Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/780 E. 2022/434 K. 31.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/780 Esas
KARAR NO: 2022/434
DAVA: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 07/12/2021
KARAR TARİHİ: 31/05/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle:
Müvekkili şirketin ——-Müdürlüğü hizmet sahasında dava dilekçesinde detaylı şekilde belirtilen muhtelif adreslerde davalı——-tarafından yapılan/yaptırılan çalışmalar esnasında şirketlerine ait kablolar ile alt yapı tesislerine hasarlar verildiğini, zararların tazmini için alacaklarının tahsilini sağlamak amacıyla hasar tespit tutanağı, hasar keşif formu ve olay yeri resimlerine istinaden, taraflarınca icra takipleri başlatıldığını beyan ederek davalının haksız olan her bir itirazının ayrı ayrı iptali ile takiplerin devamına, haksız ve kötü niyetli davalı aleyhine her bir takip için ayrı ayrı % 20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine, her bir takip için ayrı ayrı yargılama giderleri ve ücreti vekaletin de, karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Davacı Vekili’nin bahsettiği mahalde müvekkiline İdare değil, dava dilekçesinde de belirtildiği üzere,——– kazı çalışması yapmış olduğunu, İdareleri ile yüklenici şirket arasında yapılan protokolün ——- maddesinde “Bu yüklenimin yerine getirilişinde, işin başından sonuna kadar ve ne nedenle olursa olsun, avaryalar dahil, kazı, taşıma, yükleme, boşaltma, istif, inşaat, montaj vb. tüm işlerin yapılması esasında meydana gelebilecek kaza, hasar, kayıp, ve zararların mali, hukuki ve cezai bütün sorumluluk ve sonuçları müteahhide aittir.” denildiğini, dava konusu hasarın oluştuğu yerde İdareleri tarafından ve İdare elemanlarınca herhangi bir çalışma yapılmadığını, beyan ederek davanın zamanaşımı, görev, husumet ve esastan reddine, müvekkili ile müteahhit firma arasında imzalanan sözleşme gereği çalışmayı yapan aşağıda adı ve adresi yazılı firmaların davaya dahil edilmesine, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılarak lehlerine ücret-i vekalete hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava, davacıya ait tesislere hasar verildiğinden bahisle meydana gelen maddi zararın cebren tahsili maksadıyla ——— Esas, ——-Esas, ——– Esas, ——– Esas,——- Esas numaralı dosyaları ile başlatılan ilamsız icra takiplerinin davalının itirazları sonucu durmaları üzerine itirazların iptalleri ile takiplerin devamına karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
7155 sayılı Yasa ile 6102 sayılı Yasaya 5/A maddesi eklenerek ticari davalarda arabuluculuk dava şartı haline getirilmiş olup, mahkememizdeki dava——– tarihinde açılmakla, davacının dava şartı arabuluculuk koşulunu yerine getirdiği görülmüştür. Aynı Yasa ile 6325 sayılı Kanuna dava şartı arabuluculuk başlığı ile 18/A maddesi de eklenmiş olup bu madde uyarınca yapılan incelemede davacının arabulucuya başvurduğu, yapılan toplantı neticesinde tarafların anlaşamadıklarına ilişkin arabuluculuk son tutanağının da düzenlenmiş olduğu görülmüştür.
Dilekçeler aşaması tamamlanarak mahkememizin——–günlü ön inceleme duruşmasında dava şartlarının incelenmesine geçilmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde ve duruşmadaki beyanında yargı yolu itirazında bulunmuştur. HMK 114/1-b maddesinde yargı yolunun caiz olması dava şartı olarak düzenlenmiş olup, aynı kanunun 115 maddesinde de dava şartlarının mevcut olup olmadığının davanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden araştırılacağı, tarafların da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebileceği, dava şartı noksanlığının tespiti halinde davanın usulden reddedileceği ancak dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verileceği, kesin süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmez ise dava şartı yokluğundan davanın usulden reddedileceği hususları düzenlenmiştir.
Mahkememizce dava, hizmet kusurundan kaynaklanan tam yargı davası olarak nitelendirilmiştir. İdari dava türlerinden biri olan ve edim davası niteliğinde olan tam yargı davası ile idare hukuku alanında ihlal edilmiş olan hakkın yerine getirilmesi ya da uğranılan zararın giderilmesi gerekir. İdarenin verdiği zararlarının giderilmesi amacını taşıyan tazminat davaları da tam yargı davası çeşitlerindendir. Davacı iddiası gereğince; davalı idarenin sorumluluğunda hizmet kusuru, kusur sorumluluğu olup; idari hizmetin işleyiş- kuruluş- düzeninin kötü olması/ geç olması veya hiç bulunmaması şeklinde gerçekleşir. Davalı idarenin sorumluluğunda kusursuz sorumluluk halleri ise fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesi ve tehlike ilkesine (sosyal risk/ mesleki risk/ idarenin tehlikeli faaliyetleri ve araç- gereçleri) dayanır. İş bu davada da hizmet kusuru sorumluluğuna dayanılmıştır.
Kamu hizmeti yürüten idarenin bu hizmeti yürüttüğü sırada verdiği zararın tazmini istemiyle açılan dava, olayda kamu hizmetinin yöntemine ve hukuka uygun olarak yürütülüp yürütülmediğinin, bu hizmetin yürütülmesinde hizmet kusuru veya başka nedenle idarenin sorumluluğu bulunup bulunmadığının saptanmasını gerektirmektedir. Bu hususların saptanması ise idare hukuku ilkelerine göre yapılabileceğinden, 2577 sayılı Kanun’un ilgili maddesi kapsamında bulunan tam yargı davasının görüm ve çözümünde idari yargı yeri görevli bulunmaktadır. Genel görevli mahkeme iş bu davalarda idare mahkemesidir. İş bu davada davalı idare ——-olup, davacı davalı idarenin çalışma yapması esnasında gereken dikkat ve özeni göstermeyerek kendilerine ait iletişim dağıtım alt yapısına dahil kablo ve tesisata zarar verildiği şeklindeki hizmet kusuruna dayanmıştır, bu durum karşısında görevli mahkeme idare mahkemesidir. Yargı yolunun caiz olması dava şartı olup iş bu davada idare mahkemeleri görevli bulunduğundan ve dava şartları her aşamada incelendiğinden aşağıdaki şekilde kanunen 6100 Sayılı HMK m. 114/ 1-b; 115/2 gereğince davanın usulden reddine karar vermek gerekmiştir. ——–
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın HMK. 114/1-b maddesi uyarınca yargı yolu caiz olmadığından———-görevli olduğundan DAVANIN DAVA ŞARTI YOKLUĞUNDAN USULDEN REDDİNE,
2-Karar harcı 80,70 TL’den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 282,25 TL harçtan mahsubu ile fazla 201,55 TL harcın karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T’deki esaslara göre belirlenen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-7155 sayılı Kanun ile 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na eklenen 18/A maddesinin 13.fıkrası ve yürürlükte bulunan Arabuluculuk Ücret Tarifesi uyarınca Hazine tarafından karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
7-Dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzlerine karşı, kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta süre içerisinde İstinaf Yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 31/05/2022