Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/822 E. 2023/591 K. 06.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/822 Esas
KARAR NO : 2023/591

DAVA : Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin)
DAVA TARİHİ : 23/12/2021
KARAR TARİHİ : 06/07/2023

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle: müvekkillerinin, halen —-Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün ——numaralı sicil esasında kayıtlı bulunan davalı şirketin ortağı olduğunu, vekil edenlerin her birinin—– 1200 paya karşılık 30.000,00 TL ile hissedar olduğunu, davalı şirketin sermayesinin toplam 6.000 paya karşılık 150.000,00 TL olduğunu, müvekkillerinin zamanının büyük bir bölümünü yurt dışında geçirdiklerini, müvekkillerine şirkete ait mali konularda bilgi verilmediğini, sürekli olarak müvekkillerinden devlet kurumlarına ödeme yapılacağından bahisle para talep edildiğini, müvekkillerinin ortaklar arasında doğan anlaşmazlıklar ve bozulan düzen üzerine, adı geçen şirketin ortaklığından ayrılmaya karar veriklerini,—– Noterliğinin 13/09/2021 tarihli ve —–yevmiye numaralı ihtarnamesi (EK-1) ile, keyfiyeti adı geçen şirket yönetimine bildirildiğini. İşbu ihtarnamenin karşı tarafa 25.09.2021 tarihinde tebliğ edildiğini, söz konusu ihtarname ile, şirket esas sözleşmesinde ortaklara tanınan ortaklıktan çıkma hakkının kullanılmak istendiğini ve bunu teminen, yasada öngörülen prosedürün gerçekleştirilmesi amacıyla şirket genel kurulunun olağanüstü toplantıya çağırılması hususunun ihtar edildiğini, ihtarnamede belirtilen süre içinde müvekkilimin talebinin yerine getirilmediğini, müvekkillerinin ortaklıktan ayrılmasını gerektiren haklı nedenler bulunduğunu, şirket yönetiminde sergilenen ciddiyetten uzak gevşek tutum ve ticari anlamda verilen yanlış ve isabetsiz kararlar nedeniyle, ticari anlamda ciddi bir performans kaybı ve maddi sıkıntılar yaşandığını, bu durumun, mahkemenizce şirket envanteri ve diğer kayıtlar üzerinde yaptırılacak kapsamlı bir bilirkişi incelemesi sonunda açıklığa kavuşacağını, durumun vahametini vurgulamak için sözlü ve yazılı çağrılara yanıt verilmediğini, şirket defterlerini ve kayıtlarını inceleme girişimlerimizin de fiili olarak engellendiğini, TTK madde 638/ll’de ortağın haklı sebeple ortaklıktan çıkma hakkını düzenlediğini. Hükme göre limited şirket ortağının haklı bir sebebe dayanarak ortaklıktan çıkmasına karar verilmesi için mahkemeye başvurabileceğini, müvekkillerinin davalı şirket ortaklığından ayrılmasına izin verilmesini, mahkeme masrafları ile avukatlık ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini vekaleten talep ve dava etmişlerdir.Davalı şirkete dava dilekçesi tebliğ edilmiş, davalı şirket tarafından cevap dilekçesi sunulmamıştır. Davalı şirket yetkilisi —— 23.06.2022 tarihli duruşmaya katılarak; “Davalı şirket müştereken yetkilisinden soruldu: ben davalı şirketin müştereken yetkilisiyim, davacılar şirketi 60.000,00 TL karşılığında ortak oldular, ortak olduktan hemen sonra pandemi meydana geldiğinden şirket hiç iş yapmadı, faaliyet gösterilmedi, ben davacılardan ——müştereken yetkili yapmıştım, ancak kendileri de şirkete de hiç uğramadılar, kendileri şirket ortaklığından çıkmak istediğinde ben şirket gider ve masraflarının paylarına düşen kısımlarını ödemeleri halinde ortaklıklarını devralacağımı söyledim, ancak kendileri şirket masraflarını ödemeye yanaşmadılar, ben şirket hissesinin devri sırasında aldığım 60.000,00 TL’sinin 45.000,00 TL’sinin ben kendilerine geri ödedim, ben karşı tarafla anlaşmak isterim ancak kendileri giderleri ödemek istemiyorlar, ben davacılar şirkete ortak olduğundan beri hiçbir işlem yapmadım, şirketin hiçbir karı yoktur, mazereti kabul etmiyorum, dosya işlemden kaldırılsın.” şeklinde beyanda bulunmuştur.

İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava, davacıların davalı şirket ortaklığından ayrılmasına izin verilmesi talebine ilişkindir.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla, mahkememizin ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanının bulunmadığının tespiti ile uyuşmazlık noktaları belirlenerek tahkikat aşamasına geçilip, deliller toplanmıştır.Mahkememizce davalı şirketin kuruluşundan bu yana ticari defter ve kayıtları ile dosya kapsamında inceleme yapılarak; davacıların iddialarında haklı olup olmadıkları, davacıların davalı şirketten haklı sebeple ortaklıktan çıkma koşullarının oluşup oluşmadığı yönünden mali müşavir ve nitelikli hesap uzmanından rapor alınmıştır.
Bilirkişiler—– tarafından düzenlenen bilirkişi raporunda; Kamu kurumlarına yazılan yazılarda da şirketin 2022 yılı Kasım ayı itibariyle 164.778,71TL prim borcu ve 118.681,43 TL vergi borcu olmak üzere toplam 283.460,14 TL kamu borcu bulunduğunun anlaşıldığı, mali inceleme kapsamında 2022 yılı verileri dikkate alındığında, bilançoda yer alan kamu borçlarının 154.118,09 TL olduğu, aradaki fakrın sebebinin kayıtlardan anlaşılamadığı, bunun iki gerekçesinin olabileceği, ilk olarak farkın vergi affı olarak anılan ödeme kolaylığından yararlanılmasından kaynaklanabileceği, ikinci ihtimalin ise şirketin defterlerinin gerçeği yansıtmaması olarak değerlendirilebileceği, bilgi verilmeme hususunda somut durumu gösterir bir belge ve bilgi sunulmadığı, davacının ve davacıların sürekli şehir ve ülke dışında bulunmasının haklı sebep oluşturmayacağı, şirketin zararda olmasının tek başına haklı sebep oluşturmayacağı, şirketin faaliyette bulunmamasının haklı sebep oluşturabileceği, somut olayda müşterek yetkili müdür sıfatına sahip ortağın şirket işlerine katılmamasının bu konuda etkili olabileceği görüldüğünden, davacı —— çıkma talep etmesinin, kendi sebep olduğu hususu haklı sebep olarak ileri sürmesinin dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağı, diğer davacı … bakımından, şirketin faaliyetlerinin durdurulmuş olmasının haklı sebep oluşturabileceği, belirtilmiştir.Rapor taraflara tebliğ edilmiş, rapora karşı beyanda bulunan olmamıştır.
Dava, limited şirket ortaklığından haklı sebeple çıkartılma talebine ilişkindir.
TTK’nın 638. Maddesine göre; ” (1) Şirket sözleşmesi, ortaklara şirketten çıkma hakkım tanıyabilir, bu haklan kullanılmasını belirli şartlara bağlayabilir.
(2) Her ortak, haklı sebeplerin varlığında şirketten çıkmasına karar verilmesi için dava açabilir. Mahkeme istem üzerine, dava süresince, davacının ortaklıktan doğan hak ve borçlarından bazılarımn veya tümünün dondurulmasına veya davacı ortağın durumunun teminat altına alınması amacıyla diğer önlemlere karar verebilir.”
