etkili olarak geçersiz olması sonucunu doğurduğunu, böyle bir yönetim kurulu kararının ne ortaklığa ne pay sahiplerine ne de alacaklılara karşı hüküm ifade etmeyeceğini, belli bir süreye tabi olmaksızın her zaman geçersizliğin ileri sürülebileceğini,Yokluk ve butlan durumlarının ortak özelliklerine değinilecek olursa, yoklukla veya kesin hükümsüzlükle sakat olan yönetim kurulu kararı aleyhine tespit davası açılabildiğini veya bu hususların def’i yoluyla ileri sürülebildiğini, bu davayı her ilgilinin açabileceğinin savunulduğunu, yokluk ve butlanın mahkeme tarafından resen göz önünde bulundurulacağını, doktrinde bazı yazarlar tarafından yokluk ile butlanın sonuçları yönünden değil, sebepleri bakımından farklılık bulunduğunun ifade edildiği, butlanın ileri sürülmesinin bazı durumlarda MK m. 2 hükmüne aykırılık oluşturabileceğini, oysa yokluk durumunun ileri sürülmesinin dürüstlük kuralına aykırılık teşkil ettiği gerekçesiyle engellenemeyeceğini ——- “Kural olarak ——-kararları aleyhine iptal davası açılamaz. Ancak, pay sahiplerinin haklarını doğrudan doğruya ilgilendiren kararların iptali davası açılabilir”. —— başka bir kararına göre: “(d)ava konusu olayda yapılan işlem davacının şahsi hukukunu ilgilendirdiğinden, bu tür —- iptalini mahkemeden isteyebilir”.—– dendiğini, İşbu davaya konu “iptali istenilen yönetim kurulu kararında” imzası bulunan —— haklarında ——- “özel belgede sahtecilik – banka aracı kılmak suretiyle dolandırıcılık – hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanmak” suçlarından şikayet yapıldığını, soruşturma numarasının bilahare bildirileceğini,
Müvekkil/müşteki ——– sayılı kararıyla yönetimi geçici olarak —– devredilen) halihazırda %28 hisse oranıyla en büyük hissedarı durumunda olduğunu, ——– sağlık sorunları sebebiyle tedavi için uzun süredir yurt dışında olduğundan — yılından ibaret neredeyse hiçbir genel kurula ve yönetim kurulu toplantısına iştirak edemediğini ve kararlara da imza koymadığını,Müvekkilin yokluğunda kendisi ve en büyük hissedarı olduğu şirket aleyhine diğer hissedarların usulsüz kararlar alındığının-yasal olmayan faaliyetlere girişildiğinin tespit edilmesi üzerine firmanın diğer hissedarları aleyhine hukuki mücadeleye girişildiğini, Bu süreçte, ——- ortaklarının usulsüz biçimde toplantı tutanakları düzenlediğini, sahte imzalarla genel kurul kararı aldıklarını ve sanki müvekkil varmış gibi onu da hukuki sorumluluk altına sokacak iş ve işlemlere imza koyduklarının tespit edildiğini ve bütün hususların yargısal sürece konu edildiğini, mahkemelerce müvekkil lehine kararlar verildiğini, ——–bu dönemde genel kurul yaptığının ve sanki toplantılarda müvekkil varmış gibi karar aldığının müvekkilce bilindiğini, bahse konu genel kurul kararlarının bir kısmının yok hükmünde olduğunun tespiti ile ilgili olarak da yargılama süreci yürütüldüğünü ve müvekkil ——lehine kararlar temin edildiğini,—– sayılı dosyasında “şirketin —–yıllarına ait kar-zarar bilançosunun ve hesaplarının tasdik edilerek—– yıllarına ait karın dağıtılmamasına,—— yılı karından kanun ve ana sözleşme gereği ayrılması gereken yasal miktarlar ayrıldıktan sonra geriye kalan kardan brüt —-kısmının yönetim kurulunun öngördüğü miktarlarda ve zamanlarda dağıtılmasına, yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmesine, 3 yıl süre ile görev yapmak üzere —— seçilmesine, yönetim kurulu üyelerinden——aylık kişi başına 12.500.00 TL net ücret ödenmesine, diğer yönetim kurulu üyelerinden ——- aylık kişi başına 7.000.00 TL net ücret ödenmesine” dair —— tarihli genel kurul kararının kurucu unsurlarının eksik olması nedeniyle yok hükmünde olduğunun tespitine karar verildiğini, ——— sayılı dosyasında “şirketin