Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/799 E. 2022/757 K. 01.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/799 Esas
KARAR NO:2022/757

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 14/12/2021
KARAR TARİHİ : 01/11/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: 10/05/2021 tarihinde——davalı tarafından üstlenilen —— sevk ve idaresindeki ——plakalı araç seyir halindeyken kazanın meydana geldiğini, kaza neticesinde yolcu konumundaki davacının yaralandığını, yaralanan davacının geçici ve sürekli olarak iş göremez hale geldiğini, bakıcıya muhtaç kaldığını, sürücü —— kusurlu bulunduğunu, davacının ise kusurunun bulunmadığını,—— plakalı aracın kaza tarihi itibariyle davalıya ait———– poliçesi ile sigortalandığını, davalı sigorta şirketine ait bu poliçe kaza tarihi itibariyle kişi başı sakatlanma halinde 430.000,00 TL ve kişi başına tedavi giderinin 430.000,00 TL olmak üzere teminat sağladığını, davacının uğramış olduğu kaza nedeniyle davacının sürekli iş görememezlik zararına istinaden 100,00 TL maddi tazminat bedelinin davalının sakatlanma ve tedavi gideri teminatından müştereken ve müteselsilen karşılanması gerektiğini, her türlü hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 50,00 TL geçici iş görememezlik bedelinin davalı sigorta şirketince müştereken ve müteselsilen karşılanmasının gerektiğini, davacının kaza neticesinde bakıma muhtaç hale geldiğini, bu nedenle dava sigorta şirketinin bakıcı ücretlerinden sorumlu olduğunu, davacının zararı olan bakıcı giderlerine istinaden şimdilik 50,00 TL bakıcı giderlerinin davalı yanca karşılanmasının gerektiğini, zorunlu dava şartı olan arabuluculuğa başvurulduğunu ancak anlaşılamadığını, bu nedenle meydana gelen trafik kazası sonucunda davacı —— uğramış olduğu sürekli ve geçici iş görememezlik zararının tazmini bakıcı ücretlerinin karşı taraftan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; Davacı tarafınca 2918 sayılı KTK gereği davalı şirkete zorunlu olan başvuru şartını yerine getirmemiştir ve haliyle başvuruda zorunlu belgelerin sunulmaması sebebiyle davanın usulden reddinin gerektiğini, Davacı tarafın davadan önce davalı şirkete başvurusunda ilgili belgeleri ibraz etmediğini, zorunlu belgelerin davadan önce sunulmadığından davacı tarafın taleplerinin yerine getirilmesi, hesaplama ve değerledirme yapılmasının beklenemeyeceğini, Davacı tarafın sırf başvuru yapmış olmak için eksik evrak ile başvuruda bulunduğunu, davalı şirket tarafından hesaplama yapılmasının beklenemeyeceğini, kötü niyetli bu davranış sonucu davalı şirketin temerrüde düşmeyeceğini, dava şartı yokluğu nedeniyle huzurdaki davanın reddini, Dava konusu olay sebebiyle tarafların ceza dosyasında uzlaşma ihtimalinin bulunduğunu, bu nedenle uzlaştırma durumu mevcut ise davanın usulden reddinin gerektiğini, karayolları motorlu araçlar——- genel şartlar gereğince kaza anında davalı şirkete sigortalı——— plakalı araç sürücüsünün davacı tarafların maluliyetinin meydana gelmesinde herhangi bir kusurunun olmadığını, Sürekli sakatlık tazminatı hesaplaması güncel 2918 sayılı KTK da yer alan kural ve ile ilkelere göre gerçekleştirilmesinin gerektiğini, davacıların geçici iş görememezlik süresinde geçici iş görememezlik ve tedavi gideri zararına ilişkin talepleri tedavi gideri kapsamında olduğunu, tedavi gideri taleplerinin trafik sigortası genel şartları gereği teminat dışı olduğunu, Davacının tedavi