Şirket sözleşmesi incelendiğinde çıkma hakkına ilişkin özel bir düzenlemeye rastlanılmadığı, TTK md. 638’in ikinci fıkrasına göre haklı sebeple çıkmanın talep edilebileceğinin belirtildiği, her ne kadar haklı sebep tanımı, Türk Ticaret Kanunu’nun genel hükümlerinde veya limited şirketlere ilişkin hükümlerinde yer almamakta ise de TTK m. 245’de kollektif şirketlerin sona ermesi bölümünde haklı sebebin tanımı yapılarak, tadadi olarak sayılmak üzere haklı sebep hâllerine değinildiği,
TTK’nın 245. Maddesi uyarınca; “Haklı sebep, şirketin kuruluşuna yol açan fiili veya kişisel sebeplerin şirketin işletme konusunun elde edilmesini olanaksız kılacak ya da zorlaştıracak biçimde ortadan kalkmış olmasıdır”. Şeklinde olduğu, bir ortağın; şirket yönetimine dair işlerde ya da şirket hesaplarını çıkarırken şirketi aldatması, asli görev ve yükümlülüklerini yerine getirmemesi, kişisel çıkarları için şirketin ticaret unvanını veya mallarını kötüye kullanması, uğradığı sürekli bir hastalık veya diğer bir nedenden ötürü, şirketin işlerini yapmak için gereken yeteneğini ve ehliyetini yitirmesi gibi haklı sebep hâllerine dört bent halinde sıralanmak suretiyle tadadi olarak yer verilmiştir. Haklı sebep, uygulamada yer alan temel bir kavram niteliğinde olduğundan, özel hukukun birçok alanında ve özellikle ticaret ve şirketler hukukunda kullanımı oldukça yaygındır —–Limited Şirketlerde Ortaklıktan Çıkma ve Çıkarılma, s. 93 (Yüksek Lisans Tezi—–.
Davalı şirket tarafından ibraz edilen 2019-2020-2021-2022 Yılı Ticari Defterlerinin Noter Açılış Tasdiklerinin ve Yasa Gereği yapılması zorunlu Yevmiye Defteri Noter kapanış tasdiğinin kanuni süresinde yapıldığı, kayıt nizamı bakımından V.U.K. Md.215-219Hük. Ve Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliğlerine uygun olduğu, defterlerin birbirlerini teyit ettikleri görüldüğü,
Ticaret sicil kayıtlarına göre; davalı şirketin 29.03.2011 tarih ve—- sayılı — vd sayfalarında ilan edilen sözleşmeye bağlı olarak 150.000 TL sermaye ile kurulduğu, kuruluşta iki kurucu ortağının bulunduğu, kurucu ortakların —(148.500 TL) ve —– (1.500 TL) olduğu, 1.06.2015 tarihli ve —-sayılı—yayınlanan ilana göre şirket ortaklarından —–mevcut hisselerini —–devrettiği ve şirketten ayrıldığı görülmektedir.) Devir sözleşmesinin —. Noterliğinin 0/3.06.2015 tarih ve —–yevmiye nolu işlemi olduğu ilandan anlaşıldığı, bu işlem ile şirketin tek ortaklı hale geldiğinin tespit edildiği,
05.02.2019 tarih ve —-Sayılı —–. Sayfasında yayınlanan ilana göre, davacıların her biri dava dışı ortak olan —– 30.000’er nominal değerli sermaye payı devralarak şirkete ortak oldukları, buna ilişkin işlemlerin —-. Noterliğinin 16.01.2019 tarih ve —– yevmiye nolu işlemleri olduğu, dosyada bulunan —- Noterliğinin 15.02.2019 tarih ve—–yevmiyeli işlemi ile davacılardan —– ve dava dışı —— müştereken temsile yetkili müdür olduğuna yönelik karara dayalı olarak imza sirküleri düzenlendiği,
Davacılar tarafından davalı şirkete gönderilen —– Noterliğinin 13.09.2021 tarih ve——yevmiye numaralı ihtarnamede; ortaklar arası güven ilişkisinin bozulduğu, bilgi verilmediği, sürekli ödeme yapılacağı gerekçesiyle para istendiği, ortaklıktan ayrılmaya karar verildiği, haklı nedenle ortaklıktan ayrılmak için mahkemeye başvurulacağı, on gün içinde işlemlere başlanılması ve ayrılma akçesinin ödenmesini istediği,