kötü yönetimi nedeniyle doğan zararın şirkete ödenmesi” talepli dava ikame edildiğini,——- sayılı dosyasında “temettü alacağı talepli” dava ikame edildiğini,——–tarihli 15 sayılı yönetim kurulu kararının geçersizliği hakkında ikame edilen davaya” davacı yanında müdahale talebinde bulunulduğunu, —– yöneticileri olan ——- zamanda kardeş olup el birliğiyle hareket ederek şirketin en büyük hissedarı olan müvekkil —– ve ortağı olduğu şirket aleyhine usulsüz işlemler yaptıklarını, ——- yönetiminin kayyum heyetine geçici olarak devrinden sonra, şirket idare heyetinin —-sayılı yönetim kurulu kararının geçersizliği” istemiyle ——Sayılı dosyasıyla dava açmış olduğunun haricen öğrenildiğini ve bu davaya da müdahale dilekçesi verildiğini, Buna göre ——- tarihinde yönetim kurulu olarak toplandıklarını, bu toplantıda alınan —— olan bir şirkete ortak olmaya ve bunun için de yurt dışına usulsüz biçimde para göndermeye karar verdiklerini, bu karara ——— dışında diğer yönetim kurulu üyesi şüphelilerin imza koyduklarını, usulsüz alınan bu yönetim kurulu kararı uyarınca şirketin hesabından (müvekkilin bilgisi ve rızası hilafına) yurt dışına para transfer ettiklerinin tespit edildiğini, —– müzekkere yazılarak—– kararının bir suretinin celbini talep ettiklerini, Her ne kadar —– geçici yönetimi —- kayyum heyetinde ise de müvekkil——- hem suçun işlendiği tarihte hem de şu anda anılan şirketin %28 oranında en büyük hissedarı olup şüphelilerin işledikleri suç nedeniyle zarara uğratıldığı hususunda bir ihtilaf olmadığını, Sayın Mahkemece de malum olduğu üzere müvekkilin, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun kendisine paydaş sıfatıyla tanıdığı tüm hakları haiz olduğunu, bu kapsamda hem müvekkilin hem kamunun menfaatlerinin tespiti için—–geçici yönetim heyetine ——- ihtarnamesi gönderilerek (başka hususlar ile birlikte) işbu şikayete konu hususlar yönünden bilgi ve belgeler talep edildiğini, Ancak ihtarname davalı ———– tarihinde tebliğ olduğu halde gereğinin bilinçli biçimde yerine getirilmediğini, işbu davanın eldeki bilgiler ile sınırlı olarak açılabildiğini, ———– Yaklaşık 4 yıldır müvekkilin % 28 oranında ortağı olduğu şirketi keyiflerine göre idare eden geçici kayyum heyeti ve ———– bütün defter ve kayıtlar ellerinde olduğu halde şirketi zarara uğratan ve usulsüz yönetim kurulu kararı alan eski yöneticiler hakkında herhangi bir suç duyurusunda bulunmamış olduklarının ortaya çıktığını, Bu hususun —–bilinçli biçimde boşaltmaya çalışan eski yöneticiler ———- zamana kadar gizli birtakım eller tarafından korunup kollandığı şüphesini yoğun biçimde hissettirmekte olduğunu, bu zamana kadar denetim ve idare görevini ihmal eden kişiler hakkında ayrıca bir suç duyurusu yapılacağını, Hem Sayın Mahkemece görülecek dava hem de ——- yürütülecek soruşturma ve işin asıl muhatabı olan ———bu konuda yapacağı düşünülen izahla beraber, hem müvekkilin %28 ortağı olduğu şirketin kimler tarafından dolandırıldığının hem de bu dolandırıcılık çok açık biçimde sabit iken 5 yıl boyunca kimler tarafından perdelenmeye çalışıldığının ortaya çıkacağını, Belirterek, öncelikle davanın şirketin kayyum heyetini tayin eden ——- ihbar edilerek müvekkilinin yanında davaya katılmasının temin edilmesine, müvekkili —- %28 oranında en büyük hissedarı durumundaki ——isimli firmanın—- ortağı ve eski yöneticisi olan ——- yok hükmünde olduğunun tespitine; bu talebin reddi halinde ise ——– kurulu kararının iptaline; yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