süresince bakıcı gideri ve geçici iş görememezlik gideri tazminatının teminat dışı olduğunu, davacı taraflara —— tarafından rücuya tabi herhangi bir ödeme ve yahut gelir bağlama işlemi yapılıp yapılmadığının araştırılması gerektiğini, Faiz başlangıcının anca dava tarihi olarak kabul edilebileceğini ve uygulanması gereken faizin türünün yasal faiz olduğunu, —– poliçesinden kaynaklanan uyuşmazlığa faiz işletilmesinin gerektiğini, Faiz koşulunun ön koşulunun davacının muaccel hale gelen bir alacağa sahip olması olduğunu ve bu alacak nedeniyle sigorta şirketinin temerrüte düşmesi olduğunu, dolasıyla yeniden davalı sirgota şirketinin temmürüdünden söz edilemeyeceğini, davalı sigorta şirketi bakımından hükmolunacak tazminat tutarına dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesi gerektiğini, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava, 10/05/2021 tarihinde davalının ——olduğu——plakalı aracın tek taraflı kazası sebebiyle araç içerisinde yolcu olarak bulunan davacının yaralandığı iddiasıyla sürekli iş görememezlik, geçici iş görememezlik ve bakıcı gideri talebine ilişkin maddi tazminat davasıdır.7155 sayılı Yasa ile 6102 sayılı Yasaya 5/A maddesi eklenerek ticari davalarda arabuluculuk dava şartı haline getirilmiş olup, mahkememizdeki dava 14/12/2021 tarihinde açılmakla davacının dava şartı arabuluculuk koşulunu yerine getirdiği görülmüştür. Aynı Yasa ile 6325 sayılı Kanuna dava şartı arabuluculuk başlığı ile 18/A maddesi de eklenmiş olup bu madde uyarınca yapılan incelemede davacının arabulucuya başvurduğu, 15/09/2021 tarihinde yapılan toplantıya tarafların —— yolu ile katıldığı ve yapılan toplantı neticesinde tarafların anlaşamadıklarına ilişkin arabuluculuk son tutanağının da düzenlenmiş olduğu görülmüştür.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla, mahkememizin ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanının bulunmadığının tespiti ile uyuşmazlık noktaları belirlenerek tahkikat aşamasına geçilip, deliller toplanmıştır.
——- yazılan müzekkerelere cevap verildiği görüldü.
Mahkememizin 19/04/2022 tarihli duruşması ara kararı ile; Davacının Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik Uyarınca sürekli iş görememezlik oranının, geçici iş görememezlik süresinin tespiti ve bakıcıya ihtiyacı olup olmadığı hususlarında rapor hazırlanmak üzere dosyanın —— tevdine karar verilmiş olup,——- tarafından sunulan 27/05/2022 tarihli ——- raporu ile; kişi hakkında mütalaa düzenlenebilmesi için ; Kişinin dosya konusu sağlık şikâyetleri ile ilgili olay tarihli ve sonrasına ait tüm tıbbi evrakının (asılları ya da okunur kopyalarının) ve tüm ——– tüm sağlık kuruluşlarından ve hatta gerekirse kişinin kendisinden/yakınlarından da sorulmak suretiyle temini; Kişinin en yakın —– hastanesi veya —- hastanesi —–Kliniğine sevkinin sağlanarak, yeni yaptırılacak eklem açıklıklarını dereceleri ile belirtir,—— metoduna göre, sağ ve sol taraf mukayeseli yapılacak ——- muayenesinin teminen gönderilmesi; Yeni çekilecek kırık/yaralanma alanını içine alan —– mümkün olduğu takdirde —–, bu incelemelerin düzenlenecek raporları ile birlikte teminen gönderilmesi; Kişinin bir—– birimine sevki sağlanarak, yeni yaptırılacak ayrıntılı muayenesi sonucu düzenlenecek raporun gönderilmesi; Yeni çekilecek——-mümkün olduğu takdirde ——– bu incelemelerin düzenlenecek raporları ile birlikte gönderilmesi halinde rapor hazırlanabileceğini beyan etmiştir.