—— Merkez Müdürlüğü 09.11.2022 tarihli cevabi yazıda, davalı şirketin yasal ödeme süresi geçmiş bulunan 164.778,71 TL borcu bulunduğunun bildirildiği, ——Vergi Dairesi yazı cevabında; davalı şirketin yasal ödeme süresi geçmiş bulunan 118.681,43 TL borcu bulunduğunun bildirildiği, davalı şirket yetkilisi duruşmada, ortaklar arasında uyuşmazlık bulunduğunu, davacılardan biri ile dava dışı ——-müşterek temsilci olduklarını, davacılardan temsil yetkisi bulunanın şirket işleri ile ilgilenmediğini, kendisinin de şirket işleri ile ilgilenmediğini, şirketin gayrıfaal olduğunu beyan ettiği,
Bu haliyle şirketin kamu borçlarının bulunduğu ve bu borçların şirket ortakları bakımından risk oluşturduğu, buna karşın şirketin sadece borçlu olmasının haklı sebep oluşturmayacağı,Haklı sebep açısından incelendiğinde, davacılardan birinin aynı zamanda müdür yetkisine sahip olması ve şirket işlerine katılmadığının kendi beyanı ile de belirli olduğu, her ne kadar davacı tarafça şirket tarafından bilgi verilmediği ileri sürülmüşse de buna yönelik dosya kapsamında bir bilgi ve belge bulunmadığı, davalı şirketin sürekli zarar ettiği olgusu ile bağlantılı olmak üzere zarar olgusunun faaliyette bulunmamaktan kaynaklandığı, faaliyette bulunulmamasının gerekçelerinden birinin de müştereken idare ve temsile yetkili davacının şirket işleri ile ilgilenmemesi olduğu, gerek davacıların iddiası gerek dava dışı şirket müşterek müdürünün beyanından bu hususun anlaşıldığı, davalı şirketin 2019 yılında kar elde ettiği, defter kayıtlarından ve bilirkişi raporunun mali inceleme kapsamında incelenen finansal tablolardan şirketin 2019 yılında ticari faaliyette bulunduğu ve bu dönemde kar elde ettiği, 2020-2021- 2022 tarihlerinde ise bir faaliyetinin bulunmadığı, genel giderlerden kaynaklanan zararının bulunduğu,
Yargıtay —–. HD’nin 22.06.2016 tarihli,—- ve —–tarihli kararında da; “…Ancak, mahkemece ortaklık çıkmak için haklı sebeplerin bulunup bulunmadığı hususu yeterince değerlendirilmemiş olup, mahkemece kararın gerekçesinde sayılan nedenler haklı sebepler olarak kabul edilemez. “Haklı sebep” ile kast edilen örneğin; şirket ortaklığını çekilmez kılacak nitelikteki husumet, şirketin işleyişi, yönetimi ve faaliyetleri hakkında bilgi vermemenin süreklilik kazanması, ortakların şirketten dışlanması, şirket yöneticilerinin kişisel menfaatleri yönünde hareket edip şirketi borca batık hale sürüklemesi, şirkete ihanet etmesi olarak sayılabilir. Somut olayda, davacıların başka bir şehirde olması ya da şirketin bazı yıllar zarar etmiş olması haklı sebep olarak kabul edilemez. Zira davacıların TTK’nin 614. maddesinde de ifade edildiği üzere şirket işleri hakkında bilgi alma ve inceleme hakkı mevcuttur. Kâr payı dağıtımı hususu da Kanun’un 608. maddesinde düzenlenmiş ve kâr payı dağıtımına ancak, kanun ve şirket sözleşmesi uyarınca ayrılması gereken kanuni yedek akçelerle şirket sözleşmesinde öngörülmüş yedek akçeler ayrıldığı takdirde karar verilebileceği ifade edilmiştir. Ayrıca davacılar tarafından şirket müdürlerinin şirketi kötü yönettiğine dair somut deliller sunulmamış olup, ticari hayatta şirketler bazı dönemler kâr elde edebileceği gibi zarar da edebilmektedir. Şirket 2008- 2009 yıllarında zarar etmiş ise de 2010 yılında kâr elde etmiştir. Şirket