SAVUNMA:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Müvekkil —— % 28 oranında en büyük hissedarı olduğu ——- devri olacak şekilde bütün hisselerinin satışı için —– tarihinde ihale yapılacağı” hususunun ilan edildiğini, bu satışın durdurulması ve iptali istemiyle ——sayılı dosyası ile açılan davanın halen derdest olduğunu, ——kayyumluk görevinin dayanak kanun gereğince —– tarihinde kendiliğinden sona erecek olduğunu, görev yaptığı sırada kamuya ve kişilere verilen zarardan bizzat sorumlu olacaklarının —- kararı ile sabit olduğunu,———- yayımlanarak yürürlüğe giren 7145 sayılı “Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” geçici 1. maddesinin “10/11/2016 tarihli ve 6758 sayılı olağanüstü hal kapsamında bazı düzenlemeler yapılması hakkında kanun hükmünde kararnamenin değiştirilerek kabul edilmesine dair kanunun 19 uncu maddesinin ikinci fıkrası uyarınca tasarruf mevduatı sigorta fonunun kayyım olarak atanmasına ilişkin hüküm, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç yıl süreyle uygulanır.” şeklinde olduğunu; aynı kanunun 27. maddesi uyarınca ——– görevinin kendiliğinden 31.07.2021 tarihinde sona ereceğini,Hal böyle iken, yaklaşık 5 ay sonra herhangi bir yargı kararı olmasa dahi resen kalkacak “usulsüz” kayyumluk kararı ile (tabiri caiz ise) “yangından mal kaçırır gibi müvekkilin en büyük hissedarı olduğu şirketin satışa çıkartılmasının ileride telafisi çok güç zararlar doğuracağının muhakkak olduğunu,6755 sayılı Kanunun 37. maddesinin geniş yorumu ile hukuki, cezai ve idari hiçbir sorumluluğun bulunmadığı yönünde olduğunu, bu maddenin başından beri savundukları şekilde, hukuka aykırı işlem ve uygulamaları korumadığının —– netleştiğini, Müvekkil/davacı ——–halihazırda %28 hisse oranıyla en büyük hissedarı durumunda olduğunu, ——— sebebiyle tedavi için uzun süredir yurt dışında olduğundan——– yılından ibaret neredeyse hiçbir genel kurula ve yönetim kurulu toplantısına iştirak edemediğini ve kararlara da imza koymadığını, Müvekkilin yokluğunda kendisi ve en büyük hissedarı olduğu şirket aleyhine diğer hissedarların usulsüz kararlar alındığının-yasal olmayan faaliyetlere girişildiğinin tespit edilmesi üzerine firmanın diğer hissedarları aleyhine hukuki mücadeleye girişildiğini, Bu süreçte, ———-diğer ortaklarının usulsüz biçimde toplantı tutanakları düzenlediğini, sahte imzalarla genel kurul kararı aldıklarını ve sanki müvekkil varmış gibi onu da hukuki sorumluluk altına sokacak iş ve işlemlere imza koyduklarının tespit edildiğini ve bütün hususların yargısal sürece konu edildiğini, mahkemelerce müvekkil lehine kararlar verildiğini, ———- bu dönemde genel kurul yaptığının ve sanki toplantılarda müvekkil varmış gibi karar aldığının müvekkilce bilindiğini, bahse konu genel kurul kararlarının bir kısmının yok hükmünde olduğunun tespiti ile ilgili olarak da yargılama süreci yürütüldüğünü ve müvekkil —– lehine kararlar temin edildiğini, ——-sayılı dosyasında —– tarihli kararın genel kurul kararının kurucu unsurlarının eksik olması nedeniyle yok hükmünde olduğunun tespitine karar verildiğini, —– sayılı dosyasında “şirketin kötü yönetimi nedeniyle doğan zararın şirkete ödenmesi” talepli dava ikame edildiğini,——- sayılı dosyasında —- dava ikame edildiğini, bu davada dosyaya sunulan —-yazılan müzekkereye cevaben —- —–tarafından gönderilen —— sayılı cevabi yazıda özetle “şirkete yönetim kayyumu atanmasının sebebinin ortaklardan ——- hukuki durumu olduğu, şirkete kayyum atandığı tarihten dava tarihine kadar herhangi bir temettü ve kar payı dağıtımı yapılmadığı, yönetim kayyumu atandığı tarihten bu zamana kadar herhangi bir yatırım yapılmadığı, —— hisse payının %28 olduğu” bildirilmiş olduğunu, Bu cevabi yazıya göre, ilgili şirkete ——değişik iş sayılı kararı ile yönetim kayyumu atandığının, davalı şirkete yönetim kayyumu atanmasının sebebinin ortaklardan —— (hisse oranı %21’tür.) hukuki