Davacı vekili tarafından sunulan 12/10/2022 tarihli dilekçe ile; Taraflar arasında anlaşma sağlandığını, davalı sigorta şirketi tarafından davacının maddi zararları giderilmiş ve tazminat ödemesi yapıldığını, davacının zararının giderilmesi ile maddi alacak hakları kalmadığından tarafların birbirinden vekalet ücreti ve yargılama gideri talebi bulunmadığını beyan ettiği anlaşılmıştır.Tüm Dosya Kapsamı Birlikte Değerlendirildiğinde;
Hukuk Muhakemeleri Kanunu 315. maddesinde sulhun davayı sona erdireceği, kesin hüküm gibi sonuç doğuracağı düzenlenmiş olup, yine aynı maddede “Mahkeme taraflar sulhe göre karar verilmesini isterlerse sulh sözleşmesine göre; sulhe göre karar verilmesini istemezlerse karar verilmesine yer olmadığına karar verir.” hükmü yer almaktadır.Sulh ise kanunun 313. maddesinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre, yargılaması devam eden bir davada tarafların aralarındaki uyuşmazlığı kısmen veya tamamen sona erdirmek amacıyla mahkeme huzurunda yapılmış olan sözleşme sulh olarak tanımlanabilir. Sulh sadece davacı ve davalının üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri davalar açısından söz konusudur. Feragat ve kabulden farklı olarak sulh şarta bağlı olarak da yapılabilir. Dava konusu dışında kalan hususların da sulhun kapsamına dahil edilmesi mümkündür. Sulh aynı zamanda davayı sona erdiren ve kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğuran bir taraf işlemidir. Hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir. Mahkeme tarafların talebi doğrultusunda sulh sözleşmesine göre karar verebileceği gibi taraflar sulhe göre karar verilmesini istemezler ise karar verilmesine yer olmadığına ilişkin karar verir. Zira sulh, davaya son veren bir sözleşme olduğundan, şarta bağlı sulh ile dava kendiliğinden sona erecek ve mahkeme de sulh sebebiyle karar verilmesine yer olmadığını tespit ile yargılamayı sona erdirecektir.
Somut olayda, davacı tarafın sunmuş olduğu dilekçeden, davalı sigorta şirketi tarafından zararın giderilmesi ile maddi alacak haklarının kalmadığı ve yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin olmadığı belirtilmiş ve böylece sulh nedeniyle davanın konusuz kaldığı anlaşıldığından davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek, yargılama gideri ve vekalet ücreti yönünden hüküm kurulmamıştır.Ancak ——- tarafından karşılanan arabuluculuk ücreti hususunda taraf beyanları incelendiğinde bu hususta davalı tarafından davacı tarafa bir ödeme yapılmadığı, tazminat ödeyen davalı tarafın arabuluculuk giderinden de sorumlu olduğu kanaatine varılarak arabuluculuk gideri davalı üzerinde bırakılmıştır.
492 sayılı Harçlar Kanununun “Davadan feragat, davayı kabul veya sulh” başlıklı 22. Maddesinde “Davadan feragat veya davayı kabul veya sulh, muhakemenin ilk celsesinde vuku bulursa, karar ve ilam harcının üçte biri, daha sonra olursa üçte ikisi alınır.” hükmü gereği eldeki davada ilk celsenin yapıldığı ve daha sonra feragat edildiği anlaşıldığından alınması gerekli harcın 2/3’ünün alınmasına karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın 6100 sayılı HMK md 315 gereği; konusuz kaldığı anlaşıldığından, KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-492 Sayılı Harçlar Yasası’nın 22. Maddesine göre davada ilk celse sonrası sulh olma durumu bulunması nedeniyle, davanın reddi halinde alınması gerekli maktu harcın (80,70 TL) üçte ikisi (2/3) olduğu anlaşılmakla; alınması gerekli 53,80 TL harçtan, davacı tarafça peşin olarak yatırılan 59,30 TL harcın mahsubu ile fazla alınan 5,5 TL harcın karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine, kalan miktarın hazineye irad kaydına,
3-Taraflarca yapılan yargılama giderlerinin, yargılama gideri talebi olmadığı anlaşıldığından yapan taraf üzerinde bırakılmasına,
4-Tarafların talepleri doğrultusunda vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
6-7155 sayılı Kanun ile 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na eklenen 18/A maddesinin 13.fıkrası ve yürürlükte bulunan Arabuluculuk Ücret Tarifesi uyarınca——– tarafından karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalı taraftan tahsili ile—— adına irad kaydına,HMK 345. Maddesi hükmü uyarınca tarafların yokluğunda; gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.