faaliyetlerine devam etmekte olup, özvarlığı da mevcudiyetini korumaktadır. O halde, davacılar tarafından ileri sürülen ve delillerle desteklenmeyen gerekçelerin şirket ortaklığından çıkmak için haklı sebep teşkil etmeyeceği gözetilmeksin yazılı gerekçelerle davanın kabulüne karar verilerek davacıların ortaklıktan çıkma paylarının hesaplanması doğru olmamış denilmek suretiyle” şeklinde belirtildiği üzere davacıların sürekli yurt dışında bulunmalarının haklı sebep olarak değerlendirilemeyeceği,
Sonuç olarak davacının iddia ettiği haklı sebepler bakımından incelendiğinde, bilgi verilmeme hususunun davacılar tarafından ispatlanamadığı, davacıların sürekli şehir ve ülke dışında bulunmasının haklı sebep oluşturmayacağı, şirketin zararda olmasının da tek başına haklı sebep oluşturmayacağı, davalı şirket müşterek müdürünün beyanı ile şirket işlerine devam edilmediği, davacı müdürün katılımının bulunmadığı, hususlarının davacı iddiaları ile uyumlu olduğu, şirketin faaliyette bulunmamasının tek başına haklı sebep oluşturmayacağı, ancak faaliyette bulunmama olgusunun süreklilik göstermesi halinde çıkma için haklı sebep oluşturabileceği, davacılardan müdür sıfatına sahip ortağın şirket işlerine katılmamasının kendi iddialarına kendisinin sebep olabileceği değerlendirildiğinde, davacı—– çıkma talep etmesinin dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağı anlaşıldığından davacı —— yönünden davanın reddine karar vermek gerekmiştir.Diğer davacı … bakımından, şirketin faaliyetlerinin rapor tarihi itibariyle üç yıldan beridir durdurulmuş olmasının haklı sebep oluşturabileceği, 2020 ve 2021 yıllarında faaliyetlerin durmasının süreklilik kazanma olarak kabul edilebileceği anlaşıldığından davacı … yönünden davanın kabulüne karar vermek gerektiği, çıkmaya bağlı ayrılma akçesine yönelik talep bulunmadığından bu hususta değerlendirme yapılmayarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı … yönünden davanın KABULÜNE,
Davacı … davalı şirket ortaklığından çıkarılmasına,
2-Davacı … —-yönünden davanın REDDİNE,
3-a)Davacı … yönünden karar harcı 179,90 TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
b)Davacı … —-yönünden karar harcı 179,90 TL harcın davacı … —— tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı … tarafından peşin olarak yatırılan 59,30 TL başvurma harcı ve 59,30 TL peşin harç olmak üzere toplam 118,60 TL harcın davalı taraftan tahsili ile davacı … ödenmesine,
5-Davacılar tarafından yapılan 220,10 TL tebligat ve müzekkere gideri, 2.500,00 TL bilirkişi heyet rapor (2 farklı bilirkişi) ücreti olmak üzere toplam 2.720,10 TL yargılama giderinin bir davacı yönünden davanın kabul, diğer davacı yönünden davanın reddedildiği göz önüne alınarak yarı yarıya paylaştırılmak suretiyle 1.360,00 TL’sinin davalı taraftan tahsili ile davacı . ödenmesine, bakiye 1.360,00 TL’sinin davacı … —– üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı … kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T’deki esaslara göre belirlenen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı .. verilmesine,
8-Dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacılara iadesine,Dair, davacılar vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda kararın taraflara tebliğinden 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.