durumu olduğunun, müvekkil —— (hisse oranı %28) hisseleri yönünden ya da onun hukuki durumu nedeniyle herhangi bir yönetim kayyumu atama kararı bulunmadığının, (kaldı ki müvekkil—— hisselerinin yönetim kayyumu tarafından idaresine karar verilmiş olsa bile bu hususun işbu davaya konu temettü dağıtımına engel olmadığını); kayyum atandığı ——- işbu dava tarihine kadar şirkette herhangi bir temettü/kar payı dağıtımının yapılmadığının ——-; kayyum atandığı tarihten——işbu dava tarihine kadar şirkette herhangi yatırım yapılmadığının (yapılsaydı miktarının bildirilmesinin gerektiği); kar payının dağıtılmamasının sebebinin yasal bir dayanaktan kaynaklanmak yerine——- kendi mantık anlayışına (yargı süreci ile çelişebileceği ve geri dönülmez nitelikte fiili sonuçlara yol açabileceği gerekçe gösterilerek) dayandığının anlaşıldığını, buna göre dava tarihi itibariyle yaklaşık 4 yıldır (bu tarih itibariyle yaklaşık 5 yıldır) —— tarafından atanan kayyumlar eliyle idare edilen ve müvekkilin %28 oranında ortağı olduğu davalı şirketin (hiçbir yasal dayanak olmaksızın) —-tarafından yaratılan fiili durum nedeniyle hiç yatırım yapmadığının ve tek bir kuruş temettü/kar payı dağıtmadığının ortaya çıktığını, —— kararının geçersizliği hakkında ikame edilen davaya” davacı yanında müdahale talebinde bulunulduğunu,—- sayılı dosyasında “şirket ortağı sıfatıyla belge ve kayıtların incelenmesi istemiyle” dava ikame edildiğini,——– sayılı dosyasında “şirketi idare eden kayyum heyetinin hatalı açtığı için reddedilen davanın yerine geçmek üzere) —- sayılı yönetim kurulu kararının geçersizliği hakkında” dava ikame edildiğini,——–Esas sayılı dosyasında “şirketin diğer hissedar ve yöneticilerinin kötü idaresi nedeniyle ödenen vergi borcunun istirdat edilmesi istemiyle” dava ikame edildiğini, —— soruşturma no.lu “(şirketi idare eden kayyum heyetinin hatalı açtığı için reddedilen davanın yerine geçmek üzere ) —– sayılı yönetim kurulu kararında imzası bulunan yöneticiler hakkında özel evrakta sahtecilik – nitelikli dolandırıcılık hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanmak suçlarından” şikayet yapıldığını,———-soruşturma no.lu “çok karşı bir şirket iken hukuka aykırı biçimde el konulan ve el konulduktan sonra da satış aşamasına getirilecek kadar kötü idare edilmesine sebebiyet veren yönetim kayyum heyetinin işlediği suçların tespiti ve kamu davası açılması istemiyle” şikayet yapıldığını, Yine ilgili firmaya müvekkil —–adına gönderilen ——yevmiye no.lu ihtarname ile özetle “Müvekkilim ——– sayılı yönetim kurulu kararının iptali istemiyle dava açacağımızın bilinmesi ile beraber) bu tarihten geriye dönük olarak son 5 yıl için elde edilen karından “kanun ve ana sözleşme gereği ayrılması gereken yasal miktarlar ayrıldıktan sonra” geriye kalan miktardan müvekkilimin payına düşen bölümün hesap edilerek nakden ve defaten işbu ihtarnamenin tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde ödenmesi” hususunun talep edildiğini, Müvekkil ——— (ilgili firmaya yönetim kayyumu dahi atanmadan evvel) hem kendisinin hem de %28 oranda en büyük hissedarı olduğu firmanın hukuki ve mali menfaatlerini muhafaza etmek üzere şirketin diğer ortak ve yöneticilerinden kendini ayrı tutarak yasal yollara başvurduğunu ve halen dahi başvurmaya da devam ettiğini, Buna göre, ——– tarihinde yönetim kurulu olarak toplandıkları, bu toplantıda alınan —— no.lu karar ile merkezi —– olan bir şirkete ortak olmaya ve bunun için de yurt dışına usulsüz biçimde para göndermeye karar verdiklerini, bu karara ————dışında diğer yönetim kurulu üyesi şüphelilerin imza koyduklarını, usulsüz alınan bu yönetim kurulu kararı uyarınca şirketin hesabından (müvekkilin bilgisi ve rızası