Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/800 E. 2022/504 K. 16.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/800 Esas
KARAR NO: 2022/504
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 14/12/2021
KARAR TARİHİ: 16/06/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Davalı-Borçlu şirket hakkında—– dosyasıyla açık hesap alacağına dayalı ilamsız icra takibi yapılmış olup,—— dava tarihi itibari ile detaylı açık hesap bakiyelerini gösterir ekstrelerin ekte sunulduğunu, ancak davalı şirket borca haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiği için icra takip durmuş olup, devamında, zorunlu arabuluculuk görüşmelerinde de sulh sağlanamamış olduğunu ve arabuluculuk son tutanağının ekte sunulduğunu, müvekkili şirket, ekteki ve tarafların ticari defterlerindeki tüm faturaları tanzim ederek, davalı şirkete tebliğ etmiş, ilgili faturalardan kaynaklı tüm ürünleri de teslim etmiş olup, bu durumun taraflara ait ticari defterlerin incelenmesi ile sarih bir şekilde ortaya çıkacağını, zaten ekteki —- ile açık hesap konusu alacak bedelinin örtüştüğünün görülmekte olduğunu, Davadaki taraflar arasındaki —- yılları arasındaki —– tensiben celbini talep ettiklerini, böylece ekteki teslim irsaliyeleri ve vergi dairesinden gelen formlarla birlikte, ön inceleme sonrası huzurunuzdaki dosya, bilirkişiye tevdi için hazır hale geleceğini, kurlardaki artış oranının yüksekliği nedeni ile, yargılama hızı, özellikle denizcilik sektöründeki firmalar için hayati önem arz etmekte olduğunu, yukarıda detayları açıklanan açık hesap bedelinin —– halen müvekkiline ödenmemiş olup, davalı şirket ödeme yükümlüğünü yerine getirmemiş ve temerrüde düşmüş olduğunu, davalının borca itirazının haksız ve kötü niyetli olduğunu iddia ederek haklı davalarının kabulü ile davalı borçlunun vaki ve haksız itirazının —- yönünden iptali ile takibin devamına, davalının —– az olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkum edilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
SAVUNMA:
Davalı vekilinin — tarihli cevap dilekçesinde özetle: Davacı tarafın, ——- müvekkiline başlatmış olduğu icra takip dosyasında mevcut takip talebi incelendiği vakit cari hesap ekstrelerinden kaynaklı güncel bakiye açık hesap alacağı olduğunun belirtildiğini, davacı ile müvekkili arasında herhangi bir cari hesap sözleşmesi bulunmadığını beyan ederek müvekkili aleyhine açılan bu davanın reddine, sayın mahkeme aksi kanaatte ise müvekkil aleyhine talep edilen icra inkar tazminatının yukarıda açıklanan nedenler ile reddine, müvekkil aleyhine başlatılan bu mesnetsiz ve kötü niyetli takip nedeni ile davacı taraf aleyhine, asıl alacak miktarının en az %20’si oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava, açık hesaptan kaynaklanan bakiye alacağın tahsili amacıyla başlatılan takibe yapılan itirazın iptali davasıdır.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla, mahkememizin ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanının bulunmadığının tespiti ile uyuşmazlık noktaları belirlenerek tahkikat aşamasına geçilip, deliller toplanmıştır.
— sayılı dosyası —- alınmış, yapılan incelemesinde; davacı tarafından davalı aleyhine “Taraflar arasındaki — yıllarındaki tüm faturalardan ve cari hesap ekstrelerinden kaynaklı güncel bakiye açık hesap alacağı —- borcun sebebi gösterilerek, —- asıl alacağın tahsili için takip başlatıldığı, takip dosyasında ödeme emrinin tebliği ile davalının süresinde takibe itiraz ederek borcunun bulunmadığını bildirdiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, mahkememizde açılan davanın süresinde olduğu tespit edilmiştir.