hilafına) yurt dışına para transfer ettiklerinin tespit edildiğini, Her ne kadar ——– eliyle kayyum heyetinde ise de, müvekkil ——— hem suçun işlendiği tarihte hem de şu anda anılan şirketin %28 oranında en büyük hissedarı olup ——— işledikleri suç nedeniyle zarara uğratıldığı hususunda bir ihtilaf olmadığını, Yine sayın Mahkemece de malum olduğu üzere müvekkilin, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun kendisine paydaş sıfatıyla tanıdığı tüm hakları haiz olduğunu, Yaklaşık 4 yıldır müvekkilin % 28 oranında ortağı olduğu şirketi keyiflerine göre idare eden geçici kayyum heyeti ve ———- bütün defter ve kayıtlar ellerinde olduğu halde şirketi zarara uğratan ve usulsüz yönetim kurulu kararı alan eski yöneticiler hakkında herhangi bir suç duyurusunda bulunmamış olduklarının ortaya çıktığını, Bu hususun —— bilinçli biçimde boşaltmaya çalışan eski yöneticiler ——–bu zamana kadar gizli birtakım eller tarafından korunup kollandığı şüphesini yoğun biçimde hissettirmekte olduğunu, bu zamana kadar denetim ve idare görevini ihmal eden kişiler hakkında ayrıca bir suç duyurusu yapılacağını,—— sona erdiğinde işin asıl muhatabı olan ——— bu konuda yapacağı düşünülen izahla beraber, hem müvekkilin %28 ortağı olduğu şirketin kimler tarafından dolandırıldığının hem de bu dolandırıcılık çok açık biçimde sabit iken 5 yıl boyunca kimler tarafından perdelenmeye çalışıldığının ortaya çıkacağını, bu perdelemenin bir parçası olarak bu defa müvekkilin ortağı olduğu firmanın tüm hisselerinin 3. kişilere satış yolu ile devredilmeye çalışıldığının anlaşıldığını,——- tarafından yakın zamanda medya kuruluşlarına verilen demeçlerde müvekkilin %28 oranda en büyük hissedarı olduğu şirketin sahip olduğu ——- isimli hastanenin de kısa sürede satışının yapılacağının ifade edildiğini ve akabinde de ——– yapılacak “hisselerinin tamamının kapalı teklif alma ve açık arttırma usulü ile satışının yapılacağı ilan edilmiş olup bu konuda ——- tarafından yürütülen ——– sayılı dosyanın da önemsenmediği/yargı kararlarının uygulanmadığı sonucunun çıktığını, Usulsüz biçimde satış aşamasına getirildiği anlaşılan muhatap şirketin en büyük hissedarının yok sayılmasının mümkün olmadığını, usulsüz / kanunsuz / keyfi tavırla satış aşamasına getirildiği ifade edilen muhatap şirketin ———-yevmiye no.lu ihtarnamesi ile talep ettikleri bilgilere sahip olduğu ve fakat (Hem şirketin geçici idari heyetinin hem de ——-) bu bilgi ve belgeleri özellikle kendilerinden sakladığı sonucuna ulaşmanın da yanlış olmayacağını, Bu konuda ———–başkanlığından bekledikleri ilk basiretli davranışın, yönetilen şirketin en büyük hissedarının haklarının basiretli bir tacir gibi muhafazası, bu konuda vekili sıfatıyla kendilerine bilgi verilmesi ve yargı mercilerinin kararlarının keyfi uygulamaya neden olmasının önüne geçilmesi olduğunu, bu konuda yazılı olarak yapılan müracaatın da cevapsız bırakıldığını, Mevzuat hükümleri aykırı biçimde/usulsüz olacak şekilde (perdeleme yapılarak) yönetim hak ve yetkilerine el konulan muhatap şirketin (var ise) diğer ortak ve yöneticilerin suç teşkil eden davranışlarının bu suçlara hiç ortak olmamış, bilakis suçun mağduru durumundaki müvekkil —– hisselerinin idaresinin ——eline geçirilmesi için mazeret yapıldığını, bu konuda ————–eliyle yanıltıcı/hukuki perdeleme yapan beyan ve bilgiler sunulduğunu ve bilahare (tabiri caiz ise) “yangından mal kaçırır gibi” şirketin hisselerinin satışı yoluna gidildiğini, Halihazırda atadığı geçici kayyumlar ile ———- tarihinde ihale ile satışa çıkarak ——- vekilleri tarafından sunulan ——- havale tarihli beyan dilekçesinde özetle; “6758 sayılı yasanın 19. Maddesi uyarınca bu şirketi basiretli bir tacir gibi yönetmenin sorumluğunun ——- verildiği, bu şirketin mali durumu, ortaklık yapısı, piyasa koşulları ya da diğer sorunlar nedeniyle mevcut halin sürdürülebilir olmadığının tespit edilmesi durumunda ise satış ve tasfiye işlemlerinin ——– tarafından veya atanan yönetim kurulu tarafından yasa ile hükme bağlandığı ——-Hastane karlılığının—— yılından azalmaya başlayarak —— yılından itibaren şirketin zarara uğradığı ancak şirketin kaynak ihtiyacında başvurulabilecek acil bir ihtiyati rezerv de bulunmadığından mali yapısının kırılgan hale geldiği, ——-tarihli mali tablolardan hastanenin mali durumunun bir önceki yılının aynı ayına nazaran daha da kötüleşerek aktif hacminin % 17.6 daraldığı ve özkaynaklarının negatife döndüğü, ——- Şirketin TTK 376 maddesine göre ödenmiş sermayesinin özvarlıklar içindeki payının —— tarihli bilançosunda tamamının korunduğu, şirketin hali hazırda faaliyette olup ekonomik değer üretmek olduğu, —— Şirketin —-yılından itibaren zarar etmesi nedeniyle mevcut haliyle faaliyetlerinin devamına uzun vadede imkan tanımadığı, şirketin hali hazırda karlılığını artırması için yeterli düzeyde kaynağa ve ——-yatırıma ihtiyacı bulunduğu, şirketin ek kaynak bulamaması durumunda zararının artacağı, —– Hastanenin—- yılından itibaren karlılığının azalmaya başladığı, —— tarihi itibarıyla zararının ——- durumunun şirket bakımından gerçekleşmiş olduğu ——kararı ile şirket yönetim kuruluna izin verildiği ——hususlarının beyan edildiğini; şirketin —–, bizzat —– kötü idare edildiğinin anlaşıldığını, —– vekillerinin İdare Mahkemesine sundukları dava dilekçelerinde sordukları aşağıdaki hususlar yönünden cevap vermekten kaçındığını Sayın Mahkemeye hatırlatmak istediklerini, Şirket ortaklarından —— %21 oranında hissesi ile sınırlı olarak alınan —– sayılı kararıyla ile 5 YIL BOYUNCA (müvekkilin % 28 oranındaki hissesi dahil) şirketin geri kalan % 79’luk kısmına hangi hukuki dayanak ile el konulduğunun yönetim hakkı kullanıldığının ve idare heyeti atanabildiğinin; müvekkil ——- muhatap şirketteki % 28 payı üzerine yönetim kayyumu atanmış ise bunun gerekçesinin ne olduğunun, müvekkilin hisselerinin satışının hangi mevzuat çerçevesinde yapılabildiğinin; müvekkil —— ortağı olduğu şirketin yönetimine kayyum atanması için kendisinin şahsen yaptığı iştirak ettiği/göz yumduğu hukuka aykırı – şirketin zararına olacak şekilde hileli bir fiili tespit edilmiş midir sorusunun; muhatap şirkete atanan yönetim kayyumlarını denetleme görevi bulunan —–, neden bu zamana kadar görevini kötüye kullanan şirketi keyfi idare eden – zararına işlem yapan ortaklarına bilgi vermeyen yöneticiler hakkında tek bir müracaat dahi yapmadığı gibi ani bir karar ile şirketin tamamını satma yoluna gittiğinin, cevabının olmadığını, Çok karlı bir işletme olan muhatap firma (kendileri tarafından da bilindiği ve kamuoyunda çokça görülmeye başlandığı haliyle) neden yönetim kayyumu atandıktan sonra karsız/zarar eden ve satılmak zorunda bırakılan bir işletmeye dönüştürüldüğünü sorduklarını, Muhatap ——- onun atadığı kayyum heyetinin idaresinde olduğu 5 yıl boyunca neden hiç yatırım yapmadığı; neden hiç temettü dağıtmadığı; tamamının ya da bir kısmının müsadere edilmesi yönünden kesinleşmiş bir yargı kararı olup olmadığı, böyle bir karar var ise içeriğinin ne olduğu; en büyük hissedarı olan müvekkil——bu şirkette bulunan % 28 payı ile ilgili olarak müsadere edilmesi yönünden kesinleşmiş bir yargı kararı olup olmadığı, böyle bir karar var ise içeriğinin ne olduğu; hisseleri ile ilgili olarak herhangi bir müsadere kararı mevcut değil ise, bu şirketin işletme devri olacak şekilde “satışı ile ilgili kararın yasal dayanağının ne olduğu; davalı tarafın içeriğini kendilerinden