Tüm dosya kapsamının ve tarafların—- yıllarına ilişlin ticari defter ve dayanak kayıtlarının —- ve cari hesabı oluşturan her bir faturaya konu malların tesliminin ayrı ayrı incelenerek takip tarihi itibariyle davacının alacağının olup olmadığı varsa miktarının tespiti için dosyanın mali müşavir bilirkişisine tevdi ile hazırlanan —- tarihli raporda özetle; Davacı tarafından ibraz edilen —– noter açılış onamaları ile yasa gereği yapılması zorunlu yevmiye defter noter kapanış onamalarının usul ve yasaya uygun bir biçimde yasal sürelerinde yaptırılmış oldukları, davacı şirket tarafından ibraz edilen —- ticari defterlerinden yevmiye defteri ve defter-i kebir defterlerini —— sıra no.lu elektronik defter tutulmasına ilişkin tebliğ kapsamında elektronik ortamda tutulmuş oldukları, bu kapsamda tutulan elektronik defterlerin hesap döneminin ilk ayı ve son ayının beratlarının alınmış olduğu ve söz konusu beratların açılış ve kapanış onayı olarak kabul edilmesi gerektiği, başkanlık mali mührünü de içeren beratların tarafına sunulduğu,davacının sunduğu elektronik defterlerin başkanlık tarafından onaylanan beratları ile birlikte vergi usul kanunu ve türk ticaret kanunu kapsamında geçerli kanuni defter olarak kabul edilmesi gerektiği, davacının ibraz ettiği ——– de yasal süresinde noter açılış tasdikinin yaptırılmış olduğu, kayıt nizamı bakımından V.U.K. Md.215-219 md. ile muhasebe sistemi uygulama genel tebliğlerine uygun ve dayanak belgeleriyle uyum içinde oldukları ve de birbirlerini teyit ettiklerinin görüldüğü, ticari defter kayıtlarıyla uyumlu olduğu tespit edilen muavin hesap ekstresinden görüleceği üzere; davacı şirketin davalı şirketten takip tarihi itibarıyla, faturalara dayalı açık c/h bakiyesinden kavnaklanan —- asıl alacağı bulunduğunun tespit edildiği, davalı şirket tarafından ticari defter ve dayanak kayıtlarının ibraz edilmediğini,
Tarafların mükellefi oldukları vergi dairelerinden dosyaya celp edilen —– beyanları üzerinde, davacı şirketin incelenen ticari defter ve kayıtları da dikkate alınmak suretiyle yapılan tetkikler sonucunda, davacı şirketçe davalı şirket adına, — beyanına tabi olan; —- adet satış faturasının, düzenlenerek ilgili —— davalı şirkete mal ve hizmet satışı olarak beyan edilmiş olduğu, buna mukabil olarak davalı şirketin, davacı firmaca —- yılında adına düzenlenmiş işbu —-herhangi bir çekişme veya mutabakatsızlığa sebebiyet vermeyecek şekilde davacı şirketten — yılında toplamda ————– adet satış faturası karşılığı davacı şirketten mal ve hizmet alımı olarak ilgili dönem ba formu bildirimleri ile beyan etmiş bulunduğu, dolayısıyla, davacı şirketçe davalı şirket adına düzenlenmiş ve ba/bs formu bildirimine tabi olan satış faturalarının tamamının herhangi bir yasal nitelikli itiaza uğramayarak ve benimsenerek kaydedildikleri ticari defter kayıtlarının bir sonucu olarak ilgili dönem—- beyannameleri ile davacı şirketten mal ve hizmet alımı olarak beyan edilmiş olduklarının tespit edildiği, dosya münderecatı ile davacı şirketin usul ve yasaya uygun tutulmuş ticari defter ve kayıtları ile dayanak belgeleri birlikte incelendiğinde, davacı şirket ile davalı şirket arasında—– öncesinden süre gelen ve —– sonlarına dek yazılı bir anlaşmaya dayalı olmaksızın sürdürüldüğü görülen mal alım/satımına dayalı ticari ilişki bulunduğu, bu ticari ilişki kapsamında, davacı şirketçe davalı şirkete muhtelif tarih ve miktarlarda olmak üzere mal satışları gerçekleştirdiği ve düzenlemiş olduğu e-irsaliyeler ile isim/imza karşılığı teslimini sağladığı mallara ilişkin olarak davalı şirket adına —– tanzim ederek elektronik ortamda davalı şirkete tebliğ ettiği ve tebliğ edilen işbu satış faturalarının usul ve yasaya uygun tutulan ticari defterlerinde dayanak belgeleriyle uyum içinde davalı şirket adına borç kaydedildiği ve —– beyanına tabi olmaları nedeniyle ilgili dönem —– davalı şirkete mal ve hizmet satışı olarak beyan edilmiş olduğu, keza davalı şirketin, adına düzenlenmiş işbu satış faturalarını ba formu beyanına tabi olması nedeniyle herhangi bir çekişmeye sebebiyet vermeyecek şekilde ilgilidönem —— ile davacı şirketten mal/hizmet alımı olarak beyan etmiş olduğu, dolayısıyla yasal nitelikli bir itiraza konu edilmeyen ve benimsenerek kaydedildikleri ticari defter kayıtlarının bir sonucu olarak davalı şirketçe ba formu ile beyan edilmiş davacı firma faturalarının, nihai takdiri mahkemeye ait olmak üzere münderecatları itibarıyla kesinleşmiş oldukları kanaatine varıldığı,Davacı ticari defter kayıtlarından tespit edildiği üzere, davacı şirketçe davalı şirket adına düzenlenen ve ticari defterlerinde borç kaydedilen bu faturalardan kaynaklanan alacağına karşılık olarak, davalı şirketçe davacı şirkete muhtelif tarih ve tutarlarda banka havale/eft ödemelerinin yapılmış bulunduğu, davalı şirketçe davacı şirkete yapılan bu ödemelerin davalı şirketin fatura borçlarından kaynaklanan açık —– mahsup edilecek şekilde davacı şirketin ticari defterlerinde kayıt altına alınmış olduğu ve alım/satım faturaları ile tahsil/tediye işlemlerine dayalı tüm bu kayıtlar ve yine tarafların tam bir mutabakat içeren — beyanları dikkate alındığında, davacı şirketin usul ve yasaya uygun tutulmuş ve dayanak belgeleriyle uyum içinde olan ticari defter kayıtları itibarıyla, davalı şirketten takip tarihinde faturalara dayalı açık —- kaynaklanan —– asıl bakiye alacağı kaldığının tespit edildiği belirtilmiştir.