daha iyi bildiği anlaşılan——- soruşturma no.lu dosyaya bilgi verilip verilmediği; sorularının cevabının olmadığını, Davalı tarafın sunduğu cevap dilekçesinde, bağımsız denetçi vasfı dahi olmayan alelade bir ——tarafından hazırlanmış bir rapor dayanak yapılarak “şirketin bizzat onu idare ederken zarara uğratan yöneticileri tarafından satışının usule uygun olduğu”na dair hayatın olağan akışına aykırı bir izah dışında hiçbir şeyin cevabı olmadığını, Benzer müracaatlarından da ezbere bildikleri üzere, sayın ———— görevinin gereğini yerine getiren her kamu görevlisi gibi açık – şeffaf – denetlenebilir bir hukuki süreç yürütmek yerine; bu konularla hiçbir ilgisi olmayan ve sanki sonsuz / sınırsız bir yasal dokunulmazlık imkanı tanıyan kanun ve —- hükümlerini kendi istedikleri şekilde yorumlayarak kamu otoritesine güveni zedelemeye devam etmiş olup——- karar sayılı kararı uyarınca hukuki mali ve cezai sorumluluklarının bulunduğunun izahtan uzak olduğunu, Belirterek, yukarıda izah edilen nedenler ve Sayın Mahkemece işbu dilekçeleri ekinde sundukları deliler ışığında dosyanın Sayın Mahkemece tayin edilecek bilirkişi kuruluna tevdii edilmesini talep etmiştir.

İNCELEME ve GEREKÇE:Dava, Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasıdır. Uyuşmazlık davalı ——usulsüz bir şekilde alındığı ileri sürülen —- sayılı yönetim kurulu kararının yok hükmünde olduğunun tespiti ve bu talebin reddi halinde ise iptali istemine ilişkindir. Dilekçeler aşaması tamamlanmakla, mahkememizin ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanının bulunmadığının tespiti ile uyuşmazlık noktaları belirlenerek tahkikat aşamasına geçilip, deliller toplanmıştır. Tüm dosya kapsamının incelenerek sunulan deliller ile dava konusu yönetim kurulu kararı ve davalı taraf ile ilgili tüm kararların incelenerek rapor hazırlanması için dosyanın şirket muhasebesi ve yönetimi konusunda uzman bilirkişi ile nitelikli hesap uzmanı bilirkişiye tevdii ile rapor alınmıştır. Bilirkişinin —– tarihli raporunda: Davacının davalı Şirketteki payları üzerindeki yönetim yetkisinin —– devredildiği, —– paylar üzerindeki idare yetkisinin halihazırda devam ettiği, davacı pay sahibinin paylarının ihale ile satışa çıkarıldığı ancak söz konusu ihalelerin iptali ile satış işleminin gerçekleşmediği, bu bakımdan davacının pay sahipliği sıfatının devam ettiği ancak paylarının idaresinin —- olduğu ve paylardan doğan haklarını kullanma yetkisinin kısıtlandığını, Davacının yokluk, butlan ve iptalini talep ettiği yönetim kararının alındığı dönemde yönetim kurulu üyesi olduğunu, Davacının, pay sahibi sıfatıyla yönetim kurulu kararının yokluğunun tespiti talebi yönünden dava açma ehliyetinin bulunup bulunmadığının, bulunmadığına kanaat getirilmesi halinde ilgili sıfatıyla talebinde hukuki yararı olup olmadığının incelenmesi gerektiği, pay sahibi sıfatıyla bu konuda hakları kullanabilecek durumda olup olmadığı hususunun Sayın Mahkemenin takdirinde olduğu, yokluğun tespiti bakımından yönetim kurulu üyesi olarak ilgili olduğunun kabul edilebileceği, Davaya konu yönetim kurulu kararının kanuni toplantı ve karar nisaplarına uygun olarak alındığı, davalı Şirket esas sözleşmesinde ağırlaştırıcı nisap da bulunmadığı, alınan kararın yok hükmünde olmadığını, Davacının pay sahibi sıfatıyla yönetim kurulu kararının butlanının tespiti talebi yönünden dava açma ehliyetinin bulunup bulunmadığının, bulunmadığına kanaat getirilmesi halinde kararın alındığı dönemde yönetim kurulu üyesi olması sebebiyle ilgili sıfatıyla talebinde hukuki yararı olup olmadığının, aradan geçen yaklaşıl 5 yıllık sürenin, davacının sağlık sorunları nedeniyle yurt dışında olduğu ve bunun doğru olup olmadığı da gözetilerek, TMK m. 2’ye uygun olup olmadığının Sayın Mahkeme tarafından değerlendirilmesi gerektiği, davaya konu yönetim kurulu kararının yönetimsel bir karar olması sebebiyle TTK 391 uyarınca sermayenin korunması ilkesine aykırı bir karar olarak nitelendirilemeyeceği, söz konusu içeriği itibariyle terörizmin finansmanı amacıyla yurt dışına suç örgütü lehine mal kaçırma olarak nitelendirilmesi halinde kararın kamu düzenine aykırılığı sebebiyle butlan yaptırımına tabi tutulabileceği, hususundaki değerlendirmelerin Sayın Mahkemenin takdirinde olduğunu, Davacının iptal talebi yönünden yönetim kurulu kararının konusunun TTK’da düzenlenen iptal sebeplerinden olmaması nedeniyle davacının yönetim kurulu kararının iptalini talep edemeyeceği, davacının iptal talebi yönünden, dava konusu yönetim kurulu kararının konusunun TTK’da düzenlenen iptal sebeplerinden olmayıp, iptal edilebilir olmadığını belirtmiştir.Davacı vekilinin bilirkişi raporuna karşı beyan ve itirazları doğrultusunda dosyanın EK RAPOR için bilirkişi heyetine tevdiine, bilhassa TBK hususundaki itirazlar yönünden de değerlendirme yapılması istenilmiştir. Bilirkişinin ek raporunda özetle: Kök raporda ortaya konan görüşlerde bir değişiklik bulunmadığını, Kök raporda TBK anlamında özellikle anılan yönelim kurulu kararının, terörün finansmanı amacıyla gerçekleşen ve bu sebeple kamu düzenine aykırı olduğu benimsenebilecek bir karar olduğu, bir Ceza Mahkemesi Hükmü ile belirlendiği takdirde belirlendiği takdirde, butlan yaptırımına tabi tutulabileceği yönündeki görüşün tekrar edilmesinin uygun olacağını belirtmiştir. Dosyanın incelenmesinde dosyada bulunan —— sayılı kararı ile davacı pay sahibinin paylarını idare yetkilerinin tümüyle kayyıma verildiği ve söz konusu kararın halen yürürlükte olduğu, davacının paylarını da içerir şekilde ortaklık paylarının tamamının satışı hususunda yapılan ihalelerin iptali hususunda verilen kararların —-iptal edildiği ancak taraf beyanları ve —–yazı cevaplarından ve uyaptan yapılan incelemeden anlaşıldığı üzere davacı pay sahibinin davalı şirket nezdindeki paylarının henüz satılmadığı, yönetim kurulu kararlarının yokluğunun tespitinin pay sahibi olup olmamasına bakılmaksızın hukuki yararı bulunan herkes tarafından talep edilebileceği —— aynı zamanda yönetim kurulu kararlarının butlanını tespiti açısından da aynı şartların geçerli olduğu ve davacının kararların alındığı dönemde aynı zamanda yönetim kurulu üyesi de olduğundan hukuki yararının bulunduğunun ve dava açma ehliyetinin bulunduğunun kabulü gerektiği, ancak davacının terditli talebi yönünden yönetim kurulu kararının iptalini dava etmesi hususunda talep içeriğinin—–düzenlenen iptal sebeplerinden olmadığı anlaşılmakla davacının yönetim kurulu kararının iptalini talep edemeyeceği, fakat davaya konu yönetim kurulu kararının kanuni toplantı ve karar sayılarına uygun olarak alındığı anlaşıldığından davalı şirket esas sözleşmesinde ağışlaştırıcı nisap da bulunmadığından alınan kararların yok hükmünde olmadığı anlaşılmakla davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar harcı 269,85 TL’den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 210,55 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-Dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
6-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 17.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 345. maddesi uyarınca 2 hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer eş değer Mahkemesine verilecek usulüne uygun istinaf dilekçesi ile —— Adliye Mahkemesi İstinaf Yasa Yoluna başvurabileceği belirtilerek verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 12/12/2023