Yapılan yargılama, toplanan deliller, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından;Dava, açık hesaptan kaynaklanan bakiye alacağın tahsili amacıyla başlatılan takibe yapılan itirazın iptali davasıdır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. (HMK 222/1) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur —-Taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar. Elektronik belgeler ise belgenin çıktısı alınarak ve talep edildiğinde incelemeye elverişli şekilde elektronik ortama kaydedilerek mahkemeye ibraz edilir (HMK 219/1). Ticari defterler gibi devamlı kullanılan belgelerin sadece ilgili kısımlarının onaylı örnekleri mahkemeye ibraz edilebilir (HMK 219/2).
İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmî bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir (HMK 220/1). Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme, duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir (HMK 220/3).
Bu kurallar birlikte değerlendirildiğinde ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK 220/3. madde gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’ndaki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır.
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; mahkemece taraflara ticari defterlerini sunmaları içi kesin süre verilmiş olup davacı defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu alınan bilirkişi raporu ile talep edilen alacağın varlığı kanıtlanmıştır. Davalı defterlerini sunmayarak davacının ticari defter kayıtlarının HMK 222. maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine engel olduğundan sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının ve bunun sonucunda da davacı incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğunun kabulü gerekir. Davacının kanuna ve usulüne uygun tutulmuş ticari defter ve dayanak kayıtlarında, davacı tarafça talep edilen alacak, hükme ve denetime elverişli olan bilirkişi raporuyla tespit edilmiş olup alacağın dayanağını oluşturan cari hesabın dayanağı satış faturaları, usul ve yasaya uygun tutulan davacı ticari defterlerinde dayanak belgeleriyle uyum içinde davalı şirket adına borç kaydedildiği ve—– beyanına tabi olmaları nedeniyle ilgili dönem — davalı şirkete mal ve hizmet satışı olarak beyan edilmiş olduğu, keza davalı şirketin, adına düzenlenmiş işbu satış faturalarını —- beyanına tabi olması nedeniyle herhangi bir çekişmeye sebebiyet vermeyecek şekilde ilgili dönem —– davacı şirketten mal/hizmet alımı olarak beyan etmiş olması karşısında davalı tarafça faturalara konu malların teslim alındığı mahkememizce kabul edilmiş olup davalı tarafın ödeme iddia ve ispatı dosya kapsamında olmadığından davacı tarafın ticari defter ve dayanak kayıtlarıyla alacağının varlığını ispat ettiği mahkememizce kabul edilerek davanın kabulüne, davalının —-dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile, takibin —- asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren —oranında ve değişen oranlarda avans faizi işletilmesine, alacak likit olmakla hüküm altına alınan —- %20’si oranında inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
DAVANIN KABULÜNE
1-Davalının —- sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile, takibin —–asıl alacak üzerinden devamına,
Asıl alacağa takip tarihinden itibaren %16,75 oranında ve değişen oranlarda avans faizi işletilmesine,
2- Alacak likit olmakla hüküm altına alınan 145.220,00 TL ‘nin %20’si oranında inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar harcı 9.919,98 TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 1.752,26 TL harcın mahsubu ile bakiye 8.167,72‬ TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 59,30 TL başvurma harcı ve 1.752,26 TL peşin harç olmak üzere toplam 1.811,56‬ TL harcın davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 46,50 TL tebligat gideri ve müzekkere gideri, 1.200,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.246,50 TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
6-Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T’deki esaslara göre belirlenen 17.745,90 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-7155 sayılı Kanun ile 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na eklenen 18/A maddesinin 13.fıkrası ve yürürlükte bulunan Arabuluculuk Ücret Tarifesi uyarınca Hazine tarafından karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
9-Dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
HMK 345. Maddesi hükmü uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda karar verildi.16/06/2022